Mesih’in doğuşu
Bu kutlu veladet dolayısıyla tüm Hristiyan dünyasını kutlarken sizleri hazırladığımız sohbeti dinlemeye davet ediyoruz.
Sevinç ve keder, Meryem’in tüm benliğini sarmıştı. Daha önce böyle bir duyguyu hiç tecrübe etmemişti. Nur gibi parlayan bebeği sevgi dolu kucağına bastırıyor ve onu hayretler içinde izleyen kalabalığa doğru ilerliyordu. Onların soğuk ve ağır bakışları, Meryem’in masum ve ter temiz bakışları ile çakışırken Meryem’i üstlendiği görevde daha kararlı kılıyordu. Kalabalık arasında mırıldanan kinayeli sesler giderek yükseliyor: Meryem çok tuhaf ve çirkin bir şey yapmışsın.
Bir diğeri, “Ey Harun’un kardeşi! Ne baban kötü biriydi ne annen kötü bir kadındı!” dedi.
Temizlik ve saf kulluğun simgesi olan Meryem, tek bir kelime etmeden sadece kucağındaki bebeğe işaret etti. Onu aşağılayan kalabalık bu kez onunla alay etmeye başladı, “beşikteki bir bebekle nasıl konuşacağız?” diye.
O sırada bebek aniden konuşmaya başladı:
“…Şüphesiz ben Allah'ın kuluyum. Bana kitabı (İncil'i) verdi ve beni bir peygamber yaptı./ Nerede olursam olayım beni kutlu ve erdemli kıldı ve bana yaşadığım sürece namazı ve zekâtı emretti./ Beni anama saygılı kıldı. Beni azgın bir zorba kılmadı./ Doğduğum gün, öleceğim gün ve diriltileceğim gün bana selâm (esenlik verilmiştir)” (Meryem, 30-33)
Hz. İsa Mesih’in kutlu veladeti dünyada tüm muvahhid müminlere mübarek olsun.
Yeni miladi yılın ilk günlerindeyiz. Dünyanın bir çok yerinde Hristiyanlar Noel kutlamaları yaparken yeni yıl geleneklerini yerine getiriyorlar. Tabi bu yıl Korona salgını, yeni yıl kutlamaların heyecan ve coşkusunu azaltmıştır fakat virüsün bir an önce dünyadan silinmesi ve yenilmesini, böylece dünyada herkesin kendi bayram ve kutlamalarını hiçbir endişe duymaksızın büyük coşku ile yana yana ve aile arasında kutlamasını umut ediyoruz.
Hz. İsa Mesih’in -as- veladeti çeşitli İncillerde belirtildiği üzere 25 Aralık ve Noel gününden birkaç gün öncedir. Hristiyanlar bugünde kiliselere gidip dua ederek dini ayinlerini yerine getirirken bazıları da kendi evlerinde veya hatta cadde ve sokaklarda bir araya gelerek bugünün ayinlerini gerçekleştiriyorlar.
Bu ilahi peygamberin temiz bir anne tarafından ve babası olmaksızın sadece doğumu mucizevi değil, tüm bereketli yaşamı da Kur'an-ı Kerim’i çok güzel bir şekilde belirttiği üzere mucizelerle dolu geçmiştir.
Kur'an-ı Kerim, Hz. Meryem -sa- ve Hz. İsa Mesih’in -as- hayatındaki özel ve önemli konuları açıklarken her ikisinden de en iyi şekilde söz ediyor.

Müslümanlar açısından Hz. Meryem -sa- dünyanın en seçkin dört kadınından biridir. Babası İmran ve annesi ise Allah’a inanan ve salih bir mümin olan “Henne”dir.
