İmam Hüseyin -s- ayı Muharrem - 5
İmam Hüseyin -s- şöyle buyuruyor: Ey yüce Rabbim, hareketimi açık görüş temeline dayandır, yolumu hidayet yolu yap ve yöntemimi de gelişme ve yücelme yönüne doğru yönelt.
İmam Hüseyin’in -s- kıyamında en temel bileşenlerden biri, basiret ve aydın görüşlü olmaktır. Basiret terim olarak aydınlık ve has bir nurdur ve vahiy ve imamet ışığından yararlanma ve düşünme sonucunda insan ruhunun derinliklerinde oluşur. Basiretsiz insan, beşeri hayattan mahrumdur; zira düşüncesi karanlıktadır ve hakikati göremez ve bu yüzden de gelişme ve saadet yolunu tanımaz.
Kur'an'ı Kerim Enam suresinin 122. ayetinde içinde basiret nurunu taşıyanlarla bu nurdan yoksun olan insanları karşılaştırarak şöyle buyurur:
Ölü iken dirilttiğimiz ve kendisine insanlar arasında yürüyebileceği bir ışık verdiğimiz kimse, karanlıklar içinde kalıp ondan hiç çıkamayacak durumdaki kimse gibi olur mu! İşte kafirlere yaptıkları böyle süslü gösterilmiştir.
İnsanlarda fikri gelişme ve basiret gücünün en güzel örneğini İmam Hüseyin -s- mantığında ve en doruk noktasında görmek mümkün. İmam toplumun kritik şartlarını fark etti, gitmesi gereken yolu tanıdı ve beşeriyeti kurtarmak için kendisini ve hanedanını en ağır facianın fırtınası ile karşı karşıya getirdi.
İnsanoğlu her daim kendi çıkarları ve hedefleri uğruna geniş çapta propaganda yaparak halk kitlelerini cehalet karanlığına sürükleyen fitneler ve şeytanların şeytanlığı ile karşı karşıya gelir. Bu tür durumlarda nifak fitnesinden tek kurtuluş yolu basiret ve aydınlatmadır.
Aşura hadisesinde hakiki basirete ve bakışa kavuşan insanlar İmam Hüseyin’in -s- yanında yer aldılar ve canı pahasına sonuna kadar direndiler; ancak bir başka grup cehalet ateşine kapılarak yandılar.
İmam Hüseyin’in -s- Aşura kıyamı boyunca nurani sözleri o hazretin yolunu seçmekte sergilediği teşhis gücü ve marifetinin göstergesidir.
Hazret toplumda dindarlığın unutulmaya yüz tuttuğunu fark etti ve emri maruf ve nehyi münker yapmak ve Allah Resulü’nün -s- siyerini ihya etmek için kıyam etti.
İmam Hüseyin -s- şöyle diyordu:
Acaba hakka amel edilmediğini ve batıl men edilmediğini görmüyor musunuz?
İmam Hüseyin -s- dirayeti ve aydın bakışı ile tüm çağların Müslümanlarına İslami toplumun trenini kemal rayından çıkaran bir el veya bir gelişme olursa ne yapmaları gerektiğini gösterdi. Eğer İslami toplum doğru yolundan sapar ve bu sapma İslam’ın tümünü ve maariflerini tehlikeye atacak olursa, İmam Hüseyin -s- ne yapılması gerektiğini öğretti. İmam herkesin dikkatini, ne zaman hükûmet ve ulema fasık olur ve Kur'an'ı Kerim ve hakikatleri tahrif ederse, iyileri kötü ve kötüleri iyi, münkeri maruf ve marufu münker gösterirse, yapılması gereken iş İslami toplumun doğru rayına geri getirmek olduğuna çekmiştir.
İmam Hüseyin -s- ise bu büyük vacibi, yani İslami nizamı yeniden inşa etmek ve İslami toplumda büyük sapmalara karşı direnmek üzere kıyam etti. O dönemde bu durum emri maruf ve nehyi münkerin büyük mısdakı olan kıyam yoluyla düzeltilebilirdi.
İmam Hüseyin’in -s- izleyeceği yol ve ulaşmak istediği hedefle ilgili basiretli bilinci, hazretin zorluklarla karşılaşma biçiminde en güzel haliyle gözler önüne seriliyor. Örneğin bazı rivayetlerde belirtildiği üzere İmam Aşura günü öğle saatlerine yaklaştıkça, başlattığı reformcu hareketinden duyduğu memnuniyetle yüzü daha da parlıyor ve yaptığı kıyamın doğruluğundan daha da emin oluyordu.
