İsrail, Bölgesel ve küresel sorunların kuşatması altında - 2
Geçen bölümde İranlı uzman Alirıza Arab’ın korsan İsrail’in girdiği çıkmazı çeşitli boyutlardan irdelediğini belirterek, ilkin bu rejimin güvenlik ve askeri açıdan girdiği çıkmazı ve siyonistlerin kendilerini güvende hissetmediklerini anlattık.
Korsan İsrail’in iç arenada karşı karşıya bulunduğu üçüncü sorunun eksenini ırkçılık ve nefret oluşturuyor.
İsraillilerin haklarını savunma derneği yayınladığı 2015 raporunda siyonist toplumda ırkçılığın arttığını ve Tel aviv’in ırkçı ve insan haklarına ve demokrasiye aykırı politikalar uyguladığını belirtti.
Dernek raporunda İsrail’de özellikle nefret duygusu ve ırkçılığın ve demokrasiye aykırı politikaların özellikle ergen ve yaşlı insanların arasında arttığını belirterek, 2015 yılında İsrail’de ırkçı açıklamaların %35’i Filistinlilere karşı sarf edilen sözler olduğunu, bu tür söylemlerin hatta işgal altındaki bölgelerde yaşayan Filistinlilere karşı da uygulandığını vurguladı.
Öte yandan Tel aviv düşünce odası ve milli güvenlik etüt merkezi tarafından 600 siyonistin katılımı ile gerçekleşen ve sonuçlarından Tel aviv’de düzenlenen aynı başlığı taşıyan bir konferansta yararlanılan bir anketin sonuçları, siyonist yahudilerin İsrailli Arap vatandaşları düşman şeklinde telakki ettiklerini ve sadece %20’si İsrailli Arapların onlarla eşit olduğuna inandıklarını gösterdi. Bu araştırma ayrıca siyonist yahudilerin %44’ü İsrailli Arapları saygı duymak gereken insanlar olarak gördüklerini, ancak bunun yanında sürekli gözetim altında tutulmaları ve onlara temkinli yaklaşmak gerektiğine inandıklarını ortaya koydu. Yine bu ankette 200 kadar İsrailli Araplarla görüşülmüştür. İsrailli Arapların %19’u yahudilerle ilişkileri olmadığını veya ilişkileri olmasını istemediklerini belirtmiş ve %70 de en büyük sorunları onlara karşı uygulanan ayrımcılık ve eşitsizlik olduğunu dile getirmiş.
Aslında bu anketi siyonist bir kurum gerçekleştirmiştir ve bu yüzden işgal altındaki Filistin topraklarında ırkçılık ve zalim siyonistlerle mazlum filistin nefretin derinliği çok daha fazla olduğu söylenebilir. Gerçekte siyonist toplumda ırkçılığın ve ayrımcılığın şiddeti, bu rejimde siyonistlerin hatta kendi aralarında ayrımcılık yaptığı anlaşılınca daha da belirgin hale gelir.
Korsan İsrail’de siyonistlerin kendi aralarında ırkçılık ve ayrımcılık yaptığını gösteren konulardan biri ölülerin ve hatta siyonist toplum için ölen askerlerin toprağa verilmeleri sırasında yaşanan ayrımcılıktır. Eğer çakma bir rejim olan İsrail’i savunmak için ölen asker belli bir yahudi kökü bulunmazsa, siyonistlerin mezarlığına değil de çevresindeki mezarlıklara gömülür. Böyle bir askeri diğer askerlerle yan yana savaşmış ve sonunda helak olmuştur, fakat gömülye sıra gelince yahudi oluşu mağlak olduğundan siyonistlerin mezarının dışında gömülür ve yahudi olduğu kesinlik kazanan başka yahudiler kadar saygı görmez.
