Filistinli Çocuklarla Dayanışma Günü
İran takviminde 30 Eylül tarihi, "Filistinli Çocuklarla Dayanışma Günü" olarak adlandırılmıştır.
Hatırlanacağı üzere Miladi 30 Eylül 2000'de 12 yaşındaki Filistinli çocuk "Muhammed ed-Devre" ikinci intifada olarak bilinen el-Aksa İntifadası'nın ilk günlerinde babasıyla birlikte evlerine giderken Gazze'de Siyonist rejimin askerlerince kurşunla hedef alınarak şehit oldu.
Siyonist askerler, Filistinliler'e yönelik 45 süreyle ateş açtılar, Muhammed ed-Devre'nin babası, oğlunu kendi arkasına alarak korumaya çalıştı, ancak sonunda sahte İsrail rejimi askerlerince şehit edildi.
Babasının arkasına saklanan Muhammed'in şehit olduğu an, Fransız 2 kanalının Arap muhabiri tarafından kaytedilerek, bu kanaldan yayınlandı.
Bu videoda, panik içindeki Muhammed ve babasının Siyonist rejimin askerlerinin ateşinden firar etmek için duvar kenarındaki bir varilin arkasına sığındığı ve Muhammed'in babasının küçük çocuğunu öldürmemeleri için sürekli işaret verdiği, ancak dakikalar sonra Muhammed'in hedef alınarak şehit olduğu ve cansın bedenin yere düştüğü an görülüyordu. Bu görüntüler hızla dünyadaki haber kanalarında yayınlandı ve bir kez daha dünya milletlerinin Siyonist rejimin cinayetlerinden öfkesine neden oldu.
İran İslam Cumhuriyeti'nde 30 Eylül, İranlı okul öğrencilerinin Filistinli direnişçi çocuklarla dayanışma amacıyla Filistinli Çocuklarla Dayanışma Günü olarak adlandırılmıştır. Ama dünya çapında özellikle insan haklarını savunduklarını iddia eden ülkeler ve uluslararası kuruluşlardan Siyonist rejimin bu cinayetine karşı hiçbir ses çıkmadı. Siyonist rejim yöneticileri de bu cinayetten pişmanlık duymadıkları gibi, Filistinli çocuklara işkence uygulamaya ve tutuklamaya devam ettiler.
Siyonistler için çocukları katliam etme, tutuklama ve işkenceden geçirme sıradan bir girişim sayılıyor.
Muhammed ed-Devre'nin acımasızca şehit edilmesi, Siyonistlerin işlediği cinayetlerin sadece küçük bir bölümünü teşkil ediyor. Filistin topraklarını 50 yıldan fazladır işgal eden Siyonist rejim, Filistinliler'e karşı sayısız hesapsız cinayet işlemiştir. Siyonistler ve terörist yerleşimciler, el-Aksa İntifadası'nın başından beri yüzlerce çocuk ve bebeği şehit etmiştir.
İsrail rejiminin işgalci askerleri, çocukları, okullarda ve oyun sahalarında ve hatta uyuma odalarında hiç acımadan aralıksız hedef alıyor. Çocuklar, silah, tank ve füzelerle Siyonistlerce vuruluyor, binlerce çocuk tutuklanıyor veya saldırılarda yaralanıyor, ancak dünyada bu cinayete tepki gösteren adalet ve özgürlük taraftarı seslerin sayısı çok azdır.
Cenevre Konvansiyonu uyarınca çocuklar ve kadınların hakları savaş ve bir ülkenin işgali sırasında korunması gerekiyor. 1977 yılında bu konvansiyona eklenen protokolde de, kadınlar ve çocuklara yönelik saldırı ve cinayetlerin savaş suçlusu mahkemelerinde saldıganların yargılanması gündeme getirilmiştir. Maalesef, uluslararası kurallar her zaman eşit şekilde uygulanmıyor ve onlara karşı çifte standartla davranılıyor.
Sahte İsrail rejimi bu örneklerden biri sayılıyor, işgal rejimi uluslararası kuralları çiğneyerek, uluslararası mahkemelerde yargılanma endişesi ve olumsuz sonuçlarından hiç korkmadan kendi cinayet tarihine her geçen gün yeni bir sayfa ekliyor. Siyonist rejimin en büyük hamisi sayılan ABD yönetimi de şimdiye kadar bu rejimin cinayetlerini kınayan onlarca kararnamenin onaylanmasına engel olmuştur.
