Ocak 16, 2023 08:20 Europe/Istanbul
  • İslam karşısında batı düşüncesinin zayıflığı

Birkaç gün önce Fransız dergisi Charlie Hebdo'nun İslam inkılabı rehberine yönelik küstahça hakareti batıda bir çok medyanın manşetini oluşturdu. Görünüşe göre Resulullah'ın -as- kutsal varlığı ve Müslümanların kutsallıklarına saygısızlığın ardından Avrupa'da hiciv ve saygısızlığın yeni turu başlamıştır.

Resulullah'a -saa- çirkef karikatürler ve saygısızlık geçmişine sahip olan sözde mizah dergisi Charlie Hebdo, aslında din karşıtı içeriği ile hiçbir dine saygı duymuyor, fakat İslam'a hakarette sadece içeriksiz bir Fransız dergisi değil, sömürgecilik cephesinde İslam düşmanlığının büyük yapbozunun bir parçası olarak çalışıyor.

Bizzat Fransa'da muhatabı az olan bu dergi defalarca finansman krizleri nedeni ile  mutlak düşüşe kadar sürüklenmiş ve hatta bir iki kez de kapanmıştır. Bu yüzden hayatını sürdürmek için tek yol, işte böyle büyük tartışmalara sebep olan benzer yollara başvurmasıdır.

Tabi ki Fransız yetkililer bu konuyu ifade özgürlüğünün belirtisi biliyorlar fakat bu iddia daha çok acı bir mizaha benziyor, zira miladi 90'lı yılları hatırlayanlar Roger Garaudy'yi iyi hatırlıyorlar.  Bu Fransız filozof, sırf holokasta karşı çıkması bahanesi ile Fransa'da mahkum edildi.

Garaudy ayrıca " Modern İsrail'in Kurucu Mitleri" (Les Mythes fondateurs de la politique israélienne) kitabını kaleme aldığı için 1998 yılında Fransa'da bir mahkeme tarafından 120 bin Fransa Frank'ı yani yaklaşık 40 bin dolar para cezasına çarptırıldı. Bu arada Fransa, Paris yönetimi tarafından ülkede özel güvenlik şartlarının birkaç yıldan beri sürekli uzatılan bir ülkedir ve cumhurbaşkanı Emanuel Macron 2021 yılında kendisini Hitler'e benzeten billboardların tasarımcısına, cumhurbaşkanına saygısızlık ve hakaret suçlamasında bulunarak olayı mahkemeye taşıdı. Şimdi böyle bir ülke, nasıl ifade özgürlüğünü savunduğunu iddia edebilir?

Aslında Charlie Hebdo ifade özgürlüğü için serbest bir platform olamaz. Zira her şeyden önce son yıllarda saygısızlıktan başka bir şey becerisi yok, bunun örneği, son yıllarda Resulullah’a -saa- yaptığı saygısızlıktır. Bir de ifade özgürlüğü ile hiçbir alakası yoktur. Zira pek de uzak olmayan yıllarda derginin karikatüristi Maurice Sinet’i, dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin oğlunu, neden zengin bir ailenin kızı olan Yahudi Jessica Darty ile para amaçlı evlenerek Yahudi olmasını eleştirmesi nedeni ile  istifaya zorladılar. Fakat sadece Yahudilikten bahsetmesi, bu dine düşmanlıkla suçlanıp yargı makamlarına teslim edilmesi ve işinden kovulması için yeterli bir sebepti. O dönemde Charlie Hebdo dergisi çalışanını savunmadı ve "ifade özgürlüğü" yalanıyla yaptığı işi meşrulaştırmaya çalışmadı.

Amerika, İngiltere, Fransa, Danimarka, Hollanda ve diğer bazı Avrupa ülkelerinde Müslüman inançlarına yönelik sayısız hakaret ve alay örneğini bir araya getirmek, bu tür eylemlerin sadece birkaç hasta yazar ve rahibin düşüncelerinin sonucu olmadığı, aynı zamanda daha büyük konulardan gündem saptırmak için bir eğilim olduğunu doğrulamaktadır.

Günümüzde İslam Cumhuriyeti düşmanları nizamın rehberliği ve velayeti fakihin, İslamiyet ve cumhuriyet arasındaki bağlantı halkası ve başlıca temeli olduğunu çok iyi biliyorlar. Buna göre İslam inkılabının dini ve İslami inançların temeli attığı ve ülke sınırlarını aştığı, diğer yandan Fransa ihtilalinin münafıkça değerlerini ve batının yalan insan haklarına meydan okuduğu bir dönemde onlar bu nizamın temel direğini hedef almışlardır.

İran’da iç ve dış unsurlarca yaşanan kargaşaların yok olmaya başladığı ve son nefeslere düştüğü bir ortamda böyle çirkin bir hareketin yapılması tıpkı ölmek üzere olan birine suni teneffüs yapmak misalidir. Düşman bu şiddet ve itiraz döngüsünün devam etmesini ve konularının tekrarlanmasını ve yeniden üretilmesini istiyor. Bu nedenle, servisler ve ajanları, fitne ve kaos ateşini yüksek tutmak için her türlü provokasyonu yaparlar. Fakat bu yarı ölü ceset, bu suni teneffüslerle canlanmıyor ve sadece onların zahmetini arttırıyor.

Bir şeyi unutmamak gerekir, saygısızlık ve aşağılamak, mantığın zayıf olmasından kaynaklanıyor. Bir İran atasözü şöyle diyor: testide ne varsa dışarıya aynı şey akar. Bu yüzden hakir ve alçak insandan da hakaret ve alçaklıktan başka bir şey beklenemez.

