Zorluklara karşı sabır ve duanın etkisi
https://parstoday.ir/tr/radio/uncategorised-i150052
Sabretmek dayanmak demektir ve sabırlı ise yaşamın zorlukları ve güzellikleri karşısında dayanaklığını kaybetmeyen kişidir. Bugün sizlerle zorluklarda sabırlı olmak ve dua etmenin etkilerini ele almak istiyoruz.
(last modified 2023-09-08T06:51:29+00:00 )
Temmuz 13, 2020 22:35 Europe/Istanbul

Sabretmek dayanmak demektir ve sabırlı ise yaşamın zorlukları ve güzellikleri karşısında dayanaklığını kaybetmeyen kişidir. Bugün sizlerle zorluklarda sabırlı olmak ve dua etmenin etkilerini ele almak istiyoruz.

Bugünlerde yaşam ve hayatta bir çok iniş ve çıkışlar ile karşı karşıya geliyoruz. Bir çokları bugünlerde yaşamın çok zor olduğunu söylüyorlar. Günümüzde ve 21.asırda çevremizdeki dünyanın değişimi, ona ayak uyduramadığımızda zorlanacağımız kadar hızlanmıştır. İnsanların bir çoğu zorluklara dayanamadıkları için bunalıma giriyor veya hatta hastanelerde psikolojik destek almak zorunda kalıyor. Zorlukların ortasında bir yakınımızı veya sevdiğimizi kaybettiğimizde, yüklü mali sıkıntıda olduğumuzda, bir hastalığa yakalandığımızda, sorunları çözemediğimizde, sorunlarla nasıl karşı karşıya geleceğiz?

Büyüklerimiz her zaman bizleri zorluklar ve sorunlara karşı sabırlı olmaya davet ediyorlar. Sabretmek dayanmak demektir ve sabırlı ise yaşamın zorlukları ve güzellikleri karşısında dayanaklığını kaybetmeyen ve meydanı boş bırakmayan kişidir.

Psikologlara göre sabır ve dayanıklılık, bir olayın ardından daha güçlü olmak veya zayıflamanın ince çizgisidir. Muhakkak şimdiye kadar çok acı olayların geri kalanların hayat hikayeleri ile karşılaşmışsınız; bir sakatlık geçiren, zor ve tedavisi zor hastalık geçirenler, çok sevdikleri yakınlarını kaybedenler, iflas eden vb. olaylar yaşayan ve hayat hikayelerini bir biyografi veya belgesel kitap şeklinde dünya ile paylaşanlar.

Tüm bu kişiler arasında ortak olan ise hepsinin karşılaştıkları zorluklar ve acı olayları hayatlarının dönüm noktası olarak düşünmeleridir. Yaşadıkları zorluklar onlar için bir atlama rampası gibi onları daha iyi ve daha farklı bir yaşama yönlendirmiştir. Onlar sabır, dayanıklılık ve Allah’a umutla kendi sorunlarının çözümünü bularak kendi ruhlarını güçlendiriyor ve başlarından geçen zorluğun ardından kendilerini daha güçlü hissediyor ve öz güvenleri daha da artıyor.

Sabırlı insanların sabır ve dayanıklığını övmek sadece günümüz psikologları değil binlerce yıl önce insana nazil olan ilahi dinlerde de üzerinde vurgu yapılan ve insanlara öğretmek istenilen bir özelliktir. Bu bağlamda İslam dinin en temel öğretilerinden biri sabırlı ve dayanıklı olmaktır. Sabır Kur'an-ı Kerim ve rivayetlere göre çok değerlidir ve bir çok bireysel ve sosyal etkileri vardır.

Sabırlı olmanın önemi hakkında bir çok ayette الله مع الصابرین “yüce Allah sabredenlerledir” veya إنّ الله یحبّ الصابرین Allah sabredenleri sever ve diğer bir çok cümlede sabredenlere Allah’ın onlarla beraber olduğu ve onları çok sevdiğini müjdeliyor.

Sabır ve ondan türetilen kelimeler Kur'an-ı Kerim’de 103 kez tekrarlanmıştır.

