Hz. Zeyneb -s-, tüm alanlarda örnek kadın
(last modified Fri, 10 Dec 2021 11:01:40 GMT )
Aralık 10, 2021 13:01 Europe/Istanbul

Hz. Zeyneb -s- İmam Ali -s- ve Hz. Fatıma’nın üçüncü evladı ve en büyük kızları ve İslam dünyasının emsalsiz ve önemli şahsiyetlerinden biridir. Hz. Zeyneb -s- kameri beşinci veya altıncı yılının 5 Cemadiyel Evvel gününde Medine’nin Haşimoğlları mahallesinde dünyaya geldi.

İslami İran’da Hz. Zeyneb’in veladet günü Hemşireler Günü olarak adlandırılmıştır. Allah Resulü’nün -s- bu sevgili torununun veladet yıl dönümünü tebrik ediyor ve dünyanın neresinde olursa olsun, hemşire olarak görev yapan tüm insanlara zorlu görevlerinde başarılar niyaz ediyoruz.

O gün İmam Ali -s- ve Hz. Fatıma’nın -s- küçük kızı İslam Peygamberi’nin -s- kucağına verildiğinde, hazret onu öperek şöyle buyurdu: Herkesin bu kıza saygı duymasını tavsiye ediyorum; zira o, Hatice gibidir.

Yeni doğan bebeğe Zeyneb adı verildi ve babasının onur kaynağı olarak büyüdü. Hz. Zeyneb -s- faziletlerin odağı ve safa ve samimiyetin hakim olduğu bir evde yetişti. Hz. Zeyneb -s- İmam Ali -s- ve Hz. Fatıma’nın üçüncü evladı ve en büyük kızları ve İslam dünyasının emsalsiz ve önemli şahsiyetlerinden biridir. Hz. Zeyneb -s- kameri beşinci veya altıncı yılının 5 Cemadiyel Evvel gününde Medine’nin Haşimoğlları mahallesinde dünyaya geldi.

Hz. Zeyneb’in -s- sevgili babası Hz. Ali -s- Şia Müslümanların ilk imamı ve sevgili annesi de İslam Peygamberi’nin -s- sevgili kızı Hz. Fatıma’dır -s-. Hz. Zeyneb’in -s- yetiştiği ortam, Hz. Cebrail’in -s- uğradığı ve ilahi vahyin nazil olduğu bir mekandı.

Hz. Zeyneb -s- İslam dininde kadınlara örnek olan kadınlardan biridir ve adı her zaman İmam Hüseyin’in -s- adı ile birlikte ve Kerbela olayının kadın kahramanı olarak anılır. Ancak bu kahraman kadın her şeyden önce bir eş ve bir anne olarak Müslüman kadınlar için en mükemmel örnektir.

Tarihte belirtildiği üzere, Hz. Zeyneb’in -s- birçok aşiretten sayısız talibi vardı ve daha da ilginç olanı o hazrete talip olanların büyük bir bölümü zengin ve sosyal konumları yüksek olan kişilerdi ve hepsi de İslam Peygamberi’nin -s- soyundan biri ile evlenerek hazretin damadı olma onuru peşindeydi. Bu taliplerden bazıları Eş’es bin Kays aşireti gibi bazı Arap aşiretlerin eşrafı ve liderlerindendi.

Hz. Zeyneb’in -s- talipleri arasında Abdullah bin Cafer ön plana çıkıyordu. Abdullah İmam Ali’nin -s- evine girip çıkan ve Allah Resulü -s- ve Emirülmüminin Ali -s- tarafından da sevilen bir şahsiyetti.

Abdullah İmam Ali’nin yeğeni Cafer’in oğluydu. Cafer İslam Peygamberi’ne -s- iman eden ilk kişilerden biriydi ve Habeşistan’a hicret eden ilk Müslüman grubuna önderlik etti. Cafer Hicaz’a döndükten sonra Romalılarla bir savaşta her iki elini kaybetti ve İslam Peygamberi -s- ona Cafer’i Tayyar lakabını verdi.

Abdullah’tan söz eden tüm tarihçiler ondan babası gibi kerametini ve izzetini takdir ederek söz etmiş ve iyi sıfatlarını anlatmıştır.

Abdullah bin Cafer İmam Ali’nin -s- güvenliği biriydi ve daha sonraları o hazretin savaşlarında ve diğer programlarında aktif bir şekilde yer aldı ve Saffeyn savaşında İmam’ın ordusunun komutanlarından biri oldu.

İman, takva ve İslam Peygamberi -s- ve Ehl-i Beyt’ine -s- karşı sevgi, Abdullah’ın en belirgin sıfatlarıydı ve bu yüzden Hz. Zeyneb -s- tarafından eş olarak seçildi.

Hz. Zeyneb -s- Abdullah ile evlendiğinde, Abdullah iktisadi açıdan iyi konumdaydı, ama aynı zamanda sosyal açıdan da yoksullara ve muhtaç insanlara yardım etmekte ün yapan seçkin bir şahsiyetti.

Hayır severlik her toplumda, hatta dini olmayan toplumlarda takdir toplayan bir ameldir. Hz. Zeyneb -s- da tüm amellerinde ve davranışlarında sevgili annesi Hz. Fatıma’nın -s- bir yansımasıydı ve bu konuda eşine de örnek sayılırdı.

