Gadir-i Hum, Müslümanların yol haritası
(last modified Sat, 31 Jul 2021 13:18:15 GMT )
Temmuz 31, 2021 16:18 Europe/Istanbul

Gadir-i Hum yaratılışın sonucu, tüm ilahi dinlerin özeti ve vahiy mektebinin ta kendisidir. Bu olay sırf tarihi bir olay değildir. Gadir-i Hum nübüvvet ve risalet meyvesidir. Gadir-i Hum Müslümanların dünyanın son gününe kadar yolunu belirleyen haritadır. Bu büyük ve semavi bayramını siz imamet ve velayet aşıklarına tebrik ediyoruz.

Gadir-i Hum aslında Hum’un kızgın kursağından İslam Peygamberi -ks- ve Ehl-i Beyt’ini -s- sevenlerin sevgi kadehini dolduran velayetin her daim akan çeşmesidir.

Gadir-i Hum Bedir ve Uhud’un tefsiri ve Saffeyn ve Nehrivan’ın nazil oluşunun şanıdır. Bedir, adalet istiyordu; Uhud şecaat arzusundaydı; Hayber ise sadakati seyretmek istiyordu ve Gadir-i Hum tüm bu dualara Amin diyen olaydı.

Gadir-i Hum insan günüdür. Gadir-i Hum Hz. Muhammed’in -s- risaletinin Hz. Ali’nin -s- velayetinde devamıdır. Gadir-i Hum antlaşma, misak ve ahitte bulunma bayramıdır. Gadir-i Hum adalet ve önderlik bayramıdır. İmamet ve velayet bayramı tüm aşıklara kutlu olsun.

Gadir-i Hum bayramı Şia Müslümanların en büyük bayramlarından biridir. Rivayetlere göre, kameri onuncu yılın Zilhicce ayının 18. günü Allah Resulü -s- son Hac ziyaretinden dönüşü sırasında yüce Allah’ın buyruğu üzerine Hz. Ali’yi -s- hilafet ve imamet makamına atadı.

Şia hadislerinde bu gün için en büyük ilahi bayram anlamına gelen İdullah’ul Ekber, Muhammed’in -s- Ehl-i Beyt’inin -s- bayramı ve en yüce bayram anlamına gelen Eşref’ul Ayad gibi tabirler kullanılmıştır. Şia Müslümanlar dünya genelinde bu günü kutluyor ve anmak üzere çeşitli etkinlikler düzenliyor. Bu bayramı kutlamak, özellikle son asırlarda Şia Müslümanların önemli şiarlarından biri sayılıyor.

İslam Peygamberi -s- yüce Allah’ın buyruğu üzerine, en ağır şartların altında cahillik, acımasızlık ve çöküş girdabına düşen bir kavmi kurtuluş sahiline ulaştırdı ve onları saadet yolu ile tanıştırdı.

Allah Resulü -s- 23 yıl süren zorlu ve ağır bir sürecin sonunda bu kavmin hurafelerini ve putperestliğini yok ederek İslam dini ve evrensel bir devletin temellerini attı. O hazret nübüvvet görevini yerine getirdikten sonra risaletinin devamını imamet ve velayet makamına devretti ve böyle bir günde bu seçkin makama kimin layık olduğunu ilan etti.

İslam Peygamberi -s- kameri 10 yılının 24 veya 25 Zilkade günü binlerce Müslümanın eşliğinde Hac farizasını yerine getirmek üzere Medine’den Mekke’ye doğru hareket etti. Hac amelleri bittikten sonra Allah Resulü -s- Müslümanlarla birlikte Mekke’den ayrılarak Medine’ye doğru yola çıktı.

İslam kafilesi 18 Zilhicce günü Gadir-i Hum’a geldi. O sırada Hz. Cebrail yüce yüce Allah tarafından İslam Peygamberi’ne -s- Hz. Ali’yi -s- kendisinden sonra veli ve vasi olarak halka ilan etmesini emretti ve Maide suresinin Tebliğ ayeti adı ile ünlenen 67. ayetini okudu. Ayet şöyle buyurmakta:

Ey Resûl! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan O'nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Doğrusu Allah, kâfirler topluluğuna rehberlik etmez.

Rivayetlere göre Allah Resulü -s- Gadir-i Hum’da insanları topladı ve ardından herkesin görebileceği şekilde Hz. Ali’nin -s- elini kaldırarak şöyle buyurdu: Ey insanlar, acaba ben sizden daha çok sizin üzerinizde velayete sahip miyim, değil miyim? İnsanlar, evet ya Resulullah, diyerek karşılık verdi. Allah Resulü -s- şöyle devam etti: Allah benim velim ve ben müminlerin velisiyim ve onlara karşı kendilerinden daha fazla velayetim söz konusudur. O zaman ben kimin mevlası isem, Ali de onun mevlasıdır.

Allah Resulü -s- üç kez bu cümleyi tekrar ederek şöyle buyurdu:

Ey yüce Rabbim, kim Ali’ye sever ve onu kendi mevlası bilirse, sen de onu sev ve mevlası ol ve kim ona düşmanlık ederse, sen de onu düşman bil ve kim ona yardım ederse sen de ona yardım et ve kim onu bırakırsa en de onu bırak.

İslam Peygamberi -s- ardından orada bulunanlardan bu mesajı orada bulunmayanlara ulaştırmalarını istedi. Allah Resulü -s- daha sonra da orada bulunanlarda gruplar halinde Hz. Ali’nin -s- huzuruna çıkarak onu Emirülmüminin olarak tebrik etmelerine ve kendisine biat etmelerini emretti. Resulullah’ın -s- bu emri, hatta kadınlar bile ellerini su leğenine batırarak İmam Ali’ye -s- biat edecek kadar önemliydi.