Yüce Allah dünyevi hayatta zevklerin her zaman acı ve çabalamakla beraber olacak şekilde kılmıştır. Bu dünyada acı çekmeden hedefe, hastalık olmadan sağlık, hüzün olmadan mutluluk, zorluk olmadan refah, hicran olmadan vuslat ve korku olmadan huzura ulaşılmaz. Zorluklar insanın yetişmesi ve takva ruhunun gelişmesi içindir. Mümin ve Allah’a inanan insan zorluklarda Allah’a yönelir ve hiçbir şikayette bulunmadan Allah’ından sabır ve kurtuluş ister. Tabi ki bu sabrın yüe Allah katında büyük ecir ve mükafatı vardır.  

İslami öğretilerde zorluklar her zaman insanları cilalandıran, parlatan ve temizleyen faktördür ve sabır ise en seçkin insani özelliklerin başında gelir. Yüce alah Bakara suresinin 155 ila 157 ayetlerinde şöyle buyuruyor:

وَلَنَبْلُوَنَّکُمْ بِشَیْءٍ مِنَ الْخَوْفِ وَالْجُوعِ وَنَقْصٍ مِنَ الْاَمْوَالِ وَالْاَنْفُسِ وَالثَّمَرَاتِۜ وَبَشِّرِ الصَّابِر۪ینَۙ ﴿١٥٥﴾

اَلَّذ۪ینَ اِذَٓا اَصَابَتْهُمْ مُص۪یبَةٌۙ قَالُٓوا اِنَّا لِلّٰهِ وَاِنَّٓا اِلَیْهِ رَاجِعُونَۜ ﴿١٥٦﴾

اُو۬لٰٓئِکَ عَلَیْهِمْ صَلَوَاتٌ مِنْ رَبِّهِمْ وَرَحْمَةٌ وَاُو۬لٰٓئِکَ هُمُ الْمُهْتَدُونَ ﴿١٥٧﴾

﴾155﴿ Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla; mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle sınayacağız. Sabredenleri müjdele!

﴾156﴿ Onlar, başlarına bir musibet geldiğinde, "Doğrusu biz Allah’a aidiz ve kuşkusuz O’na döneceğiz" derler.

﴾157﴿ İşte rablerinin lutufları ve rahmeti bunlar içindir ve işte doğru yola ulaşmış olanlar da bunlardır.

Zorluk çekemeyen ve yumuşak yataklarında rahat uyuyan, hayatın sıcak soğuğunu tatmayan ve zorluklarını görmeyen insanlar, zorlukların sınavına katlanamazlar. Onlar her türkü imkandan uzak kalınca hiçbir zorluğa dayanamaz ve en basit insani görevlerini yerine getirmekten aciz kalırlar. Ancak sadece sabırlı insanlar ruhsal çöküntü yaşamazlar. Hz. Eyüp’ün -as- hikayesi çok öğretici ve dinlemeye değerdir. Kur'an-ı Kerim hz. Eyüp’ün sabrıı, “sabr-i cemil” yani güzel sabır olarak tanıtıyor.

Hz. İbahim’in -as- neslinden ve hz. İshak’ın torunu olan hz. Eyüp -as- besicilik sayesinde bir çok koyun, deve ve ineğe sahipti ve çok zengin biriydi. Buna ilaveten çiftçilik sayesinde bir çok bağ, bahçe, çoban, ebbal, köle ve çocukları vardı. Fakat tüm kazancı ve çalışmaları her zaman adalete dayalıydı, ilahi hak ve insanların hakkını öder, Allah nimetleri için şükreder ve maddi işler hiçbir zaman onun Allah’a ibadet ve kulluk etmesini engellemezdi. Her zaman sofrasında yetimler hazır bulunur, yoksullara yardım ederdi. Hz. Eyüp 7 erkek ve 3 kızı vardı ve her zaman sahip olduğu nimetler için Allah’a bolca şükreder, dini ve insani görevlerini en iyi şekilde layıkıyla yerine getirirdi

İblis hz. Eyüp’ün kulluk ve ibadetini kıskandı ve Allah’a hz. Eyüp’ün yaptığı ibadet ve şükürlerinin sadakat yüzünden değiş, en iyi ilahi nimetlere sahip olduğu için yapıldığını iddia etti. Yüce Allah ise hz. Eyüp’ün sadakatini ispatlamak için önce malını ve çocuklarını ondan aldı ardından çok ağır bir hastalığa düşürdü, öyle ki tüm vücudunu hastalık sardı. Kent halkı Eyüp’e yüz çevirdiler ve hastalığının yayılmaması için onu şehir dışına sürerek çok kötü bir yere yerleştirdiler; fakat eşi asla onu yalnız bırakmadı ve hz. Eyüp’ü tedavi etmeye başladı

