Libya’da Milli Vahdet Kabinesi; Tehditler ve Fırsatlar
(last modified Mon, 15 Feb 2016 09:29:26 GMT )
Şubat 15, 2016 11:29 Europe/Istanbul

Libya’da bu ülkeyi 43 yıl boyunca anayasasız yöneten eski diktatör Muammer Kaddafi’nin ölümü üzerinden 51 ay geçiyor ve şimdi bu ülke çok önemli bir gelişme olan milli vahdet kabinesinin kuruluşunun arifesine gelmiş bulunuyor.

Ağustos 2014’ten 2015’in sonuna kadar geçen 16 aylık sürede Libya milli bir hükümetten yoksundu. Bu süre içerisinde Libya’nın en önemli sorunu terör ve IŞİD olmaktan ziyade, milli bir hükümetin yokluğu ve ülkenin iki hakimiyet tarafından yönetilmesiydi. Şimdi ise Libya milli vahdet kabinesinin kuruluşunun eşiğinde bulunuyor. bu yüzden biz de Libya’da bu sürecin karşı karşıya bulunduğu tehditleri ve fırsatları irdelemeye karara verdik.

Libyalı gruplar Aralık 2015’in sonlarına doğru Fas’ın Sahirat kentinde ve BM Libya özel temsilcisi Martin Kupler’in gözetiminde Libya’da milli vahdet kabinesinin kurulması üzerinde mutabakata vardı.

Bu süreçte önemli olan nokta, Sahirat anlaşmasında tarafların 9 kişilik başkanlık konseyi üzerinde anlaşmasıydı. Konsey üyeleri parlamento seçimlerine kadar ülkeyi yönetecek Başbakanı atamaları gerekiyor. Konsey üyeleri 19 Ocak tarihinde Faiz Sırac’ı Libya Başbakanı olarak açıkladı. Faiz Sırac 25 Ocak’ta 32 bakandan oluşan kabinesini, Libya’nın Tabrak kentinde bulunan Libya temsilciler meclisine sundu. Meclis üyeleri oy çoğunluğu ile Sahirat anlaşmasını onayladı, ancak Faiz Sırac’ın başbakanlığına karşı çıktı.

Libya temsilciler meclisinin Faiz Sırac’ın başbakanlığına muhalefet etmesinin temel nedenlerinden biri, kabinenin 32 bakandan oluşmasıydı. Libya temsilciler meclisi üyeleri kabinenin en çok 17 bakandan oluşması gerektiğini, 32 bakanlık ülke ekonomisine ağır bedel dayatacağını savunuyor. Nitekim Libya son beş yılda yaşadığı gelişmeler yüzünden ciddi iktisadi sıkıntılarla karşı karşıya bulunuyor.

Libya’da Abdullah Sani yönetimi ve Tabrak kentinde bulunan temsilciler meclisi ile eşgüdümlü hareket eden ve Libya ordusunun başına geçen Halife Haftar şimdi Libya’nın milli vahdet hükümetinde önemli bir ihtilaf konusunu oluşturuyor. Libya temsilciler meclisinde çoğunluk Halife Haftar’ın savunma Bakanı olmasını istiyor, ancak Faiz Sırac’ın önerdiği kabinede bu önemli bakanlığın Haftar’a verilmediği gözleniyor. Bu yüzden temsilciler meclisi Faiz Sırac’ın önerdiği kabineye karşı çıktığı belirtiliyor.

Öte yandan Trablus’ta bulunan Libya milli kongre üyeleri Sahirat anlaşmasını onaylamalarına karşın savunma bakanlığının Halife Haftar’a verilmesine karşı çıkıyor ve bu durum Faiz Sırac kabinesinde ciddi sıkıntıya yol açtığı anlaşılıyor.

