2021 yılında Lübnan’ın en önemli gelişmeleri
(last modified Tue, 28 Dec 2021 11:33:12 GMT )
Aralık 28, 2021 13:33 Europe/Istanbul

2021 yılında bazı ülkelerin önemli gelişmelerini gözden geçirdiğimiz yıl sonu programımızda sizlerle birlikteyiz. Bugün 2021 yılında Lübnan’ın en önemli gelişmelerini gözden geçirmek istiyoruz. Birlikte dinleyelim.

Lübnan 2021 yılında çeşitli alanlarda önemli gelişmelere sahne oldu. Lübnan’da siyasi çıkmaz 2021’in ortalarına kadar devam etti. Siyasi çıkmaz 4 Ağustos 2020’de Beyrut’ta meydana gelen korkunç patlamanın ardından başladı ve Başbakan Hassan Diyab istifa etmek zorunda kaldı. Öte yandan Mustafa Edip yeni kabineyi kurmakta başarısız olunca, Saad Hariri Ekim 2020’de dördünce kez yeni kabineyi kurmakla görevlendirildi. Ancak Hariri 9 ay sonra Cumhurbaşkanı Mişel Avn ile anlaşmazlığı ve Avn’ın kabineyi kurma sürecine müdahale etmesini gerekçe göstererek yeni kabineyi kuramadığını ve bu yüzden görevinden istifa ettiğini açıkladı.

Lübnan’da Saad Hariri’nin yeni kabineyi kurmakta başarısızlığının esas nedeni, Cumhurbaşkanı Mişel Avn ile yaşadığı anlaşmazlıkla ilgiliydi. Hariri istifa açıklamasında Cumhurbaşkanı Avn ile uzlaşamadığını ve bu yüzden yeni kabineyi kurma görevinden çekildiğini belirtti.

Lübnan Cumhurbaşkanı Avn da Hariri’nin açıklamasına gösterdiği tepkide, Hariri hazırladığı kabine listesinde hiç bir değişiklik yapılmasını istemediğini, kabineyi kurmakla görevlendirilen kişinin Cumhurbaşkanı ile anlaşma ilkesini kabul etmemesi, önceden bu görevden çekilme kararı aldığını gösterdiğini belirtti.

Saad Hariri’nin istifa etmesi üzerine Cumhurbaşkanı Mişel Avn, Necip Mikati’yi yeni kabineyi kurmakla görevlendirildi. Mikati parlamentoda 72 olumlu oyla yeni kabineyi kurma görevini üstlendi.

Lübnan parlamentosunun 128 sandalyesi bulunuyor. Son parlamentoda iki milletvekili vefat etti, 8 milletvekili de istifa etti ve böylece parlamentoda milletvekili sayısı 118 oldu. Oylamada 42 milletvekili Mikati için olumsuz oy kullandı ve bir milletvekili de Lübnan’nın BM eski büyükelçisi Navaf Selam’a oy verdi. Mikati iki ay sonra Lübnan’ın yeni kabinesini kurarak bu ülkeyi 13 ay sonra siyasi çıkmazdan kurtardı.

Ancak Lübnan’da yeni kabinenin kurulması bu ülkenin siyasi çıkmazdan kurtulmasının sonu olmadı ve bu kez S. Arabistan bu ülkeye uyguladığı baskı ile Lübnan’la Fars körfezi iş birliği konseyi FKİK ülkeleri arasında yeni bir siyasi krizi tetikledi.

Mikati kabinesinin enformasyon Bakanı George Kardahi bu göreve atanmadan yaklaşık bir ay önce El Cezire kanalına verdiği demeçte açıkça Yemen tecavüzü durdurulması ve Suud rejimi ve FKİK’teki müttefikleri Yemen milletine dayatılan beyhude savaşa son vermeleri gerektiğini belirtti. Bakan Kardahi’nin bu sözleri 26 Ekim’de El Cezire’de yayımlandı ve S. Arabistan ve FKİK’in üç üyesinin tepkisine yol açtı.

Riyad yönetimi Bakan Kardahi’nin sözlerine gösterdiği tepkide Beyrut büyükelçisini geri çağırdı ve Lübnan büyükelçisinden de Riyad’ı terk etmesini istedi. Bu sürece BAE, Bahreyn ve Kuveyt de eşlik etti.

Öte yandan Suud rejiminin baskılarını arttırması ve Lübnan’da konu üzerine anlaşmazlıkların tırmanması üzerine Bakan Kardahi görevinden istifa etti. Kardahi istifa ettikten sonra yaptığı açıklamada, Lübnan’a uygulanan bu baskı aslında onun sözleri yüzünden değil de, Hizbullah’ın Lübnan’daki varlığından kaynaklandığını belirtti. Nitekim S. Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan da bu noktaya temasla Lübnan’la krizin kökleri Hizbullah’ın bu ülkeye hakim olmasına dayandığını ifade etti.

Lübnan 2021 yılında önemli güvenlik gelişmelerine de sahne oldu. Ağustos 2020 patlamasının yıl dönümünde Akar bölgesinde bir yakıt tankeri infilak etti, olayda yaklaşık yüz kişi hayatını kaybetti veya yaralandı.