Meryem'in annesi "Henne" (veya "Hena"), Hz. Yakub soyunun büyüklerinden ve saygın bir din adamı olan "İmran"la yıllardır evli olduğu halde halâ çocukları olmamıştı. Yıllar geçti... Fakat bütün bekleyişi boşa çıkmıştı. Nihayet bir gün Allah Tealâ'nın dergâhına sığınarak bütün kalbiyle ona yakardı:
"İmran'ın karısı dedi ki: "Rabbim! Karnımda olanı... -dünyaya geldiği zaman Senin evinin hizmetkârı olması için -serbest bırakacağıma dair adakta bulunuyorum. O halde sen de bu adağı benden kabul ediver... Şüphe yok ki Sen işiten ve bilensin!...! (Âl-i İmran, 35)
Temiz huylu bir kadın olan Henne’nin duası nihayet kabul olundu, Henne gebe kalmıştı. Vakit tamamlanıp da doğum yapınca bebeğin erkek değil, kız olduğunu gördü; bunu beklemiyordu! Bu nedenle "Ya Rabbi!" dedi, "Bu bir kız çocuğu!... (Oysa ben, mabede daha iyi hizmette bulunabilmesi için bana erkek evlat verirsin sanmıştım)" (Âl-i İmran, 36)
Meryem'in annesi, kız çocuğunun erkek çocuk kadar Allah'ın evine hizmet edemeyeceğini düşündüğünden "Onun adını Meryem -âbide, ibadet eden kadın- koydum; onu ve soyunu, katından kovulmuş şeytanın şerrinden Sana sığındırırım." dedi. (Âl-i İmran, 36)
Meryem'in annesi Henne, adağını yerine getirmesi gerektiğini biliyordu. Bu nedenle, kız olmasına rağmen Meryem'i "İbadet eden kız" olarak Allah'ın evine adadı.
Fakat Meryem’in yetiştirme görevi hakkında kahinler arasında tartışma çıkınca yapılan bir kur’a sonucu bu görev Zekeriya peygamberine düştü. (Âl-i İmran, 44)
Meyem kendi ibadethanesinde aşkı yüce Allah ile raz-u niyaz ederdi öyle ki ona semavi maideler gönderilirdi.
“…Zekeriya, onun bulunduğu bölmeye her girişinde yanında bir yiyecek bulurdu. "Meryem! Bu sana nereden geldi?" derdi. O da "Bu, Allah katından" diye cevap verirdi. Zira Allah, dilediğine hesapsız rızık verir.” (Âl-i İmran, 37)
Hz. Meryem -sa- bu cennet yemeklerinden beslenerek hz. İsa -as- gibi pak ve yüce bir evlat doğurdu.
Allah Teâlâ Kur'an-ı Kerim’de Hz. Meryem’i büyüklük ve azametle överek sadece kadınlardan değil tüm müminlerden Hz. Meyem’i örnek almalarını isteyerek şöyle buyuruyor: "İmran'ın kızı Meryem, imanlı bir insan hususunda verilecek en mükemmel örnekti. Rahmi tertemizdi -ırzını korumuştu- ve biz de ona kendi ruhumuzu üfledik. O, Rabbinin sözlerini ve kitaplarını tasdiklerdi; şahsen, Allah Tealâ'ya gönülden bağlı olan ve O'na itaat eden kullardandı." (Tahrim, 13)
Kur'an-ı Kerim Hz. Meryem’i, tertemiz olmasını, evladı hz. İsa’yı Allah’ın resulü, müjdeleyici ve büyük önder şeklinde tanıtarak, sadece Hristiyanların değil Müsümanların da Hz. İsa -as- ve muhterem annesi Hz. Meryem’e -sa- büyük aşk ve saygı duymalarına, bu iki ilahi kişiliğin bir çok açıdan Müslümanlara ilham kaynağı olmasına sebep olmuştur.
Merhum Allame Kaşif-ul Gıta bu konuda şöyle buyuruyor:
Eğer biz Kur'an-ı Kerim’in Hz. İsa ve muhterem annesi kutsal Meryem hakkındaki övgüleri bilmeseydik insanlık dünyası Hz. Mesih’in azamet ve kutsallığını anlamayacaktı; zira Hz. İsa’nın konumunu tanımak için İncillere başvursaydık, o hazret hakkındaki anlatılanları açıklamak için kalemler utanırdı.
