Güneşten hüzmeler - 51
Bugünkü sohbetimizi İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei’nin İmam Hüseyin –s– için nasıl yas tutulması ile ilgili görüşüne ayırdık.
Yeşil ve siyah bayraklar hala evlerin, camilerin ve İmam Hüseyin –s– için kurulan yas heyetlerinin mekanlarını süslemeye devam ediyor. Bugün hala sokaklarda Hüseyni –s– yas heyetlerinin yas merasimleri devam ediyor. Muharrem ayı, gözlerden akan yaşların ayıdırı; İmam Hüseyin’in –s– ve vefakar arkadaşlarının yazdığı hamaseti yeniden canlandırma ayıdır.
Bu ay esir ve yaversiz kalan ehli beyt –s– kadınları ve çocuklarının gurbet ayıdır. Bu ay haktaleplik ve zulüm karşıtlığının bir kez daha tecelli ettiği aydır.
İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei Muharrem ve Sefer aylarını insani ve manevi yüce ülkülerin yeniden canlandırıldığı ay olarak tanımlıyor. Ayetullah Hamanei Muharrem ve Sefer ayını millete tavsiye ederken şöyle buyuruyor:
Muharrem ve Sefer günlerinde aziz milletimiz hamaset ruhunu, Aşura ruhunu, düşmandan korkmama ruhunu, Allah tealaya tevekkül etme ruhunu, Allah yolunda fedakarlık ve cihat ruhunu geliştirmelidir. Bu ayda İmam Hüseyin’den –s– medet talep etme ayıdır. Yas meclislerinin gayesi gönüllerimizi Hüseyin bin Ali –s– ve bu büyük insanın yüce hedefleri ile tanıştırmak ve yakınlaştırmaktır.
İmam Hüseyin –s– ve garip arkadaşları için yas tutmak ve Aşura olayını beyan etmek bir kaç açıdan önem arz eder. İlkin Kur'an'ı Kerim seçkin kulların ve evliyaların yüce faziletlerini ve sıfatlarını yaşatmaya vurgu yapmıştır. Öte yandan Allah Resulü’nün –s– soyundan gelen masum imamların –s– siyerinde de belirtildiği üzere bu büyük insanlar da Kerbela faciasını unutturmamak için çeşitli yöntemlere baş vurmuştur. Masum İmamlar –s– yas merasimleri düzenlemek ve insanları ağlamaya teşvik etmek ve ağlatmak ve yine şairleri bu büyük facia hakkında mersiye yazmaya teşvik etmekle bu muazzam olayı sürekli yaşatmıştır.
Masum İmamlar –s– bizzat bu musibete ağlamış ve hakkında söz etmiş ve İmam Hüseyin’in –s– Kerbela’da mezarını ziyaret etmeye özel önem vermiştir.
Buna göre Aşura için yas tutmak ve bu macerayı anlatmak aslında ehli beyt –s– fertleri arasında yaygın olan bir durum olduu söylenebilir.
İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei Aşura olayı hakkında Hz. Zeyneb’in –s– Aşura gününde hamaset yazmasına işaret ederek şöyle buyuruyor:
Rivayetlere göre Hz. Zeyneb –s– İmam Hüseyin’in –s– namertçe katledildiği noktaya bakan ve Zeynebiye tepesi olarak anılan tepenin üzerine çıkıp Allah Resulü’ne –s– hitaben: Ya Resulullah, ey yerdeki ve gökteki melelklerin selam verdiği Resulullah, bu senin Hüseyin’indir ki bedenini param parça ettiler ve başını kestiler. Bu senin Hüseyin’indir ki naşı çölde yerde yatıyor ve rüzgarlar onun üzerine esiyor ve üzerini topraklar örtüyor, diyerek İmam Hüseyin –s– rozası okumaya başladığı andan itibaren bu macerayı yüksek sesle anlatmaya başladı, oysa bu macera örtbas edilmek isteniyordu. İmam’ın –s– muhterem kız kardeşi ister Kerbela’da, ister Küfede, ister Şam ve ister Medine’de yüksek sesle Aşura olayını anlattı. Bu pınar ta o günden kaynamaya başladığı ve günümüze dek kaynamaya devam ediyor.
Gerçi şehitlerin efendisi İmam Hüseyin –s– için yas meclisleri düzenlemenin bir çok önemi, tesiri ve bereketi vardır, lakin bu meclislerin muhtevası da bir o kadar ve hatta daha fazla önemlidir.
İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei İmam Hüseyin –s– için düzenlenen yas merasimlerinin özellikleri hakkında şu hatırlatmada bulunuyor:
Muharrem ayında yas meclislerinde üç özellik bulunması gerekir. İlkin, Hüseyin bin Ali –s– ve Resulullah’ın –s– hanedanına yönelik duyguları güçlendirmelidir; ehli beyt –s– ilgisini ve duygusal bağlarını daha da güçlendirmelidir. Çünkü duygusal bağlar çok değerlidir. İkincisi, Aşura hadisesine yönelik açık ve net bir bakış kazandırmalıdır. Üçüncüsü, dini maarife karşı hem marifet ve hem iman yaratmalı, velev ki az olsun. Demek ki hatipler ve meddahlar bilinçsiz ve araştırma yapmadan musibeti anlatamaz. Aşura olayı hakkında bir kaç muteber maktal var olduğundan ve içinde olaylar an be an kaydedildiğinden, hatipler ve meddahların mutlaka bu maktalları okumuş olması gerekir. Maalesef bazı hatipler ve meddahlar doğru olup olmadığı bilinmeyen duyduklarına göre musibeti anlatır ve bazen söyledikleri şeyler abartmalıdır ve bidate sebep olmaktadır.
