Webb Teleskobu gözünden dünyanın inanılmaz büyüklüğü ve yaratılışın yansıması
(last modified Mon, 25 Jul 2022 05:26:07 GMT )
Temmuz 25, 2022 08:26 Europe/Istanbul
  • Webb Teleskobu gözünden dünyanın inanılmaz büyüklüğü ve yaratılışın yansıması

Yaşamak semavi bir mucize olarak sadece insana değil, dünyadaki tüm canlılara verilmiştir. Belki tuhaf gelebilir fakat bu doğuş, yaşam ve sondaki ölümü yıldızlarda da görmek mümkün. Aslında Allah'ın mucizelerinden biri ise Evren'dir. Sonsuz görünen ve her geçen gün genişlemekte olan evren. Yıldızlar doğuyor ve ölüyorlar ve biz naçiz bilgimizle Allah'ın azametinin sadece bir bölümüne şahit olabiliriz.

James Webb uzay teleskobu son günlerde evrenden çektiği hayret verici ve inanılmaz görüntüleri ile tüm dünyada büyük bir şaşkınlık yarattı ve varlık dünyasının yeni ve tanınmayan boyutlarını gözler önüne serdi. Bu gerçekler, yaratılışın ihtişamının çok büyük ve değerli belirtileridir ve tabi ki onlar hakkında düşünmek ise insanda aklın gelişmesine sebep olur. Müslümanların semavi kitabı Kur'an-ı Kerim'de evrenin yaratılışı hakkında bir çok ayet bulunuyor. Örneğin Zariyat suresinin 47. Ayetinde yüce Allah şöyle buyuruyor:

وَالسَّمَاء بَنَیْنَاهَا بِأَیْدٍ وَإِنَّا لَمُوسِعُونَ

Göğü kudretimizle biz kurduk ve şüphesiz bizim (her şeye) gücümüz yeter.

 

Bu ayete göre dünya sürekli büyümektedir. Halbuki göklerin ve yaratılışın sürekli genişleme teorisi, filozoflar ve astronomi alimleri tarafından kabul edilmiyordu, zira onlar dünyanın sabit olduğunu sanıyorlardı. Oysa bundan 1400 yıl önce Allah Teâla Kur'an-ı Kerim ayetlerinde bu konuya değinmiştir. Dünyanın genişleme konusu miladi 20. asırda ispatlandı ve alem için bir başlangıç ve ilk etap olduğu dikkate alındı; ayrıca dünyanın yaratıldığı andan şimdiye kadar inanılmaz bir hızla genişlemekte olduğu ve bu sürecin devam ettiği ispatlandı. Aslında ilk kez astrolog Edwin Hubble kendi araştırmaları ile bazı yıldızlar ve aslında galaksilerin sürekli uzaklaştıklarını yani genişlediklerini keşfetti. Onun araştırmalarının devam etmesi ise kozmolojide yeni pencerelerin açılmasına sebep oldu.

 

İşte Hubble teleskobu bu büyük adamın onuruna 1990 yılında yörüngeye yerleştirildi ve 20 yıl boyunca dünyada en güçlü teleskop olarak tanındı ve galaksiden bir çok bilinmeyen hakkında bilim insanlarına bilgiler aktardı. Fakat son günlerde James Webb teleskobundan gönderilen ilk görüntüler tüm dünyayı hayrete düşürdü. Bu görüntüler galaksinin yaratılışı hakkında Hubble teleskobundan çok daha net ve çok daha derin görüntüler çekebildi.

Gökbilimcilerin söylediğine göre dünyanın 13 milyar yıl öncesi görüntülerinin görüldüğü James Webb teleskobunun ilk görüntülerinin yayınlanması, halk ve bilim adamları arasında bir çok farklı yorum ve tahminlere sebep oldu. Ayrıca bu teleskobun özelliklerinin ne olduğu ve bize nelerden söz ettiği gibi soruların gündeme gelmesine neden oldu.

