Ocak 11, 2021 11:38 Europe/Istanbul

İşgal edilen Irak'ta askeri stratejilerin çıkmaza girmesi sonucu Amerika ve stratejik ortakları uzun vadeli çıkarlarını temin etmek yolunda ve Irak'taki bozuk imajlarını düzeltmek için yumuşak güce odaklanmaya başladı.

Bir yıl önce, Washington Batı Asya Politikaları Enstitüsü'nde uzun yıllar çalışan ve ABD'nin eski Batı Asya elçisi olan Amerikalı diplomat ve yazar Dennis Ross, 24 Aralık 2019 tarihli bir köşe yazısında şunları yazdı: "ABD ve Irak'ın birlikte çalışmasının güncellenmiş şekli, Stratejik Çerçeve Anlaşması dahilinde 2008 taahhütlerinin derinleştirilmesidir. "

Bu köşe yazısında, yazar Amerika Birleşik Devletleri'nin Irak'taki rolüne ve onu sürdürmenin önemine değinmiş ve İran'ın bu ülke halkı üzerindeki etkinliği ve nüfuzu konusundaki endişelerini dile getirmiştir.

Gerçek şu ki, ABD'nin bölgeye müdahaleleri, askeri çıkarmalar, Siyonist ve terörist IŞİD'e tam destek gibi bariz askeri yöntemlerle yapılmasının yanı sıra, aldatıcı ve sahte manşetlerle geniş bir kültür ve medya savaşı dahilinde de sürdürülmektedir. 

Bu müdahalelerin başlıca bir örneği, Bağdat'taki ABD Büyükelçiliği ve ABD Dışişleri Bakanlığı Kültür Ofisi tarafından tasarlanan ve Iraklılar arasında uygulanan Irak Genç Liderler Değişim Programıdır (IYLEP).

Bu program  Iraklı uzmanlar ve yetkilileri de kaygılandırmıştır. Bu çerçevede Iraklı yetkililer  bu programa katılan  katılımcıların ahlaki değerlerinin yok olması hususunda uyarılarda bulunmuşlardır.  Bu doğrultuda bu programın arka planında, perde arkasında neler olduğu merak edilmektedir.  Bu programın  Amerika ile Irak arasında imzalanan stratejik anlaşmanın bir parçası olduğu  söylenmektedir. 

Bu programın detaylarına odaklanmadan önce  biraz geçmişi kurcalamakta ve bu tür programların köklerine inmekte fayda vardır. 

21. yüzyılın başındaki en önemli olaylarından biri de 2003 Irak Savaşı idi. Bu savaş Irak'taki  ABD etkisinin başlangıcıydı. Amerika liderleri, Irak'ın işgaline yönelik BM Güvenlik Konseyi'nden destek almak için Şubat 2003'ten itibaren belgeler hazırladılar.  Amerika'nın tüm çabalarına rağmen, belgelerin zayıf olması nedeniyle Irak'a karşı bir savaş başlatmak konusunda uluslararası bir fikir birliğine varılmadı.  Ancak 20 Mart 2003'te Amerika, İngiltere ve Polonya ordularının doğrudan ve diğer 29 ülkeden gelen kuvvetlerin eşliği ile Irak'ın işgali süreci başladı. Tabii ki ilk kez Amerika dönem Başkanı George W. Bush, savaş sırasında ilk kez amacının Irak rejimini değiştirmek olduğunu söyledi.

Bush yönetiminin işgal sonrası Irak için hiçbir planı yoktu ve Irak'taki sosyal duruma ilişkin bilgi eksikliği ve derin ihtilaflar nedeniyle stratejisini birkaç kez değiştirdi. Öyle ki bu stratejiler, politikacılar, seçkin şahsiyetler ve Amerikan halkının ve bölgedeki ve dünyadaki birçok ülkenin kamuoyunun karşı çıktığı stratejiler oldu.  Öte yandan, Irak'ta ABD'nin savaşı başlatma bahanesi olan faktörlere dair hiçbir iz de bulunamadı.

