Mayıs 08, 2023 08:41 Europe/Istanbul
  • Türkiye'den köşe yazarları

Karar: Erdoğan'dan 14 Mayıs mesajı: Başarı zincirimize yeni halkalar ekleyeceğiz

Yeniasya:

Uygulanan politika tarımı çökertti

Yenimesaj:

SGK'den EYT ile emekli olanlarla ilgili 'bayram ikramiyesi' açıklaması

Şimdi ise hafta içi köşe yazıları:

...***

Mehmet Kara 7 Mayıs tarihli Yeniasya gazetesinde, "İçinde mi, dışında mı?"başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.

" Seçimlere giderken “koalisyonları bitirmek!” üzere getirildiği söylenen CHS’nin yol açtığı sıkıntılardan birisi de ittifak adı altında, koalisyonu mumla aratan bir ucube ortaya çıkarması… Gelecek hafta seçim sandığına gittiğimizde de göreceğimiz gibi, milletin kafasını karıştıran bir metre uzunluğuna sahip bir oy pusulası ile karşılaşacağız."diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor: 

...***

Tek başına katılan partilerin yanında ittifaklara da oy verilecek. Pusulada 5 ittifak var. Millet İttifakı’nın 3, Cumhur İttifakı 4, Emek ve Özgürlük İttifakı 2, Sosyalist Güç Birliği İttifakı 3, ATA İttifakı ise 2 partiden oluşuyor. Bu ittifaklara verilen oylar yüzde 7’yi geçerse seçim barajını geçmiş sayılacak. İttifak dışında katılan 12 parti ise yüzde 7 seçim barajını geçmek durumunda. 

Erdoğan’ın bir televizyon canlı yayınında rahatsızlandığı günlerde bu durumun getirdiği bir tartışma yaşandı. Bu da HÜDAPAR’ın durumu idi. 

Erdoğan yerli ve milli dediği HÜDAPAR’ın Cumhur İttifakı içinde olduğunu söylemesine rağmen bazı parti yöneticileri bunu görmezden gelerek, “İttifakı biz Sayın Erdoğan, Bahçeli, Destici ve Erbakan ile yaptık. Bizim HÜDAPAR ile ittifakımız yok. Erdoğan’ı destekleme kararı aldı” açıklamasını yaptılar. 

İttifak içindeki BBP ve MHP’nin HÜDAPAR Genel Başkanı ve bazı isimlerin AKP’nin milletvekili listelerinden aday gösterilmesi dolayısıyla kendi isim ve logoları ile seçime girmesinin altında bunun yattığını söyledi. Hatta birlikte görünmek istemeyenler bir programda birlikte fotoğraf verdi. 

Yapılan eleştirilere karşılık HÜDAPAR’a desteğini hiç esirgemeyen Erdoğan, “HÜDAPAR Cumhur İttifakında derken parti yöneticileri ve ittifak ortakları “değil” diyor. 

Peki, içinde mi, dışında mı? Birileri bunun cevabını vermeli. 

CHS’nin hem kendilerinin hem de ülkenin ve milletin başına neler açtığını gördük… 

Başta Tayyip Erdoğan olmak üzere pek çok parti yetkilisi muhalefetin derdinin “Erdoğan’ı değiştirmek” olduğunu söylüyor. 

AKP sözcüsü Ömer Çelik, “Bunların amacı Erdoğan’ı, AK Parti’yi, Cumhur İttifakı’nı göndermek” diye bir cümle kullanıyor. 

Seçim bunun için yapılmıyor mu? Muhalefetin görevi bu değil mi? Muhalefet iktidara gelmek için başka ne yapması gerekiyor? Hem bu demokrasinin bir gereği değil mi?  

DP Genel Başkanı Gültekin Uysal, bu sözlere “Ömer Çelik bilmiş; evet, iktidarı değiştirmek istiyoruz!” diyerek bir sırrı da açığa çıkarmış!  Bu ifadelere bir anlam verebilen var mı? 

