Televizyon dizilerinde şiddeti normalleştirme tehlikesi
son zamanlarda televizyon dizilerinde şiddeti normalleştirmeye başlamanın tehlikelerini ele aldığımız sohbetimizde birlikteyiz.
Diziler, dünyanın hemen hemen tüm ülkelerinde en cazip programlardan biridir ve TV kanallarının yanı sıra bazı sosyal medya platformları ve online siteler de dizi üretmeye yönelmiştir. İran’da da son yıllarda bu tür sitelerin faaliyete geçtiği ve bazı dizileri ürettikleri ve muhataplarından ilgi de gördükleri anlaşılıyor. Ancak bu süreçte söz konusu medya organlarında gözardı edilen önemli bir meseleyi ele almak istiyoruz.
Son dönemde kablolu TV kanallarından yayımlanan dizilerde şiddet faktörü dizilerin cazibesini arttırmak için kullanılıyor, nitekim dizide her ne kadar şiddet içerikli sahneler fazla olursa, daha fazla ilgi çekiyor. Oysa gerçekte dizilerde gösterilen şiddet olayları toplumda bu denli yaygın değildir. Söz konusu dizilerin konuları oldukça değişiktir ve genellikle televizyon ve sinema sektörünün profesyonel kadroları tarafından üretilmişti, ancak bu dizilerin hemen hemen hepsinin ortak paydası şiddettir. Üstelik bu şiddet çok açık ve çoğu durumda seyirciler uyarılmadan gösterilmektedir.
Aslında insanları son zamanlarda şiddete ilgi göstermeleri, dünyanın dört bir yanında göze çarpan bir gerçektir. Örneğin Güney Kore’nin yapımı olan Squid Game adlı dizi tüm dünyada yayımlandı ve büyük yankı uyandırdı ve çok büyük gelir sağladı. Bu dizi içinde aşırı şiddet içeren ve geniş çaplı eleştirilere yol açan dizilerden biriydi.
Squid Game ya da Kalamar Oyunu, netflix sitesi tarafından pazarlandı ve kısa sürede dünya genelinde en çok izlenen diziye dönüştü. Bu dizinin konusu 1970’li ve 1980’li yıllarda Koreli çocukların çok sevdiği ve adı “Kalamar Oyunu” olan bir oyundan alıntıdır. Oyunda farklı yaşam deneyimleri olan 456 kişi 38,7 milyon dolarlık bir ödülü kazanmak için sonuçları ölüm olan bir dizi oyunlara katılmaya davet ediliyor.
Kalamar Oyunu dizisinin içeriği tamamen karanlık, kanlı ve şiddetten ibarettir. Dizinin öyküsü kapitalist düzeni açıkça eleştiren bir öyküdür. Bu oyunda yoksul insanlar kelimenin tam anlamı ile ölüm kalım oynunda hayatta kalmak için rekabet ediyorlar ve bu rekabet zenginlerin eğlencesi oluyor. Oynanan çocuk oyunları oldukça simgeseldir, zira ölüm kalım rekabeti ta çocukluk çağından başladığını ortaya koyuyor. Gerçekte çocuk oyunları yetişkinliklerin yaşamını en güzel biçimde gösteriyor.
Bu dizi hayatımız da hayata kalabilmek için bir dizi acımasız oyundan oluştuğunu da gösteriyor. oyunların oynandığı alanlar toplumdan küçük bir dünyayı yansıtıyor ve oyun sırasında oyuncular genellikle insaniyetini kaybederek hayvani içgüdülerini çeşitli şartlarda dışa vuruyor. Oyuncular hayatta kalabilmek için başkalarını kandırmaları ve ihanet etmeleri gerekiyor ve bu açıdan her oyun toplumda da kolayca teşhis edilebilen sorunları yansıtıyor.
Aslında Squid Game ya da diğer adı ile Kalamar Oyunu TV dizileri arasında başarılı ve profesyonelce hazırlanan bir dizi olduğu inkar edilemez bir gerçektir; ancak ne var ki bu dizinin seyircileri diziyi seyrettikten sonra dizinin zihinlerini olumsuz etkilediğini fark etmeye başladılar. Gerçekte filmin karakterlerinin korkunç bir oyunda rekabeti ve para ödülünü kazanmak için aşırı eğilimleri, seyircilerin zihni durumları üzerinde olumsuz etki yapan etkendi.
Öte yandan araştırmalar google arama motorunda “Sguid kabusu” ya da “Kalamar kabusu” ibarelerini arama sayısı dizi yayına girdikten sonra yüzde 4600 arttığını gösteriyor. Birçok seyirci de bu dizi şimdiye kadar gördükleri en perişan edici dizi olduğunu, zira diziyi seyrettikten sonra sürekli kabus gördüklerini belirtiyor. Nitekim bu diziyi özellikle günün son saatlerinde ve uyumadan önce seyretmenin ciddi psikolojik tesirleri bir kez daha medyada dizinin şiddet içeriği ve yayınlanması hakkında tartışmaları tetikledi.
Şiddet kavramı, çok katmanlı ve geniş bir kavramdır ve bu kavram için birçok uygulama alanı tanımlamak ve çeşitli açılardan ele almak mümkün.
Ancak medyada şiddet monitörlere yansıyan tüm görüntüleri ve öykülerde ve senaryolarda agresif davranışlar, iradelerin başkalarına dayatılması, makul olan veya olmayan hedeflere ulaşmak üzere zora başvurulması, her türlü rahatsız edici söz ve amel, özel bir iradeden kaynaklanan agresif hareketler ve birine veya birilerine zarar vermek ve eziyet etmek üzere fiziki güç kullanılması şeklinde tecelli eder ve muhatapta heyecan, korku ve ızdırap gibi duyguları tetikler.
