İran ve Türkiye'den ikili, bölgesel ve uluslararası işbirliklerin gelişmesine vurgu
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, İran-Türkiye sınırlarının her zaman barış ve dostluk sınırları olduğunu belirterek, iki ülkenin iki büyük bölgesel güç olarak her zaman düşmanlıklar ve kinlere maruz kaldıklarını ve dostların bunlara karşı gelmek için ilişkilerini güçlendirmekten başka yolları olmadığını söyledi.
Türkiye-İran Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi 6. Toplantısı, Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla video konferans yöntemiyle gerçekleştirildi.
Ruhani, konuşmasında Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hitaben, "Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle sizleri Tahran'da ağırlayamadık. Bu nedenle ilişkilerin geliştirilmesi için bugün sanal ortamda müzakerelerde bulunuyoruz. Koronavirüs sorunu hallolduktan sonra sizleri ve çalışma arkadaşlarınızı Tahran'da ağırlamayı ümit ediyorum." dedi.
Türkiye ve İran arasındaki münasebetlerin iyi komşuluk, ortak kültürel değerler, karşılıklı saygı, çıkarların korunması, istikrar, güvenlik ve barış temelinde geliştiğini dile getiren Ruhani, "İki dost ülke Türkiye ve İran ilişkileri, tarih boyunca sağlam temeller üzerine kurulmuştur. Bu nedenle acı ve nahoş hadiseler hiçbir şekilde dost ve kardeş iki ülke ilişkilerine zarar verememiştir." ifadelerini kullandı.
Ruhani, Yüksek Düzeyli İşbirliği Toplantısının ve yapılacak anlaşmaların verimli olmasını ve ikili ilişkilere olumlu etki yapması temennisinde bulundu.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da, "Türkiye ve İran diyaloğu birçok bölgesel sorunun çözümünde belirleyici role sahiptir. Salgın şartlarının hafiflemesiyle beraber iş birliğimizin tekrar eski seviyelerine geleceğine inanıyorum." dedi.
Türkiye-İran Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi Altıncı Toplantısı'na ilişkin yayınlanan 19 maddelik ortak bildiride ise, ortak menfaatler çerçevesinde iki ülkenin ikili, bölgesel ve uluslararası ilişkilerinin gelişmesine vurgu yapıldı.
Bildiride, tarafların "ortak çıkarları ilgilendiren bölgesel ve küresel konuları ele aldıkları ve bu bağlamda, evrensel olarak kabul gören ilkelerden, özellikle, uluslararası hukuka tam saygı ve çatışmaların barışçı yollarla çözülmesi ile kuvvet kullanımına veya kuvvet tehdidine başvurmama ilkelerinin, uluslararası ilişkilere hakim olmaya devam etmesi gerektiği görüşünü paylaştıkları", "Suriye'nin egemenliğine, bağımsızlığına, birliğine ve toprak bütünlüğüne olan kuvvetli taahhütlerini vurgularken "Irak'ın istikrarının, refahının ve güvenliğinin bölgesel ve uluslararası barış ve istikrar için bir gereklilik olduğunun bilinciyle, Irak'ın toprak bütünlüğünün, siyasi birliğinin ve egemenliğinin korunmasına yönelik taahhütlerini teyit ettikleri ve Irak Hükümeti'ne desteklerini yineledikleri" belirtildi.
Bildiride ayrıca, tarafların ırkçı İsrail-Filistin ihtilafının kapsamlı, adil ve kalıcı çözümüne sarsılmaz desteklerini vurguladıkları, bu bağlamda, başkenti Kudüs olan bağımsız ve egemen bir Filistin devletinin kurulması ihtiyacını yineledikleri ve üçüncü ülkelerin Filistin davasını zayıflatma girişimlerine karşı Filistin'e desteklerini ifade ettikleri kaydedildi.