Hüseyni Erbain-3
(last modified Sun, 26 Sep 2021 06:18:15 GMT )
Eylül 26, 2021 09:18 Europe/Istanbul

Programımızın 3'üncü bölümünde Erbain yürüyüşlerinin nasıl bir kenetlenme ve birleşme zemini hazırladığını ele alacağız.

Erbain  Hüseyin bin Ali as ve vefakar yarenlerinin Aşura günündeki şehadetinin hatırlatıcısıdır.  Erbain'de yapılan ziyaret ise  iman kriterlerinden biri olarak görülmektedir.  Tüm Ehli Beyt aşıkları  imanlarını Hz. Zeyneb sa'ya borçludurlar. İşte Erbain'in sırrı da budur. 

Sohbetimizi bir dua ile devam ettirmek istiyoruz: 

Allah'ım  kendi sevgini  benim rızkım olarak belirle.  Seni seveni  ve beni sana yakınlaştıran amele sevgimi rızkım kıl. 

"- Mahşerde  onur duyar imanı ile Erbain Ziyaretçisi 

- Hüseyin'e olan milyonluk sevgiyi  Erbain'de görür Hüseyin Ziyaretçisi 

- Mütevazı kul gibi tevazulu aşık gibi gelirim sana 

-Efendim izin verir misin bana, Erbain ziyaretçin olayım hala

Dünyayı  Erbain ziyaretçisi çalkalar derler 

Ancak buna şaşırmaya ne hacet diye bilirler 

Bu sadece yolda yaya gitmekle kalmaz 

Sade bir görüşme için gitmek de sayılmaz

 Necef'ten Kerbübela'ya giden yolda

 Zuhura giden ufku gördüm fazlasıyla 

Hangi milletten, hangi dinden, mezhepten, ırktan, bölgeden olan Hüseyin sevdalılarına selam olsun.  Beki de bir zamanlar herkes  Hüseyin as'ın sadece Şiilere ait olduğunu düşünüyordu. Ancak  Hüseyin as en iyi şekilde  gerçekten de tüm dünyadaki hürriyetçilerin  efendisi olduğunu gösterdi.   İşte İmam Hüseyin için bu hür insanların hangi ülkeden oldukları hangi dilde konuştukları ve hangi dine sahip oldukları önemli değildir. Önemli olan onların tek bir şeye, tek bir ülküye odaklanmalarıdır. Bu ülkü ise  aşağılık ve pespaye insanların diğer insanlara uyguladığı ayrımcılık ve zulümdür.  

 Görünüşte refahın arttığı ve  imkanların genişlediği bir çağda yaşamamıza rağmen birçok insan hala aynı arzu ve istek içerisindedir.   Ancak kimi gruplar ve devletler  aşırı talepleri yüzünden  daha fazla kaynak elde edip dünyaya musallat olmak için dünyada birçok soğuk ve sıcak savaş başlatmış ve suçsuz ve sivil insanları ölüme sürüklemişlerdir. 

  Açlıktan dolayı  ölümün kucağında uyuyan çocukların, yıkık dökük çatılar altında viranelerde yaşayan çocukların sayısı da az değildir.  Tıpkı İmam Hüseyin as'ın  altı aylık evladı gibi acımasız ve gaddarca öldürülen çocukların sayısı az değildir.   Görünümde insan olan ancak hayvandan da  aşağıda bulunanların hava heveslerine esir düşen kadınların, ömürlerinin büyük bir bölümünü savaşlarda geçiren  ve eli bağlı yakınlarının ve arkadaşlarının işkencesine tanıklık eden  adamların sayısı az değildir.  Hatta söylenmesi bile utanç kaynağı olan ve akla düşünceye sığmayan durumlar yaşayanların sayısı da az değildir. 

Dünyanın her bir köşesi  adaletsizlik ve güvensizlik ile doludur. Ancak  bu güvensizliğin ortasında,  dünyanın gözlerinin ona dikildiği zaman ve  her gün suçluların cinayet sayılarını arttırdığı dönemde , tam da  ümitsizliğin her yeri kapladığı zaman  İmam Hüseyin as  bayrağını göndere çekti ve  milyonluk Erbain yürüyüşleri hengamesini kopardı. 

