Sarı Yeleklilerin Fransa Sokaklarına İnmesi
Fransız Sarı Yelekliler bir kez daha Cumartesi günü Fransa başkenti Paris sokaklarına inerek, bu ülkenin sosyal ve ekonomik adaletsizliği ve eşitsizliğine itiraz ettiler. Geçen hafta da bu grup Kovid 19 aşılanmasının ve sağlık pasaportunun zorunlu hale getirilmesini protesto etmek amacı ile protesto gösterileri düzenlemişti.
Aslında Sarı Yeleklilerin Fransa sokakları ve caddelerine inmesi Avrupa Birliği'nin ikinci en önemli ülkesinin sosyal ve ekonomik alandaki en önemli gelişmelerinden biridir.
Fransa'da kapitalizme ve Fransa cumhurbaşkanı Emmanuel Macron hükümetinin siyasetlerine karşı protesto gösterileri Sarı Yelekliler adı altında 282 bin kişinin katılımı ile 17 Kasım 2018'de başladı ve hala da varlığını sürdürmektedir. Bu protesto hareketinin temel başlangıç nedeni Fransa'nın yeni hükümetinin yakıt siyasetleri ile ilgili olsa da bu hareket Fransa hükümetinin umursamazlığı yüzünden yavaş yavaş Fransa hükümetinin genel siyasetlerine karşı bir harekete dönüştü.
Emmanuel Macron ve hükümet üyeleri Sarı Yeleklilerin geçici bir protesto dalgası olduğunu bu yüzden de aldırılmamaları gerektiğini düşündü. Ancak aylar sonra bu hareket daha da derinleşip genişledi ve kademeli olarak kapitalizm sistemine dayalı adaletsiz oluşumun ve sınıf farklarının tüm boyutlarına karşı bir protesto hareketine dönüştü.
Sarı Yelekliler arasında her toplumsal sınıf ve kesim yer almaktadır. Aslında bir araya gelen bu kişiler hareket başlamadan önce bir birlerini bile tanımıyorlardı. Sosyal ve ekonomik sorunlara karşı protestocu olmaktan başka hiçbir ortak yanları da bulunmuyordu. Sonuçta bu hareket ülke dışından veya belli bir mekandan yönetilmemekte ve yönlendirilmemektedir ve hiçbir ülke dolaylı ve dolaysız bir şekilde bu işe karışmamaktadır.
Siyasi boyutta da protestocular Fransa hükümetinin siyasetlerinden hareketle hükümetin görevden ayrılmasını ve geniş çaplı siyasi değişikliklerin gerçekleştirilmesini istiyorlar. Sosyal boyut açısından ise bu protesto gösterilerini Fransa halkının bu Avrupa ülkesinde yoksulluğun artmasına yönelik protestosu değerlendirilebilir. Özellikle de bu durumdan en çok etkilenen banliyö sakinleri bu durumdan en çok etkilenen kesim olarak değerlendiriliyor.
Son üç yılda ise Emmanuel Macron ve partisi " İlerleyen Cumhuriyet" hep zayıflamış ve oy kaybına uğramıştır. Vergiler ile ilgili yasaların değiştirilmesi ve akaryakıt fiyatlarında reform yapılması ayrıca Fransa hükümetinin koronavirüs ile mücadele siyasetleri, sağlık pasaportunun zorunlu hale getirilmesi ile ilgili kuralların değişimi ve de bu husustaki ağır cezaların kaldırılması Fransızların geniş çaplı bir şekilde öfkelenmesine yol açmıştır.
Birçok protestocu, Macron'u zenginlerin ve üst sınıfın cumhurbaşkanı olarak tanıtıp onun ve partisinin siyasetlerine karşı çıkmaktadır. İşsizliğin artması ve enflasyonun da uçması Fransızların Macron'a daha fazla yüklenmelerine ve siyasetlerini hezimete uğramış olarak değerlendirmelerine yol açmıştır.
Son aylarda ise koronavirüsün yayılması ile beraber durum daha da kritik hale gelmiştir.
Siyasi bilimler araştırmacısı Bruno Cautrès Fransa'nın durumunu kaygı verici olarak nitelendirip şöyle diyor:" Fransa 2018 sonbaharından itibaren Sarı Yelekliler hareketinin başlamasının ardından sonsuz bir kriz ile karşı karşıya kalmıştır. Halbuki çok az sayıda Avrupalı ülke şimdiye dek böyle demokratik gerilimleri yaşamışlardır. "
Sonuçta Sarı Yelekliler hareketinin bir kez daha sokaklara inmesi bu hareketin tüm çalkantılı durumlarına rağmen hala hayatını sürdürdüğünü ve Macron hükümetinin kronik bir sorununa dönüştüğü söylenebilir. Sarı Yelekliler hareketinin devam etmesi bu sosyal hareketin geçici ve hızlı geçen bir gelişme olmadığını Fransa'da etkin ve sürecek sosyal ve siyasi bir gelişme olduğunu gösteriyor. Bu hareketin uzaması ise Fransa da dahil Avrupa'yı etkileyecek güce sahip olduğu bile söylenebilir.