Türkiye'den köşe yazarları
Milli gazete: Ekonomide 'U' dönüşü: Mehmet Şimşek ile ekonomi düzelecek mi?
Yeniasya:
Küresel ısınma orman yangınlarını tetikledi
Star:
Yeni kabine dünyanın gündeminde!
Şimdi ise hafta içi köşe yazıları:
…***
Mustafa Karaalioğlu 5 Haziran tarihli Karar gazetesinde, “Yeni dönem, yeni bakanlar”başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.
“Süleyman Soylu ve Hulusi Akar gibi çok güçlü iki ismin artık bakanlık görevi taşımayacak olması, en az yeni bakanların siyasi anlamı kadar önemli bir tercihtir. Soylu’nun siyasi ağırlığı çoğu kez asayiş ve emniyet faaliyetlerine vaziyet etmesinin ötesine geçmişti. Yine çoğu kez, Erdoğan’ın koyduğu taktik hedeflere Erdoğan’dan bile ileri söz ve tutumlarla eşlik etmişti. İçeride muhalefete, dışarıda ise “dış güçler” konseptine dahil bütün ülkelere karşı en ileri tepkileri koymaktan çekinmemişti.”diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor:
…***
Bu açıdan, Süleyman Soylu’nun yeni dönemde bakan olarak düşünülmemesi gayet tabi çok anlamlı ve dikkat çekici bir tercihtir. O politikalardan vaz mı geçiliyor, yoksa devam edilecek ama o politikaların sözcülüğünü başka isim veya isimler mi üstlenecek? Meraklanmamak mümkün değil.
Aynı şekilde Akar da Erdoğan’ın çok alıştığı, bildiği, güvendiği bir isimdi. Yeni dönemde olmaması, Akar’ın tesir ettiği güvenlik ve dış politika alanlarında politika veya tarz değişikliğinin işareti mi? Şimdilik bir işaret yok. Bununla birlikte, dış politika ve dış güvenlik konusunda yeni ekibin; yani Dışişleri Bakanı olarak Hakan Fidan, Savunma Bakanı olarak Yaşar Güler ile MİT Başkanı olarak İbrahim Kalın gibi Akar’la aynı dosyalar üzerinde uzmanlaşmış isimlerin seçilmesi politik devamlılığı ve sarsıntısız bir geçişi ifade ediyor. Ama özellikle Fidan gibi kapasitesi ve kredibilitesi yüksek bir ismin hariciyeye gelmesi Türkiye’nin yeni dönemde başka alanlara da yoğunlaşmasının işareti olabilir. Hakan Fidan doğru bir tercihtir ve kariyeri nedeniyle yeni hükümetin yıldız isimlerinden birisidir.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de öyle… Beş yıl önce sevimsiz bir şekilde siyasete veda eden Şimşek’in bugün yeniden göreve davet edilmesi ekonominin içinde bulunduğu, bir türle toparlanamayan kriz haline karşı hem bir zaruret hem de bir imkandır. Şimşek bildiklerini yapabilirse çoğu yönetim hatasından kaynaklanan kriz unsurlarını kaynağında yok edebilir ve Türkiye hiç hak etmediği bugünkü ekonomik tabloyu aşabilir.
Şunu da söyleyelim… Fidan ve Şimşek’in verimli olabilmesi ve fark yaratabilmesi hariciye maliye konularında inisiyatif kullanmayı çok seven Erdoğan’ın kendilerine ne kadar alan açacağıyla yakından ilgilidir.
Göreve devam eden Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da eskiden olduğu gibi yeni dönemde de hükümetin gösterişsiz ama etkili bir ismi olacaktır. Sağlık gibi hem devletin hem de iktidarın halkla en yoğun temas kurduğu bir alanda işini iyi yaptığı, yeniden tercih edilmesinden bellidir.
Koca ve Ersoy hariç bakanların tamamının yenilenmesi Erdoğan’ın yeni bir enerji ve bakış açısı arayışının sonucu olmalıdır.
…***
Mehmet Kara 5 Haziran tarihli Yeniasya gazetesinde, “Seçimlerin ardından”başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.
“14-28 Mayıs tarihlerinde iki seçim yapıldı. Seçim sonuçlarının ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olmasını diliyoruz. Milletvekilleri seçimlerinin kesin sonuçları 16 gün sonra da olsa açıklanabildi. Seçim kampanyasının eşit şartlarda geçmediğinden kimse bahsetmiyor. Devletin imkânlarını kullanan bir ittifak, devletin televizyonu dâhil, medyanın büyük bir bölümünü kullanarak gerçek olmayan iddialarla vatandaşın kafasını karıştırdı.”diyen yazar, yazısının devamında şui fadelere yer veriyor:
…***
Büyük bir dezenformasyon süreci yaşandı. İş öyle noktaya vardı ki yandaş kanallardan birisi, seçim programında, oy pusulasında muhalefetin adayını altında fotoğrafsız ve “diğer aday” olarak gösterebildi.