Bush, eleştirilerin ardından 10 Ocak 2007'de nihayet Amerika'nın Irak'taki stratejisinin yanlış olduğunu kabul etti ve o tarihten itibaren anlaşma meselesi ve Amerika'nın Irak'tan çekilmesi ve Irak'ta devam eden kültürel diplomasi ve yumuşak güç programlarına yönelik yaklaşım değişikliği gündeme geldi.  Böyle bir anlaşma da sıcak bir şekilde ele alındı. Bu anlaşma, Irak ile Amerika arasında tarım, ticaret, kültür, ekonomi, eğitim, enerji, sağlık, toprak güvenliği, içişleri, adalet ve ulaşım alanlarında işbirliğine dayanıyordu ve  27 Kasım 2008'de tarihinde Irak parlamentosu tarafından onaylandı.  2011'de Amerika kuvvetlerinin önemli bir kısmının geri çekilmesiyle Amerika'nın Irak'taki yeni yaklaşımı da uygulanmaya başladı. 

 Kültürel diplomasi, ortak değerlere dayalı mutabakat ve anlaşmalar tasarlamak ve oluşturmak için uluslar arasındaki etkileşim düzeyini yükseltme girişimi olarak tanımlanmıştır. Daha detaylı bir tanıma göre kültürel diplomasi, ortak kavramlara ulaşmak ve milletler arasında karşılıklı anlayışı güçlendirmek için fikir, bilgi, sanat, yaşam tarzı, değer sistemi, gelenek ve inançların değiş tokuşu ve takasıdır.  Uluslararası ilişkiler alanında, bu değişim dış politikayı etkilemek için yapılır ve diğer ulusların etkisine ve nüfuzuna izin veren yumuşak güç uygulamasının açık bir örneği olarak düşünülebilir.

Savaşın başlangıcından itibaren Amerika, Irak'taki askeri varlığını sona erdirmesi gerektiğini bilerek ve kültürel arenayı etkilemeyi düşünerek Batı kültürüne sahip bir Arap ülkesi modeli inşa edip ülkede ve ardından Batı Asya'daki  varlığını pekiştirmek için  Irak'ın sosyal ve kültürel değişimine odaklandı.  Bu nedenle, bu ülkedeki askeri ve kaba kuvvete dayalı varlığının yanı sıra,  aynı zamanda, Irak'ta çeşitli Amerikan kurumlarının varlığıyla, yumuşak güç ve kültürel diplomasinin hayata geçirilmesi için temelleri atmaya başladı.

 Böylelikle 2011 yılından itibaren Amerika askeri birliklerinin Irak'tan çekilmesinin ardından, Amerika'nın kültürel diplomasisi ve yumuşak gücü aktivistleri ve kurumları Irak'ta kaldı ve kapsamlı faaliyetlerini sürdürdü. Barack Obama 31 Ağustos 2011'de yaptığı konuşmada, "Askeri varlığımız azaldıkça, Irak'a destek olmak için giden özverili siviller, diplomatlar, sağlık görevlileri ve danışmanlarımız artmaktadır."dedi.

Güvenlik anlaşması taslağı ise, Amerika askeri varlığının zamanının sona ermesi dolayısı ile 2008 ortalarında Amerika  tarafından önerildi. Kasım 2007'de, Amerika Başkanı George W. Bush ve Irak Başbakanı Nuri el-Maliki, güvenlik, siyasi ve ekonomik olmak üzere üç ayağı kapsayan iki ülke arasında uzun vadeli işbirliği konusunda bir mutabakat anlaşması imzaladılar.

Amerika'nın Batı Asya'daki hegemonik politikasının devamı niteliğindeki bu güvenlik anlaşması, Irak'ı uzun süre doğrudan Amerika'nın  etkisi altına almakla kalmayacak, aynı zamanda Batı Asya'daki diğer Amerika hedeflerini de etkileyecekti.  Örneğin, bu anlaşmanın 19. Maddesi, aşağıdaki hususları içermektedir: "  Amerikalı sivil kurumlar, temsilcileri ve tarafları olan şirketler,  arsalarını ve alt gruplarını yönetmek amacı ile  posta büroları, bankalar, mağazalar, ilaç ve diğer ticari mallar satış merkezleri ve de telekomünikasyon merkezleri kurabilirler ve bu merkezleri hem de hiçbir ruhsatları olmadan kullanabilirler. "

Bu maddenin 4. paragrafında,  Amerikalı hizmet merkezleri ve enstitülerinin  vergi ödemekten 15'inci ve 16'ncı maddelere göre muaf oldukları belirtilmiştir.  Ayrıca bu merkezlerin  Amerika'daki düzene göre yönetilecekleri belirtilmiştir. 

