Amerika'nın kaçışı ardından Afganistan'ın durumu
Amerika işgal güçlerinin Afganistan'dan son askerini 30 Ağustos tarihinde adeta kaçarcasına rezaletle çekmesinden bir yıl geçiyor. Gerçi Washington kendi iddiasına göre Afganistan işgaline son vererek bu ülkeyi kendi haline bırakmıştır, fakat Beyaz Saray'ın politikaları ve tutumları, Afganistan'ı hala rehin aldığını ve ülke halkının sorunlarını daha da yoğunlaştırdığını gösteriyor.
Mazlum ve savunmasız Afganistan halkının her zamankinden daha ziyade maddi ve ekonomi yardımlarına ihtiyaçları olduğu bir ortamda, mal varlıkları ve paralarının Amerika tarafından el konularak bloke edilmesi, bir çok ekonomi sorunla karşı karşıya olan Afganistan halkının servetinin açıkça çalınması ve yağmalamasıdır. Amerika sözde Doha anlaşmasını ihlal ettiğini iddia eden Taliban grubunu cezalandırmak için Afganistan'ın yaklaşık 10 milyar dolarlık mal varlığına el koyarak, kabil'e bu parayı kullanma izni vermiyor.
Aslında Amerikan işgal güçlerinin Afgaistan'dan çekilmesinden bir yıl geçmesine rağmen bu ülke hala washinton tarafından rehin alınmış vaziyettedir. Afganistan'da aniden yaşanan siyasi değişiklik ve Afganistan halk kesimleri arasında oluşan endişe, milyonlarca Afganlının avare olması ve anavatanlarından kaçarcasına diğer ülkelere sığınmasına neden oldu. Gerçi bu durum son 20 yılda süren Amerikan işgali boyunca da devam etti fakat son bir yılda, güvenlik sorunları ve endişelerin yoğunlaşması ile çok daha yoğunlaşarak sürdü. Bu da Amerika’nın 2001 yılına güvenli bir Afganistan inşa etme iddiası ile bu ülkeyi işgal etmesine rağmen, bu ülkeyi güvenli bir duruma getirmezken üstelik Afgan halkını kendi ev ve barkından daha da avare ettiğini gösteriyor.
Burada haber çevrelerinin dikkat etmediği ve üzerinde durmadığı önemli konulardan biri, işgalcilerin Afganistan halkına karşı insanlık dışı davranışları ve tutumlarıdır. Amerika işgal döneminde haberlere uygulanan tüm sansürlere rağmen Amerikalıların Afganistan halkına karşı işkence, eski cumhurbaşkanı Hamit Karzay’ın tabiri ile haydutluk olan başına buyruk tutuklamalar ve gece yarısı baskınlar, hatta düğün veya cenaze törenlerine yapılan füzeli ve hava saldırıları gibi kötü davranışları, Amerikan güçlerinin Afganistan’ı işgal ettiği 20 yıllık süreçteki cinayetleridir. Bu yüzden Afgan halkının günümüzdeki esef verici ve içler acısı durumunun Amerika’nın yıllarca işgalinin sonucu olduğunu ve bugün yaşananların Afganistan’daki Amerikan cinayetlerinin boy aynası olduğunu unutmamak gerekir.
Amerika’nın işgal sürecinde sebep olduğu yıkımlar, Afganistan halkının on yıllar boyunca telafi edemeyeceği ve sorunları gideremeyeceği kadar derin ve geniş bir alanı kapsıyor. Yapısal, maddi ve ekonomik hasarlara ilaveten Afganistan halkının yaşadığı sosyal, psikolojik ve tıbbi travmalar ve hasarlar ise nesiller boyu bu mazlum halkın arasında devam edeceği görünüyor. Amerika’nın işgali sürecinde kullandığı silahlar ve bombaların, on yıllar boyunca Afganistan’da fiziksel ve zihinsel hasarlara, engelli bebeklerin doğmasına sebep olabileceği tahmin ediliyor. Fakat Amerika Afganistan’ı 20 yıllık işgali boyunca 100 milyarlarca dolar harcadığını ve işgal ordusunun da, Afganistan sorunlarının giderilmesi ve bu ülkede güvenliğin sağlanması bağlamında büyük kayıplar verdiğini iddia ediyor.
