Rusya ve Amerika Arasında Silahların Kontrolü Sürecindeki Tıkanıklık
Amerika'nın sansasyonel başkanı Donald Trump'ın başkanlık döneminin önemli özelliklerinden biri de hükümetinin uluslararası anlaşmalara ve ahitlere yönelik olumsuz yaklaşımı idi. Trump uluslararası anlaşmalar ve paktları özellikle de silahlanmayı kontrol eden anlaşmaları bir kenara bırakarak bu anlaşmalara karşı saldırgan bir tavır sergilemiş ve günden güne artan bir şekilde uluslararası kurallar ve ahitleri göz ardı etmiştir.
Trump yönetimi, 2 Ağustos 2019'da Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Antlaşması'ndan (INF) çekildikten sonra 22 Kasım 2019'da Açık Semalar Paktı'ndan da çekildi. Ayrıca Trump yönetimi, yeni START Antlaşması'nın uzatılması yolunda da birçok engel çıkardı. Bu anlaşma 5 Şubat 2021'de sona erecektir. Amerika'nın silahların kontrolü anlaşmalarına yönelik olumsuz yaklaşımı, Rusya'nın ABD'nin kilit bir rakibi olarak bu konunda ciddi endişesine yol açmış bulunuyor. Trump'ın kişiliği, davranışı ve performansı göz önüne alındığında, Trump'ın uluslararası anlaşmalardan, özellikle de silah kontrol anlaşmalarından ve paktlarından çekilme yaklaşımının sürdürülmesinden endişe duyan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ikili anlaşmaların sonuçlanması hususunda bir umudu yoktur. Kasım 2020'de Putin, ABD'nin Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Paktından çekilmesinden bu yana güvenlik risklerinin önemli ölçüde arttığına inandığını duyurdu.
2020 yılında Trump yönetimi, uluslararası anlaşmaları göz ardı etme ve terk etme genel yaklaşımı doğrultusunda, Rusya'nın anlaşmayı ihlal ettiği gerekçesiyle Açık Semalar anlaşmasından resmen çekildi. Açık Semalar Antlaşması, 34 ülke arasında, keşif ve gözetim uçaklarının, üye devletlerin toprakları üzerinden uçmasına izin veren bir anlaşmadır. Anlaşma 1992'de imzalanmış ve 2002'den beri yürürlüktedir. Soğuk Savaş sonrası dönemde güven inşa etmeye yönelik uluslararası çabanın bir parçasıdır ve askeri faaliyetlerde şeffaflık için en kapsamlı uluslararası anlaşmalardan biridir.
Bu anlaşma başlangıcından bu yana Rusya'nın askeri varlığını izlemek için Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupalı müttefikleri için önemli bir araç olmuştur. Trump yönetiminin Açık Semalar Antlaşması'ndan çekilme niyetini açıklamasından altı ay sonra, anlaşmaya katılımı 22 Kasım 2020'de resmen sona ermiştir. Washington'un Açık Semalar Antlaşması'ndan çekilme niyeti ilk olarak Ekim 2019'da açıklandı. Amerika, Rusya hariç tüm üye devletlerin tüm bölgelerini gözetleme uçuşları için uygun hale getirmeyi kabul ettiği ancak Rusya'nın bunu yapmadığı ve belli başlı sınırlandırmalar getirdiği bahanesiyle anlaşmadan çekildi. Moskova, halen Açık Semalar İttifakı üyesi olan Avrupalı NATO üyelerinin Rusya üzerinden keşif ve gözetim uçuşları hakkında ABD'ye bilgi vereceğinden giderek daha fazla endişe duymaya başlamıştır.