Bu anlaşmanın dikkatli bir şekilde incelenmesi, Amerika'nın Irak'ta Birleşmiş Milletler Teşkilatı'nın  yerini almak istediğini, ve Irak'ı yöneten Birleşmiş Milletler Teşkilatı anlaşmasının yedinci bölümünü yani mandacılığı  uygulamak istediğini göstermektedir. Başka bir ifade ile Amerika, Irak'ı kendi mandasına çevirmek istediği aşikardır.  Amerikalılar, kendi vatandaşlarının böyle bir düzen içerisinde  Irak'a uçuşları ve seyahatlerinin denetlenmeden ve gümrük vergileri ödemeden gerçekleşmesini istiyorlar. 

‌ Amerika Birleşik Devletler Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID), John F. Kennedy'nin başkanlığı sırasında 1961'de kuruldu ve 2007'de stratejik bir planın parçası olarak Dışişleri Bakanlığı ve Savunma Bakanlığı ile resmi olarak ortak bir organ haline geldi ve gelişti.  Amerikan kültürel diplomasisinin temel araçlarından biri olan Birleşik Devletler Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID), Irak toplumunu entelektüel, kültürel, ekonomik ve politik açılardan etkilemek için her yıl Irak'ta kapsamlı faaliyetler yürütmektedir.

"Irak'a Amerika'nın Kültürel Yaklaşımı 2014" başlıklı araştırmanın sonuçları, ajansın Irak'taki faaliyetlerine ilişkin ilginç noktaları ortaya koyuyor. Buna göre, bu ajansın faaliyetlerinin içeriğinin analizi, bu kurumun temsilcilerinin yılın tüm aylarında ve farklı yönetim formatlarında çalıştığını, ancak en büyük faaliyet hacminin Şubat ve Mart aylarında gerçekleştiğini göstermektedir. Bu faaliyetlerin çoğu eğitim atölyeleri, destek ve danışmanlık oturumları şeklinde gerçekleştirilmiştir.   Ajans, özellikle de  yönetim becerilerinin arttırılması ve yeni etkinlikler alanında danışmanlığa odaklanmıştır. 

İlginç bir nokta da , Amerika‌ Birleşik Devletleri Uluslararası Kalkınma Ajansının  Irak'taki idari ve yürütme sistemi ve yönetim reformuna özel  olarak odaklanmasıdır. Amerika ‌ Birleşik Devletleri Uluslararası Kalkınma Ajansı programlarının asıl muhatabı ise Iraklı sorumlular ve yetkililer oldu. ‌ Amerika Birleşik Devletleri Uluslararası Kalkınma Ajansı neredeyse gelişmiş olan Erbil, Bağdat ve Basra gibi üç eyalete odaklanmıştır. Amerika Birleşik Devletler Uluslararası Kalkınma Ajansı Irak'ın ücra ve marjinal bölgelerinde daha az aktiftir. Bu nedenle, ülkenin daha gelişmiş bölgelerine  odaklanmak, ABD'nin Irak politikasında daha önemli bir konuma sahiptir. 

‌ Amerika Birleşik Devletler Uluslararası Kalkınma Ajansı politikaları, bir eğitim deneyimi için, programlarının uygulanmasında Irak kurum ve kuruluşlarından yardım isteme ve onları da bu sürece katmaya dayalıdır. Amerika Birleşik Devletleri'nin Irak'a yönelik baş vurduğu en sık kültürel yaklaşımı, ‌ Amerika Birleşik Devletleri Uluslararası Kalkınma Ajansı programlarına Başbakan ve eyalet konseylerinin desteğini sağlamasıdır. Bu nedenle Amerika ‌ Birleşik Devletler Uluslararası Kalkınma Ajansı ile Irak'taki hükümet kurumları arasında yüksek düzeyde bir koordinasyon olduğu açıktır. Amerika ‌ Birleşik Devletleri Uluslararası Kalkınma Ajansının son yıllardaki ana odak noktası, Iraklı yetkililer arasında siyasi eğitimi arttırmak ve idari ve yönetim personelin eğitimi olmuştur. Bu ajans sağlık gibi genel konulara daha az ilgi göstermektedir. Bu siyasetler Amerika hükümetinin Irak'taki önceliklerini açıkça göstermektedir. 

Etiketler