Kur'an’da Hz. İsa hakkındaki en güzel açıklamalardan biri, o hazretin annesine duyduğu saygı ve mütevazi olmasıdır. İslami rivayetlerde çok özel önem verilen faziletlerden biri evlatların ebeveynlerine ve özellikle annelerine her türlü isyan ve şakaveti yasaklamasıdır. Kur'an'-ı Kerim'de Hz. İsa şöyle buyuruyor:
"Beni anama saygılı kıldı. Beni azgın bir zorba kılmadı." (Meryem, 32)

Kur'an’ın Hz. İsa hakkındaki altın değerindeki bir diğer önemli açıklaması o hazretin Allah’a kulluk etmesidir. O hazrete nispet verilen şirk dolu tabirler, böylece o hazretten uzaklaşıyor.
“Bebek şöyle konuştu: "Şüphesiz ben Allah'ın kuluyum. Bana kitabı (İncil'i) verdi ve beni bir peygamber yaptı./ "Nerede olursam olayım beni kutlu ve erdemli kıldı ve bana yaşadığım sürece namazı ve zekâtı emretti." (Meryem, 30-31)
Kur'an-ı Kerim ehli kitabın inanışına rağmen o hazreti Allah değil, Allah’a boyun eğen kul olduğunu belirterek o hazreti açıkça Teslis ve çok tanrıcılık iftirasından beraat ettiriyor.
Hz. İsa -as- diğer ilahi peygamberler gibi zahit ve takvalı biri olarak dünyanın tüm gösterişlerinden uzak sade bir hayat yaşardı. Hz. Ali -as- Hz. İsa’nın yaşamı hakkında şöyle buyuruyor:
“Yastığı taş, elbisesi sert ve yemeği kötüydü. Yahnisi açlık ve geceleri aydınlığı ay, gündüzleri gölgeliği ise yer yüzündeki doğu ve batıydı. Meyve ve sebzeleri de çeşitli bölgelerde yeşeren bitliklerdi.”
İmam Kazım -as- ise şöyle buyuruyor:
“İsa şöyle buyurdu: Ey kötü kullar! Buğdayı temizleyin ve iyice un yapın ki tadına varasınız ve lezzetli olsun. Ayrıca imanınızı tam ve temizleyin ki tadına varasınız ve sonucu da size yarasın.”

Hz. İsa bin Meryem diğer ilahi peygamberler gibi insanları doğru yola hidayete erdirmek ve beşeriyeti erdemlik, felah ve sonsuz saadete ulaştırmak için geldi. Takvalı bir ruha sahip olan İsa -as- mucize gücü de vardı. Çocukluğundan itibaren yetişkin bir erkek gibi konuşur insanlara vaaz ve öğüt verir, ölüleri kendi nefesi ile diriltir, elleri ile körlere görme yeteneği verir ve sevgi dolu bakışları ile onlara bakardı.
Evet Hz. İsa Mesih, kendi döneminde yayılan Yahudi alimlerin bidatleri ve tağutları ile mücadeleye ilaveten kendi sevgi dolu davranışları ile tüm gönülleri iyiliklere ve faziletlere doğru yönlendirdi.
Hz. İsa -as- defalarca kendi havarilerine kendisinden sonra, kitap ve şeriat sahibi “Ahmed” adında bir peygamberin mebus olacağını müjdelemişti. Evet peygamberler birbirlerini doğrular ve hiç birinin insanlığı saadete ve maneviyata yönlendirmekten başka hedefleri yoktur. Kur'an-ı Kerim bizlere Hz. İsa’nın ne çarmıha gerildiğini ne de öldürüldüğünü belirtiyor zira yüce Allah onu göklere yükselttiğini, insanlığın son kurtarıcısı hz. Mehdi’nin -as- zuhuru ile birlikte o hazret ile omuz omuza durarak tekrar yer yüzüne ineceğini belirtiyor./012