Siyonist rejimi, cinayet, katliam ve terörizmden beslenen bir rejimdir. Çocuklar ve Kadınlar, geçen 70 senede Siyonist rejimin cinayetlerine en çok kurban olmuştur. Bu yüzden Siyonist rejim, çocuk katili rejimi olarak biliniyor. Filistinli çocuklar, Siyonistlerin onların ana vatanını işgal ettiği günden beri, hiç yüzleri gülmemiştir.
Yoksulluk, fakirlik, açlık, eğitimden yoksun bırakılma, sağlık ve refham imkanlarına sahip olmama, hapis, işkence ve esaret, Gazze Şeridi ve işgal altındaki Kudüs ve Batı Yaka'da yaygın biçimde işlenen insanlık dışı olgulardandır.
Siyonist rejim, yalan yere insan haklarını savundukları iddia edenlerin sessizliği eşliğinde, kararname ve cezalandırılma korkusunu yaşamadan bu cinayetlere imza atıyor.
Siyonistler, Batılı güçlerin en iyi şekilde bu cinayetlerini desteklediklerini biliyor.
Filistinli çocuklara işkence yapılması ve tutuklanması, Siyonistler'in günlük işlerinden biri haline gelmiştir.
İşgal rejiminin zindanları her zaman gerekçesiz yere veya suçları sadece taş atmak olan Filistinli çocuklarla doludur.
UNİSEF'in yıllık raporuna göre, her yıl yaklaşık 700 çocuk İsrail rejimi askerlerince tutuklanarak, işkenceye maruz kalıyor.
2000 yılından bu yana, 18 yaş altı 9 bin Filistinli tutuklanmıştır. Çocuk Hakları Komitesi de, Filistinli çocukların ordu ve polis güçlerine sistematik bir biçimde tutuklandığı ve hakaret içerikli müamele gördüklerini bildirmiştir.
Bu komitenin açıklamasına göre, işkencelerde Filistinli çocuklar en çok kafaları darbediliyor öyle ki bazen komaya giren, bazen de ruhsal ve psikolojik hastalıklara mübtela olan çocuklar oluyor.
Filistinli Çocukları Desteleme Derneği'nin bir üyesi, Siyonist rejimin hapishanelerindeki Filistinli çocukların durumun kötü olması hakkında şöyle söylüyor: "Çocuklar ve aileleri gece vakti gözleri kapatılarak gözaltına alınıp, zindana götürülüyorlar. Bu çocukların çoğu 12 yaşına bile girmiş değil, ancak sorgulama sırasında dayaklanırlar". Filistinli Çocukları Destekleme Derneği üyesi sözlerinin devamında, İsrail mahkemelerine götürülen Filistinli çocukların yaklaşık yüzde 98'in'n aslında hiçbir suç işlemedikleri halinde suçlu bulunduklarını ifade etti. Resmi verilere göre,2016 yılına kadar, küçük yaşta olan 438 Filistinli çocuk güvenlik gerekçelerinden dolayı tutuklanmıştır. Gayri resmi olarak tutuklanan Filistinliler'in sayısının bu rakamlardan çok daha fazla olduğu bildiriliyor.
22 Günlük, 8 Günlük ve 51 Günlük Gazze savaşlarında en fazla çocuklar kurban oldu. Oysa Cenevre Konvansiyonu'na göre, 17 yaş altındaki kişiler, çocuk sayılır ve onların korunması için önemli kanunlar koyulmuştur, bu kanunlar uyarınca, savaşlar ve çatışmalarda, çocuklar canlı insan kalkanı olarak kullanmamalılar, ayrıca tutuklanmamaları, işkence ve saldırıya maruz kalmamaları gerekiyor.
İşgal topraklarında, Gaze ve Batı Yaka'daki bütün çatışmalarda şehit ve yaralananların sayısına bakıldığına, çocuklar ve kadınların genellikle kurban oldukları anlaşılıyor.
Aslında, bu savaşların asıl kurbanlarını siviller teşkil ediyor. 22 Günlük Gazze Savaşı'nda yaklaşık 500 çocuk şehit oldu.
Siyonist rejimin İç Güvenlik Servisi'nin raporunda, 3. intifadanın başındaki operasyonlarda yaralananların yüzde 10'unun 16 yaş altındaki çocuklar olduğunu gösteriyor, kuşkusuz bu sayı bugüna kadar kat kat artmıştır.
Filistin'in işgal altındaki topraklarında çocukların hakları ihlal edildiğinde hiçbir kuşku yok, ancak Siyonist rejimin ismi, ABD ve diğer Batılı ülkelerin verdiği destek yüzünden, Çocuk Katili Rejimler Listesi'ne alınamamıştır.015