Hz. Zeyneb -s- cömertlik, sabır, vakar, edep, ilim ve bilim gibi sıfatlarda tıpkı annesi gibiydi. Rivayetlere göre bir gün İmam Ali’nin -s- evine misafir gelir. Evde yiyecek bir şey yoktur. İmam Ali -s- eşi Hz. Fatıma’ya -s- evde yiyecek bir şey bulunup bulunmadığını sorar. Hz. Fatıma -s- şöyle der: Kızım Zeyneb için sakladığım bir parça ekmekten başka bir şey yok. O sırada uyanık olan ve annesinin sözlerine duyan Zeyneb henüz küçük bir çocuk olmasına karşın annesine şöyle der: O ekmeği misafire veren, ben bekleyebilirim.

Hz. Zeyneb’in -s- mihri annesi Hz. Fatıma’nın -s- mihri kadar olması kararlaştırıldı. Her izdivaçta taraflar nikah sırasında bazı şartları gündeme getirebilir ve karşı tarafın da kabul etmesi gerekir ve kabul edildiği takdirde yerine getirmekle yükümlüdür.

Hz. Zeyneb -s- Abdullah ile evlenirken nikah sırasında bir şart ortaya koydu; şöyle ki kardeşi İmam Hüseyin -s- nereye giderse gitsin o da onunla birlikte gidecek ve ailesi de eşlik edecekti. Abdullah bu şartı canı gönülden kabul etti ve İmam Hüseyin’in -s- Mekke’ye ve oradan da Irak topraklarına yaptığı yolculuğu sırasında yerine getirdi.

Her insanın ister kadın ister erken olsun, başarı sırrı, yaşamının her alanında doğru şekilde çaba harcaması ve yüce hedefleri düşünmesine bağladır. Kadınların büyük imtiyazları ve büyük başarılar elde etmelerinin etkenlerinden biri eş olma görevlerini ihmal etmemeleri ve erdemli birer ana olarak seçkin evlatları yetiştirmeleridir.

Hz. Zeyneb -s- de annesi Hz. Fatıma -s- gibi bu önemli noktayı asla ihmal etmiyordu ve buna göre de seçkin evlatlar yetiştirdi. Hz. Zeyneb -s- Abdullah ile evlendikten sonra dört erkek evlat ve Ümmi Külsum adında bir kız çocuğu sahibi oldu. Hz. Zeyneb’in -s- kızı için de seçkin sıfatlar, erdem ve akıl bakımından masum olmayanların arasında emsalsiz olduğu belirtilmiştir.

Abdullah, İmam Hüseyin’in -s- Yezid’in zulmüne karşı kıyamı ve Medine’den Mekke’ye ve oradan Irak’a gidişi sırasında imama eşlik edemedi, fakat eşi Hz. Zeyneb ve oğulları Muhammed ve Avn’a o hazrete eşlik etmelerine müsaade etti. Abdullah oğullarına gerektiği takdirde ikisi de canını İmam uğruna feda etmelerini tembih etti. Hz. Zeyneb’in -s- oğulları cihat ve şehadet ruhunu taşıyan insanlar olarak büyük bir şevkle Aşura kervanına katıldı.

Aşura olayında Hz. Zeyneb’in -s- şahsiyeti ve ailesini savunmakta konumu da da belirgin hale geldi. Hz. Zeyneb -s- Kerbela çölünde onlarca sevdiği insanı kaybetti. Bu macerada Hz. Zeyneb’in -s- iki oğlu da İmam Hüseyin’in -s- yanında şehit düştü. Hz. Zeyneb -s- bu yüzden üzüntü ve musibetin en ağır şeklini yaşıyordu; ancak düşman kadınların ve çocukların bulunduğu çadırlara saldırdığında hemen bu krizi yönetmeye başladı. Hz. Zeyneb -s- her tarafı araştırıyor ve çocuklardan birinin kaybolmaması veya herhangi biri tacize uğramaması için çaba sarf ediyordu.

Hz. Zeyneb -s- Medine’de de ilim silahı, tefsir celseleri, hadis ve fikri faaliyetleri ile insanları iman ve takvaya ve Kur'an'ı Kerim’e yakınlaştırıyordu. Hz. Zeyneb -s- İslam’ın tüm haşmet ve şanının doruğa çıktığı Kerbela’da da hutbeleri ile kardeşinin kıyamının mesajını iletmeye başladı. Hz. Zeyneb -s- en ağır şartlarda yeğeni İmam Seccad’ı -s- ve İmam Hüseyin -s- hanedanını savundu.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei Hz. Zeyneb -s- hakkında şöyle buyuruyor:

Zeyneb-i Kübra -s- büyük bir kadındır. Peki ama, bu büyük kadının Müslüman milletlerin gözünde azametinin sebebi nedir? Bunu sadece İmam Ali’nin kızı olması veya İmam Hüseyin -s- ve İmam Hasan’ın -s- kız kardeşi olması ile açıklayamayız. Bu tür bağlar hiç bir zaman bu denli büyük bir azameti yaratamaz. Bizim imamlarımızın hepsi kız kardeşleri, anne ve kızları vardı, ama hangisi Zeyneb gibiydi? Hz. Zeyneb’in -s- azameti ve değeri, ilahi görevi gereği insani ve İslami muazzam hareketi ve tutumundandır. Onun yaptıkları, kararı, hareket biçimi ona bu azameti kazandırdı.

Hz. Zeyneb’in -s- veladet yıl dönümü kutlu olsun.