İmam Hüseyin -s- ilim ve marifet deniziydi ve alemleri yaratan Allah’tan derin tanımından hareketle sürekli O’na ibadet ediyordu. İmam çoğu zaman şu duayı okuyordu:
Ey yüce Rabbim, hareketimi açık görüş temeline dayandır, yolumu hidayet yolu yap ve yöntemimi de gelişme ve yücelme yönüne doğru yönelt.
İmam Hüseyin -s- kıyamında çirkinlik ve cehaletle sürekli savaş vardı. İmam insanları basirete davet ediyor ve kalplerinde bilinç ve uyanış ateşini yakıyordu.
Basiret, her insan için gerekli olan bir özelliktir. Tarihin şahadetine göre, basiretsiz insanlar farkında olmadan kandırılırlar. Aşura kıyamında İmam Hüseyin -s- insanlara nasıl yaşayacaklarını ve hayata nasıl bakacaklarını öğretiyor. İmam insanlara hitap ederek onlara yaratılışta yüce konumlarını bulmalarını ve alçaklık bataklığında yok olup gitmemelerini öğretiyor; zira her insana ancak hür olmak ve hür yaşamak yakışır.
Gerçekte Aşura’da yere akan kan tarih boyunca zulme karşı direniş ve hürriyet fidanını sulamış oldu. Merhum Dr. Seyyid Cafer Şehidi bu konuda şöyle diyor:
Aşura kıyamı o gün görecede sonuçsuz kaldı, ama gerçekte sadece bir sonuç değil, birçok sonucu oldu. Bu kıyam Yezid’in yarattığı facialarla görecede bastırıldı, ama hiç bir zaman unutulmadı ve bir dönem Süleyman bin Sorad ve bir zaman şehitlerin efendisinin kanının intikamını almak üzere Muhtar’ın kıyamlarında İmam Hüseyin’in -s- mesajı yeniden dirildi ve ondan sonra da zalim hükümdarların zulmünden acı çeken insanlara ilham kaynağı oldu.
Kerbela olayına İmam Hüseyin’in -s- ordusu görevlerini ve bu tarihi kıyamın sebeplerini en iyi biçimde idrak eden bilinçli ve dindar insanların toplandığı yer oldu. Derin bakış ve hakikati idrak etmek, Kerbela hamasetini yaratanların en belirgin özelliğiydi. Bu insanlar ne istediklerini, hangi yola adım attıklarını ve kimlerle savaştıklarını çok iyi biliyordu. Bu insanlar, eğer Emeni hükümdarlar İslam’ın bayraktarı olursa bu semavi dinin yok olacağını ve harekete geçmedikleri takdirde zalimler ve fasıklar insaniyet ve takva ışığını ebediyen söndüreceklerini biliyordu.
Kerbela’nın büyük şahsiyetleri arasında Hz. Abbas’a -s- şahit oluyoruz. Hz. Abbas -s- gelecek kuşakların yoluna ışık tutan ve ta Kerbela çölünden insanları şerefe ve insaniyete davet eden bir şahsiyettir. Hz. Abbas -s- ayrıca şecaat, cengaverlik, ibadet, geceleri uyanık geçirerek ibadet etmek ve marifet bakımlarından seçkin bir insandır.
İmam Cafer Sadık -s- Hz. Abbas’ın -s- direnişini, mutlak iman ve inancını ve derin bakışını takdir ederek onu şöyle hitap ediyor:
Senin bir an bile gevşek davranmadığına ve yolundan geri dönmediğine şahadet getiriyorum, zira senin yolun dinde iman ve basiret temeline dayanıyordu.
İmam Hüseyin -s- ebedileşen kıyamı ile çok güzel bir hakikati gözler önüne serdi; şöyle ki eğer beşeri topluma zulüm ve çirkin hakim olur ve iyilik ve fazilet ışığı sönecek olursa, dini değerleri ihya etmek için, velev ki canımız pahasına olsun, kıyam etmek gerekir. işte bu yüzen İmam’ın kıyamı muazzam bir hamasete dönüşerek dünya genelinde adalet ve reform peşinde olan tüm hareketlere örnek oldu.
Evet, Kerbela hamaseti yetmiş küsurluk bir kalabalığın şehadeti ile son bulmuyor, bilakis tüm beşeriyeti kapsıyor. İmam Hüseyin’in çağımız için mesajı da tüm Müslümanları uyarmaktır. Buna göre eğer Müslümanlar bugün İslam dünyanın karşı karşıya bulundu sorunlara karşı duyarsız ve sessiz kalacak olursa, zorba güçlerin sultasına zemin hazırlamış olurlar.
Dolayısıyla Müslümanlar vahdet ve dayanışmasını korumak ve dini basiretini geliştirmekle İslam topraklarını savunmaları ve sultacı güçlerin zalimane isteklerine boyun eğmemeleri gerekir.