Rusya'nın Russia Today kanalı, bir raporda Moskova'nın diğer üyelerin Amerika ile bilgi ve istihbarat alışverişini askıya alma taahhüdünde bulunmaması halinde "Açık Semalar" anlaşmasından çekilebileceği konusunda uyarıda bulundu. Moskova, aynı zamanda NATO üyesi olan Açık Semalar Antlaşması'nı imzalayan diğer ülkelerden de bilgilerini Washington'a ifşa etmeyeceklerine dair gerekli güvenceleri henüz alamamış olmasından endişe duyuyor. Aslında Moskova ilk kez resmi medya organı aracılığı ile Açık Semalar Antlaşmasından çekilebileceğini bildirdi. Şimdiye kadar Rusya'nın tutumu, Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri'ni kapsayan bu önemli silahlanma kontrolü ve gözetim anlaşmasını sürdürmek olmuştur.
Trump yönetimi, son dört yılda silahlanmanın kontrolü anlaşmaları da dahil olmak üzere bir dizi uluslararası anlaşmadan çekildi. Rus siyaset uzmanı Sergey Orjonikidze'ye göre: "Şu anki ABD yönetimi, silahların kontrolü ile ilgili tüm uluslararası anlaşmaları yok ediyor."
Bu süreç, ABD'nin tek taraflı ve bencil yaklaşımı ve uluslararası anlaşmalara ve antlaşmalara aldırış etmemesine paralel olarak devam ediyor . Trump'ın bu yaklaşımı, çeşitli boyut ve yönlerden uluslararası hukuk ve anlaşmalara çok fazla zarar vermiş, aynı zamanda uluslararası standartlara saygı temelinde oluşturulan dünya düzenine ve güvenliğine de darbe indirmiştir. Halbuki Washington'un Avrupalı müttefikleri bile bunu eleştirmiştir.
Pek çok Avrupa ülkesi, Amerika hükümetinin uluslararası anlaşmalardan çekilme hamlesinden kaygı duyduklarını belirtmiş ve Beyaz Saray'ın yeniden düşünmesini umduğunu ifade etmiştir. Amerika içinde de ciddi karşı çıkmalar meydana gelmiştir. Nitekim Amerika Temsilciler Meclisi Silahlı Kuvvetler Komitesinin Demokrat üyeleri Nisan 2020'de Trump'a yazdığı bir mektupta, dünyanın tüm ülkeleri koronavirüs ile mücadele ederken Trump'ın Açık Semalar Antlaşmasından çıkmakta aceleci davrandığını bunu durdurması gerektiği uyarısında bulundular.
Rusya ile Amerika arasında, silahlanmanın kontrolü anlaşmalarının uzatılmasına ilişkin bir diğer önemli anlaşmazlık da yeni START anlaşmasıyla ilgilidir. Nisan 2010'da ABD ve Rusya cumhurbaşkanları arasında imzalanan anlaşma, nükleer silah fırlatıcılarının 700'e ve nükleer savaş başlıklarının 1550'ye düşürülmesini istiyor. Bu rakamlar ise 1960'lardan bu yana en düşük seviye sayılır. Trump yönetiminin silahlanmanın kontrolü anlaşmalarından çekilmeye yönelik yıkıcı yaklaşımı göz önüne alındığında, yeni START paktı şimdi belirsiz bir gelecekle karşı karşıya ve Washington etkin bir şekilde onu sona erdirme yolunda ilerliyor.
Washington, yeni START anlaşması da dahil olmak üzere silahların kontrolü anlaşmalarının iptali ve yenilenmemesi ve uzatılmamasından Moskova'yı sorumlu tutmaya çalışıyor. Ancak üst düzey Rus yetkililer, ülkenin ABD'ye karşı çıkma ve misilleme yapma konusundaki kararlılığını vurgulamışlardır. Putin'e göre: "Yeni START anlaşması yeni bir versiyona ulaşmadan sona ererse, silahlanma yarışını sınırlamanın bir yolu olmayacak."
Putin, ABD'nin yeni START anlaşmasını uzatma ve imzalama niyetinde olmadığı takdirde Rusya'nın da anlaşmanın 2021'de sona ermesine izin vereceği tehdidinde bulundu.
Şimdiye dek zaten Trump yönetimi, Moskova'nın yeni START anlaşmasını uzatma planlarını reddetmiştir.