...***

İsmet Özçelik 7 Mayıs tarihli Aydınlık gazetesinde, " İsmet Özçelik - Seçime bir hafta kala taktik savaşları"başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.

" Cumhurbaşkanı adayları sahada. Her gün en az iki ilde miting yapıyorlar. Üretimi artırmak, işsize iş yaratmak… Pazarları canlandırmak… Halkın alım gücünü yükseltmek… Türkiye’nin güvenliğini sağlamak… Bunlar gündemlerinde yok. Tek dert rakibini aşağı çekmek. Taktik savaşları devrede. Yapılan çalışmalara bakılırsa… Erdoğan’ın planı seçimi 2. tura taşımak. Böyle sonuç alacağını düşünüyor. O nedenle diğer adayların oyları önemli. Özellikle de Muharrem İnce’nin… Kılıçdaroğlu’nun oyunu azaltacağı hesaplanıyor. Ona göre bir taktik izleniyor. Ama çok kaba bir destek veriliyor. Bu da planı sıkıntıya sokuyor."diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor:

...***

Peki neden 2. tur? Bu konuda farklı görüşler var.

Uzmanların vurguları şöyle:

“İnce’ye oy verecekler Kılıçdaroğlu’na, Oğan’a oy verecekler Erdoğan’a yakın.

Seçim 2. tura kalırsa… Seçmenin tercihini etkileyecek faktörler değişir. İki aday arasında geçişkenlik yaşanır.

Meclis seçiminin sonuçları… Son kararın verilecek olması… Altılı Masa’nın durumu… Uyum konusundaki sıkıntılar… Erdoğan’ın oyunu yükseltebilir. AK Parti de bu hesabı yapıyor. Kendileri açısından mantıklı…”

Amerika’da yapılan değerlendirmeler…

Hep ilk turda sonuç almaya yönelik. Onlar da şu tespiti yapıyor:

“Seçim 2. tura kalırsa sonuç değişebilir.”

Şimdi izlenen yöntem… Muhalefet ilk tur için asılıyor.

2. turdan endişeli… Amerika derin devletinin yayın organları…

“AK Parti’nin ‘Aşil topuğu’ ekonomi” demişti.

Muhalefet buna uygun bir yol izleyecek.

Son hafta için belirledikleri strateji şu:

“Gündem tamamen ekonomi olacak. Dün İstanbul’da yapılan miting… Ekonomi kurmayları açıklandı. Amerika’da izlenen yöntem. Biden’ın seçim taktiği… Gerçi sonrasında tam bir fiyasko yaşandı. Ama seçimde etkili olduğu söyleniyor. Muhalefetin amacı açık. Seçime kadar ekonomiyi tartıştırmak. İktidarı en zayıf yerinden vurmak. Bu yolla oy artırmak.”

SONUÇ ALIR MI?

Konunun uzmanları ile sohbet ettim. Net bir şey söylemediler. Ama özetle şu değerlendirmeleri yaptılar: “Türkiye ciddi zorluklarla karşı karşıya. Şu anda verilen sözler… İktidara kim gelirse gelsin tutamaz. Aslında vatandaş da işin farkında. Muhalefet ne kadar güven sağlayabilir…

Bir şey söylemek mümkün değil. Türkiye’de seçmenin bir özelliği var. Genelde yüzde 60-70’i partilerine sadık. Kızsa da seçimde oylarını veriyorlar. Ama yüzde 30-40’lık bir kesim farklı. Her seçimde farklı oy kullanabiliyor. Aynı seçimde iki farklı tercihte de bulunabiliyor. Bu seçimi düşünürsek… Cumhurbaşkanlığında bir ittifaka, Meclis seçiminde başka partiye oy verebilir. Gençlerin tercihleri de ayrı… Son yıllarda ortaya çıkan durum şu: Gençlerin tercihi anne babalarından farklı. Bu seçimde ilk kez oy kullanacaklar... Yaklaşık 5 milyon. Sonucu belirlemede etkili olacaklar.” Artık finale iyice yaklaştık. Ama ciddi bir sorun yaşanıyor. Seçmen partilerine güven duymuyor. Sorunlarını çözeceğine inanmıyor. AK Parti, CHP, İYİ Parti, … yöneticileri…