Bu arada Faiz Sırac Libya temsilciler meclisinden önerdiği kabine için güvenoyu alamadıktan sonra altı gün içinde yeni kabineyi açıklayacağını belirtti, fakat 15 gün geçtiği halde yeni kabineyi açıklamadı. Ancak görünen o ki Libya’nın yeni milli kabinesi önümüzdeki günlerde kurulması bekleniyor. Gerçi Faiz Sırac’ın yeni kabinesinin de ciddi sorunlarla karşı karşıya bulunacağı anlaşılıyor. Bu sorunların başında ise Libya’da tüm güvenlik ve askeri yapıların çökmesi ve güvenlik meselesinin tamamen yerel boyutlara taşınmasıdır.

Libya ordusu eski diktatör Kaddafi’nin bu ülkeye dayattığı 9 aylık iç savaşın ardından bütünlüğünü kaybetti ve Libya şimdi milli hükümetten yoksun olduğu gibi milli ordudan da yoksun bulunuyor.

Muammer Kaddafi öldükten sonra Libya’da savunma ve güvenlik kurumları ya içişleri bakanlığı ve savunma bakanlığı, ya da Libyalı inkılapçı gruplarca şekillendi ve her biri birbirinden bağımsız olarak faaliyete geçti. Bu kurumların kuruluşu bir yandan Libya’nın milli ordusunun elini zayıflatırken, öbür yandan da bu paralel yapılanmaların ve içişleri ve savunma bakanlıkları arasında ihtilaflara neden oldu.

Bu arada Libya’da milli olduğunu iddia eden tek askeri grup ise Halife Haftar’ın komutasındaki askerlerdir, nitekim bu grup uluslararası destekten de yararlanıyor. Buna karşın Halife Haftar ve komutası altında bulunan askerler Libya’da başta ihvaniler ve Fecr örgütü olmak üzere tüm Libyalı gruplarca benimsenmiyor.

Libya güçlü, modern ve milli bir ordudan yoksun olmanın yanında Faiz Sırac kabinesini bekleyen önemli bir güvenlik sorunu ile de karşı karşıya bulunuyor, ki o da, Libya’da çok güçlü terör örgütleri ve bazı milis güçlerin varlığıdır. Uluslararası kriz grubunun tahminlerine göre Libya’da Kaddafi’den sonra 100 ila 300 silahlı grup kuruldu ve yaklaşık 125 bin kişi de bu gruplara üye oldu. Ancak 2014 yılında Libya’daki silahlı milis grupların sayısı 1600’e yükseldi. Söz konusu grupların sayısı 2015 yılında 1700 olarak tahmin ediliyor.

Bundan başka Libya’da El-kaide ve IŞİD gibi önemli terör örgütleri de faaliyet yürütüyor ve örneğin IŞİD terör örgütünün Sert kentini tamamen işgal ettiği biliniyor.

Kuşkusuz başta IŞİD olmak üzere Libya’da 1700 terör örgütü ve milis grupların bulunması bu ülkenin milli vahdet kabinesine yönelik en önemli tehdittir ve yeni kabinenin uluslararası destek olmaksızın bu tehditle baş edemeyeceği de kesindir. Buna göre ve son bir ayda Libya’ya uluslararası müdahale meselesi bir kez daha büyük güçlerin gündemine alınan bir konudur ve hatta gerçekleşmesi de muhtemeldir. Ancak uluslararası güçlerin terörle mücadele bahanesi ile Libya’ya yeniden askeri müdahalede bulunması, tekfirci IŞİD terör örgütünün çevikliği ve hızlı hareket etme özelliği ile birlikte Libya’yı yeniden kaosa ve güvensizliğe sürükleyeceği kesindir. Oysa eğer büyük güçler Libya’ya silah ihracatına uyguladıkları yaptırımı kaldırması ve bu ülkenin milli ordusunun kurulmasına ve gelişmiş silahlarla donatılmasına yardım etmeleri ve bunun yanında milli vahdet hükümetini de mali açıdan desteklemeleri, doğrudan askeri müdahaleden kat kat etkili olacaktır. Gerçekte Libya’ya uluslararası askeri müdahale, 2011’de NATO’nun yaptığı müdahalede olduğu gibi Libya’yı bir kez daha bölünme noktasına ve siyasi ayrışmalara ve terör örgütlerinin takviye olmasına doğru sürükleyebilir.

