Güneşten hüzmeler
İnsan nefsi bir dizi insani içgüdülerden ibarettir ve doğru biçimde kontrol altına alındığında ve doğru yolda kullanılarak doğru amellerle sonuçlandığında insanı kemale erdirir.
Her insan kendi içinde asi bir nefsi vardır. Bu asi nefis adeta sarhoş bir fil gibidir. Eğer sürekli onun başına vurur ve kontrol altında tutarsanız size hiç bir zararı dokunmaz ve davranışları kontrol altına alınır ve bu insani nefis, sizin ilerlemenize ve gelişmenize vesile olur.
İyiliğe ve kötülüğe eğilim, her insanda var olan eğilimlerdir. Gerçekte insan iki seçenekle karşı karşıya bulunan tek mahluktur. Bu iki seçenekten biri iyiliğe yönelmek ve diğeri de kötülüğe yönelmektir.
İslam dininde insan ruhu ve nefsinin iyiliğe yönelmesi, nefsi Lavvameye bağlanır ve kötülüklere yönelmesinden nefsi emmare sorumlu tutulur. İslam dininde doğal olarak nefsi levvameyi takviye etmek önemlidir, ancak nefsi emmare ile mücadele etmek daha da önemlidir ve bu mücadele İslam kültüründe nefisle cihat etme şeklinde adlandırılır.
Nefisle cihat etmek ve kötülüklerden arınmak çok önemli bir ameldir. İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei bu konuda şöyle buyurur: İslam dininde alemi ıslah etmekte temel nokta ve eksen, insani nefsi ıslah etmektir. Nitekim her şey bu noktadan başlar.
İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei insanlarda var olan ve onları kötülüklere doğru sürüklemeye çalışan asi nefsi da şöyle açıklıyor: İnsan nefsi bir dizi insani içgüdülerden ibarettir ve doğru biçimde kontrol altına alındığında ve doğru yolda kullanılarak doğru amellerle sonuçlandığında insanı kemale erdirir. Her insan kendi içinde asi bir nefsi vardır. Bu asi nefis adeta sarhoş bir fil gibidir. Eğer sürekli onun başına vurur ve kontrol altında tutarsanız size hiç bir zararı dokunmaz ve davranışları kontrol altına alınır ve bu insani nefis, sizin ilerlemenize ve gelişmenize vesile olur.
İslam Peygamberi –s– bir hadiste asi nefsin insanları kötülüğe sürükleyen en önemli etken şeklinde açıklıyor.
Evet, her insanın içinde en büyük düşmanı pusudadır ve bu düşman nefsi emmare ve şehvet ve bencillik ve egoistlik duygularından ibarettir. Ne zaman bu zehirli yılanı ve öldürücü düşmanı ezerek yerine oturtabilirsek o zaman başarılı olur ve saadete kavuşur ve her türlü kötülüğe karşı direnebiliriz. Ancak ne zaman bu düşman başını kaldırır ve içimizdeki manevi gücü ve rahmani nefsi ve aklımızı ezerek kendi etkisi altına alacak olursa, o zaman biz durgunluk içinde veya gerileme sürecindeyiz demektir.
İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei milletlerin sorununu insan gibi giyinen ama içlerinde acımasız ve yırtıcı bir hayvan bulunan insanlarca yönetilmeleri şeklinde beyan ederek şöyle diyor: Binlerce insanın katledilmesini, kadınların ve küçücük yavruların kimyasal silahla vurulmasını umursamayan ve rahatlıkla her türlü cinayeti işleyen bir insan görecede insandır, ama gerçekte asi nefsinin kulu kölesi ve batında yırtıcı bir kurttur. Eğer insan batınının terbiyesine özen göstermezse, böyle birine dönüşür.
İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei zulüm, yoksulluk, açlık, fuhuş, insanlara hakaret etmek ve insan kerametini ayaklar altına almak gibi durumların nefisleri onlara musallat olan asi insanların varlığından kaynaklandığını belirtiyor. Bu müstekbir ve aşırı talep eden zümre beşeri camianın büyük bir bölümünü yeryüzünde var olan ilahi nimetlerden mahrum bırakıyor.
Eğer adam gibi adam olmak istiyorsak en başta kendi içimize bakmalı ve kendimizi yetiştirmeyi içimizden başlamalıyız. Ancak unutmamak gerekir ki nefsin tezkiye edilmesi pek de kolay değil, bilakis çok zor ve sıkı bir ameldir, öyle ki rivayetlerde bu amelden cihat şeklinde söz edilmiştir. Kuşkusuz bu tür bir cihat ve çabanın mükafatı İslamî rivayetlerde de belirtildiği üzere cennettir.
İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei nefisle mücadele konusunda şu tavsiyelerde bulunuyor: bazen bir insan için kendi kalıbının dışına çıkması gerekebilir. Her insan nefsinin ve bencilliğini ve gururun zindanından kurtularak dışdan kendine bakması gerekir. Hepimiz böyle bir değişime ihtiyacımız vardır. İnsan zatı kusurlarla beraberdir. Peki bu kusurları ne zaman giderebiliriz? Ne zamanlar onları görürsek, ne zaman onları tespit edersek ve ne zaman kusurumuz olduğunu kabul edersek, o zaman bertaraf edebiliriz. Eğer kendimizi mutlak bilirsek, gurura kapılırız, kusursuz olduğumuzu zannederiz... nefis demek, içimizde var olan saptırıcı boyut demektir. Bu boyut şehvetleri bize telkin eder ve bizi onlara doğru sürükler. Bizim zayıf yönlerimiz ve kusurlarımız o yöndendir. Kendimize bakmalı ve zayıf yönlerimizi bulmalıyız.
Nefisle mücadelede etkili yöntemlerden biri, Allah’ı anmak ve zikretmektir. Bu konuda İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei şöyle diyor: nefsi kontrol altına almak gerekir. Bunu da Allah’ı zikretmekle yapabiliriz, Allah’a anmakla, Allah’a sığınmakla, Allah’a ihtiyaç duymakla, ilahi azamet karşısında kendimizi hor görmekle, hak tealanın mutlak cemali ve güzellikleri karşısında kendi çirkinliklerimizi görmekle olur. Bunların tümü zikirden kaynaklanır. Takvalı olan insan, yani sürekli kendine dikkat eder ve kendi kendini ikaz eden eden insan asla şer, zulüm ve fesat ve isyan ve ona buna kötülük kaynağı olmaz. İlahi zikir onu sürekli men eder, onu sürekli kötülüklerden alıkoyar. Esselatü Tenhi... Tenhi, men ediyor demektir.Yani onun elini ayağını bağlamaz, sadece içgüdülerini çalıştırır. Bazıları namaz kılmanın fuhuştan ve münkirden alıkoyduğu anlamına gelen “Essalatü Tenhi Anal Fahşa vel Münker”i namaz kılarsan fuhuş ve münkerin yok olduğunu zannediyor. Hayır, bunun anlamı, namaz kıldığın vakit, içindeki vaizin namazla canlanmasıdır. O sürekli sana fuhuş ve münkerin kötülüklerinden sö eder ve bunu sürekli söylemesi doğal olarak etkisini arttırır ve gönlünü huşu ve huzu haline getirir. Dolaysıyla namazın sürekli tekrarlandığını görüyorsunuz. Oruc yılda bir kez, Hac ve ümre bir kez, ama namaz her gün bir kaç kez tekrarlanır. Namazın önemi buradadır.
Nefsin terbiye edilmesinde önem arz eden meselelerden biri, nefsin hesabıdır. Şöyle ki her insan gün boyunca davranışlarına bakmalı ve o gün işlediği kötülükleri bulmaları ve ardından onları uzaklaştırmaya çalışmalı ve Allah tealadan bu yolda ona yardımcı olmasını dilemelidir.
İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei nefsin hesabı hakkında da şöyle diyor:
Şu nefsin hesabı çok iyi bir şeydir. İnsan kendi kendinin hesabını görmelidir. Daha sonra bir bir günahlarını azaltmalıdır. Bizler bazı günahlara alışmış olabiliriz. Bazen insan beş, altı veya on günaha alışmıştır ve sürekli bu günahları işler. Ancak çaba harcamalı bu günahları bir bir uzaklaştırmalıyız. Bu zayıf yönleri bir bir yok etmeliyiz.
İnsanın kendi davranışlarını gözden geçirmesi, ilahi enbiyanın, İslam Peygamberi –s– ve ehli beyt –s– fertlerinin güzel amellerinden biriydi. Nitekim masum imamlardan biri olan ve her türlü günahtan arınmış olan İmam Seccad –s– dualarında yüce Allah’a şöyle yalvarıyor: Ey yüce Rabbim, ben nefsim yüzünden, zafiyetlerim ve kusurlarım yüzünden sana mahcubum. Kendi nefsime öfkeliyim ve sendan razıyım.
Bu büyük insan ömrü boyunca Allah tealayı zikretmekle meşguldu ve ibadetleri o kadar fazlaydı ki en üstün secde eden ve ibadet eden olarak ün yaptı. Böyle bir insan böyle dua ettiğine göre bizler düşen, bu büyük insanlardan Allah’a nasıl tevessül edeceğimizi öğrenmek ve nefsimizle mücadelede Allah’tan nasıl yardım isteyeceğimizi bilmektir.
İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei bu konuda şöyle diyor:
İnsanın kendi kendini gözden geçirmesi demek, İmam Seccad’ın –s– şu davranışı demektir. İşte böyle insan kemal semalarını adım adım geride bırakarak mükemmel insan olabilir. eğer yüce insanlar ortaya çıkıyorsa ve eğer maneviyatlarını ve güzelliklerini aşikar ediyorlarsa, hepsi kendi kendilerini gözden geçirmeleri ve kusurlarını görmeleri içindir. Bunlar gözünü tüm zayıf yönlerine kapatan kendini mükemmel bilen kendi kendine kibirlenen ve Allah’a karşı kibirlenen ve içinde ortaya çıkan biraz nuraniyete kibirlenen ve onunla yetinen insanlardan farklıdır. Bazı insanlar vardır içlerindeki en ufak hayır amelle yetinir. Böyle bir insan asla kemale eremaz.