Bilim ve ahlak hocasının anısına
(last modified Sun, 22 May 2022 03:40:47 GMT )
Mayıs 22, 2022 06:40 Europe/Istanbul

İslam tarihi boyunca Müslüman âlimler etkili ve canlı bir akım olarak ilahi peygamberler ve velilerin hayat verici mirasını korumada parlamışlar ve cehalet ve zorbalıkla mücadele siperlerinde bulunarak, İslam ümmetini tehlikeli zorluklardan ve girdaplardan kurtarmıştır.

Peygamber’in (s.a.v.) ehlibeytinin mektebi ve İslam dininde yetiştirilmiş olan bu grup, ilahi liderlerin yöntemini ve karakterini meslek edindi. Onlar âlimler ve bilim adamlarının peygamberlerin mirasçısı oldukları ilkesine dayanarak nesillere rehberlik etmiş, bilgi ve anlayışlarıyla Müslümanların bilimsel, siyasi ve sosyal hayatında etkin rol oynamışlardır. Büyük âlim Ayetullah Fateminiya, yorulmak bilmeyen gayretleri ve devamlı dürüstlüğü ile ömrünü dinî ilimleri öğrenerek ve değerli kitaplar yazarak geçiren ve nihayet bir hastalık dönemine katlandıktan sonra 16 Mayıs 2022 tarihinde hayata gözlerini yuman bu bilgelerden biri.

Ayetullah Fateminiya kendini tanıdı tanıyalı kendini geliştirmeyi ve mücahitliği yaşam planlarının ön sıralarına koydu ve ahlaki erdemleri ve güzellikleri kazanmak için çaba gösterdi. Çocukluğundan öğrenmeye büyük bir arzusu vardı ve o dönemden itibaren irfan ehli bilginlerinden biri olan babasının (Mir İsmail) dinî ve bilimsel terbiyesi altındaydı.

Daha sonra yıllarca Ayetullah Mustafavi’nin (merhum Ayetullah Seyyid Ali Gazi'nin talebelerinden) yanında ilim tahsil etti ve aynı zamanda ilahiyat eğitimine de devam etti. Ayrıca çoğu büyük Ayetullah Gazi'nin öğrencileri olan Allame Tabatabai, Muhammed Takî Amoli, Seyyid Rıza Bahaeddini, Muhammed Takî Behcet, Allame Caferi ve benzeri âlimlerden İslam ve irfan bilimlerinde yararlandı.

İslam öğretilerinde, kulluk yolunu doğru bir biçimde takip edenleri, Allah en güzel yollara yönlendirir diye belirtilmiştir. Ankebût Sûresi’nin 69. ayetinde şöyle buyrulmuştur: "Ve bizim uğrumuzda (içtenlikle) cihad edenleri, mutlaka yollarımıza ileteceğiz."Ayetullah Fateminiya, ahlakını yükseltme ve kendini geliştirme sürecinden sonra kavrama ve sezginin yüksek mevkilerine ulaşan böyle insanların açık örneğidir. Belki de en büyük özelliği örnek alınası alçak gönüllülüğü olduğu söylenebilir. Bir alçak gönüllülük dağıydı. Bazı süluk ehli kişiler de onun hakkında bazı kerametleri dile getiriyor, ancak kendisi bunları hiçbir zaman ifade etmedi veya doğrulamadı.

Ayetullah Fateminiya

Bazen minberlerinde kısa ve yumuşak bir şekilde bunlara değinirdi, ama hemen geçiştirirdi. “Nükte-ha ez Güfte-ha” adlı kitabının bir bölümünde şunları yazmıştır: "Hazret-i Ali (a.s.) Hemmam Hutbesinde Allah'ın pak ve dindar kullarının sıfatlarını ifade ederken şöyle buyurur: Onların sülukü ve yürüyüşü alçak gönüllülük üzerine kuruludur.” Süluk ikiye ayrılır: biri duyusal olan yürüme, diğeri ise duyusal olmayan, yaşam tarzı anlamına gelen yürüyüştür. Hazret şöyle buyuruyor: “Bunların yöntemi ve hayatlarının temeli tevazudur. Alçak gönüllülük, her iyiliğin anahtarıdır. Tabii yanlış anlaşılmasın, tevazu herkesin söylediğini ve yaptığını kabul ettiğimiz ve onayladığımız salt gevşeklik ve pasiflik demek değildir. Tevazu, kendini asla kimseden üstün görmemek demektir. Ve o böyleydi.

Kuşkusuz insanın diğer canlılara üstünlüğünün sebeplerinden biri de düşünce gücü, öğretme ve öğrenme gücüdür. İnsan düşüncesini ortaya çıkaran, kalem ve dildir. Hakkın ve ilmin yayılması yolunda kalem ve dil kullanılırsa, insan toplumu doğruluk yolunda yürür ve zulüm gelişemez. Ayetullah Fateminiya’ya göre, bilgiden yararlanmak ve mutluluk yolunda yürümek için en iyi kaynak Kur’an’dır ve eğer konuşmacı kalemini ve dilini bu yönde güzel bir biçimde kullanırsa, etkileyici olabilir ve muhatabı hakka yönlendirebilir.

