Mayıs 02, 2023 07:25 Europe/Istanbul
  • Türkiye'den köşe yazarları

Cumhuriyet: Seçimlere sayılı gün kala Cumhurbaşkanı adayları sosyal medya platformlarında merakla takip ediliyor

Milli gazete:

Asgari ücrete ara zamda 3 farklı senaryo masada!

Star:

Bakan Dönmez: Faturada sıfır yazacak

Şimdi ise hafta içi köşe yazıları:

...***

Örsan Öymen 1 Mayıs tarihli Cumhuriyet gazetesinde, "AKP’nin seçim kampanyası"başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.

" Bir ülkenin seçim kampanyasında ortaya atılan söylemler, o ülkenin uygarlık seviyesinin göstergelerinden birisidir. AKP’deki ve MHP’deki bazı yöneticilerin ve siyasetçilerin seçim söylemleri nedeniyle, Türkiye şimdiden bu konuda sınıfta kalmıştır. Yalan, iftira, tehdit içeren söylemler, mert, dürüst, namuslu ve şerefli insanların kullanacağı söylemler değildir. Bu insanların, bunu utanmadan yapmaları ve içlerine sindirmeleri, ciddi bir kişilik sorununa sahip olduklarının da göstergesidir."diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor:

...***

Kendine güvenen ve cesur olan insan, yalana, iftiraya ve tehdide başvurmaz. Yalana, iftiraya, tehdide umut bağlayan insan, aynı zamanda, eşit ve dürüst koşullarda yarışmayı göze alamayacak kadar kendisine güvenmeyen ve korkak olan insandır.

İktidarda kalmak için yalana, iftiraya ve tehdide başvuran insan, kişisel hırslarına, egosuna yenik düşmüştür, ahlaken zafiyet içindedir.

Bu insanlar kurnaz olmak ile akıllı olmak arasındaki farkı da bilmezler, kurnazlığın büyük bir marifet olduğunu sanırlar.

Halkın demokrasi, hukuk, adalet, özgürlük, medya, ekonomi, enflasyon, işsizlik, yoksulluk, sanayi, teknoloji, tarım, eğitim, kültür, sağlık, çevre alanlarındaki sorunlarını çözemeyen AKP’nin, seçim kampanyasında bir taraftan da, tank, füze, uçak, gemi, araba, nükleer santral, doğalgaz projeleriyle övünmesi, ayrıca trajikomik bir durumdur.

Türkiye’nin bazı alanlarda proje geliştirmesi ve üretim yapması olumlu bir gelişme olmakla birlikte, bunların halkın temel sorunlarını çözmesi olanaklı değildir.

Karadeniz’de doğalgaz arama ve çıkarma çalışmaları kısa bir süre önce başlamıştır ve bu çalışmaların Türkiye’nin doğalgazda dışa bağımlı hale gelmekten çıkmasını sağlayıp sağlamayacağı belli değildir.

Savunma sanayisi alanındaki bazı projelerin Türkiye açısından ne kadar öncelikli olduğu tartışma konusudur. Türkiye, savaş halinde bir ülke değildir. Türkiye için yakın gelecekte bir savaş riski de bulunmamaktadır. Türkiye’nin komşusu olup da Türkiye’yi tehdit eden hiçbir ülke yoktur. Yunanistan ile zaman zaman yaşanan anlaşmazlıklar, iki ülkenin de NATO’ya üye olmasının da etkisiyle, savaşa yol açmamıştır. Türkiye, savunma sanayisi için bu kadar çok harcama yapacağına, bu bütçeyi eğitime ve sağlığa ayırsaydı, bugün dünyanın en gelişmiş ülkelerinden birisi olabilirdi.

Toog adı verilen arabaya gelecek olursak, AKP’nin seçim kampanyasının en zayıf halkalarından birisi budur.

Neden mi? Nedenini anlamak için arabanın fiyatını ve kaç vatandaşın o arabayı satın alabilecek gücü olduğunu öğrenmek yeterli olacaktır.

...***

Mehmet Kara 1 Mayıs tarihli Yeniasya gazetesinde, " “Bir vaadimiz daha hayata geçti”"başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.

" Millet İttifakı da iktidara gelmeden birçok icraatını gerçekleştiriyor. “Bu nasıl oluyor?” diye bir soru akla gelebilir. Bir buçuk yıl önce 6’lı Masa adıyla her ay toplantılar yapan CHP, İYİ Parti, DP, SP, DEVA ve Gelecek Parti genel başkanları 28 Şubat 2022 tarihinde 48 sayfalık Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem metnine imza attılar. Uzun saatler süren toplantıların ardından 28 Kasım 2022 tarihinde 151 sayfalık, “Anayasa Değişiklik Önerisi”ni kamuoyuna açıkladılar."diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor: 

...***

6’lı Masa’nın Millet İttifakı’na dönüştüğü 30 Ocak 2023 tarihinde yapılan toplantıda ise 240 sayfadan oluşan Mutabakat Metni kamuoyuna sundular. Metinde 9 ana başlık, 75 alt başlık ve 2 bin 300’den fazla vaat var. Eğitimden sağlığa, adaletten ulaşıma, emeklilerden öğrencilere, ekonomiden sosyal politikalara, dış politikadan güvenlik ve göç politikalarına kadar pek çok vaadin arasında hemen yapılacaklar da sıralandı. Metnin en başında da hukuk adalet ve yargı reformları ile hak ve hürriyetler konusunda yapılacaklar ayrıntıları ile sıralı.