Şiddeti, medyada, filmlerde, dizilerde veya animasyonlarda gösterilen gerçek ve yapay olarak ikiyi ayırmak mümkün. Gerçi şiddetin bu şekilde gösterilmesi yapaydır ve gerçek haberlerde veya sosyal belgesellerde gösterilen şiddetten farklıdır, ama yine de seyircileri üzerine tesirini yapmaktadır.
Bu arada yapılan araştırmaların hemen hemen tümü şiddet içerikli programların seyircileri etkilediğini doğrular nitelikte olduğu belirtilmelidir. Özellikle yapay şiddet üzerine yapılan 5 bin kadar araştırma da bu iddiayı doğrulamıştır. Yine şiddet olaylarının yaygın olduğu ve her gün vatandaşlarca görüldüğü toplumlarda bu tür programların muhatapların üzerinde etkisi daha fazla olduğu ve özellikle kendileri agresif ve anormal davranışları olan insanların bu özelliklerini takviye etmektedir. Bir başka ifade ile bu tür programlar bu tür muhataplarına şiddet üzerine daha fazla şey öğretiyor ve sonuçta onlar da bu öğretileri kullanarak agresif davranışlarını daha da şiddetlendiriyor.
Filmler ve diziler genellikle insanları boş zamanlarında eğlendirerek eğitmek amacıyla yapılır, ama maalesef günümüzde dünya genelinde bazı yapımcılar bunu şiddeti yaygınlaştırma malzemesi yapmıştır. Raporlara göre filmlerin yüzde 90’ı, video oyunlarının yüzde 68’i, dizilerin yüzde 60’ı ve müzik videoların yüzde 15’i şiddet içeriklidir. Bu yüzdeler bazı durumlarda daha da artıyor, öyle ki son 50 yılda sinema eserlerinde şiddet içeriğinin sürekli artış kaydettiği ifade ediliyor.
Bazı insanlar televizyon dizilerinde şiddet sahnelerinden zevk almıyor, ama istemeyerek de olsa bu dizileri seyrediyor. Gerçekte şiddet içerikli diziler en çok erkek çocuklar başta olmak üzere gençlerin ilgisini çekiyor. Bazı teorilere göre şiddet içerikli filmler bireyin psikolojik rahatlamasına yol açıyor, zira bu tür insanlar filmin karakterleri ile ortak duyguları taşıdıklarını düşünüyor ve sonuçta ruhi hüsranlarından bu karakterlerin hareketlerini ve davranışlarını izleyerek bir nevi kurtuluyor. Ancak psikoloji uzmanlar aynı zamanda toplumda zemin uygun olduğu takdirde ölüm, işkence ve benzeri şiddet içerikli filmlerin ve dizilerin yayınlanması toplumda şiddeti körüklüyor ve hatta insanların şiddet içerikli davranışlarına örnek oluşturuyor.
Bazı televizyon dizileri ölümü ve cinayet işlemeyi basit ve komik bir olay gibi gösteriyor ve işkence etmeyi ve rehin alma olayı önemsiz bir olay gibi telkin ediyor. buna göre şiddet içerikli film ve dizilerin toplumda suç ve cinayet oranını yükselteceği söylenebilir.
Uzmanlara göre silahlı suikast, zincirleme cinayetler, rehin alma ve benzeri olaylar genellikle televizyonda izlenen bu tür sahnelerden esinlenerek işleniyor.
Günümüzde çocuklar televizyon gibi geleneksel kitle iletişim araçları veya leptop ve tablet gibi mobil cihazlarla medya ortamına ulaşabiliyor. Ancak bu durum çocukları şiddet içerikli muhtevalara daha fazla maruz bırakıyor. Nitekim araştırmalar çocukların yüzde 37 kadarı medyada sözlü ve fiziki şiddet içeren sahnelerden etkilendiğini gösteriyor.
Ve maalesef günümüzde güncel eğlencelerde de şiddet durumları oldukça yaygın hale gelmiş ve çocuklara özel filmlerde ve video oyunlarında da agresif uygulamalar bol bol görülmektedir. Bu tür muhtevalarla maruz kalan çocuklar şiddetten ve gerçek hacminden yanlış bir algılamaya sürüklenebilir. Üstelik çocuklar şiddet uygulama normal bir davranış olduğunu düşünmeye başlarsa, bu düşünceyi değiştirmek oldukça zordur. Nitekim evde şiddet üzerine yapılan araştırmalar ve birçok çocuğun suçlu veya kurban konumuna düştüğü şiddet olayları da çocuklarca normal davranış gibi algılandığını gösteriyor.
Çocuklar ve ergenlerce sergilenen tehlikeli davranışlar başkalarına karşı şiddet uygulama ve sonuçlarını düşünmeme şeklinde ortaya çıkabilir. Yine uygunsuz düşünce çocuklarda strese yol açarak bazı olumsuz davranışlara yol açabilir. Uzmanlara göre medyada şiddet sahnelerini gören çocuklar daha fazla husumet içerikle duygulara sahiptir. Şiddet içerikli filmlere gösterilen duygusal tepki taklit şeklindedir ve bu da çocuğun kendisine veya başkasına zarar vermesine yol açabilir.
Şiddet sahnelerinin çocukların üzerinde en önemli etkileri, uyku bozukluğu, psikolojik bunalım ve yine aileleri ve dostları ile teamüllerde ve özellikle oyun ve eğlence sırasında agresif davranmalarından ibarettir.
Buna göre sanal ortamda, televizyonda, filmlerde ve video oyunlarında daha fazla şiddet sahnelerini gören çocuklar büyük ihtimalle daha çok agresif düşüncelere, agresif davranışlara ve öfkeli tavırlara sahiptir.