Suud rejiminin insan hakları anlayışı
(last modified Thu, 05 Jan 2017 14:52:23 GMT )
Ocak 05, 2017 16:52 Europe/Istanbul

Arabistan halkı 2 Ocak 2016’da bu ülkenin seçkin alimlerinden Şeyh Nemer Bakır Nemer’in idam cezasının uygulanmasına şahit oldular.

Başının kılıçla halkın gözü önünde vurulması şeklinde uygulanan bu karar dünyanın bağımsız medya organları ve şahsiyetler tarafından korkunç cinayet olarak yorumlandı.

Şimdi Arabistan’ın bu seçkin aliminin namertçe şehadet edilmesinin birinci yıldönümünde Arabistan’da insan hakları durumunu gözden geçirmek istiyoruz.

İnsan hakları çeşitli boyutları olan ve sadece tek boyutta ele alınmayan bir konudur. Uluslararası hukukta ve konvansiyonlarda insan hakları temel kuralları adı ile anılan bir kurallar mecmuası vardır. Yaşam hakkı, işkence yasağı, ayrımcılık yasağı, bilgi özgürlüğü, inanç özgürlüğü, din özgürlüğü, yasaların maziyi kapsamaması, insan hakları temel kurallarının birer parçasıdır ve asla ihlal edilemez ve asla saptırılamaz kurallardır ve hiç bir devletin bu kuralları gözardı etmemesi gerekir.

Buna göre insan hakları siyasi, güvenlik, yargısal, dini, hukuki, iktisai ve kültürel boyutları söz konusudur.

Aslında bu yasaların ihlali sadece kraliyet, otoriter ve üçüncü dünya ülkelerine özgü bir durum değildir ve bazı demokratik rejimlerde de bazı insan hakları kuralları ihlal edilmektedir.

Arabistan gibi iktidarın bir tek hanedanın tekelinde olduğu ülkelerde ise insan hakları temel kuralları güdümlü ve sistematik ve planlı bir şekilde çiğnenir ve bu durum bu ülkenin siyasi rejiminin zatında yer alan bir konudur. Nitekim Suud hanedanının insan hakları ihlalleri, bu ülkeyi dünyanın en büyük insan haklarını ihlal eden ülkelerin arasına yerleştirmiştir.

Arabistan’da insan hakları ihlal durumlarını çeşitli eksenlerde ele almak mümkün. Bu eksenlerin en önemli olanlardan biri, Arabistan vatandaşlarının siyasi haklarının ihlalidir. Suud hanedanı Arabistanlı vatandaşların siyasi haklarını ciddi bir şekilde ihlal etmektedir ve bu haklar esas itibarı ile Suud rejiminin politikalarında yer olmayan haklardır.

Bu arada vatandaşlık hakları insan haklarına kıyasla daha kısıtlı bir düzeyde yer alır, zira vatandaşlık hakları aslında uluslararası hukukun gözetilmesinin ilk merhalesidir ve bir ülke vatandaşlık haklarını gözetlemediği müddettçe o ülkenin yöneticileri için insan hakları kavramı anlamsızdır.

Arabistan’da vatandaşlık hakları asla gözetilmeyen haklardır. Vatandaşlık haklarına oy verme hakkı, seçilme hakkı, siyasi katılım, yetkililerin vatandaşlara hesap vermesi ve kadınların araç kullanma hakkı gibi hakları örnek vermek mümkün.  Arabistan’da kadınların oy hakkı yoktur ve erkekler de hiç bir gerçek seçimde oy hakkını özgürce kullanamamıştır. Suud rejimi kendini vatandaşlara hesap verme konusunda yükümlü görmememektedir. Aslında Suud rejimi sapkın Vahabi tarikatı ve radikal müftülerinin etkisi altında kadın haklarına gerici bir yaklaşımla yaklaşır. Kadınlar Arabistan’da oy hakkı veya araç kullanma hakkından mahrum bırakıldığı gibi, erkek kardeş, eş, erkek çocuk veya baba gibi bir erkeğin eşliği olmaksızın topluma çıkamamaktadır. Bu cinsiyet ayrımı yüzünden bazı uzmanlar ve insan hakları örgütleri Arabistanlı kadanlardan yasal azınlık ve erkeklerin isteklerine uymak zorunda olan kesim şeklinde söz etmektedir.

Arabistan’da vatandaşların güvenlik ve yargı hakları da Suud hanedanı tarafından açıkça ve en sert biçimde ihlal edilen haklardan sayılır. Bu bağlamda Arabistan’da 30 bin kadar siyasi tutuklunun bulunması, yargıdaki dosyaları uzun sürmesi, yargısız uzun süre hapis cezaları, hapishanelerde işkence ve şiddet uygulanması, mahkemelerde haksız kararların verilmesi, muhaliflerin işkence edilmesi ve başına buyruk gözaltı vakaları gibi durumları örnek vermek mümkün.