İster Aşura olsun ister Erbain,  ister Hicri Kameri 61 olsun ister yüzyıllar sonra  İmam Hüseyin as'ın kopardığı bu hengamenin bir farkı yoktur.   Bu hengamede herkes görünüyor. Hangi millete ve kültüre ait olduğu da önemli değildir.   İşte Hicri Kameri 61 Aşurasında yaşananlar da bundan ibaret.  O sırada İmam Hüseyin as  yarenleri sayıları az olsa da  herkesimden bir araya gelmişlerdi.  İşte tam da o zamandan itibaren Hristiyan, Şii ve Sünni, beyaz ve siyah herkesin kanı aynı değerde olmuş ve harmanlanmıştır.  

Vahb Nesrani,  anne babası ve eşi ile beraber  Habib bin Mezahir gibi  eski Müslümanlar ile beraber, siyahi hizmetçiler de Beni Haşim gençleri ve Allah Resulünün torunlarına eşlik ederek son nefeslerine kadar  insanlığı ayakta tutmak için  savaştılar. Bin kez de dirilseler  yine de İmamları ve önderlerini tek başına bırakmayacakları  kesindi. Hep aynı vefakarlık örneğini sergileyeceklerdi. 

 Bütün dinlerde, o dinin mensuplarının yılda veya birkaç yılda bir, büyük toplantılarda bir araya geldikleri törenler vardır. Örneğin Hindular, günahlarını bağışlatmak için her yıl Kumbh Mela adlı bir törenle Ganj Nehri'nde yıkanırlar. İki aylık bir süre boyunca etkinliğe yaklaşık 100 milyon kişi katılıyor.

Japonya'daki San Suji Budist tapınağını yılda yaklaşık 20 milyon dini ziyaretçi gezer ve Hıristiyanlar da her yıl İsa'nın çarmıha gerildiğine inandıkları günde Vatikan'da yas tutarlar. Her Cuma Yahudiler, Ağlama veya Batı Duvarı olarak adlandırılan ve Süleyman Mabedi'nin kalıntıları olduğuna inanılan Mescid-i Aksa'da bir duvarın yanında ibadet ederler. Müslümanlar her yıl hac ibadetlerini yerine getirmek için toplanırlar ve bu toplanmada özel bir ihtişamı ve görkem örneği sergilerler.  Bütün dinlerin ve mezheplerin ayin ve törenlerinde bu tür toplanmalar yaşanmaktadır. Ama bu törenlerin hiçbiri Hüseyni Erbain kadar görkemli değildir. Öyle bir birleşme ve yürüyüş ki Necef'ten Kerbela'ya kadar uzanmaktadır. 

Hüseyni Erbain'i özel kılan husus,  tüm sınıfların ve milletlerin varlığı, yardımlaşması ve empatisidir. Daha önce bahsettiğimiz tüm ritüellerde sadece belirli dinlerin takipçileri bulunur, ancak Erbain herkese aittir. Geçen yıllardaki Hüseyin Erbain yürüyüşlerinde, dünyanın yetmiş bir ülkesinin insanlarını bir araya gelmiştir. Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Birleşik Krallık, Almanya, Arjantin, Senegal, Malezya, Fildişi Sahili, Mısır, Nijerya, Libya, Filistin, Avustralya, Yemen, Lübnan, Suudi Arabistan, Hindistan, Pakistan, Bahreyn, Filipinler gibi ülkeler, Afganistan, Irak ve İran gibi ülkelerin vatandaşları bu yürüyüşe katılmıştır.  

Hiçbir törende ve hiçbir tapınakta bu kadar çok ziyaretçi, bu kadar geniş coğrafyadan, ırksal ve dilsel farklılıklardan bir araya gelmez. Kuşkusuz bu olayın arkasında güçlü bir düşünce, doğru mantık ve dinamik bir düşünce vardır. Bu yürüyüşler,  sevginin yolu, bir ümmetin İmam Hüseyin as'a olan sınırsız sevgisidir. Bu sevgi, evliyaların Allah'a olan sevgisi gibidir; İbrahim'in, Musa'nın, İsa'nın ve Muhammed'in  alemlerin tek Yaratıcısı'na olan sevgisi gibi, idrakla ve ilimle dolu sevgisi.

