Dünya işitme engelliler özel günü
Dünyada ilk kez Eylül 1958 yılında İtalya’nın başkenti Roma’da dünya işitme engelliler federasyonu dünya işitme engelliler gününü kutladı.
Bundan sonra dünya camiası 30 Eylül gününü her yıl dünya işitme engelliler günü olarak adlandırmaya karar verdi.
Aslında 30 Eylül gününü dünya işitme engelliler günü olarak adlandırmanın amacı işitme engellilerle irtibat kurma kültürünü geliştirmek ve işaret dili hakkında bilgilenmek ve politikacıları ve ayrıca tüm insanlar bu kesimin karşı karşıya bulunduğu sorunlardan haberdar etmektir.
Bu çerçevede biz de bu gün dolaysıyla kısa bir program hazırladık.
Bir insan işitme yeteneğini tamamen kaybetmesi veya bu yeteneğinin azalması durumuna sağırlık denir. Sağırlık, insan yaşamına özel bir niteliktir. Bu yüzden tıp bilimi bu durumu engelli olma kategorisine yerleştiriyor.
Sağırlık anadan doğma olabildiği gibi, çeşitli darbeler veya kronik iltihaplanmalar yüzünden olabilir. dünya sağlık örgütü hali hazırda dünya genelinde 360 milyon insan hafif sağırlık sorunu yaşadıklarını belirterek şöyle diyor: dünyada insanların ortalama ömrünün uzaması ile beraber sağırlık veya hafif sağırlık sorunundan acı çeken insanların sayısı da artıyor. Şimdiye kadar 65 yaşın üzerinde olan insanların yaklaşık üçte biri işitme yeteneğini kaybetmiş bulunuyor. dünya sağlık örgütünün raporuna göre sağır veya hafif sağır olan insanların sayısı 15 yaşın altında 32 milyona ulaşmış bulunuyor.
Kuşkusuz teknolojilerin ilerlemesi ve gelişmiş ülkelerin işitme engelli insanlar için yaşamı kolaylaştırma yönündeki çabaları sayesinde bu insanlar geçmişe kıyasla daha rahat çevreleri ile irtibat kurabiliyor. Örneğin günümüzde işitme duygusunu takviye etmek için bazı cihazlar geliştirilmiş bulunuyor. ancak bu cihazların sayısı dünya genelinde duyulan ihtiyacın altında olduğu anlaşılıyor. Hali hazırda Avrupa ülkelerinde işitme engellilerin %16 kadarı bu tür cihazlardan yararlanırken, bu oran Çin’de sadece %1 olduğu anlaşılıyor.
Dünya işitme engelliler federasyonu WFD BM’de dünya genelinde 70 milyon işitme engelliyi temsil eden bir STK olarak yaptığı açıklamada bu insanların %80 kadarı yöneticileri işitme engelli insanların ihtiyacını pek bilmeyen gelişmekte olan ülkelerde yaşadığını ve çok az sayıda işitme engelli çocuğun eğitim imkanlarından yararlanabildiğini belirtiyor.
Dünya işitme engelliler federasyonunun amacı ise işitme engellilerin haklarını aramak, işaret dilini öğrenmelerini sağlamak ve toplumda eşit sosyal konumdan yararlanmalarına zemin hazırlamaktır.
Konuşma yeteneği insanoğlunun en özel özelliklerinden biri olduğundan ve insanlar konuşarak birbiriyle irtibat kurarak birbirini anladığından, işitme engelli insanlar da çok özel bir yöntemle başkaları ile irtibat kurmaya çalışıyor. İşaret dili, işitme engellilerin irtibat kurma dilidir. Bu dil işitme engellilere birbiri ve başkaları ile irtibat kurma imkanı sağlıyor.
Açıklanan son verilere göre hali hazırda dünyada 70 milyon insan irtibat kurmak için işaret dilini kullanıyor ve bu yüzden bu insanların tüm ülkelerde bu haktan yararlanmaları gerekiyor.
İşaret dili, çok düzenli ve gelişmiş bir dil sistemidir ve manaları aktarmak için ses modelleri veya yazı yerine işaretleri dil olarak kullanmaktadır. Bir başka ifade ile ellerin, kolların hareketleri ve yönleri veya vücudun veya yüzün ifadeleri bir düşünceyi aktarmak için kullanılır. Buna göre nerede işitme engellilerin irtibatı söz konusu ise işaret dilleri gelişmiştir. İşaret dili pantomim oyunu değildir. Bu dilin kendine özel grameri vardır ve onu öğrenmek için nasıl ki başka bir dili öğrenmek için o dilin kursuna gidip ders alıyorsanız, bu dili de bilen bir öğretmenin size öğretmesi gerekir. Bu dillerin her biri kendine özel sözcükleri ve grameri vardır.
Dolaysıyla işitme engellilerin işaret dili adı ile anılan çok güçlü ve çok etkili bir iletişim araçları vardır ve irtibat kurma ihtiyacını bu şekilde giderebilir.