Ayetullah Fateminiya şöyle söylerdi: “Dikkat edelim, eğer söz güzel bir şekilde ortaya çıkarsa ve söylenirse, oldukça ilginç olabilir, bu yüzden konuşmacı dünyanın gerçeklerini katı bir biçimde ve yüzeysel ve manevi istiarelerden arınmış olarak sunmak isterse, bu mümkün değildir, bakın, Kur’an-ı Mecid, tabirleri en güzel şekilde ve kalıpta ifade etmiştir, eğer Kur'an bu kadar güzel olmasaydı, kalpleri fethedebilir miydi? Arapların şiir ve şairlik ehli olmasına ve bu alanda yüksek bir ustalığa da sahip olmalarına ve şiir söylemekten de zevk almalarına rağmen, Kur’an aralarına geldiğinde, şiir gölgede kaldı ve dolayısıyla, insanlarla Kur’an ve Nehсü'l Belâga’ya uyarak konuşmamız gerekiyor ve sözlerimizin güzel olmasına ve kuru olmamasına dikkat edelim!”

Üstat Seyyid Abdullah Fateminiya, ricâl ve bibliyografya dalında, İslami ilimler araştırmacısıydı. Dinî ilimlerde öğretmenlik yaptığı yıllarda kalem ve dil silahını kullanarak pek çok öğrenci yetiştirmiştir. Dinî ve akademik bilimler alanında ders verirken İran İslam Cumhuriyeti Radyo ve Televizyon Kurumu’nun bilgi ve kültür programlarına uzman olarak katılmış, tatlı ve etkili sözleriyle şüpheleri ortadan kaldırmış ve muhatapları hak ve hakikate yönlendirmiştir.

Üstat Fateminiya, ricâl ve teorik irfan bilimi hakkında geniş bir bilgiye sahipti ve aynı zamanda çoğunlukla halka açık minberlerde konuşmakla ilgilenirdi. Birçok kişi onu kabiliyetli bir konuşmacı ve önde gelen bir konuşma ustası olarak tanıyor, ancak bilimsel kabiliyetlerinden habersizdir. Üstat Fateminiya, Nehсü'l Belâga ve Sahife-i Seccadiye’nin ünlü ve usta yorumcularından biridir ve bu konularda çeşitli oturumlarda konuşma yapmıştır. “Şerh ve Tefsir-i Ziyaret-i Camia-yi Kebire”, “Nükte-ha ez Güfte-ha” üç ciltlik kitabı, “Ferheng-i İntizar”, “Fercam-i Aşk: İmam Humeyni’nin (r.h.) gazeline bir açıklama”, “Yek Nükte ez Hezaran” ve “Armağan-ı Gadir: Şii ve Sünni kaynaklardan Gadir-i Hum hakkında kırk hadis” bu değerli konuşmacı ve ahlak ustasının eserlerindendir.

Merhum ustanın oğlu, Üstat Fateminiya'nın özellikleri hakkında şunları söylüyor: “Yetiştirme yöntemlerinde asla hiçbir konuda özellikle dinî görevlerin yapılmasında sertlik göstermezdi, fakat bu görevlerin yapılması ya da bazı davranışlar ve gidip gelmeler kontrol edilirdi. Kendisi ve çocukları arasında yaratmış olduğu sevgi ve içtenlikle, sorunları çözerdi. İşte bu yüzden üzülmesine yol açacak herhangi bir davranışı bilinçaltı olarak terk ederdik. Yani babamıza duyduğumuz arzu ve sevgiden dolayı, onu ve Allah'ı hoşnut eden her şeyi yapmaya çalışırdık. Bana göre sevgi bağı, ebeveynler ve çocuklar arasında aşk ve sevgi yaratarak gelişme ve yücelme yolunun önünü açabilecek, önünde yatan birçok sorunu ortadan kaldırabilecek çok güçlü bir bağdır. Bu yüzden babamızın emirleri karşısında direndiğimize dair hiçbir hatıram yok."

İslam mektebinde bilim ve bilgi yüksek ve üstün bir konuma sahiptir ve bu doğrultuda âlimler ve bilim insanlarına saygı duyulmuştur. Bilhassa ilim ve iman ziynetiyle süslenmiş ve Allah’ın onları Allah'tan korkan bilgeler olarak nitelendirdiği âlimler. Bu âlimler, kendisiyle cehalet ve dalâlet karanlıklarının üstesinden gelindiği ve belki de bunların batımıyla karanlıkların baş gösterebileceği ve yönlendirilmiş kişilerin yanlışlığa düşebileceği, parlayan yıldızlar gibidir. İşte böyledir ki bir âlimin ölümü ile İslam dünyasında giderilemeyen bir boşluk ortaya çıkar. Allah Resulü'nün buyurduğu gibi: "Ne zaman bir âlim ölse, İslam'da, kıyamete kadar üstünü hiçbir şeyin örtemeyeceği, telafi edilemeyen bir boşluk oluşur."

Bu dindar âlime Allah'tan rahmet ve mağfiret diliyor, programı İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei’nin şu mesajıyla sonlandırıyoruz:

"Vaiz âlim Sayın Hüccet’ül İslam Hac Seyyid Abdullah Fateminiya rıdvânullahi aleyhin vefatı dolayısıyla değerli ailesine ve tüm yas tutanlarına ve sevenlerine, taziyelerimi sunuyorum. Bu saygın âlimin geniş bilgisi ve çekici ifadesi ve tatlı tonu, çok sayıda genç ve doğru yolu arayanlar için feyiz kaynağı, eksikliği ise esef ve üzüntü sebebidir. Cenâb-ı Hak'tan onu rahmetine ve mağfiretine dahil etmesini ve ona bol mükafatlar vermesini dilerim."