Daha sonra montaj olduğu en üst makamdan açıklansa da Millet İttifakı’nın son 10 günde terör örgütü ile ilişkilendirilmesi seçimi gölgeleyen bir durum oldu. Acınası durum ise buna büyük bir kesimin inanmasıydı. Devletin en üst makamına aday kişi tarafından izletilen montaj video ile muhalefetin adayının gerçekten de terör yuvası Kandil’e gidip terör elebaşları ile klip çektiğine(!) inananlar ve bunu yayanlar oldu
Bakanların seçim sürecinde istifa etmemesi, ikinci tur öncesi YSK’nın milletvekili kesin sonuçlarının açıklanmaması nedeniyle bakanların devlet imkânları ile seçim kampanyasını sürdürmesi de seçime gölge düşüren başka bir gelişme oldu.
Kesin sonuçlara göre AKP 268, CHP 169, Yeşil Sol Parti 61, MHP 50, İYİ Parti 43, Yeniden Refah Partisi 5 ve Türkiye İşçi Partisi 4 milletvekili kazandı.
Meclis’in açılmasıyla birlikte ittifaklarla milletvekilliği çıkartan partiler ayrıldıktan sonra Meclis’te 14 parti olacak. AKP’den ve CHP’den ortak liste ile giren partiler ayrılacak. AKP’den Hüda-Par, DSP, CHP’den de DP, Gelecek ve DEVA partili isimler ayrıldıktan sonra Meclis aritmetiği netleşecek.
Dikkat çeken bir durum da Cumhur İttifakında olan partiler ve ikinci turda desteğini açıklayan Cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan’ın “Ellerini sıkmam”, “asla oy vermem” diyen insanlarla elele ve kolkola girmesi oldu. Oysa Millet İttifakı’nda olan 6 partiden ne böyle bir açıklama geldi ne de böyle bir durum gerçekleşti.
Erdoğan yüzde 52 ile üçüncü defa cumhurbaşkanı oldu ama partisi yüzde 35.62’de kaldı. Bu da 2002’de aldığı oya düşmesi anlamına geliyor. AKP, 2002 seçimlerinden bu yana yüzde 40’ın altına inmemişti.
Diğer partilerin oy oranları pek değişmezken, yüzde 35.62 ile 7 puan düşen AKP’nin 268 milletvekilliği çıkarılmasını yeni seçim kanununa bağlamak mümkün.
Cumhur İttifakı’nın baştan beri ortakları arasında yer alan, seçimlere ortak liste ile girilmesi için ısrar eden BBP’nin kendi logo ve adayları ile seçime girmesi nedeniyle bu dönem Meclis’te temsil edilemeyecek olmasını da not düşelim.
Geldiğimiz noktada hem Cumhurbaşkanı Erdoğan hem de milletvekilleri “yemin”lerini edip göreve başladılar.
Bundan sonra bakalım ne olacak? İttifaklar yollarına devam edecek mi? 10 ay sonra mahalli seçimlere gidilirken bu durum önem taşıyor. İYİ Parti ve CHP’nin kongre/kurultaylarından çıkacak sonuçlarda seçimlerin neticesine etkisi olacağını da unutmamak lazım.
…***
Remzi Özdemir 5 Haziran tarihli Yeniçağ gazetesinde, “Mehmet Şimşek doları düşürebilecek mi?”başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.
“Gerçekten garip bir ülkeyiz. Ekonomiyi allak bullak eden bir siyasi partiyi düzeltmesi için yeniden seçiyoruz. Yıllarca dünyanın kabul etmediği bir ekonomi politikası nedeniyle parası pul olan, yabancı sermayenin çekip gittiği, enflasyonun patladığı bir ülkede yine aynı siyasi partinin yıllar önce gönderdiği ve arkasından onca şey söylediği ismi yeniden bakan olarak getirip onu umut olarak görüyoruz.”diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor:
…***
Evet! Bu kişi Mehmet Şimşek!
Mehmet Şimşek büyük ısrardan sonra bu "vatan görevi"ni kabul edip Hazine ve Maliye Bakanı oldu.
Türkiye'de büyük bir umut doğdu. Son 3 gündür borsa yükseliyor.
Kimse sormuyor; 85 milyonluk ülkenin ekonomik kaderi bir tek kişiye mi kaldı?
Bizi Mehmet Şimşek mi kurtaracak? Mehmet Şimşek'te sihirli bir formül varsa son 2 yıldır yaşanan ve cumhuriyet tarihinin en ağır krizinde neden bu formül kullanılmadı da paramız pul oldu hayat pahalılığı aldı başını gidiyor?
Hiç kimse sorgulamıyor... Herkes, Mehmet Şimşek'in göreve getirilişini olumlu görüyor.
Mehmet Şimşek neyi değiştirecek?
Merkez Bankası'nın eksi 70 milyar dolarda olan rezervini nasıl dolduracak? Şimşek geldi diye, son 5 yıldır Türkiye'yi terk eden yabancı yatırımcı geri mi dönecek?
Dahası Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha seçimden 2 gün önce yabancı bir yayın kuruluşuna söylediği, "politikalar aynen devam edecek, faiz düşüreceğiz" sözlerini geri mi alacak?
22 Haziran'daki Para Kurulu Toplantısı'nda Merkez Bankası faiz mi yükseltecek?
İyi de madem yükseltecektik neden düşürdük, neden 2 yıl ısrarla sürdürdüğünüz Yeni Ekonomi Politikası'nı çöpe attınız demeyecek miyiz?