İmam Hüseyin -s- ayı Muharrem - 10
Bugün Aşura günü, öğleden sonra güneş kan rengine bürünmüştür.
Bugün Muharrem ayının onuncu günü. Kameri 61 yılında meydana gelen Aşura olayı üzerinden 1382 yıl geçiyor. Bugün dünya ateşler içinde ve hastadır. Bu yıl korona virüs salgını yüzünden İmam Hüseyin -s- yas merasimleri sağlık protokollerine uymak üzere camilerde ve tekyelerde düzenlenemediği ikinci yıldır. Hükûmet vatandaşlardan yoğun şekilde bir arada toplanmamalarını istemiştir; ancak bir kez daha Muhteşem Kaşani’nin şu şiiri duyuluyor:
Bu ne isyandır, alem halkını sarmıştır
Bu nasıl bir ağıt, yas ve matemdir
Şimdi insanlar açık alanlarda ve üstü kapalı olmayan mekanlarda ağıtlar yakıyor, yas tutuyor. İmam Hüseyin -s- hayranları yüzlerinde maskeler, davullara vuruyor ve zincirle kendilerini dövüyor. Sokaklar karalara bürünmüş, kentte her yer üzerine İmam Hüseyin’in -s- sözleri yazılı pankartlarla bezenmiştir. Meddahlar sokaklarda ve caddelerde ağıt yakıyor. Sanki Hüseyin bin Ali -s-, son ilahi peygamber Hz. Muhammed’in -s- pak torunu, alemin en pak ve en cesur insanları Hz. Ali -s- ve Hz. Fatıma’nın -s- sevgili oğlu şimdi çağının cahil ve zalim insanlarının kurbanı olmuş.
Evet, bugün Aşura günü, öğleden sonra güneş kan rengine bürünmüştür. İslam Peygamberi’nin -s- sevgili torunu ve cennet gençlerinin efendisi İmam Hüseyin -s- alçak ve zalim düşman tarafından kuşatılmıştır. İmam son kez ailesi ile vedalaşır, küçük bebeğini kucağına alır ve havaya kaldırarak bu uğurda hatta en küçük evladını bile yanına aldığını ilan ederek herkese hücceti tamamlar. Ancak alçak düşman küçük bebeğin boğazını oklarının hedefi yapar. İmam -s- yanan yüreği ile kana bulanmış küçük evladını göğe doğru kaldırır ve yüce Allah’tan bu kurbanı kabul etmesini ister.
Zaman çok zor ilerliyor, ancak İmam Hüseyin -s- şehadet anına yaklaştıkça yüzü daha da parlıyor ve vücudu tevhit aşkı ile dolup taşıyor. İmam adeta Ali bin Ebutalib’miş -s- gibi aynı şecaat ve aynı cengaverlikle çarpışıyor. İmam son namazını da ok yağmuru altında kılmış ve tüm arkadaşları şehit düşmüş ve artık tek başına meydanda kalmıştır. O sırada birden Zarat bin Şerik İmam’ın sol eline ve ardından omuzuna bir darbe indirir. İmam gücünü kaybeder ve aldığı yaralar yüzünden attan yere düşer; ancak o kadar azametli ve o kadar ihtişamlıdır ki düşman ordusundan hiç kimse onu öldürmek için yaklaşamaz; hiç kimse Resulullah’ın -s- pek torununun başını kesmeye cesaret edemez.
Sonunda taş kalpli acımasız biri kılıcı ile İmam Hüseyin’in -s- kafasına bir darbe indirir. Kılıç İmam’ın başındaki miğferi yarıp mübarek başına isabet eder. İmam’ın başından kan akmaktadır, ancak o anda bile İmam yüce Allah’a kavuşma şevki ile münacata başlar:
Ey yüce Rabbim, senin rızana razıyım ve senin emrine teslim oluyorum.
O sırada Yezid ordusunun komutanı Ömer bin Saad haykırır: Eyvahlar olsun sizlere, hadi inin ve Hüseyin’in işini bitirin.
Bu sözlerin üzerine Sanan bin Üns atından iner ve İmam’ın yanı başına gelir; ardından kılıcını Hüseyin’in -s- boğazına çekerek şöyle der: Allah’a and olsun ben senin başını bedeninden ayırıyorum, oysa senin Resulullah’ın evladı ve annen ve baban da yeryüzünün en iyi insanları olduğunu biliyorum.
Gök karardı; hakikat mızrağın başına geçirildi. Hüseyin bin Ali -s- susamış dudakları ile Kur'an'ı Kerim’i fısıldadı ve muazzam Aşura hamasetini doruğa ulaştırdı.
Tarih boyunca meydana gelen olayların arasında Aşura kıyamı zaman sürecinde her geçen gün daha da belirgin hale gelmiş ve azametine azamet katmış ve daha da parlatmıştır, öyle ki günümüz insanları İmam Hüseyin -s- ve Hüseyni kıyam felsefesini benimsiyor ve bu kıyamdan ilham alıyor, diyebiliriz.
Gerçekten Aşura kıyamında ne gibi bir etken onu bu şekilde tarihin zirvesine yerleştirmiş ve her geçen gün daha fazla kalpleri kendine hayran bırakmıştır?
Düşünürlere göre, Aşura günü yaşanan üzücü olaylar ve İmam Hüseyin -s- ve pak hanedanına yönelik işlenen feci cinayetler sağlıklı ve hidayete ermiş düşüncelerin sonucu olamaz. Yine Kerbela çölüne akan İslam Peygamberi’nin -s- pak Ehl-i Beyt’inin kanı da sıradan akan kanlar olmadığı kesindir. Bu kan, İslam Peygamberi -s- defalarca hakkında tavsiyelerde bulunduğu en iyi ve en şerefli insanın kanıydı. Böyle bir insan asla batıl yoluna adım atmayacağı gibi, katilleri de hak yolunda olamazdı..
