İmam Hüseyin -as-, ıslahatçı İmam
Islah etmek, fesadın zıddıdır. Islah etmek, çeşitli şekillerde ve çeşitli zamanlarda gerçekleşir. Islah bazen bir hükümet sisteminde yapılır, öyle ki bir hükümet fesada veya yolsuzluğa düşerse, kişi veya kişiler bu durumu ıslah etmeye kalkışırlar. Aslına tüm peygamberlerin hedefi ise siyasi sistemler ve hükümet yapılarını ıslah etmekti ve genel olarak toplumun ahlakını ve etik kurallarını düzeltmek ve ıslah etmekti.
Toplumda ıslah hareketi bireysel ve toplumsal olarak iki şekilde gerçekleşir fakat yine de her biri, diğerine bağlı olarak yapılır. Bir yandan eğer birey kendini ıslah ederse, toplumda ıslah olmuş olur ve bireyler kişisel ve insani ahlaka uyarak toplumun diğer bireylerini etkileyebilir ve toplumunu birbirinin yardımı ile ıslah etmiş olurlar. Diğer yandan eğer toplumun sistemi ve düzeni ıslah olursa her bireyin gelişmesi ve ıslah olması için uygun ortamı hazırlar ve toplumun her bir bireyi kişisel ıslaha doğru yönelir.
İmam Hüseyin -as- ise kendi kıyamı ile hem sosyal ve hem bireysel ıslah yolunu takip etti. Nitekim kendi kentini Kûfe’ye doğru terk edince, Resulullah -saa- ümmetini ıslah etmek hedefi ile hareket ettiğini duyurdu. Böylece Ebu-Abdullah’ın -as- kıyamı toplum ve hükümeti ıslah etmek içindi. Aynı zamanda o hazret insanlarn bireysel ıslahından da gafil olmadı, nitekim Züheyir ve Hür ise o hazretin sayısız ikazları ve uyarıları sonucu yaptıklarının farkına vararak doğru yolu seçtiler.
İmam Hüseyin -as- kendi hareketinin başından itibaren Resulullah ümmetini ıslah etme niyeti ile kıyam ettiğini ve her zaman ümmetin hayrını istediğini belirtiyor. Nitekim kardeşi Muhammed Hanife’ye yazdığı mektubu, İmam Hüseyin’in -as- hayırsever hareketinin mahiyeti ve hedefini belirtiyor. O hazret şöyle yazıyor:
إِنّی لَمْ أَخرُجْ أَشِراً و لا بَطِراً و لا مُفْسِداً و لا ظالِماً، إِنَّما خَرجْتُ لِطَلَبِ إلاصلاحِ فی أُمَّةِ جَدّی، أُریدُ أنْ آَمُرَ بالمَعروفِ و أنهی عَنِ المنکَرِ وَ اَسیرُ بِسیرَةِ جَدّی و أبی
Benim kıyamın kötülük, kibir, bozgunculuk, adaletsizlik için değildir, ben sadece ceddimin ümmetini ıslah etmek için dışarı çıktım. İyiliği emredip kötülükten sakındırmak ve ceddim ve babamın yolundan gitmek istiyorum.
İmam’ın bu mektubunda çok önemli olan konu ise İmam Hüseyin’in -as- kendi kıyam hedefinin Resulullah -saa-ümmetini ıslah etmek olduğunu ilan etmesidir. Fakat burada sorulması gereken konu ise İmam’ın kendini, ıslah etmek için kıyam etmekle görevli bilmesini gerektiren konudur.
Aslında Resulullah ümmetinde ıslah etmek, o hazretin vefatı ardındaki dönemin başından itibaren hissedilen bir konuydu; Resulullah -saa- pak bedenindeki boy abdestin suyu daha kurumadan ve hz. Ali’nin -as- o hazreti defnetmekle meşgul olduğu sırada Ensar ve Muhacirlerden bir grup, Saqifa beni Saide olarak bilinen yerde toplanarak Resulullah’ın -saa- ardından bir halife seçmeye karar verdikleri zamandan itibaren.
Onlar Resulullah -saa- daha hayattayken kendilerini o hazretin sadık yarenleri olarak biliyor ve 18 zilhicce tarihinde yani Gadir Hum gününde İmam Ali'a -as- biat etmişlerdi fakat Alim Allah’ın emri ile Resulullah o tarihi günde 10 binlerce Müslümanın gözleri önünde hz. Ali’yi -as- kendi halefi olarak seçmesini dikkate almadılar.
Aslında Resulullah’ın -saa- ümmetinde sapmalar, İslam’da hilafet yolu değiştiği, hz. Ali’nin -as- hakkı olan hilafetin ve Resulullah’ın -saa- Gadir Hum gibi çeşitli münasebetlerde ilan ettiği ve herkese duyurduğu hilafetin o hazretten alınarak başkalarına verildiği günden itibaren başladı. İslam ümmeti, hz. Ali’nin -as- imametini örtbas ettiği ve o hazretin velayetine küfrettiği günden itibaren ıslah edilmeye ihtiyacı vardı ve İmam Hüseyin -as- bu sapma vasıtası ile İslam çehresinin her geçen gün daha da zedelendiğini ve azimuşan dedesinin çizdiği ve babası hz. Ali -as- ve ağabeyi hz. İmam Hasan’ın -as- izlediği yolun giderek cansızlaştığını görünce Emevilerin fasıt sistemine karşı kıyama karar verdi ve kendi hareketini, Resulullah -saa- ümmetini ıslah etme temeline dayandırdı.