Söz konusu yakıt tankeri 15 Ağustos 2021’de Lübnan’ın kuzeyinde Akar bölgesinde yer alan Talil sitesinde infilak etti. Olaydan sonra bir açıklama yapan Talil belediye Başkanı, patlama, vatandaşların benzin almak için olay yerine akın etmeleri ve bir kişinin çakmağını kullanması üzerine meydana geldiğini belirtti.

Lübnan’da 2021 yılında meydana gelen bir başka güvenlik olayı, 14 Eylül cinayetiydi. Lübnan halkı Beyrut limanında meydana gelen patlamanın dosyasıyla ilgilenen yargıç Tarık Bitar’ın dosyada taraf tutmasını kınamak üzere Beyrut’ta barışçıl protesto eylemi düzenledi. Yargıç Bitar yargı temeline dayanmayan siyasi bir karar alarak Lübnanlı bazı eski bakanların ve milletvekillerinin hakkında tutuklama kararı çıkardı. Protesto eylemi sırasında kimliği belirsiz kişiler protestocuların üzerine ateş açtı; olayda yedi protestocu hayatını kaybetti, altmış kişi de yaralandı.

Olayın ardından Hizbullah ve Emel hareketleri ortak bir bildiri yayımlayarak, protestoculara ateş edenlerin Batı yandaşı ve Suud rejimi tarafından mali destek gören 14 Mart hareketine bağlı Samir Caca liderliğindeki Lübnanlı güçler partisine bağlı kişiler olduğunu belirttiler.

Bu saldırı Amerika’nın Lübnan’da direniş eksenine karşı bazı sinsi hareketlerde bulunmaya başladığı bir sırada gerçekleşti.

Saldırıya tepki gösteren Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah, Lübnan’da bir parti Beyrut’un Zahiye semtinde yaşayan insanların sürekli kaygı içinde yaşamalarını ve Şia Müslümanları Lübnanlı Hristiyanların düşmanı göstermeye çalıştığını belirtti. Nasrallah şöyle ekledi:

Bu partinin lideri komşularımıza farazi bir düşman türetme peşindedir. Onun amacı ise kendi partisini Hristiyanların esas savunucusu gibi göstermektir. Bu partinin adı Lübnanlı güçler partisidir.

Aslında Seyyid Hasan Nasrallah’ın açıkça Samir Caca’a karşı tavır sergilemesinin amacı, ABD, S. Arabistan ve siyonist rejim İsrail’in desteği ile Lübnan’ı iç savaşa sürüklemeye çalışan fitne ateşini söndürmekti.

Gerçekte Nasrallah sergilediği açık tutumu ile Lübnan’ın milli güvenliğine ve Hizbullah hareketine yönelik fitneyi Lübnanlı güçler partisine iade etmiş oldu. Lübnanlı gazeteci yazar Mahir Hatib konu hakkında yayımladığı makalesinde şöyle yazdı:

Seyyid Hasan Nasrallah’ın konuşmasının en önemli mesajı, Lübnan’da iç savaşı önlemek için iç caydırıcı bir denklem kurma çabasıydı.

2021 yılında Lübnan’da yaşanan bir başka önemli gelişme, ABD’nin bu ülkeye dayattığı kuşatmayı ve Sezar kanunu dayatmasını Hizbullah ve İran yardımıyla boşa çıkarmaktı. Yakıt krizi ile karşı karşıya bırakılan Lübnan Hizbullah’ın inisiyatifi ve İran’ın destekleri ile bu krizi aşmayı başardı. Hizbullah Genel Sekreteri Nasrallah 19 Ağustos’ta yaptığı konuşmada İran’ın yakıt taşıyan tankerleri Lübnan’a doğru yola çıktığını duyurdu.

Hizbullah Genel Sekreteri Nasrallah’ın bu hareketinden hemen sonra Amerika Ürdün’den Lübnan’a elektrik enerjisi verilmesine ilişkin bir plan sundu. Bu planın amacı İran’ın Lübnan’a yakıt göndermesini gölgelemek ve İran ve direniş karşıtı propaganda yapmaktı.

Amerika bu planı üzerinde manevra yaparken Hizbullah Genel Sekreteri Nasrallah bir açıklama yaparak, Lübnan halkı ABD büyükelçisinin söylediklerini uygulamak için en az 6 ila 12 ay zamana ihtiyaç duyulduğunu belirtti.

Öte yandan İran’ın Lübnan Hizbullah aracılığı ile yakıt gönderdiği haberi yayımlandıktan sonra bazı malum kişiler, muhalif medya organları ve TV kanalları Lübnan’da bu yakıtın bedeli nasıl ödeneceği yönünde kuşku uyandırmaya çalıştılar. Bu süreçte Lübnan direnişinin muhalifleri Hizbullah hareketini bu ülkenin ekonomisine müdahale etmekle suçlayarak imajını zedelemeye çalıştılar. Ancak Lübnan’da tarafsız medya organları İran’ın gönderdiği yakıtın Lübnanlı Şii iş adamları tarafından satın alındığını ve Hizbullah hareketi bu bağlamda İran’a hiç bir ödeme yapmadığını ilan etti.

Muhaliflerin tüm sabotajlarına karşın İran’dan Lübnan’a yakıt taşıyan ilk tanker Lübnan halkının yoğun ilgisi ile bu ülkeye ulaştı ve böylece hem Hizbullah hareketine karşı başlatılan karalama kampanyası boşa çıktı, hem de Lübnan’da yakıt krizi büyük ölçüde yatıştı.