Acılar dolu 7 yıl içinde hz. Eyüp tüm mal varlığı, evlatları ve hatta sağlığını kaybetmesine rağmen asla yüce Allah’a şükretmekten el çekmedi ve hatta daha da kararlı bir şekilde devam etti. Aynı dönemde hz. Eyüp’e iman edenlerden 3’ü onun yanına giderek, yaşadığı zorluklar ve ağır hastalığının, yaptıklarının sonucu ve Allah’ın azabı olduğunu söylediler. Bu sözler ise hz. Eyüp’ü derinden incitti. Bunlara ilaveten diğer bazı ruhsal olaylar da o hazrete ağır darbeler indirince yüce Allah’a seslendi. Kur'an-ı Kerim’in Enbiya suresinin 83. Ayetinde şöyle okuyoruz:

وَاَیُّوبَ اِذْ نَادٰى رَبَّهُٓ اَنّ۪ی مَسَّنِیَ الضُّرُّ وَاَنْتَ اَرْحَمُ الرَّاحِم۪ینَۚ

“Eyyûb’u da an! Hani rabbine, "Başıma bu dert geldi. Ama sen merhametlilerin en üstünüsün" diye niyaz etmişti.”

Hz. Eyüp yüce Allah’a “sen beni hasta ettin bana acı” demedi, yaptığı dua ile kendi hedefini çok farklı ve en güzel biçimde beyan etti.

Kur'an-ı Kerim’in Sâd suresinin 42 ve 43. Ayetlerinde yüce Allah hz. Eyüp’e şöyle vahiyde bulunuyor:

اُرْکُضْ بِرِجْلِکَۚ هٰذَا مُغْتَسَلٌ بَارِدٌ وَشَرَابٌ ﴿٤٢﴾

وَوَهَبْنَا لَهُٓ اَهْلَهُ وَمِثْلَهُمْ مَعَهُمْ رَحْمَةً مِنَّا وَذِ کْرٰى لِاُو۬لِی الْاَلْبَابِ ﴿٤٣﴾

Ayağını yere vur (dedik), işte yıkanılacak ve içilecek serin bir su!"

Tarafımızdan bir rahmet ve akıl iz‘an sahipleri için de anılacak bir örnek olmak üzere ona aile efradını, ayrıca bunlarla birlikte bir mislini daha bağışladık.

Ardından Sâd suresinin 44. Ayetin bir bölümünde şöyle okuyoruz:

اِنَّا وَجَدْنَاهُ صَابِراًۜ نِعْمَ الْعَبْدُۜ اِنَّهُٓ اَوَّابٌ

… Gerçekten biz onu sıkıntılara dayanıklı bulduk. O ne güzel bir kuldu! Yönü hep Allah’a dönüktü.

Böylece hz. Eyüp sağlığına kavuştu, gençleşti ve her şey eski haline döndü, kaybettiği her şey daha da iyi ve daha da fazla ona geri verildi. Tabi ki tüm bunlar o hazretin zorluklarda Allah’ı unutmaması, sabretmesi ve dua etmesi sayesinde gerçekleşti.

Evet sabır, insan iradesinin kuvvetini gösterir. Sabır insanı her türlü kendini kaybetmesi ve ruhsal yenilgide korur, insanın isyan etmesi ve sapmasını engeller. Emirül müminin hz. Ali -as- şöyle buyurur:

Sabrın imana olan konumu tıpkı başın bedene olan konumudur, başı olmayan bedende ve sabır olmayan imanda hayır yoktur, sizi sabır ve dayanıklı olmaya davet ediyorum. Bedenin komutası ve bekası başta olduğu gibi sabır da imanın beka zaminidir.

Öyle ise sabrın tüm iyiliklerin cevheri olduğu söylenebilir. Allah’a iman eden, Allah’ı tanıyan ve O’na güvenen insan tüm zorlukların bir sınav olduğunu ve kendisinin yetişmesi için olduğunu bilir. Onlar hayatta her şeyden önce Allah’a tevekkül eder, sabır ve duaya yönelir ve kalpten imanla Allah’ın tüm şartlarda onları kendi haline bırakmayacağından emin olur.