Gadir-i Hum bayramı hakkında her biri bu büyük günün önemini yansıtan birçok rivayet nakledilmiştir. İmam Rıza -s- ceddi İmam Sadık’tan -s- naklen bu gün hakkında şöyle buyuruyor:

Gadir-i Hum günü göklerde yeryüzünden daha ünlüdür.

Yine İmam Sadık -s- sevgili babası İmam Bakır’dan -s- naklen şöyle buyuruyor:

Şeytan dört kez uğradığı hüsran yüzünden inledi; ilkin Allah tarafından lanet edildiği gündü, ikincisi gökten yere indirildiği gündü, üçüncüsü İslam Peygamberi’nin -s- Bi'set günü ve dördüncüsü da Gadir-i Hum bayramı günüydü.

Gerçekte o dönemde münafıkların tüm planlarını suya düşürecek ve İslam dinini o hassas günlerde koruyacak tek şey, İslam Peygamberi’nin -s- halefini belirlemek ve resmen ilan etmekti. Nitekim Hz. Fatıma -s- bu konuda şöyle buyuruyor:

Resulullah -s- Gadir-i Hum günü Ali -s- için velayet ahdini pekiştirdi.

Gadir-i Hum olayı münafıkları adeta felç etti ve şeytani planlarını ve komplolarını suya düşürdü.

Bu rivayette sözü edilen şeytanın hüsrana uğraması ve yandaşlarının şom planlarının suya düşmesi, İmam Ali’nin -s- Gadir-i Hum günü ilan edilen velayeti ile ilgili en önemli ayetlerden biri olan İkmal ayetinde açıkça beyan edilmiştir. Birçok Şia müfessir ve seyrek sayıda Ehl-i Sünnet müfessir Maide suresinin 3. ayeti o gün Gadir-i Hum’de bulunan insanların durumunu ve bu olayı anlattığı konusunda hemfikirdir. Allah teala bu ayette şöyle buyurmakta:

Bugün kâfirler, sizin dininizden (onu yok etmekten) ümit kesmişlerdir. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam'ı beğendim.

Evet, Gadir-i Hum’da İslam dini tamamlanmış oldu; imamet ve velayet yolunun devamı çizildi; nimet tamamlandı; zira ancak velayetin varlığı ile İslam ümmetinin saadet yolu katedilebilir.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei Gadir-i Hum’un önemi ve İslam’ın nurani ışığını söndürme çabasında olan düşmanların hüsrana uğradığı hakkında şöyle buyuruyor:

Bu gün, düşmanlar, yani kafirlerin sizin dininizden hüsrana uğradıkları gündür. Peki bu dine ne eklendi ki düşmanı hüsrana uğrattı? Düşmanın hüsrana uğradığı tabiri namaz konusunda kullanılmamıştır; zekat konusunda kullanılmamıştır; cihat konusunda kullanılmamıştır; hiç bir ilahi ikincil hüküm hakkında kullanılmamıştır. Demek ki burada başka bir mesele söz konusu, ikincil ahkamdan başka bir şey var. Peki bu mesele nedir? mesele İslami toplumun liderlik meselesi, İslami toplumda hükûmet ve imamet meselesi. Evet belki bundan şaşabilirler, nitekim şaştılar da, kaç asır boyunca Emeviler, Abbasiler ve benzerleri imamet, hilafet ve benzeri adların altında krallık ettiler, saltanat ettiler; ancak bu Gadir-i Hum felsefesine zarar vermez. Gadir-i Hum macerası kurallarla belirleme, kaideyi belirleme macerasıdır.

Müslüman alimlerin Gadir-i Hum olayı hakkında sözleri ve anlatımlarından başka bu hadise ile ilgili kesin tarihi belgelerde söz konusudur. Gadir-i Hum hadisesi hakkında istinat edilebilecek en önemli kaynaklardan biri, Allame Emini’nin El Gadir adı ile ünlenen ve Arapça yazılan bir eserdir. Bu eserde yazar İmam Ali’nin -s- Gadir-i Hum’da imamet ve hilafet makamını ispat ediyor. 11 ciltte yazılan eserin birinci cildi Gadir-i Hum belgelerini mercek altına alıyor. Allame Emini Gadir-i Hum hadisini İslam Peygamberi’nden -s- nakledilen en kat’i hadis olarak tanımlıyor ve bunu ispat etmek için Ehl-i Sünnet kaynaklarına istinat ederek sahabeden tabeine ve oradan da kameri 14. yüzyılın ulemalarına kadar uzanan belgeleri bir bir aktarıyor. Allame Emini eserin birinci cildinde Gadir-i Hum olayını rivayet eden İslam Peygamberi’nin -s- sahabelerinden 110 ad ve tabeinden 84 ad zikrediyor. Allame Emini daha sonraki altı ciltte de Gadir-i Hum şairlerini ve yazdıkları şiirleri açıklıyor.

Allame Emini bu eseri yazmak için Hindistan, Mısır ve Suriye gibi birçok ülkeye seyahat etmiştir. Allame Emini bu eseri için 100 kitap bulduğunu ve 10 bin kitabı okuduğunu belirtiyor.

El Gadir adlı eser 40 yılda tamamlandı. Gadir-i Hum yaratılışın sonucu, tüm ilahi dinlerin özeti ve vahiy mektebinin ta kendisidir. Bu olay sırf tarihi bir olay değildir.

Gadir-i Hum nübüvvet ve risalet meyvesidir. Gadir-i Hum Müslümanların dünyanın son gününe kadar yolunu belirleyen haritadır.

Bir kez daha bu büyük ve semavi bayramını siz imamet ve velayet aşıklarına tebrik ediyoruz.