Bundan bir kaç yıl önce henüz altı yaşındayken ebeveyni ile beraber işgal altındaki Filistin’e göç eden ve askerlik görevini yaparken ölen ve Hertzel tepesindeki askeri mezarlığa gömülen Yukniyev Tolohko, İsrail’de adet olan onurlara nail olamadı ve geleneklere göre dönem genel kurmay Başkanı General Beni Ganter mezarının üzerine bayrak bırakmadı, çünkü bu asker siyonistlerin mezarının çevresine gömülmüştü.
Bu olaydan anlaşıldığı üzere siyonist toplum hatta kendi ölülerine karşı da ırkçılık yapıyor ve burada ölen kişinin siyonist rejim için ölmüş olması, eğer yahudi kökleri kesin değilse, hiç bir önem arz etmiyor ve ayrımcılığa maruz kalması gerekiyor.
Siyonist rejimin eski diplomat ve politikacılarından Uri Safir şöyle diyor: dünyanın bir çok ülkesi İsrail’e apartayd rejimi gözüyle bakıyor ve bunun sebebi, Tel aviv’in işgal altındaki Filistin topraklarında uyguladığı baskıcı politikalar ve adaletsizliklerdir.
Maariv gazetesi de Uri Safir’den naklen şöyle yazdı: Bugün İsrail’in tümünü saran operasyon dalgasının tırmanmasının sebebi, Netanyahu’nun yerleşkecilerle birlik olma eğilimidir.
Safir, şimdiki kabinenin demokratik olmayan politikalar izlediğini ve bakanların Netanyahu’ya tam destek verdiklerini yansıtan kararları ile ifade özgürlüğünü ve insan haklarını bastırdığını vurguluyor. Gerçekte Nitanyahu kabinesi, uluslararası camiaya göre ırkçı ve asimilasyon cinsinden olan politikaları izliyor.
Maariv gazetesi ayrıca akademisyen Ufer Kesif’ten naklen şöyle yadı: İsrail adalet Bakanı Aylid Şakid, yeni nazism abidesidir. Şimdiki yönetim İsrail’i faşist bir rejime çevirmiştir. Tarih, Netanyahu ve kabinesi İsraillileri yok olma vadisine sürüklediğini yazacaktır. Siyonist toplumdu bu ırkçılık ve eşitsizlik ve derin ayrımcılık, çıkmaz demektir.
Korsan İsrail’de geniş çaplı insan hakları ihlalleri bu rejimin Kudüs intifadası ile yüzleşmekte ciddi çıkmaza girdiğini ve bu durum İsrail için iç ve dış arenalarda telafisi mümkün olmayan ağır bedeller dayatacağını gösteriyor. Siyonist toplumun psikolojik yapısı irdelendiğinde, bu toplumda yaşayanların Filistinlilere karşı şiddet uygulanmasını ve tecavüzleri bir nevi bu rejimin iktidar simgesi olarak algıladıkları anlaşılıyor. Bir başka ifade ile hangi yönetim Filistinlilere karşı daha mütecaviz ve daha sert davranırsa siyonist seçmenlerin gözünde daha güçlü ve daha makbul görünüyor ve onlar için daha huzurlu ve daha güvenli bir ortam oluşturacağına inanılıyor.
Bu sebeplerden ötürü Netanyahu iç ve dış arenalardaki icraatı yüzünden karnesi kırık notlarla dolup taşınca, kendi eliyle ürettiği çıkmazdan tek çıkış yoluna, yani Filistin milletine yönelik baskıları ve tecavüzleri arttırmaya ve özellikle Filistinlilerin ve müslümanların en kutsal mekanlarından biri olan Mescid-i Aksa’ya yönelik saldırılarını ve saygısızlıklarını arttırmaya ve bu saldırıları sistematik bir şekilde sürdürmeye yöneldi.
Gerçekte korsan İsrail’in geniş çapta insan haklarını ihlal etmesi de bu rejimin Kudüs intifadasını kontrol altına almakta ve İsrail’in Netanyahu elebaşılığındaki sağcıların yarattığı çıkmazdan kurtulmakta acizliğini gösteriyor.