Libya’da milli vahdet hükümeti sözü edilen tehditlerin yanında önemli fırsatlara da sahiptir ve bu fırsatlar bu hükümetin başarılı olmasına ve mevcut gergin şartlardan sıyrılmasına yardımcı olabilir. uluslararası destek, milli vahdet kabinesinin yararlanabileceği bu fırsatlardan biridir.

Libya’da 9 kişilik başkanlık konseyinin kurulması ve Faiz Sırac’ın Başbakan seçilmesi ve ayrıca milli vahdet kabinesinin kurulması BM Libya’da eski ve yeni özel temsilcileri Bernar Leon ve Martin Kupler’in sürekli çabaları sayesinde gerçekleşti. Öte yandan BM temsilcilerinin bu çabaları bir çok ülke tarafından ve büyük güçlerce desteklenen bir süreçtir. Örneğin Afrika birliği Libya’da milli vahdet kabinesini desteklemek ve IŞİD ile mücadele etmek amacıyla beş ülkeden oluşan uluslararası temas grubu kurmaya karar verdi.

Öte yandan AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, Amerika Başkanı Barack Obama ve yine Libya’nın bazı komşuları ve Batı Asya’da İran İslam Cumhuriyeti gibi bazı ülkeler de Libya’da milli vahdet hükümetinin kurulmasını destekledi ve Libya yönetimine IŞİD terör örgütü ile mücadelede destek verilmesini istedi.

Bu arada Libya’da 9 Aralık 2015’te insani yardım planı uygulanmaya başlandı. Bu planda Libyalı 1.3 milyon mağdur vatandaşa 166 milyon dolar yardım gündeme geldi. Gerçi plan yürürlüğe girdiği günden beri sadece yüzde bir kadar mali destek alabildi, fakat milli vahdet kabinesi işbaşına geldiği takdirde Faiz Sırac kabinesine sosyal sorunlar ve güvenlik sıkıntıları ile mücadelede bölgesel ve uluslararası yardımların attırılacağı anlaşılıyor.

Libya’da halkın büyük bir bölümünün milli vahdet kabinesini desteklemesi de bu kabinenin yararlanabileceği bir başka fırsattır. Libya sosyal ve siyasi yapısı aşiret temeline dayanır ve bu ülkede 140 kadar aşiret bulunmaktadır. Buna karşın Libya’da aşiretlerin sadece dörtte bir kadarı bu ülkenin siyasi yapısında rol ifa ediyor. Ancak burada önemli olan nokta şu ki, aşirete dayalı yaklaşımla Libya’ya güvenlik getirmediği gibi bu ülkenin milli yönetimini, milli ordusunu zayıflattığı ve milis grupların ve terör örgütlerinin gelişmesine zemin oluşturduğu ve ülkeyi bölünme riski ile karşı karşıya getirdiği anlaşılıyor.

Yine Libya halkı aşiret temeline dayalı yaklaşım yüzünden geçim sıkıntısına düştü ve bugün bu ülkede 1.3 milyon insan açlık tehlikesi ile karşı karşıya kaldı.

Öte yandan Libya’nın esas gelir kaynağı olan petrol kaynaklarının önemli bir bölümü milis güçlerin ve terör örgütlerinin kontrolü altında bulunuyor. bu acı ve ağır deneyim ise Libya halkını milli vahdet kabinesini olumlu karşılamaya ve bu sürece destek vermeye yöneltiyor.

Gerçekte Libya 16 ay süren iki hükümetli bir düzenin ardından şimdi Faiz Sırac başbakanlığında milli vahdet kabinesinin kurulmasının eşiğinde bulunuyor yeni kabine ülkenin yıkılan savunma ve güvenlik yapılarının yanı sıra güçlü terör örgütlerinin varlığı gibi ciddi sıkıntılarla karşı karşıya bulunmanın yanında milli ve uluslararası destek gibi önemli fırsatları da bulunuyor.

Her halükarda milli vahdet kabinesinin kurulması ve Libya’da güvenlik tehditlerinin hafiflemesi Kuzey Afrika bölgesinde ve Libya’nın komşu ülkelerinde de güvenliği arttıracağı anlaşılıyor. 015