Kerbela macerası, içinde insanları insan yapan bir çok değerli gevheri barındırır. Hatipler ve ehli beyt –s– meddahları bu hamasetin çeşitli boyutları üzerinde durmak sureti ile muhataplarına çok değerli dersler verebilir. Örneğin duygu, Aşura olayının değerli gevherlerinden biridir. İnsan bu olaya baktığında içinde tamamen kız kardeşin erkek kardeşine sevgisine, amcanın yeğenlerine yönelik sevgisine, halanın yeğenlerine sevgisine ve sonuçta hepsinin İmam Hüseyin’e –s– yönelik sevgisine ve Allah aşkına şahit olur. Şu duygusal bağları beyan etmek başlı başına etkilidir. Şu tatlı ailevi ilişkiyi gözetlemek başlı başına toplumsal ve aile içindeki ilişkiler için eşsiz bir örnektir. Yine maceranın içinde çocukların susuz kalması, çadırların yakılması, esaret, İmam Hüseyin’in –s– evlatlarının canını feda etmesi, o hazretin yeğeni Kasım’ın fedakarlıkları ve özellikle altı aylık bebeğin dünyanın en zalim kişisi tarafından katledilmesi gönülleri sarsar ve gözleri yaşa boğar.
İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei yas meclislerinde tüm bu musibetlerin anlatılması ve insani duyguların coşturulması ve böylece İmam Hüseyin –s– ve ehli beytinin sevgisi kalplerde arttırılması gerektiğini belirterek din adamlarına hitaben şöyle diyor:
Duygusal ilişkiler çok kıymetli ilişkilerdir. Siz ulema yas meclislerine katılanların İmam Hüseyin –s– aşkı ve sevgisi, Resulullah –s– hanedanının aşkı ve sevgisi, ilahi marifetleri artmasını sağlamalısınız. Eğer maazallah bu tür meclislere katılan veya dışarıdan dinleyen bir insan duygusal açıdan ehli beyt –s– fertlerine yakınlaşmaz ve bilakis uzaklaşırsa, böyle bir meclis zikredilen faydalardan yoksun olduğu gibi, bir manada zararlı da olmuştur.
İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei beyanatının devamında önemli bir noktaya dikkat çekerek sözlerini şöyle sürdürüyor: Bakın, masum İmamların –s– döneminde insanları İmam Hüseyin –s– için ağlatmanın özel bir yeri vardır. Sakın kimse fikir ve mantık ve istidlal babında artık ağlamaya yer olmadığını ve bunlar eskidiğini düşünmesin. Hayır. Bu batıl bir düşüncedir. Duygu kendi yerinde, mantık ve istidlal da kendi yerindedir. Bunların har biri insanın kişiliğinin gelişmesinde kendine göre payı vardır. Bir çok mesele vardır ki duygu ve sevgi ile çözümlenmesi gerekir ve bunlarda mantık ve istidlale yer yoktur. Yani ne duygu istidlalin yerini alabilir, ne de istidlal duyguların yerini doldurabilir. Aşura hadisesi kendi zatında ve doğasında samimi duygulardan oluşan coşkulu bir deniz gibidir.
İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei duygunun insanların dini kişiliğini oluşturmakda etkisini daha iyi beyan etmek için enbiya hareketlerini örnek veriyor. Ayetullah Hamanei, enbiyanın ibret dolu hareketleri üzerinde iyice odaklanıldığı takdirde, enbiyanın biseti ve bazılarının onların etrafında toplanma sürecinde ve ilk etapta mantık ve istidlale yer olmadığı anlaşıldığını vurguluyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor:
Bakın İslam Peygamberi’nin –s– tarihinde, ki açık ve net ve yazılıdır, nerede o hazret Kureyş kafirlerinden örneğin yetenekli ve kabiliyetli olanları arasından bir grubu karşısına alıp onlara istidlal etmiş ve şu gerekçeye göre Allah vardır veya şu gerekçeye göre Allah yeganedir, demiş veya şu delil ve akılcı istidlale göre taptıkları putların batıl olduğunu buyurmuştur? Delil ve istidlal ancak hareket ilerlediği vakit işe yarar. İlk etapta hareket, tamamen duygusal bir harekettir. İlk etapta birden ortaya çıkap “Bakın, şu putlara ve acizliğini görün” diye bağırmak vardır. İlk etapta “Bakın, Allah teala birdir” demek vardır. Şimdi bunların hangisi akılcı veya felsefi istidlal sayılabilir? Gerçi samimi olan her duygunun ardından felsefi bir delil vardır. Fakat mesele şu ki peygamber davetini açıklamak istediğinde felsefi istidlali gündeme getirmez ve ancak samimi duyguları ile gündeme getirir.
İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei’ye göre İmam Hüseyin’in –s– kıyamı ve hareketi beyan edilirken, hatipler ve meddahlar ve mersiye okuyanlar ilkin Kerbela’da yaşanan musibetleri beyan ederek muhatapların duygularını hareketlendirmeleri gerekir ve bu acı olayları beyan ederek muhataplarla İmam Hüseyin –s– arasında duygusal bağlar oluşturmalı ve ardından o hazretin kıyamı hakkında istidlal ve mantıklı gerekçeleri gündeme getirmelidir.