Korsan İsrail’in insan hakları ihlallerine şu örnekler veriliyor:
1. Filistinlileri sahada infaz etmek: Uluslararası af örgütü korsan İsrail’i eleştirdiği sert bildirisinde siyonistlerin Filistin halkını sokaklarda infaz etmeye başladığını açıkladı.
2. Filistinli vatandaşları diri diri yakmak: Filistinli bebek Ali Saad beşikte uyurken siyonistler tarafından diri diri yakıldı. Yine Filistinli 22 yaşındaki genç Fazi Huşi’nin yanan cenazesi Kefer Kena sitesinde bir aracın içinde bulundu. Huşi’nin siyonist yerleşkecilerin saldırısına uğradığını ve aracının içinde diri diri yakıldığı anlaşıldı.
3. Batı şeria ve Kudüs’te 2200 konutlu 6 yeni yerleşkenin inşaatı. Bundan başka Nakab bölgesinde de 5 yeni yerleşkenin inşaatına başlandığı belirtiliyor. İnşaat Bakanı Yuaf Galant açıkça bu yerleşkelerin inşaatı, Batı şeriadaki yerleşkelerin üzerinde yatırımların durdurulduğu anlamına gelmediğini itiraf etti. Yine işgal altındaki bir çok bölgede yerleşke inşaatı devam ediyor.
4. Filistinli taş atan çocukları hapse atma kanunu. Haaretz gazetesi taşan her Filistinli çocuk iki ila dört yıl hapis cezasına çarptırılacağını, bundan başka taş atan çocukların ebeveynine de 2500 dolar ceza kesileceğini yazdı.
5. Yeni ara duvarların inşaatı. Yeş Atid partisi lideri Lapid, ara duvar inşaatı ile Filistinlileri siyonistlerin yaşamından ebediyen atma zamanı geldiğini açıkladı. Lapid, nüfus tehdidi güvenlik tehdidi ve Filistinlilerin düzenledikleri operasyonların tehdidinden daha ağır olduğunu, ara duvar inşaatı Filistinlilerle siyonistleri birbirinden ayıracağını belirtti. Eğitim Bakanı Neftali Benet de Filistinlileri kontrol altına almanın tek yolu yeni ara duvarlarının inşaatı olduğunu açıkladı. Likud partisinden Afir Akunis de El Halil ve çevresindeki köylerin arasında ara duvar inşa edilmesini istedi.
6. Filistinlileri ihraç etmek ve Kudüs’te ikamet tezkerelerini iptal etmek. Korsan İsrail kabinesi Kudüs’te yaşayan 80 bin Filistinlinin ikamet tezkeresini iptal etme tasarısını inceliyor. İsrail iç istihbarat servisi, polis teşkilatı Kudüs intifadasını kontrol altına alamadığını açıkladı.
7. Şehadet eylemi gerçekleştirenlerin ailelerini Gazze şeridine veya Ürdün’e sürgün edilmesine yönelik talep. Likud partisindan Afir Akunis, şehadet eylemi gerçekleştiren Filistinlilerin evlerini yıkmanın yanında ailelerini de Gazze şeridi ve Ürdün’e sürgün edilmelerini talep etti.
8. Adalet Bakanı Aylid Şakid Filistinli köylere saldırılmasını ve Filistinlilerden temizlenmesini ve yine şehadet eylemi düzenleyen Filistinlilerin evlerinin yıkılmasını ve El Halil’e saldırılmasını istedi. Şakid ayrıca İsrail ordusunun askeri operasyonlarını arttırması ve Batı şeriadaki köyleri işgal etmesi gerektiğini belirtti.
9. İnşat Bakanı Yuaf Galant bundan önce geniş çaplı askeri operasyon başlatmaları gerektiğini, yakında bu aşamaya da geleceklerini açıkladı.
10. Eğitim Bakanı Neftali Benet ise intifadanın devam etmesine gösterdiği tepkide, yeni ara duvar inşa etmek ve Batı şeriayı tam işgal etmekten başka çare bulunmadığını, Batı şeriaya çok sayıda asker göndererek bu bölgeyi direnişten temizlemeleri gerektiğini açıkladı.