Hüseyni Erbain yürüyüşlerine katılanlar arasında ise Hristiyan da bulunmaktadır. Birçok Hıristiyan bu yolu yürümüştür. Bunlardan biri de Başpiskopos Malkhaz Sungulaşvili'dir.  Bu Hristiyan papaz  özel elbisesi ve beraberindeki refakatçileri ile  Necef'ten Kerbela'ya doğru yola çıkar. 
Aslında bu Hristiyan papazın adımlarının herkes için birçok mesajı vardı. Hıristiyanlık ve İslam'ın ortak yönlerini de gösteren mesajlar göze çarpmaktadır. İmam Hüseyin as hakkındaki sözleriyle büyük ilgi görmüştür.  Malkhaz'a göre İncil'deki Fırat'ın kurban edilmiş ismi İmam Hüseyin as'dır ve Erbain yürüyüşü güvenlik, barış, birlik ve sevginin sembolüdür. Bu büyük ritüeli hiç yaşamamış olanlara mesajı ise şudur; "Gelin". İşte bu kadar yalın ve kısa bir kelime ile mesajını iletmektedir.  

Aslında hiçbir kelime   bu yolda duygusal olarak yaşadığınız bu sevgiyi anlatamaz.  Bu sevgiyi sadece denemek lazım.  Irak'ta Çinli bir şirketin Budist çalışanları bile  her yıl  İmam Hüseyin as'ın ziyaretçilerini ağırlarlar.  Su, çay ve yemek hazırlarlar ve  tam bir şefkat ve  sıcak kanlılık içerisinde ziyaretçileri ağırlamaya çalışırlar. 

Evet, Erbain Yürüyüşü küresel dayanışmanın bir sembolü olarak kabul edilebilir. Sayısız insanın en ufak bir gerilim ve meydan okuma olmaksızın yüce bir ideali kutlamak için bir araya geldiği bir sembol yürüyüş söz konusudur.  Bu insanlar aynı düşünce ve zevklere sahip olmayabilirler veya farklı inançlardan gelebilirler, ancak tüm farklılıklarına rağmen, bu semavi yola ayak basıp Necef'ten Kerbela'ya seksen kilometrelik bir mesafeyi kat ettiklerinde ortak bir amaçları var. Bu amaç ise adaleti aramaktan başka bir şey değildir.Sonuçta adalet arayışı ve barış arayışı bu yürüyüşün nihai amacıdır.  Dünya, bu yola katılmakla savaştan, dökülen kandan ve gerçekleştirilen suçlardan tiksindiğini göstermekle beraber güvenli ve barışçıl yarınlar için haykırmaktadır.

 Bu eşsiz durum ise, Allah'a şükredilmesi gereken yeri doldurulamaz bir nimettir. Aslında bu nimetten dolayı şükretmek bu  yüce idealin tesis edilme ve sürdürülmesi için hayatidir.  Bu şükretme doğrultusundaki ilk adım, Hüseyin as sevgisinin ateşini canlı tutmaktır. Bu sevgiyi çoğaltmak gerekir ki, kin ve zulmün kalplerde yeri olmasın ve dünya üzerindeki uğursuz gölgesini azaltsın.

 Hüseyin as'ı ve onun yüce idealini ne kadar çok tanırsa insanlar, dünya bu idealin gerçekleşmesine o kadar yakın olacaktır. Gönüllerin doğusundan aşk güneşinin doğduğu o aydınlık zafer sabahının ümidiyle bu yolda kararlı adımlar atalım ve imamımıza ve önderimize yardım etmekten asla vazgeçmeyelim. Bizi bir araya getiren Hüseyin'in aşkıdır, bu yüzden vücudumuzda bir ruh ve bir nefes olana kadar Lebbeyk Ya Hüseynn Lebbeyk Ya Hüseyin Lebbeyk Ya Hüseyin diyoruz.