İşaret dili bir kaç kişinin icat ettiği suni bir sistem değildir. Yani nasıl ki bir İranlı ve bir Finlandiyalı birbirinin dilini anlamıyorsa, İranlı bir işitme engelli de Finlandiyalı bir işitme engellinin işaret dilini anlamaz ve eğer birbiriyle irtibat kurmak isterlerse, en azından biri ötekinin dilini öğrenmesi gerekir. Gerçi işaret dili görsel bir teknikten yararlandığından, iki ayrı işaret dili sözlü dillere nazaran birbirine daha çok benzerlik arz edebilir. Hali hazırda dünyada 70 milyon işitme engelli insan irtibat kurmak için işaret dilini kullanır. Bu yüzden bu insanların hakları tüm ülkelerde gözetilmesi gerekir.
BM, engelliler konvansiyonunda resmen işitme engellilerin haklarına vurgu yapmıştır. Nitekim söz konusu konvansiyonun ikinci maddesinde işaret dili bir dil olarak tanınmıştır. Aynı konvansiyonun 21. Maddesinin B bendinde devletlerin işaret dilini işitme engellilerin irtibat kurabilmesi için benimsemeleri ve gereken kolaylığı sağlamaları gerektiği vurgulanmıştır.
Konvansiyonun 24. Maddesinin B bendinin üçüncü bölümünde de devletler işitme engelli çocukların işaret dilini öğrenmeleri için gereken imkanları temin etmekle yükümlü hale getirilmiş ve yine aynı maddenin B bendinin dördüncü bölümünde de işitme engelli çocukların eğitim hakkından emin olmak üzere devletler işaret dilini bilen işitme engelli öğretmenleri istihdam etmek üzere gerekli tedbirleri almakla yükümlü hale getirilmiştir.
Aslında günümüzde işaret dilinin yaygınlaşması ile beraber işitme engelli insanların birbiriyle irtibat kurma sorunları hemen hemen çözümlenmiş denebilir, fakat bu insanların esas sorunu duyabilen insanlarla irtibat kurmaktır. Bu yüzden işitme engelli insanların haklarına uyulması için bu insanların toplumda tüm vatandaşlık haklarından yararlanabilecekleri şartlar oluşturulmalıdır. Bu yüzden bu yıl dünya işitme engelliler günü için işaret diliyle tam giriş sloganı seçilmiştir. Böylece işaret dili ile daha fazla tanışmakla işitme engellilere çeşitli sosyal arenalarda daha fazla katılım imkanı sağlanması amaçlanıyor. Bu slogan ayrıca işaret dilinin anlaşılması ve dünya genelinde işitme engellilerin haklarının önemine vurgu yapıyor.
İran İslam Cumhuriyeti’nde işitme engellilerin haklarına riayet edilmesi için işaret dili yıllar önce İran medeni kanununda gözetilmiştir. Bu kanun 1928 yılında işaret dilini anlatmak ve anlaşılmak aracı olarak tanımıştır. İran’da işaret dilini ilk kez yaratan kişi, Cebber Bahçeban adlı öğretmendi. Bahçeban görsel ve duysal eğitim tekniklerini eğitim sistemine kazandırdı ve İran’da ilk kez işitme engelli çocuklara ders vermeye başladı. Gerçi Bahçeban’ın bu çabaları işin başında dönem yetkililerinin şiddetli muhalefeti ile karşılaştı, ancak Bahçeban bir yıl içinde üç işitme engelli çocuğa okuma yazmayı öğretmeyi başardı.
Hali hazırda İran’da bazı STK’lar ve İranlı işitme engelliler milli refah kurumu İran İslam Cumhuriyeti’nde İranlı işitme engellilere yardım eden kurumlardır. İşitme engelliler milli refah kurumu 1971 yılında faaliyete başladı ve amacı hükümet erkanları ile STK’lar ve hayır kurumları arasında koordinasyon sağlamaktır. Kurumun çalışmalarında ayrıca işitme engellilerin tedavisi ve bu hastalığın önlenmesi ve istihdam edilmeleri ve refah işleri gibi çalışmalar da yer alıyor. Bu kurum ayrıca işitme engellileri yetiştirerek onları toplumla uyumlu hale getirmeye çalışıyor ve yeni yöntemler kullanarak onları çeşitli hizmetleri sunmaya hazır hale getiriyor ve böylece bu insanların dünyasına hakim olan sessizliği bozmaya çalışıyor.
Gerçi işitme engellilerin dünyası sessizlik dünyasıdır, ama bu insanların dili sırlarla doludur. Brezilyalı ünlü yazar Paolo Kuilo’nun de belirttiği üzere, bir dil vardır, sözcüklerin ötesindedir, eğer bu sessiz dilin sırrını keşfedersen bir dünyayı keşfetmiş olursun.
Dünya işitme engelliler günü bu dünyayı keşfetme fırsatı olabilir.