Haziran 11, 2023 08:28 Europe/Istanbul
  • Türkiye'den köşe yazarları

Karar: Kur artışı hastaları da mağdur edecek: Bu gidişle ilaç bulamayacağız

Star:

Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplanıyor

Yenimesaj:

Zamlar yağıyor

Şimdi ise hafta içi köşe yazıları:

...***

İbrahim Kiras, 10 Haziran tarihli Karar gazetesinde, "Meclis Başkanı niye tarafsız olsun?"başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.

" TBMM Başkanlığına seçilen Numan Kurtulmuş dışarıdan da görüldüğü gibi kibar, saygılı bir insan; öyle kavgacı veya ağzı bozuk siyasetçilerden değil. Demek ki devletin en prestijli postlarından biri için “yine” ılımlı bir profil tercih edilmiş. Burası işin olumlu yanı."diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor:

...***

Kurtulmuş 2002’den bu yana parlamento çoğunluğunu elinde bulunduran AK Parti’nin adayı olarak seçilen dokuzuncu başkan. İlginç bir detay: Bu dokuz başkandan yedisi hukukçuydu. Binali Yıldırım’ın bu makama getirildiği 2018-2019 dönemine kadar Meclis Başkanı’nın hukuk nosyonuna ve donanımına sahip olmasını gözetiyordu AK Parti. Numan Kurtulmuş bu kuralın ikinci istisnası oldu.

Ancak Numan Bey hukukçu değilse de ılımlı kişiliği ve pozitif iletişimiyle bu göreve uygun biri aslında. Gelgelelim bugün parlamentonun siyasi ve idari sistem içindeki yeri eskisinden çok farklı olduğu gibi Meclis Başkanlarının rolleri de eskisinden çok farklı.

Daha çok sembolik bir rol bu. Sembolik olmadığı durumlarda da siyasi iktidarın meşruiyet sağlayıcısı olması gerekiyor. Bu minvalde geçen dönem yaşanan tatsız örnekleri hatırlatmaya gerek yok ama geçen hafta Meclis çatısı altında gerçekleşen faaliyetlerin sembolizmine dikkatinizi çekmek isterim:
Cumhurbaşkanlığı kabinesinde görev alan yeni bakanlar TBMM genel kurulunda yemin ederek görevlerine başladılar mesela.

Bakanlar niye mecliste yemin ederler? Çünkü o göreve meclis seçerdi onları daha önce.

Milletvekillerinden oluşan Bakanlar Kurulu meclisten güven oyu almak zorundaydı. Herhangi bir bakan -veya bakanların tamamı- gerektiğinde meclisin güvensizlik oyuyla görevden alınabilirdi de.

Şimdiki bakanların meclisle hiçbir ilgileri yok. Milletvekilleri bakan olamıyor zaten. Cumhurbaşkanının atadığı bakanların meclisten güvenoyu alması gerekmiyor, meclis tarafından görevlerine son verilmesi de söz konusu değil. Öyleyse niye mecliste yemin ediyorlar?

Bugün ise cumhurbaşkanının vekili kendi atadığı yardımcısı. Memur statüsünde biri yani. Neticede halkın seçmediği bir kişi. Peki neden seçilmiş bir kişiye verilmiyor bu görev? Neden cumhurbaşkanına meclis başkanı vekâlet etmiyor artık? Yüzde 50+ oy ile seçilmiş biri varken diğer seçilmişlere çok da prim vermemek için herhalde.

Numan Kurtulmuş sanki bu soruya cevap verircesine, TBMM Başkanlığına seçildiği oturumda yaptığı teşekkür konuşmasında, “Türkiye Yüzyılı olarak adlandırdığımız dünyada sözü güçlü gücü tesirli olma mücadelesine hep birlikte TBMM olarak omuz vereceğiz” dedi. Yani “tarafsız başkan” olarak, kendi partisinin seçim sloganıyla mesaj verdi. Bu arada Erdoğan’ın “Türkiye’nin lideri” olarak seçildiğini de vurguladı.

Hadi, bunları ağız alışkanlığına verelim. Ama bilahare Meclis Başkanlığı görevini geçici başkan Devlet Bahçeli’den devralırken de “Cumhurbaşkanı olarak Erdoğan’ı yeniden seçtiği ve Cumhur İttifakına meclis çoğunluğu verdiği için” millete teşekkür etti.

Artık bu kadarına da ağız alışkanlığı demek zor tabii. Demek ki millet iradesinin tecelligâhı olan Meclis’in yürütme organından bağımsızlığının “Meclis Başkanı’nın şahsında temsili” hususunda daha fazla hassasiyet gerekiyor.

...***

Kazım Güleçyüz 10 Haziran tarihli Yeniasya gazetesinde, " “Ekonomist”in ekonomisi"başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.

" Erdoğan’ın 2018 seçimi öncesinde halktan oy isterken söylediği “Verin bu kardeşinize yetkiyi; faizle, şunla, bunla nasıl uğraşılırmış görün” sözü hâlâ hafızalarda. Zaman zaman tekrarladığı “Ben ekonomistim” sözü de. Ki son dönemde bu sözü Kılıçdaroğlu’na laf çaktığı “Hesap uzmanı değilim” lafıyla birlikte bir defa daha tekrar etti. Keza aynı şekilde ne zaman döviz yükselişe geçse millete yaptığı “TL’ye yatırım yapanlar kazanır” tavsiyeleri de unutulmuş değil."diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor:

...***

Ve gelinen nokta ortada. Seçimden sonra döviz fiyatlarında zembereği boşalmışçasına başlayan ve devam eden çok hızlı artış da.