Fakat Amerikan işgal güçleri 20 yıllık işgalleri boyunca bizzat ülke halkının katliamına ve güvensiz ortamda yaşamalarına sebep olduklarını gösteriyor. Nitekim Amerikan işgal güçlerinin ölen Afganların naaşlarına çirkin saldırlarda bulunması ve hatta onları parçalamaktan bile çekinmedikleri görüntüleri günlerce dünyanın özgür medyasının gündeminden düşmedi.
Amerika’nın Afganistan ve diğer bazı ülkelere sızma ve varlığını güçlendirme araçlarından biri, terör grupları oluşturmak ve onları güçlendirmektir. Zira bu sayede oluşan kriz, Amerika’nın askeri varlığı için haklı bir bahane olarak gösterilebilir.
Tabi ki Afganistan da bu kaideden müstesna değildir. Amerika burada El-Kaide gibi terör grupları oluşturarak kendi şom hedeflerini gerçekleştirmeye çalıştı. Halen Afganistan’da varlığını sürdüren El-Kaide’ye ilaveten IŞİD terör grubunun da bizzat Amerika tarafından bu ülkeye taşınması ile terör grupları sayısı daha da arttı, öle ki Afganistan eski yetkililerinin belirttiğine göre bu ülkede en az 20 terör örgütü Afganistan’ın güvenliğini daha da tehlikeye atıyorlar. Afganistan’da bunca terör örgütü faaliyet yaparken Amerikan işgal güçleri de son 20 yılda ülkede yaşanan büyük ve kanlı terör saldırılarına karışarak halk arasında korku ve dehşet saçmaya, böylece her türlü Amerikan karşıtı itirazların önünü kesmeye çalıştır.
Bu bağlamda Afganistan meseleleri uzmanı Ali Vahidi 20 yıllık Afganistan işgali boyunca ülkenin ekonomi ve sanayi altyapısının büyük hasar görerek imha edildiğini, öyle ki onları tekrar inşa etmek için uluslararası yardıma ihtiyaç olduğunu belirtiyor.
Bu arada Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi bazı ülkeler sözde Afganistan halkı sorunlarının çözümü iddiası ile bu ülkenin havalimanları ve hava taşımacılığı sisteminin kontrolünü ele alarak, bu ülkede kendi çıkarlarını ağlamaya ve hatta Siyonist rejim israil’in ayağını bu ülkeye açmaya çalışıyorlar. Bu yüzden bölge dışı güçlerin Afganistan’daki varlığı, NATO ve Amerika’nın işgalinden daha az tehlikeli değildir.
Afganistan meseleleri uzmanlarından Seyyid Hüseyni’ye göre Amerika’nın Afganistan’dan sorumsuzca çekilmesi, bazı ülkelerin Afganistan’da bir konum kazanma iştahlarını kabarttığını, böylece Taliban’ın ülke sorunlarını çözme bağlamındaki zafiyetini suiistimal etmelerine sebep olmuştur.
Fakat buna rağmen Afganistan’a komşu olan ülkeler, özellikle de İran İslam cumhuriyeti her zaman Afganistan halkının yanında durarak onların sorunlarını çözmek için yardımlarına devam ediyor.
Afganistan meselelerinin bir diğer uzmanı Ebulfazl Zohrevand de bu bağlamda şöyle diyor: İran İslam cumhruiyeti son 40 yılda her zaman Afganistan halkının yanında durdu ve hiçbir zaman onları yalnız bırakmadı. Amerikan güçlerinin Afganistan’dan çekilmesi ve bir çok yeni sorunun yaşanması ardından bile İran İslam cumhuriyeti Afganistan halkına hiçbir yardımdan çekinmedi ve her zaman onların yanında durdu.
Amerika’nın Afganistan işgali döneminde güvenlik ve ekonomi sorunlarına ilaveten hala sürmekte olan bir diğer sorun, uyuşturucu ekimi ve üretimidir. Öyle ki Afganistan dünyanın en büyük uyuşturucu üretim ülkesine dönüşmüş vaziyette.
Türkiye Dışişleri Bakanlığı sitesinde verilere göre Afganistan’da afyon ekimi yapılan alan 2003 yılında 80 bin hektar iken, 2004 yılında 131 bin hektara çıkmış, yani ekim yapılan alan miktarında %64’lük bir artış meydana gelmiştir. Keza, afyon üretimi 3600 tondan, %17’lik bir artışla 4200 tona çıkmıştır.