İmam Hüseyin -as- kendi hareketini İslam ümmetini tüm sapma ve kirlerden temizlemek ve kurtarmak hedefi ile başlattı ve yönetim sistemin oluşturduğu tahrifleri yok etmek ve halkı da İslam’ın kendilerine verdiği muhibetleri hatırlatmak için başlattı. Müslüman toplum İslam ve Resulullah’ın -saa- öğretilerinden çok uzaklaşmıştı, öyle ki İmam Hüseyin bu durumu ıslah etmek ve Nebevi dini geri kazandırmak için kıyam etti ve kerbela olayını yaşattı.
Resulullah -saa- ve masum imamlar -as- da her zaman hayırseverlik nedeni ile ıslah etmek yolunda toplum ve insanların her birini ıslah ederek doğru yola getirmek için hiçbir çaba ve çalışmadan çekinmediler ve bu yolda kendi hayatlarından bile vazgeçtiler. Bu hayırseverlik yüce Allah’ın Kur'an-ı Kerim’de de değindiği kadardır. Nitekim Şuara suresinin 3.ayetinde kendi peygamberine şöyle buyuruyor:
لَعَلَّکَ بَاخِعٌ نَفْسَکَ أَلَّا یَکُونُوا مُؤْمِنِینَ
Ey Muhammed! Mü'min olmuyorlar diye âdeta kendini helâk edeceksin!
Ayetten de anlaşıldığı kadar Resul Ekrem -as- merhamet ve iyilikseverliği nedeni ile halkı ıslah etmek için çok çalışırdı ve bu gerçek de İslam’ın yüce peygamberin sünnetinden bize ulaşan haberlerden de tamamen belli oluyor. Hiç şüphesiz kendi kıyamı için ıslah sloganı atan İmam Hüseyin de Resul-i Ekrem’in -saa- öz torunu olarak kendi can, mal ve ailesini feda ediyor, böylece İslam ve İslami öğretilerin unutulmamasını, hakkın batıldan ayrılmasını ve karışmamasına çalışarak, öz Muhammed-i ahkam ve maarifin tahrif edilmesine karşı mücadele ediyor.
Tarihin de gösterdiği gibi bazen yönetimin başında olan fasitler, kendi yolsuzluklarını doğru göstermek ve haklı çıkartmak için reformcu olduklarını iddia ediyorlar. Nitekim Allah Teala da Kur'an-ı Kerim’de Bakara suresinin 11. Ayetinde münafıklardan yer yüzünde neden fesat, bozgunculuk ve fitnenin peşinde olduklarının sorulduğunda kendilerinin gerçekçi ıslahçılar olduğunu iddia ettiklerini beyan ederek şöyle buyuruyor:
وَإِذَا قِیلَ لَهُمْ لَا تُفْسِدُوا فِی الْأَرْضِ قَالُوا إِنَّمَا نَحْنُ مُصْلِحُونَ
Bunlara, "Yeryüzünde fesat çıkarmayın" denildiğinde, "Biz ancak ıslah edicileriz!" derler.
Hiç şüphesiz tüm fasitler, fesat işlemek için kendilerini haklı bulurlar ve işledikleri fesat için kendilerini hatta hayırsever ve ıslah edici tanıtırlar. Fakat Kur'an Kerim kültüründe ve dini ahkamda ıslah, ancak fesatla mücadele edildiğinde ve fasitlerin bastırıldığında gerçekleşir. Böylece gerçek ıslahatçı, fesat ve fitne ile mücadele eden ve toplumun ıslahı için hareket eden kimsedir.
İmam Hüseyin’in hareketi, kapsamlı bir harekettir ve yüz yıllar boyunca takdir edilmektedir ve büyük bir kitle,kendi hareketlerinin o hazretin hareketinden kaynaklandığını belirterek bununa övünüyorlar. Hiç şüphesiz İmam Hüseyin’in her şeyden daha çok, insanlara tanıtan şey o hazretin hayırsever ve ıslahatçı hareketidir. O hazret kendi döneminin fasit hükümetini ıslah için kıyamı nedeni ile tarihin en büyük ıslahatçılarından tanınıyor. Ümmetin hayrını isteyen ve toplumu ıslah etmek için çok kutsal bir hedefe ulaşmak için her şeyden vazgeçen ve bu uğurda hatta kendi can ve malını değil, ailesini bile feda eden, böylece İslam öğretileri ve öz Muhammed-i maarifin canlı kalarak tahrife uğramamasına çalışan bir ıslahatçı.