Yargı kurumu ve yargıçların Suud hanedanına tabi olması, yargıçların Suud hanedanının beğeneceği kararları vermesine yol açıyor. Bu çerçevede Arabistanlı seçkin alim Şeyh Nemer Bakır Nemer’in hakkında verilen karar en somut örnektir.  

Suud hanedanı Arabistan’da uyguladığı şiddete yasal kılıf uydurmak için terörle mücadele kanunu adı altında bir yasa çıkardı. Terörle mücadele kanunu gereği kim protesto eylemi veya oturma eylemi gibi itiraz mahiyeti olan eylemlere katılacak olursa veya reform için çağrı yapan belgeleri imzalarsa veya yetkilileri eleştirir veya Arabistan içinde veya dışında çeşitli siyasi teşekküllere katılırsa veya sanal ortamda bu teşekküllerle bağlı olduğunu beyan ederse, terörist sayılıyor ve on yıl hapisten idam cezasına kadar çeşitli cezalarla cezalandırılıyor.

Suud rejiminin zindanlarında yatan muhaliflere karşı davranış ise insan hakları ihlallerinin en bariz örneğidir. Suud güvenlik güçleri tutuklulara işkence uyguluyor. Bu bağlamda bir çok raporun yayımlandığı gözleniyor. Öte yandan insanların yargısız bir şekilde uzun süre hapiste tutulması da Arabistan’da vatandaşların yaşam hakkını ihlal eden en bariz insan hakları ihlalinin örneklerinden sayılır.

Dini haklar da Suud hanedanının en bariz şekilde ihlal ettiği haklardan biridir. Aslında Arabistan’da dini hakların ihlali en çok şii müslümanlara yönelik uygulanır. Şii müslümanlar Arabistan nüfusunun %10 ila %15 kadarını oluşturur. Bu insanların büyük bir bölümü Arabistan’ın doğusunda yaşamakta, fakat Medine ve Mekke gibi kentlerde ve yine Arabistan’ın güneyinde yer alan Necran bölgesinde de binlerce şii müslüman yaşıyor, ama hepsi en ilkel haklardan mahrum bırakılıyor ve dini ayrımcılıktan acı çekiyor.

Arabistanlı şii müslümanlar Bakan, belediye Başkanı, diplomat veya Suud rejiminin uluslararası kurumlarda temsilcisi olamıyor ve genellikle devlet erkanlarında işe alınmıyor veya işe alınsalar bile en alt kademelerde çalışmak zorunda kalıyor. Bir başka ifade ile Arabistan’da şii müslümanlar uygulanan dini ayrımcılık yüzünden devlet erkanlarında üst düzey mevkilerden dışlanıyor.

Arabistan’da şii müslümanlar yeni camiler ve yeni hüseyniyeler inşa edemiyor. Arabistanlı şii müslümanlar ayrıca kendi dini kitaplarını yayımlayamıyor, dini merasimlerini düzenleyemiyor ve kültürel faaliyetlerinde de kısıtlamalarla karşılaşıyor.

Arabistan’ın petrol kaynaklarının önemli bir bölümü bu ülkenin doğusunda yer alıyor. Bu bölgelerde yaşayan nüfusun önemli bir bölümünü şii müslümanlar oluşturuyor, fakat aynı zamanda Arabistan’ın en yoksul ve en mağdur kesimi sayılıyor. Gerçekte Suud hanedanının Arabistan’da etnikçilik yapması bu ülkede yaşayan şii müslümanları barışçıl protesto eylemi gibi en ilkel haklardan mahrum bırakıyor ve her türlü itiraz sesi en sert biçimde bastırılıyor. Nitekim Arabistan’ın doğusunda her türlü sosyal ve siyasi gelişme güvenlik meselesi olarak yorumlanıyor ve siyasi ve sosyal aktivistlere ve dini liderlere en sert biçimde davranılıyor.

Genel bir değerlendirmede Arabistan’da vatandaşların en ilkel haklarından sayılan vatandaşlık hakları ve yine insan haklarının en acımasız biçimde ihlal edilmesi ve özellikle yaşam hakkı ve dini özgürlük gibi ilkelerin çiğnenmesi bu ülkenin siyasi rejiminin en belirgin özelliklerinden sayıldığı söylenebilir. Bu duruma sebebiyet veren en önemli etkenler ise Arabistan’ın siyasi rejiminin saltanat düzeni ve bir tek hanedan tarafından yönetilmesi ve ayrıca sapkın Vahabi ideolojisinin etkisi altında olması ve özellikle Suud hanedanının işlediği insan hakları ihlallerinin küresel güçler ve BM gibi uluslararası kurum ve kuruluşlarca gözardı edilmesi ve ayrıca Suud hanedanının kutsal mekanları birer malzeme gibi kullanmasıdır.