 

Yaklaşık 10 milyar dolara mal olan James Webb uzay teleskobu 25 Aralık 2021 tarihinde uzaya fırlatıldı ve bir ay sonra yerden bir milyon mil mesafede ve güneş etrafındaki yörüngesine yerleşti. Bu teleskopu inşa etmenin amacı, Hubble Uzay Teleskobu'nun keşiflerini kızılötesi aralığında daha uzun dalga boyları ve daha yüksek hassasiyet ve algılama gücü ile genişletmekti. Aslında, daha uzun dalga boyları, gökbilimcilerin bulutlarda ve gaz ve toz kütlelerinde yıldızların ve gezegenlerin başlangıç ​​ve doğum yerlerine ulaşmalarını mümkün kılar. Zira Hubble teleskobunun daha duyarlı olduğu görünür dalgalar, toz parçacıkları tarafından emilir ve zayıflatılır. Bu nedenle yıldızların nasıl oluştuğu hakkında bilgi edinilemez.  

Daha uzun dalga boylarında dalgaları tespit etmek, bilim adamlarının daha büyük mesafeleri ve daha eski kozmik zamanları incelemesine de olanak sağlar. Zira evrenin genişlemesi sonucunda uzaktaki cisimlerin ışığı bize yaydıklarından daha uzun dalga boylarında ulaşır, başka bir ifade ile kızıla intikal eder. Bu yüzden evrenin ilk dönemlerinden haberdar olmak için kızılötesi teleskopları kullanmamız gerekir. Büyük patlamadan( Big Bang'den) 100 ile 250 milyon yıl sonrasını gözlemleyebilen bu teleskobun yapımı, insanoğlunun en önemli başarılarından biri olarak kabul ediliyor. Bu teleskop adını, 1961'den 1968'e kadar NASA'nın yöneticisi olan James E. Webb'i onurlandırmak için kendisinden  alınmıştır.

James Webb teleskobunun nasıl çalıştığı hakkında biraz bilgi edindiğimize göre, sıra bu teleskoptan gönderilen ilk görüntülere bir göz atmaya geldi.

NASA tarafından yayınlanan ilk görüntü “Webb’in derin alan (DEEP FIELF)” olarak adlandırılan SMACS 0723 galaksi salkımına ait. Görüntünün arka planında, bazılarının ışığı bize ulaşana kadar yaklaşık 13 milyar ışık yılı bizden uzakta olan, birbirine yakın ya da uzak binlerce galaksi bulunuyor.

Web'in yakın kızılötesi kamerası tarafından çekilen bu derin alan, farklı dalga boylarındaki görüntülerin bir bileşimidir. Hubble Uzay Teleskobunun derin gözlemleri için harcadığı süreden çok daha kısa olarak toplam 12,5 saatlik bir gözlem ve kayıt süresi vardır. Ayrıca bu görüntü, geçmişte Hubble tarafından gönderilen görüntüden onlarca kat daha nettir.

Bu görüntüde kaydedilen binlerce galaksiden, daha silik görünen en az birinin Büyük Patlama'nın yaklaşık %95'i kadar eski olduğunu bilmek ilginçtir. Bu teoriye göre patlama, evrenin genişlemesinden yaklaşık 13.8 milyar yıl önce meydana geldi.

Kanatlı at takımyıldızı olan Stephan Beşlisi (Stephan's Quintet), bu güçlü teleskop tarafından yakalanan başka bir görüntüdür.

Bu görüntüde James Webb, Dünya'dan 290 milyon ışık yılı uzaklıkta bulunan Stephan Grubu'nun beş galaksisine yakından bakıyor. Bu galaksi bir çekim hareketi ve etkileşim içindedir ve bu nedenle araştırmacılar için çekicidir. Zira bazı araştırmalara göre bu çekim sonucu dört galaksi muhtemelen birleşecekler.

Stephan Beşlisi, ilk resmi bilim görüntülerinin yayınlanmasının bir parçası olarak James Webb Uzay Teleskobu tarafından gözlemlenen beş kozmik cisimden biri olarak seçildi.