O tarihten sonra “Toplanıp toplanıp dağılıyorlar” diyen Cumhur İttifakı bu metinden kopyala yapıştır ya da apardıkları bazı vaatleri aralıklarla kendilerininmiş gibi açıklamaya başladı.

Kamuya personel alımında mülâkatın kaldırılacağından (21 sene kendi yaptıklarını inkâr ederek) tutunda enflasyonun tek haneye düşeceği, Ankara-İstanbul arasına süper hızlı tren yapılacağına, gençlere faizsiz ya da az faizle kredi verileceğinden, siyasî parti kapatmaya Meclis onayı getirileceğine kadar meydanlarda birçok vaat (!) vermeye başladılar. Daha öncede 3600, EYT gibi konularda da Millet İttifakı’nın vaatlerini aparıp söylemişlerdi.

Seçime yakın kamuya memur alımları hızlandırıldı. Cumhurbaşkanı kararı ile mülakatı hemen kaldırılabilir ve bir imza atılıp Resmî Gazete’nin mükerrer sayısında yayınlanabilir.

En son olarak da Millet İttifakı’nın “Ortak Politikalar Mutabakat Metni”nde yer alan şoför esnafının 10 yaş üzerinde araçlarının yenilenmesinde ÖTV ayarlamasına gidildi. Metinde “ÖTV’nin bazı mal ve hizmetler için kaldırılması” yer alıyor.

Acaba onlar fark edilmedi mi?

Bu duruma DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, “Arkadaşlar bir vaadimiz daha hayata geçti” diye yorum yaparken sözlerini, “Yapamadıklarını düşününce devede kulak ama takdir ediyoruz. Bunlardan memnun olduğunuzu biliyorum. Düşünün ki bizim eylem planlarımızdaki tüm maddeler gerçekleşirse nasıl olur? Hepimiz mutlu oluruz değil mi? Biraz daha sabır” diyerek kinayeli bir özet yapmış.

Bakalım Cumhur İttifakı, seçime 19 gün kala Millet İttifakı’nın 2 bin 300 vaadinden kaçını daha kendine mâl edecek.

...***

Mehmet Ocaktan 1 Mayıs tarihli Karar gazetesinde, " Millet iradesine parmak sallayan darbeci AK Parti mi?"başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.

" Seçimlere on gün kala ülke öylesine kirli bir siyaset diline kilitlendi ki normalde olması gereken makul siyasi davranışları bile unutur hale geldik. Sandık yaklaştıkça siyasette tansiyon katsayısının artmasını anlayışla karşılamak gerekiyor elbette. Ancak sandığın muhtemel sonuçlarını düşündükçe telaşa kapılan iktidar cenahından yükselen akıl dışı açıklamaları sivil siyasetle izah etmek ne yazık ki mümkün değil."diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor:

...***

Geçtiğimiz hafta millet iradesine parmak sallayan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu darbecilere bile rahmet okutacak öyle bir açıklama yaptı ki açıkçası 28 Şubat cuntacıları konuşuyor sandık, işte o sözler: “14 Mayıs 2023, Batı’nın darbe girişimidir. Türkiye’yi tasfiye etmeye yönelik hazırlıkların 14 Mayıs’ta her birini bir araya getirerek oluşturabilecek darbe girişimidir.”

Yani Soylu demek istiyor ki ‘eğer 14 Mayıs’ta muhalefet kazanırsa bu Batı’nın darbe girişimidir.’ Herhalde millet iradesinin kararını ‘darbe’ olarak niteleyen ilk sivil siyasetçi Süleyman Soylu olarak tarihe geçecektir.

Kim nasıl değerlendirir bilemem, ancak bildiğim bir şey var ki Süleyman Soylu, doğrudan AK Parti’nin ruhuna fatiha okutmayı hedefleyen bu çılgın yürüyüşünden asla vaz geçmeyecektir. Normalde AK Parti’nin kendi tabanından gelen bir siyasetçi, zaman zaman yanlış siyasi adımlar atsa da bakan Soylu gibi açıkça millet iradesine hakaret eden bir zeka zafiyetine düşmeyecektir diye düşünüyorum.

Kuşkusuz demokrasi işinden yorulup ‘darbe’ imalarıyla başka arayışlar içinde olan sadece Soylu değil, ülkenin son başbakanı ve halen AK Parti Başkan Vekili olan Binali Yıldırım da tam bir şuur zaafı örneği sergileyerek hepimizi 14 Mayıs’ta savaşa çağırıyor… Şu sözler başka nasıl okunabilir ki: “Bu seçim, işgalcilere karşı istiklal mücadelesi seçimidir.”

Doğrusu hayretler içindeyim, adlarının önünde başbakan, bakan yazan bu insanlar sandık tehlikesi yaklaştıkça nasıl bir ruh hali yaşıyorlar böyle… Hiç mi tarih okumazlar? Eğer birazcık olsun tarihe bakmayı akıl edebilselerdi, “İstiklal mücadelesi”nin milletin hafızasında ne anlama geldiğini öğrenebilirlerdi. Cehalet insanı teslim almaya görsün, diller tutulur ve hakikat hatırlanmaz olur…

Neyse ki bu akıl tutulmasını fark eden Grup Bakan Vekili Bülent Turan, bu absürtlüklere karşı net bir tavır alarak diyor ki: “Savaşa gitmiyoruz... Seçimler hangi partinin, hangi anlayışın kazanmasıyla sonuçlanırsa sonuçlansın bizim için saygı duyacağımız bir süreçtir.”