İmam Hüseyin -s- tarih sayfalarını hürriyet, hak taleplik ve güzel ahlaki faziletlerle bezedi ve dünyevi mevki ve mal elde etme şartlarına rağmen ve yine canını kurtarabilecek durumdayken, bunu yapmadı.
İmam Hüseyin -s- Kur'an'ı Kerim’in canınız ve malınızla Allah yolunda cihat eden, çağrısına uyarak batıl hareketine karşı kıyam etti ve düşmanlardan korkmadan yaşadığı çağın sapkın akımına karşı adım attı. İmam insanları tevhit ve saadete çağırdı ve gaflete kapılan topluma şöyle haykırdı: Hakka amel edilmediğini ve batıl önlenmediğini görmüyor musunuz?
Aşura kıyamı tarih boyunca hakla batılın karşı karşıya gelmesinin simgesidir. Hak, mevcut gerçeklere uyan her şeydir; yani içinde batıla yer olmayan sağlam ve sabit bir durumdur.
Kur'an'ı Kerim ayetlerine göre yüce Allah’ın mukaddes zatı inkar edilemez bir gerçek ve yarattığı varlık alemi de hak temeli üzerinde inşa edilmiştir. Nitekim Hac suresinin 62. ayetinde Allah haktır ve her türlü batıldan uzaktır, şeklinde buyurmuştur.
Varlık aleminin tüm her şeyi hak temeline dayanır. Bu yüzden hak asil ve batıl kalıcı değildir, denilmektedir.
Kur'an'ı Kerim batıl durumları su yüzünden oluşan ve hem yok olan köpüğe benzetir. Kur'an'ı Kerim Rad suresinin 17. ayetinde şöyle buyurur:
O, gökten su indirdi de vâdiler kendi hacimlerince sel olup aktı. Bu sel, üste çıkan bir köpüğü yüklenip götürdü. Süs veya (diğer) eşya yapmak isteyerek ateşte erittikleri şeylerden de buna benzer köpük olur. İşte Allah hak ile bâtıla böyle misal verir. Köpük atılıp gider. İnsanlara fayda veren şeye gelince, o yeryüzünde kalır. İşte Allah böyle misaller getirir.
O zaman kim hak yolunu izleyecek olursa saadete kavuşur ve bilakis batıl yolunu seçenlerin sonu hüsran ve şekavettir.İslam Peygamberi’nden -s- sonra o hazretin pak Ehl-i Beyt’i Kur'an'ı Kerim’in yanında duran bayrak ve işaret misali hak eksenidir ve ümmete yol gösterme sorumluluğu onlara aittir. Nitekim nerede hak doğru yolundan saptırıldı ise, Ehl-i Beyt fertleri tarafından esas yörüngesine geri getirilmiş ve batıldan uzaklaştırılmıştır. Buna göre her türlü hadiseden ve yıkıcı fırtınalardan ancak onlara sığınarak korunabilir, hak yolunda kalabiliriz.
İmam Ali -s- Nehcül Belağa’da şöyle buyurur:
Nereye gidiyorsunuz, hangi yöne yöneliyorsunuz? Hak bayrakları dikilmiş, işaretleri aşikardır. Hidayet meş'aleleri yakılmış olduğu halde yine sapkın sapkın nere gidiyor, neden şaşkınsınız? Hem de peygamberinizin ıtreti aranızdayken? Onlar hak hükümdarları, din bayrakları ve sadık dillerdir. Onları Kur'an'ı Kerim’i ezberlediğiniz en iyi yerinize, yani kalplerinize yerleştirin ve susamış insanlar gibi onları duru çeşmelerinden doyasıya içmek üzere onlara gidin.
Evet, İmam Hüseyin -s- hak ve hakikat ve insani fazilet ve ahlaki değerlerin bayrağını kaldırdığında, Emevi vampirler ve Yezid ordusu korkunç bir cinayete imza attılar. Bu cinayet batıl zümresinin ruhi ve ahlaki fesadını ve batıl yandaşları ve imansız insanların akıbetini ortaya koydu. Bugün Yezid’in bir kaç yüz binlik ordusundan hiç bir ad ve iz geride kalmadığı gibi tarih boyunca acımasız, zalim ve barbar bir ordu olarak anılıyor. Bugün sadece İmam Hüseyin -s- ve seyrek sayıda arkadaşlarının adı kalpleri coşturuyor ve hak peşinde olan insanlar batılla mücadelelerinde o hazretin yolunu izleyerek kendi yollarına ışık tutuyor.
Ve böylece Allah Resulü’nün -s- pak torunu İmam Hüseyin’in -s- Aşura gününde şehadeti yüreklerde hamaset duygusu yaratıyor ve insanların üzerinden esaret ve zillet duygusunu silip atarak toplumlara izzet ve kişilik kazandırıyor. Nitekim buna göre beşeri uyanışı adım adım İmam Hüseyin -s- kıyamında görmek mümkün.
Hür bin Yezid Riyahi, İmam’ın kıyamının hakkaniyetini anlayarak batıl zümresinden ayrılan ve hak yolunda şehit olan ilk kişiydi ve bu süreç ondan sonra da devam etti.
Selam olsun şehitlerin efendisi, aşk ve iman abidesi ve Adem’den Muhammed’e -s- tüm peygamberlerin varisine. Selam olsun ona ve ona eşlik eden vefakar arkadaşlarına.