Bir diğer görüntü ise Karina Bulutsu’dan (Carina Nebula) yayınlandı. Böylece Karina Bulutsu'dan daha önce toz içinde gizlenen yıldız oluşum bölgeleri ilk kez gözlemlendi. Bu bulutsu, Dünya'dan yaklaşık 7600 ışık yılı uzaklıkta bulunan, gökyüzündeki en büyük ve en parlak bulutsulardan biridir. Bulutsu aslında uzayda yıldızlar arasında  bulunan toz, gaz ve plazmadan oluşan devasa bir buluttur.

Ve şimdi sıra Güney Halka Bulutsusu’nda (The Ring Nebula). Bu bulutsu, ömrünün sonuna gelmiş ve kendi tozunu etrafa saçan güneşe benzer bir yıldızın faaliyetinin sonucudur. James Webb, Dünya'dan yaklaşık 2.500 ışık yılı uzaklıkta bulunan bu bulutsuyu inceledi. Bu bulutsu, geçmişte bir yıldızın patlamasıyla yaratılmıştır ve merkezinde ikili bir yıldız sistemi vardır. Bilim insanları, bu bulutsunun dış turuncu halkasının hidrojen gazlarının parıltısı olduğunu belirtirken, bu bulutsunun içindeki mavi bulutların da bu bulutsunun iyonize gazları olduğunu söylüyorlar. Bu görüntü çok detaylıdır öyle  ki NASA araştırmacıları ilk gördüklerinde hayrete düştüler.

Bu görüntülerden elde edilen veriler, gökbilimcilerin gezegen bulutsusu şeklinde bilinen bu tür olayları çok daha detaylı şekilde anlamasını sağlayacak. Gezegen bulutsularının tükenmesi on binlerce yıl sürüyor. Bu esnada araştırmacılar, bunun gibi görüntüler üzerinde çalışarak yıldızların kefenlerinin hangi moleküllerden meydana geldiğini anlayabilirler.

Ve bu güçlü teleskoptan yayınlanan son görüntüde, dev gezegen Jüpiter'i üç ayıyla birlikte görebilirsiniz. Aslında bu fotoğraf, James Webb'in güneş sistemi içindeki hareketli nesneleri kaydetme testi için çekildi. Bu görüntüler, gökbilimcilere ve bilim insanlarına, yıldızların ve yıldızlararası ortamların doğuşu ve yok oluşu hakkında daha ayrıntılı bilgi veriyor. Gelecekte, bu araştırmanın sonuçları harika dünyamız hakkında daha fazla bilgi edinmenin yolunu açabilir.

Görüntüler, ışığın ayrı dalga boylarını vurgulayan iki farklı filtreyle çekildi.

Testin bir kısmı, teleskopun Jüpiter gibi güneş sistemi içinde hızla hareket eden nesneleri izleyip izleyemediğini görmekti.

Test ayrıca Webb'in Jüpiter kadar parlak bir gezegenin etrafındaki uydular ve halkalar gibi ayrıntıları fotoğraflayabildiğini de kanıtladı.

Webb'in gezegen bilimi proje bilimcisi yardımcısı Stefanie Milam, “Her şeyi bu kadar net gördüğümüze ve ne kadar parlak olduğuna inanamadım” diyor.

Baltimore'daki Uzay Teleskobu Bilim Enstitüsü'nden bir bilim adamı olan Bryan Holler yaptığı açıklamada şunları söyledi:

"Geçen gün yayınlanan derin alan görüntüleri ile birleştiğinde, Jüpiter'in bu görüntüleri, Webb'in en silik, en uzak gözlemlenebilir galaksilerden çıplak gözle görebileceğiniz kendi kozmik arka bahçemizdeki gezegenlere kadar her yerde kullanabileceğimiz bir enstrüman olduğunu gösteriyor."

İnsanın yaratılış hakikatlerini keşfetme çabaları çok değerlidir. Allah Teala’nın bize vermiş olduğu bilgi ve kavrayışla, Yaratan'ın büyüklüğünün ancak bir köşesini görebiliriz. Bilgili insan, James Webb'in teleskobuyla evrenin büyüklüğünü gören, yüce Allah’ın büyüklüğünün önünde eğilen ve bu konu üzerine düşünerek kendinin aşağılığını fark eden kişidir.