Ocak 27, 2017 12:21 Europe/Istanbul

Bugünkü sohbetimizde İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei bakışında Erbain meselesi ve önemli ebadını ele almak istiyoruz.

20 Sefer tarihi, yani Erbain günü, İmam Hüseyin –s– hanedanının esir düşen fertlerinden oluşan esirler kervanının Şam’dan Medine’ye döndüğü gündür. Bu günde ve yaşanan acı günlerin ve o acayip şehadet olayının ardından İmam Hüseyin’in –s– ilk ziyaretçi kafilesi o masum şehit İmam’ın mezarı başında toplantı ve şehitlerin efendisi ve vefakar arkadaşlarının musibetlerine yas tuttu. O gün buraya gelenlerin arasında Cabir bin Abdullah Ensari ve emirülmümin’in –s– sahabelerinden Atiyye bin Saad Ufi de vardı.

Asr-ı saadet’in ilk mücahitlerinden biri olan Cabir bin Abdullah Ensari, aynı zamanda Bedir sahabelerinden biridir. Yani İmam Hüseyin –s– doğmadan önce Ensari İslam Peygamberi’nin –s– hizmetindeydi ve o hazretle omuz omuza cihat etmişti. Cabir bin Abdullah Ensari, İmam Hüseyin’in –s– çocukluğuna ve Resulullah’ın –s– kucağında büyümesine şahit olmuş bir sahabeydi. Cabir defalarca kendi gözleriyle Allah Resulü’nün –s– torunu İmam Hüseyin’i –s– kucağına aldığına, onun gözlerini ve yüzünü öptüğüne ve kendi mübarek elleriyle ona yemek ve su verdiğine şahit olmuştu.

Kuşkusuz Cabir bin Abdullah Ensari kendi kulakları ile Resulullah efendimiz –s– Hasan ve Hüseyin cennet gençlerini efendisidir, dediğini duymuştu. İslam Peygamberi –s– vefat ettikten sonra da Cabir, İmam Hüseyin’in –s– konumunu ve bu büyük imamın şahsiyetini yakından izlemişti.

Şimdi Cabir bin Abdullah Ensari, İmam Hüseyin’i –s– şehit ettiklerini duymuştu. Zalimler o hazreti susuz şehit etmişti. Bu yüzden Cabir Medine’den yol çıktı ve Kerbela’ya gelerek ehli beyt –s– kafilesine katıldı. Ehli beyt –s– kervanı Hz. Zeyneb –s– ve Hz. Seccad’la –s– beraber ve Cabir bin Abdullah Ensari ve Atiyye bin Saad Ufi eşliğinde Ebu Abdullah’ın –s– mezarını ziyaret eden ve Erbain günü o şehit imamın kabrine koşun ilk ziyaretçilerdi. Bu yüzden Erbain’de İmam Hüseyin –s– mezarını ziyaret etmek bir sünnet haline geldi. Her yıl Hüseyin bin Ali’nin –s– aşkı ile kalbi tutuşan ehli beyt –s– hayranları bu kutsal mezarı ziyaret ediyor ve her yıl ziyaretçi sayısı daha da artıyor. Bu ziyaretçiler o hazretin kişiliğine ve yoluna aşıktır. İmam Hüseyin –s– ziyaretçileri Erbain gününde Kerbela’nın yolunu tutuyor ve şehitlerin efendisine katılıyor.

Gerçekte Erbain’in önemi, Aşura’nın ilk filizleri bu günde açıldığı içindir. Asırlar boyu akan İmam Hüseyin –s– aşkı ırmağı ve bu kaynayan Hüseyni pınar, ilk kez Erbain’de kaynamaya başladı.

Erbain gününde ilk kez gönüller İmam Hüseyin –s– mezarına doğru çekilmeye başladı. Cabir bin Abdullah Ensari ve Atiyye bin Saad Ufi’nin Erbain gününde İmam Hüseyin –s– ziyaretine koşması, asırlar boyu devam eden ve günümüze dek süregelen çok bereketli bir hareketin başlangıcı oldu ve bu hareket her geçen gün daha da ihtişamlı ve daha da coşkulu oldu ve Aşura’nın adını ve yadını dünya genelinde canlı tutmaya başladı.

İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei Erbain günü ve Hüseyni –s– cazibe hakkında şöyle diyor: Hüseyni mıknatısın cazibesi Erbain günü ile başlar. Bu cazibe ve çekim gücü Cabir bin Abdullah Ensari’yi Medine’den harekete geçirip Kerbela’ya doğru çeker. Bu, günümüzde üzerinden asırlar geçmesine rağmen benim ve sizin kalbinizde yaşanan cazibe ve mıknatıs gücüdür. Ehli beyte –s– karşı marifeti olanların kalbinde Kerbela aşkı ve coşkusu her daim canlıdır. Hüseyni toprağa ve şehitlerin efendisi Seyyid-i şühedaya yönelik aşk Erbain gününde başlamıştır.

İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei İmam hüsiyen’in –s– Erbain gününün en önemli boyutlarından birini, şehadet felsefesinin ihya edilmesi ve İmam Hüseyin’in –s– zulüm karşıtı hareketinin sürmesi ve bu hareketin verdiği büyük dersin canlı tutulması ve düşmanların propagandalarına rağmen bu şehadetin adını ve yadını ayakta tutulması şeklinde beyan ediyor. Rehber Hamanei bu konuda şöyle diyor:

Esasen Erbain’in önemi, bu günde ilahi tedbir sayesinde Resulullah’ın –s– hanedanının Hüseyni hareketinin anısı ebedileşmesindedir ve bu işin temeli bu günde atılmıştır. Eğer şehitlerden geriye kalanlar ve esas sahipler İmam Hüseyin’in –s– şehadet olayı gibi çeşitli hadiselerde şehitlerin anısını ve tesirlerini korumaya çalışmazsa, daha sonraki kuşaklar şehadetin getirilerinden pek fazla faydalanamazlar. Gerçi Allah tealanın şehitleri bu dünyada da canlı tuttuğu ve şehit kaçınılmaz olarak tarihte ve halkın hafızalarında kalıcıdır, fakat yüce Allah’ın diğer tüm işlerde oludğu gibi bu iş için de bazı doğal araç ve gereçleri belirlemiştir ve bunlar bizim elimizde ve irademizin altındadır. Yani asıl bizler doğru ve yerinde kararlarla şehitlerin anısını ve şehadet felsefesini ihya edebelir ve canlı tutabiliriz.

İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei sözlerini şöyle sürdürüyor:

Eğer Hz. Zeyneb –s– ve İmam Seccad –s– o esaret günlerinde, ister Kerbela’da Aşura akşamında ve ister daha sonraki günlerde Şam ve Küfe yolunda ve Şam kentinde ve ardından da Kerbela ziyareti sırasında ve daha sonra da Medine dönüşünde ve yine bu büyük insanların yaşadığı sonraki yıllarda çaba harcamayıp ifşaatta bulunmasaydı ve Aşura felsefisini ve Hüseyin bin Ali’nin –s– amacını ve düşmanın zulmünü beyan etmeseydi, Aşura olayı günümüze dek coşmaz ve canlı ve ayakta kalmazdı.

Müslümanların en önemli görevlerinden biri, düşmanın karalama kampanyaları ve despot yönetimlerin baskılarına karşı ifşaatta bulunmak ve hak sözü söylemektir. Bu, Erbain’den öğrendiğimiz önemli bir derstir. Eğer düşmanın düşmanca progpaganlarına karşı hakkın propagandasını yapmazsak, düşma propaganda arenasında da galip gelir, çünkü propaganda arenası çok geniş ve tehlikeli bir arenadır.

İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei zalim hükümetlerin baskılarına ve karalama kampanyalarına karşı direnişin önemine vurgu yaparken, Hz. Zeyneb –s– ve Hz. Seccad’ın –s– yaptıkları ifşaata işaret ediyor ve şöyle diyor:

Hüseyin bin Ali –s– ve arkadaşlarının bayraktar olarak cihad ederken engellerle karşılaşmaları zor olduğu kadar, Hz. Zeyneb –s– ve Hz. Seccad –s– ve diğer büyük insanların çabaları zordu. Gerçi onların arenası askeri arena değildi ve daha çok propaganda ve kültür arenasıydı. Zalim ve cebbar Yezid hükümeti propagandaları ile Hüseyin bin Ali’yi –s– mahkum ediyor ve o hazretin adalet ve İslamî hükümete karşı ve dünya için kıyam ettiğini telkin ediyordu. Bazıları da bu yalan propagandalara inanıyordu. Daha sonra da Hüseyin bin Ali –s– o acayip ve feci şekilde cellatlarca Kerbela çölünde şehit edildiğinde bunu bir Fetih ve galibiyet gibi telkin etmeye çalıştılar. Ancak imamet nizamının doğru propagandaları tüm bu komploları suya düşürdü. Hak böyledir işte.

İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei müslümanların önemli görevlerinden birinin düşmanın karalama kampanyalarına karşı ifşaatta bulunmak ve hak sözü beyan etmek olduğunu belirterek şöyle diyor:

Bizim istikbar ve siyonist medyanın sahip olduğu büyük ve geniş güçlü küresel hoparlörlere sahip olmadığımız doğrudur ve onların propaganda ağı bizimkine kıyasla çok daha geniştir ve biz onlara kıyasla daha fazla kısıtlama altındayız, fakat bizim hakkaniyetimiz, dilimizden bir söz çıktığında dünya genelinde sağlıklı kalpleri etkiliyor.

İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei Erbain’i müslümanların muazzam kongresi ve vahdet simgesi olarak tanımlıyor ve bu birliktelik ve dayanışma dünya halkını hayrete düşürdüğünü beyan ediyor. Ayetullah Hamanei bu konuda şöyle diyor:

Bugün İslam dünyası için en öncelikli şey, vahdettir. Biz müslümanlar birbirimizden çok uzaklaştık. Bu bağlamda siyasetler maalesef etkili oldu ve müslümanları ve gönüllerini birbirinden uzaklaştırmayı başardı. Bugün vahdete muhtacız. eğer İslam ülkeleri bu geniş coğrafyada, ki dünya nüfusunun da önemli bir bölümünü oluşturuyor, detaylarda değil de, genel tutumlarda birlikte hareket edecek olursa, İslam dünyası ilerlemenin ve yücelmenin zirvesine çıkacaktır. Müslümanların genel konularda yan yana görünmeleri, şu yan yana duruş bile etkili olur.

İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei müslümanların dini merasimleri ve toplantıları hakkında da şöyle diyor:

Namaz sırasında bedenlerin yan yana duruşu İslam Peygamberi için şeref kaynağıdır, İslam ümmeti için izzet ve saygı kaynağıdır. Hac toplantısı da aynıdır. Hüseyni Erbain’de milyonlarca insan yan yana gelir, bir grup müslümanın, gerçi şiilere özgü değildi ve sünniler de vardı, gerçekleştirdiği bu büyük hareket dünyada yankılandığında, bütün dünya saygı gösterdi, takdir etti, bunu alemin en büyük toplantısı saydı. Kimler? İslamî meseleleri rasat edenler? Bakın ne muazzam bir hareket yaşandı. Hatta bedenler yan yana durunca bu şekilde yankı buluyor. Eğer bizler birlikte olursak, İslam ülkeleri, müslüman milletler, şii ve sünniler ve çeşitli mezhepler, birbiriyle gönülleri saf olursa, birbirine sui zannı olmazsa, art niyet olmazsa, birbirine hakaret etmezse, o zaman bakın dünyada neler olacak, İslam için nasıl bir izzet oluşacak. Vahdet, vahdet diyorum.

İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei müslümanların arasında tefrika çıkaranları İslam düşmanlarının casusluk merkezlerinin uşakları olarak tanıtıyor ve şöyle diyor: bugün hem ehli sünnette ve hem şiilerin arasında bazı eller bunları birbirinden ayırmakla uğraşıyor. Eğer bu ellerin kökünü ararsanız, İslam düşmanlarının casusluk ve istihbarat örgütlerine ulaşırsınız. Sadece İran düşmanları değil, sadece şii düşmanları değil, bunlar İslam düşmanları, İngiliz MI6 ile irtibanı olan şii, CIA’nin uşağı olan sünni, bunlar ne şiidir ne sünni, her ikisi İslam düşmanıdır.