Halihazırda 3 milyon Afgan, bir başka deyişle, ülke nüfusunun %12’si uyuşturucu ekonomisinden gelir elde etmektedir. Bunların 2.3 milyonunu afyon ekimi yapan çiftçiler ve toprak sahipleri, geriye kalan 700 binini de afyonun işlenmesi süreci ve uyuşturucu trafiğinde istihdam edilenler oluşturmaktadır.
Afganistan, uyuşturucunun üretim merkezi olmaya devam ederken Taliban yönetime gelmeden önce afyon üretiminde dünya birincisi olan Afganistan, Taliban sonrası da birinciliğini koruyor. Öyle ki dünya genelinde uyuşturucu maddesinin yüzde 80'i Afganistan'daki afyon maddesinden üretiliyor.
Afganistan'daki afyondan üretilen Heroin maddesi, Avrupa pazarının yüzde 95'ini oluşturuyor.
Yirmi yıl boyunca Afganistan'da işgalini sürdüren Amerika, Afganistan'da uyuşturucu üretimini durdurmak için 15 yıl içerisinde 8 milyar dolar para harcadığını iddia ediyor fakat buna rağmen, ülkedeki afyon üretimi daha da yayılarak birkaç katına ulaştı.
BM Uyuşturucu ve Suç Ofisi UNODC'in yayımladığı 16 Kasım 2021 tarihli bir raporda, Afganistan'ın 2021'de 6 bin 800 ton afyon hasat edildiği belirtildi.
UNODC tarafından geçen yıl Ekim ayında yayımlanan rapor da yaklaşık bir milyon Afgan'ın (15-64 yaş arası) uyuşturucu bağımlısı olduğunu gösteriyor.
Ülkenin toplam nüfusunun yüzde 8'ini oluşturan bu oran, dünya ortalamasının iki katına tekabül ediyor.
Birleşmiş Milletler'in (BM) bildirdiğine göre, 2005 yılında tahmini 200 bin afyon ve eroin bağımlısı söz konusu iken, bu sayı 2009 yılında 1 milyona, 2015'te ise yaklaşık 1,9 milyona yükselmişti.
Başkent Kabil'de bulunan bin yataklı İbni Sina Hastanesi, bin 200 uyuşturucu bağımlısını tedavi ediyor. Hastanede 1 ile 6 ay boyunca tedavi gören hastaların çoğu gençlerden oluşuyor. BM'nin raporuna göre, afyon bağımlıların sadece yüde 10'u tedavi görebiliyor. 700 binden fazla Afgan uyuşturucu tedavisinden mahrum.
Uyuşturucu kaçakçılığı ile mücadelede yine İran İslam cumhuriyeti, dünyanın önde gelen ülkelerden biri olarak her yıl yüzlerce ton uyuşturucuya el koyarak imha ediyor. Bu uğurda ülkenin resmi verilerine göre uyuşturucu kaçakçılarla verilen mücadelede bugüne kadar binlerce şehit verirken om binlerce de güvenlik görevlisi yaralanmıştır.
İran’ın bu bağlamdaki mücadelesi BM resmi makamları tarafından da takdir edilmiştir.
Her hal karda gerçi Amerikan işgal güçleri fiziki olarak Afganistan topraklarını terk ettiklerini iddia ediyorlar fakat Washington’un bu ülkenin içişlerine müdahale planları vekalet yöntemleri ve istihbarat güçlerinin görevlerine devam etmesi gibi şekillerde devam ediyor ve bu konuyu hafife almamak gerekir.
Bu konu Amerika için önemlidir, çünkü ülkenin Afganistan işgalinin yirmi yılı boyunca kamu kültürünü değiştirme çabaları, milyonlarca dolar harcamasına ve düzinelerce Batılı kültür kurumu kurmasına rağmen başarısız olurken Afganistan'da kalıcı olması için sivil ve güvenlik şeklinde sağlam bir konum sağlayamadı.
Bu nedenle Amerika, Afganistan'da istihbarat tedbirlerinin yanı sıra etnik gruplar ve dinler arasında bölücülük ve fitne politikası izlemeye devam ediyor.