Şubat 05, 2017 12:07 Europe/Istanbul

Bugünkü sohbetimizde İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei’nin talim ve terbiye ile ilgili beyanatından feyz almak istiyoruz.

İnsanın talim ve terbiye ile bezenmesi dünyada tüm kültürlerin ve milletlerin üzerinde vurgu yaptığı konulardan biridir. Talim ve terbiyenin amacı insanı, yüce Allah’ın ona hayatını mükemmel hale getirmek üzere verdiği yetenekleri geliştirmek ve açığa çıkarmaktır. Dolaysıyla talim ve terbiye arasında kopmaz ve çok yakın bir bağ ve teamül söz konusudur.

Akıllı ve düşünceli insan hayat devam ettiğini ve devam ederken de engebeli yolları katettiğini ve bu yollardan geçmek için insanın gözünü açması gerektiğini çok iyi bilir. Buna göre doğru yolu seçmek ve yaşamın kanunlarına uymak için maharetli bir öğretmen ve rehber gerekir, aksi takdirde yolu kaybetmek, tüm insanların yolu üzerinde pusuya yatan bir tehlike olduğu kesindir.

İlahi enbiya insanların ilk öğretmenleri ve ilk rehberleri olmuştur. Bu insanlar yüce Allah tarafından insanları en doğru yola hidayete erdirmek üzere gönderilmiştir. Buna göre doğru yaşamayı ilkin ilahi enbiya insanlara öğretti ve talim ve terbiyenin yolu da bu insanların eliyle açıldı. Ancak insanoğlu her daim bu temel gereksinime, yani talim ve terbiyeye muhtaçtır.

Image Caption

İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei bu önemli konu hakkında, talim ve terbiyenin insan ve toplum hayatına mana kazandıran şeyler olduğu şeklinde beyanatta bulunuyor. Yani eğer toplumun bireyleri doğru talim ve terbiye edilirse, yaşadıkları topluma hayat ve yaşam ruhu kazandırılmış gibi olur.

İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei’ye göre talim ve terbiye, bireyi gelişme ve ideal hedeflere doğru ilerleme bağlamında yetiştiren ve bunun için gerekli zemini hazırlayan etkendir. Yani eğer bu durum gerçeğe dönüşürse, ideal bir toplum elde edilir.

Çağdaş filozof ve düşünür şehit Mutahhari bu konu hakkında “İslam’da talim ve terbiye” adlı eserinde şöyle yazıyor: eğer bir şey filizlenmesi gerekiyorsa, içindeki yetenekleri ortaya çıkarmak gerekir. Dolaysıyla insan için terbiye etmek, onun yeteneklerini yetiştirmek demektir ve bu yetenekler akli yetenek yani ilmi ve hakikattaleplik, ahlaki yetenek yani ahlaki vicdan, dini boyut yani kudsiyet ve tapma hissi, sanat ve zevek boyutu veya güzellik boyutu ve yaratıcılık, yenilikçilik ve icat etme yeteneği gibi yeteneklerden ibarettir.

Gerçi zaman boyutu bakımından talim, terbiyeden önce gelir ve öğretmen öğrencisine gerekli bilgileri vermediği müddetçe, yani talim etmedikçe, terbiye mümkün değildir. Fakat sıra ve önem boyutu bakımından talim, terbiyeden sonra gelir ve bir araç gibi terbiye ve tezkiyenin hizmetindedir.

İslamî tealimde, nefsin tezkiyesi anlamındaki terbiyenin talimden önce geldiği sık sık vurgulanmıştır.

Image Caption

Talim ve terbiye arasında sıkı bağlantıya ve Kur'an'ı Kerim değerli ayetlerinde bu sözcükleri yer yer ayrı ayrı kullanmasına rağmen üç ayette tezkiyeden talimden önce söz etmiştir. İşte bu yüzden İslam dininin önde gelen büyükleri terbiye ve tezkiyenin konumunu talimden üstün olarak görmekte ve tezkiyenin talimden önce geldiğini savunmaktadır. Dini açıdan insanin kendini yetiştirmesi anlamına gelen tezkiye ilim öğrenmekten daha önemlidir.

Tezkiye, sözcük itibarıyla nefsi ve malı aklamak, salah ve takva ve tarımın bolluğu anlamına gelir. Gerçekte bu sözcüğün anlamı, pak olmakla beraber gelişme ve bolluğun hasıl olmasıdır ve bir meyve ağacı misali, fazla dalların kesilmesi ile beraber daha iyi gelişmektir.

Bu konuda İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei Al-i İmran suresinin 164. Ayetine işaret ederek şöyle buyurur: ayette “Andolsun ki içlerinden, kendilerine Allah'ın âyetlerini okuyan, (kötülüklerden ve inkârdan) kendilerini temizleyen, kendilerine Kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermekle Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur.”derken Kur'an'ı Kerim de tezkiyeye öncelik vermiştir. Bu belki de tezkiyenin daha üstün konuma sahip olduğu içindir.

İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei sözünün devamında öğretmenlere ve muallimlere şu tavsiyede bulunuyor: muhataplarınızı tezkiye edin, terbiye edin. İmam Ali –s– şöyle buyuruyor: kendine önderlik mertebesinde gören kimse başkalarını terbiye etmeden önce kendisini terbiye etmelidir. Bu iş çok zordur. Ama bu zor işi de yapmak gerekir. Bu, bilinen ahlaki terbiyedir. Bugün biz bu ahlaki terbiyeye çok muhtacız. Hem biz İran milleti, hem şu coğrafyada yaşayan İslamî toplum, hem tüm İslam dünyası, büyük İslam ümmeti, müslüman toplumlar. Bunlar bizim ilk ihtiyaçlarımızdır.

İran İslam Cumhuriyeti nizamının büyük kurucusu İmam Humeyni –ks– tezkiyenin, kendini yetiştirmenin ve ilim öğrenmeden önce terbiyenin önemini şöyle açıklıyor: yüce Allah’ın Kur'an'ı Kerim’de tezkiyeye öncelik tanımasından anlaşıldığı üzere nefsin tezkiyesi ilim ve hikmetten üstündür. Zaten de öyledir. Eğer bir milletin bireyleri tezkiye ve terbiye olmuşsa, o millet öncüdür. Önemli olan terbiyedir. Sadece ilmin hiç faydası yoktur. İlim tek başına zararlıdır. İlahi rahmet olan yağmur çiçeklere çarptığında ıtır kokusu yükselir, ancak pis yerlere yağınca, pislik kokusu yükselir. İlim de öyledir. Eğer ilim terbiye görmüş bir kalbe girecek olursa, ıtrı tüm alemi sarar ve eğer terbiye edilmemiş veya fasık bir kalbe girerse, böyle biri alemi fesada sürükler.

İmam Humeyni –ks– insan önce terbiye edilmesi ve kalbi ve ruhu günah pasından arınması gerektiğini ve alçaklıktan ve rezillikten arındıktan sonra ihtisasa ve talime yönelmesi gerektiğine inanırdı.

İmam Humeyni terbiye edilmemiş alimlerin arz ettiği tehlikelere işaret ettiği önemli beyanatında şöyle diyor: tezkiye olmamış alimin tehlikesi, cahil insandan kat kat fazladır. Cahil eğer fasık olursa, sadece kendisi fasıktır, fakat eğer alim fasık olursa, tüm alemi fasık yapar, ülkeyi fesada sürükler. Bu yüzden tezkiye talimden ve öğrenmekten önce gelir.

Image Caption

Genel bir değerlendirmede, insanoğlunun bir özelliği değişime açık olması ve çeşitli kişiliklere kavuşabilmesinden ibaret olduğunu söylemek mümkün. İnsanoğlu, kendi iradesi ile ve bilinçli bir şekilde yolunu seçebilir ve seçtiği yolda kişiliğini, fikri kimliğini, ahlaki ve kültürel karakterini şekillendirebilir. Eğer insanın özünde tekamüle erme ve değişme yeteneği olmasaydı, ahlak ilmi, terbiye ilimleri ve terbiye düşünceleri tümüyle anlamsız olurdu.

Bu arada iç tezkiye ile kalbini cila eden insanlar, çamuru terbiye ederek en güzel vazoları yapmaya hazır hale getiren çanakçılarl gibidir. Bu insanlar hak sözü dinlemeye ve benimsemeye daha yatkındır. Kendini yetiştiren insanlar ilim ve bilimi başka insanlara hizmet etmek için öğrenir, oysa bir çok bilim adamı bilimsel ürünlerinde beşeriyeti ve beşeriyete hizmet etmeyi gözardı edior ve günümüz dünyasında örneklerine şahit olduğumuz gibi başka insanları yok etme uğruna sunuyor. Bu yüzden İslamî tealimde tezkiye talimden daha önemli sayılıyor.

İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei’ye göre İslam’ın kucağında yetişen insan bariz özelliklere sahip olan insandır. Ayetullah Hamanei bu insanı şöyle anlatıyor: İslam’ın yetiştirdiği insan yüce Allah karşısında huşu içindedir, din kardeşlerine karşı rahim, mihribandır, İslamî kardeşliğe önem verir, lakin müstekbirlere karşı dağ gibi sağlam durur. Bu, İslam ümmetinin gelişme evresinin aşamalarıdır, yani bu şekilde gelişir, büyür ve sağlamlaşır. Bu zemini oluşturanlar bile hayrete düşer. Bu, insanları bu şekilde yetiştiren ilahi güçtür. Müstekbir düşman İslam’ın eteğinde yetişen müslüman insana baktığında, doğal olarak öfkelenir ve bozulur. Demek bizler böyle amel etmeliyiz, kendimizi yetiştirmeli ve Kur'an'ı Kerim ile uyumlu hale getirmeliyiz. Ahlakımızı, davranışımı, dosta karşı ve düşmana karşı ve müstekbirlere karşı, Kur'an'ı Kerim programına göre düzenlemeliyiz. Allah teala bu şekilde hareket eden insanları mükafatlandırmakla müjdelemiştir. Onlara mükafat verecektir. Bu mükafat hem bu dünyada ve hem ahiret alemindedir. Dünyada bu mükafat izzettir, güzelliklerden ve insanlar için hazırladığı ilahi nimetlerden  yararlanmaktır. Ahirette ise ilahi rıdvan ve ilahi cennettir.