Kanıt ve delili olmayan herkes akıl dışı yöntemlere başvurur. Ya saygısızlık eder, tıpkı Mekke müşriklerinin devenin karnını Resulullah’ın -saa- başına boşalttıkları gibi. Ya kötü söz söyler ve küfür ederler, tıpkı Resulullah’a -saa- küfrettikleri gibi. Mekke şairleri kendi şiirleri ile Resulullah’la -saa- o kadar alaya edip, dalga geçtiler ki o hazret çok üzüldü ve ona bu sözler ağır geldi. Bu yüzden yüce Allah o hazreti teselli etmek için Hicr suresinin 95. ayetinde şöyle buyurdu: إِنَّا کَفَیْنَاکَ الْمُسْتَهْزِئِینَ

“Muhakkak ki; Biz, alay edenlere karşı sana kâfiyiz (yeteriz).”

Bu alaylar ve hakaretler günümüzde de  devam ediyor. İslam’ın tarihinden 1500 yıl geçerken bu ilahi dinin yayılması ve hz. Muhammed’in -saa- nurunun dünyayı aydınlattığı için arada bir Resulullah’ın -saa- değerli kişiliğine bazı hakaretler ve saygısızlıklara şahit oluyor, ki elbette hepsi boş çalışmalardır, tıpkı güneşi balçıkla sıvamaya çalışmak gibi. Charlie Hebdo dergisinin çirkef hareketini de küresel Siyonizm ve sömürgeci sistemin, İran İslam cumhuriyetinin her geçen gün artan ve göz kamaştıran ilerlemeleri karşısındaki çaresizliği ve alçaklığı doğrultusunda değerlendirmek gerekir.

İslam inkılabı rehberi Ayetullah Hamenei, iktidar ve azametin zirvesinde bulunuyor ve benzer hakaretler, karikatürler veya çirkin sözler ve resimler, onun değerli kişiliğini asla etkileyemez. Fakat Ayetullah Hamanei’nin kişiliğine, incitici sözler veya alaycı resimlerle taciz etmek aslında güzel insani ahlaka, görüşe ve derin dirayete sahip olan İslam ümmetinin en cesur ve en şerif kişisine saldırmak demektir. Hiç şüphesiz bu gibi saldırı ve tacizler izzetli ve büyük insanlara yönelik hakir kişiler tarafından yapılması hiç de şaşırtıcı değildir. Hiç şüphesiz yüce Allah kafirler ve müşriklerin defedilmesini bizzat üstlenmiş ve onların şerrini bizzat kendilerine geri gönderecektir. Nitekim Bakara suresinin 15. ayetinde şöyle buyuruyor: اللَّهُ یَسْتَهْزِئُ بِهِمْ وَیَمُدُّهُمْ فِی طُغْیَانِهِمْ یَعْمَهُونَ

“Allah da onlarla alay eder ve onları taşkınlıkları içinde şaşkın bir halde bırakır.”

Bu bağlamda Şehid-i Sani  kaleme aldığı değerli eseri “Munyetu’l-Murid fi Edebi’l-Mufid ve’l-Mustefid”de her biri ayrı ayrı ilimler medresesine giden fakat her birinin ayakkabısının altına çivi çakan iki kişiyi anlatıyor. Onlardan bunun sebebi sorulunca, onlardan biri şöyle cevap verir: İslam peygamberi ilim ve bilginin önemi hakkında, meleklerin kanatları ilim talebelerinin ayakları altındaki halıdır demiştir. Meleklerin kanatlarını çivilemek istiyorum!

Şehid Sani her ikisinin de birkaç gün sonra azaba düştüklerini anlatıyor.

Kur'an Kerim Tevbe suresinin 32. ayetinde, beşarette bulunarak şöyle buyuruyor:  

یریدون أَنْ یُطْفِئُوا نُورَ اللَّهِ بِأَفْوَاهِهِمْ وَیَأْبَی اللَّهُ إِلَّا أَنْ یُتِمَّ نُورَهُ وَلَوْ کَرِهَ الْکَافِرُونَ»

İsterler ki Allah'ın nurunu nefesleriyle söndürsünler, halbuki Allah, kafirler istemese de, onlara zor gelse de nurunu yüceltip itmam etmekten başka hiçbir şeye razı değildir.

Hiç şüphesiz bir bidat, sıradışı ve hoş olmayan bir davranışa karşı tepki, zaruri bir harekettir. İslam mantığında her çirkin tepkinin yerine o çirkinliği yapanın çehresinin aydınlanması gerekir. Nitekim hz. Ali -as- Sıffeyn savaşında kendi askerlerine Muaviye’yi izleyenlere ve yardımcılarına çirkin söz söylememelerini, küfürden daha iyisi ise onların halleri ve gerçek simalarını açıklamak olduğunu belirtiyor.

Diğer  yandan Charlie Hebdo dergisi İslamofobi siyasetleri doğrultusunda Resulullah’a -saa- yönelik hiciv karikatürleri ve şimdi de Ayetullah Hamanei’ye karşı karikatür kampanyası açmakla, İslam inkılabı rehberinin İslam dünyasındaki konumu ve değerinin zerre kadar azalmadığının farkında değildir! Ve bu çirkef hareketler ise İslam inkılabının İslam-i ekseninde İslam dünyasının daha fazla vahdetine sebep olacaktır, inşallah.