Erdoğan’ın halktan yetki istediği 2018 Haziran’ında 4.75 TL olan dolar, 5 yıllık görev süresi dolduğunda 19 TL’nin üzerine çıkmıştı; tekrar “seçildi,” 23 TL’yi geçti. 2018’de 5.50 TL olan euro ise 25 TL sınırını da geride bıraktı.

Bu yükselişin nerede duracağı belli değil.

28 Mayıs’ta 425 dolar mertebesinde olan “yeni” asgarî ücret, 10 günde 365 dolara indi. Bu durum, kendilerine verilen ihalelerin ödemeleri dolar üzerinden anlaşmaya bağlanan 5’li çeteye ve diğer yandaş şirketlere yeni kazançlar sağlarken, TL üzerinden maaş alıp birikim yapma imkânı olmayan on milyonlarca dar gelirliyi daha da fakirleştiriyor. 

İthal ürünler başta olmak üzere iğneden ipliğe herşeye sirayet eden zam dalgası, zaten fazlasıyla bunaltıcı halde olan aşırı hayat pahalılığını iyice çekilmez boyutlara ulaştırdı. “Nass” diyerek güya “düşük” tutulan faiz, halka yansıyan boyutuyla anormal rakamlara ulaşmış durumda. Ve bankalar kriz ortamında da kâr rekoru kırmaya devam ediyor.

Ve görünen o ki, iş daha da kötüleşecek.

Evvelce yerden yere vurdukları halde şimdi yeniden kıymete bindirip adeta “ikinci Kemal Derviş” muamelesi yaparak ekonomiyi teslim ettikleri Mehmet Şimşek’in “Rasyonel zemine dönmeliyiz” derken kastı bu muydu?!

Yakın çevresine “Durum tahmin ettiğimden çok daha kötüymüş, böyle olduğunu bilseydim görevi kabul etmezdim” dediği ifade edilen Şimşek, kamuoyuna yönelik mesajında halktan “sabır ve zaman” istiyor.

...***

Remzi Özdemir, 10 Haziran tarihli Yeniçağ gazetesinde, " Fakirler ölmesin!"başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.

" Fakirler sakın ölmesin. Onları korumak kollamak lazım. Çünkü dünya tefecilerinin onlara çok ihtiyacı var. Fakirler daha çok çalışmalı ki, başta Londra ve Körfez olmak üzere tüm tefeciler kazansın. Evet! Mehmet şimşek göreve başladı. Allah kimseye büyük konuşturmasın. Erdoğan ve Nureddin Nebati Mehmet Şimşek’in arkasından o kadar konuştu ama sonuçta onu kurtarıcı olarak bu halkın karşısına çıkarttı."diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor:

...***

Mehmet şimşek göreve başladı. ABD’den banka batırmakla suçlanan hanımefendiyi de Merkez Bankası Başkanı olarak atadılar.

Eyvah bu hanım bizim Merkez Bankası’nı batırır mı diye korkmayın. Çünkü bizim Merkez Bankası zaten batık.

Kasası 70 milyar dolar ekside. Batırmaları için önce kasanın eksiyi kapatması lazım. Gelelim can alıcı soruya:

Mehmet Şimşek ve Hafize Gaye Erkan Merkez Bankası’nın kasasını doldurabilecek mi?

Elbette doldurabilir! Faizi basarsan tefeciler bir günde doldurur.

Şu anda Türkiye yurtdışından yaklaşık yüzde 9 ile borçlanıyor.

Bizde de Şimşek’in ilk talimatı doları bırakın oldu. Seçim öncesi 19.90 olan dolar hemen 24 lira sınırına geldi. Yani yabancı 10 gün önce Türkiye’ye 1 milyon dolar soktuğunda yaklaşık 20 milyon lira alacaktı TL olarak. Şimdi ise 24 milyon lira. Yüzde 20 daha fazla lira alacak. Bu para ile krizdeki Türk şirketlerini ve Türk hisselerini daha çok alacak.

85 milyonluk Türkiye’nin 75 milyonu asgari ücret ve yakın bir rakamda gelir elde ediyor.

Bu insanlar daha çok çok çalışacak. Çünkü Türkiye’de tefecilerin dönemi başlıyor. Yabancı Türkiye’ye dolar sokmanın karşılığı olarak daha fazla şey istiyor.

Bank Of America Türk lirasına yatırım yapmanın şartlarını açıklamış:

- Dolar 25 liranın üzerine çıkmalı.

- TCBM faizi yüzde 40’ın üstüne çıkmalı.

- Sermaye kısıtlamaları kalkmalı

Bunun Türkçesi şu:

1 milyon dolarımla 25 milyon lira alırım. Yüzde 40 faizle 1 yılda 35 milyon TL olur. Kur 24 liraya gevşer. 35 milyon lira ile döner 24 liradan 1.46 milyon dolar alır giderim diyor.

Sonra bizde başta AKP yöneticileri olmak üzere, Mehmet Şimşek ve Hafize Gaye Erkan’ı alkışlarız. İyi ki geldiler ve bizi kurtardılar diye… Hadi fakirler tefeciler için daha çok çalışmaya…. Coğrafya değil sandık kaderdir. Doğduğun yer değil o sandığa attığın oy senin kaderindir. Bunu sakın unutma!

 

Etiketler