Ekim 2020'nin ortalarında, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı T. O'Brien, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in "Yeni START" anlaşmasını uzatma planını reddetti. Putin ise daha önce özellikle nükleer silah üretimi durdurulmadan iki ülkenin müzakerecileri arasında nükleer cephanelikleri ve depoları azaltmak doğrultusunda varılan ilk anlaşmaya göre kayıtsız şartsız bir yıl daha uzatılmasını istemişti. Aslında bu anlaşma, Şubat 2021'de sona ermeden önce mevcut ABD-Rusya silah kontrol anlaşmasını kurtarma amaçlı idi.
ABD Ulusal Güvenlik Danışmanının Putin'in önerisine yönelik sert tavrı, Washington'un yeni anlaşmayı yenilemediği için Moskova'yı suçlamayı amaçladığını gösteriyordu. Aslında Trump yönetimi, anlaşmanın Rusya'yı da kapsayacak şekilde uzatılması için kabul edilemez şartlar koştu. Amerika Rusya'nın yeni START anlaşmasını bir yıllığına uzatmak için nükleer cephaneliğini ve depolarını arttırmaması doğrultusunda hiçbir adım atmamasını istiyor. Rusya bu dönemde nükleer silah üretmeyecek veya işletmeyecektir diye şartları empoze etmeye çalışıyor.
Son olarak, Amerika Birleşik Devletleri yeni START anlaşmasının, stratejik olmayan nükleer silahları, yani taktik nükleer silahları da sınırlayan yenisiyle değiştirilmesini istiyor. Bu arada Washington, Çin'in yeni Silah Kontrol Antlaşması'na katılmasında ısrar ederken, Pekin şu anda pek de büyük olmayan ancak büyüyen nükleer cephaneliğini ve depolarını sınırlama isteğini göstermedi.
Çinli yetkililer, START anlaşmasına katılmaya sert bir şekilde karşı olduklarını defalarca ifade ettiler. Stratejik konularda uzman olan Victor Yessin'e göre: "Yeni START anlaşmasını herhangi bir önkoşul olmaksızın derhal yenilemeye hazır olan Moskova'nın aksine, Washington bu anlaşmanın korunması için gerçekçi olmayan koşullar yaratıyor."
Joe Biden'ın Kasım 2020 ABD başkanlık seçimlerindeki zaferi göz önüne alındığında, Moskova şimdi yeni yönetimin yeni START anlaşması hususunda tavır almasını beklemek zorunda. Görünüşe göre Rusya, Biden'in bu konudaki olumlu görüşüne inanıyor. Rusya'nın Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Vasily Nebenzia, Kasım 2020'nin ortalarında Joe Biden'ın yeni START anlaşmasını uzatma ihtiyacının farkına vardığını söyledi. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de Aralık 2020'deki yıllık basın toplantısında, yeni START anlaşmasının Şubat 2020'de sona ermesine atıfta bulunarak, ABD'ye bu önemli silahların kontrolü anlaşmasının geçerliliğini beş yıl daha uzatmasını önerdiğini duyurdu.Hatta Amerika tarafının Rusya'nın önerisine henüz yanıt vermediğini,Trump'ın bu husustaki tavrının net olduğunu ve Biden yönetiminin bu konudaki tutumunun hala belirsiz olduğunu açıkladı.
Bazı ABD'li analistler, Biden yönetiminin anlaşmayı uzatacağına inanıyor. Siyasi uzman Steven Pifer, Carnegie Uluslararası Barış Vakfında yazdığı bir yazıda, "Biden, ABD ile Rusya arasında nükleer silahları azaltmak için geriye kalan tek anlaşma olan yeni START anlaşmasını uzatmayı kabul edecek," diye yazdı. Joe Biden'in 20 Ocak 2021'de Beyaz Saray'a yerleşeceği göz önüne alındığında, 5 Şubat 2021'de sona erecek olan yeni START sözleşmesini yenilemek için sadece iki hafta gibi kısa bir fırsata sahip olacağı da unutulmamalıdır.