Onlar da durumun farkında. “Özel görüşleri” ile “resmi görüşleri” çok farklı. Seçim çalışmalarının durgunluğu… Partililerin kampanyalara katılmaması… Daha çok seyirci olmayı seçmeleri… Hepsi bunun kanıtı.

...***

Aziz Karaca 7 Mayıs tarihli Yenimesaj gazetesinde, " Ya bataklıkta sinek ya da…"başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.

" Bir bataklıkta sineklerin hızla üremesi gibi içinden geçtiğimiz seçim ortamında da, hızla üreyen ve üretilen bir şey var, yalan… Öyle bir hızla yalanlar söyleniyor ve yayılıyor ki, saniyeye ve dakikaya kaç yalanın düştüğünü hesaplamak mümkün değil. Seçime giren partilerin organize ettikleri mitingleri dikkatle takip edenler ve hatiplerin konuşmalarını pürdikkat dinleyenler, hangi partilerin ve hangi konuşmacıların sermayelerinin yalandan ibaret olduğunu anlamakta pek zorlanmıyorlar."diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor:

...***

Özellikle televizyon programlarına katılan ve ciddi gazetecilerin okkalı sorularına muhatap olan sözcülerin ve vekil adaylarının, üretilen yalanları savunmak için nasıl da katı açılmamış yalanlara sarıldıklarına tebessümle şahit oluyoruz.

Yalanı, yanlışı, yıllar içerisinde boca edilmiş talanı, soygunu ve vurgunu savunmak için üretilen yalanlar da, kuyruklu yalan olmaktan öteye geçemiyor ve her defasında söyleyeni gülünç duruma düşürüyor.

Meydanlarda olsun, televizyon ekranlarında olsun, sözünü ettiğimiz yalanları deste deste ve desteksiz sıralayan sözcüleri ve adayları şimdilik millet, sükunetle ve çoğu zaman gülerek takip ediyor.

Halkın kulağı siyasilerin hararetli konuşmalarında ve fakat gözü de çarşıyı-pazarı gezerken etiketlerde, elinde filesi pazarı dolaşırken en temel ihtiyaç maddelerinin fiyatlarında…

Siyasilerin ağzından bal damlarcasına, 'halkımızı enflasyona ezdirmedik' cümlesini millet, girdiği her dükkanda, uğradığı her mağazada ve dolaştığı her pazarda test ediyor, ölçüyor, tartıyor ama bir türlü işin içinden çıkamıyor.

Millet, başını yastığa koyunca, geriye doğru geçirdiği yılları hatırlıyor, kulağına çalınan haberleri ve bizzat şahit olduğu yaşanmışlıkları film şeridi gibi zihninden geçiriyor ve bir yandan da yine siyasilerin, 'yolsuzlukları bitirdik, yoksulluğa son verdik' tarzındaki cümlelerini hatırlıyor ve şaşırıp kalıyor.

Ev sahibinden kiracısına, satıcısından alıcısına, üreteninden tüketenine bütün bir millet, 'boşa koyuyor dolmuyor, doluya koyuyor almıyor' temsilinde olduğu gibi, diyor ki, enflasyona ezdirilmemiş halimiz bu ise, yolsuzlukların ve yoksullukların sonlandırıldığı halimiz bu ise, ya bizi böyle yamyassı kılan, bizim kamburumuzu çıkaran, bizi kıvrım kıvrım kıvrandıran ne ve kimler?

Yalanların, hatta kuyruklu yalanların, bataklıktaki sineklerden daha hızlı yayıldığı bir ortamdan geçiyoruz.