Fahrizade’nin Kalleşçe Suikasta Uğraması ve Uluslararası Kurumların Sorumlulukları
(last modified Sun, 29 Nov 2020 03:09:33 GMT )
Kasım 29, 2020 05:09 Europe/Istanbul
  • Fahrizade’nin Kalleşçe Suikasta Uğraması ve Uluslararası Kurumların Sorumlulukları

Siyonist Rejim İsrail'in, cinayet ve terör girişimlerinin devamında 27 Kasım Cuma günü İranlı tanınmış bilim adamı Muhsen Fahrizade Tahran eyaletindeki Abserd şehrinde suikast sonucu şehit düşürüldü. Bu cinayet, özellikle de Birleşmiş Milletler tarafından ciddi tepkilere yol açtı.

BM Özel Raportörü Agnès Callamard, Cuma akşamı Twitter üzerinden mesajlar yayınlayarak Şehit Muhsen Fahrizade suikastına tepki göstererek, "Askeri çatışma dışında sınırların ötesinde hedeflenen bir suikast ve bir insanı hayat ve yaşama hakkından kasıtlı olarak mahrum bırakılması, uluslararası insan hakları hukukunun bir ihlali ve barış döneminde sınırlar ötesinde kaba kuvvet kullanımını yasaklayan BM anlaşmasının ihlalidir." Yazdı.
BM yetkilisi, en az 2018'den beri Şehit Fahrizade'ye suikast düzenlemek peşinde olan  Siyonist Rejim İsrail'i kastetmektedir. 
Agnes Callamard'ın İsrail'in bu kalleşçe suç eyleminin hukuka aykırılığı konusundaki net duruşu, Siyonist rejimin uluslararası hukukun başlıca ihlalcilerinden biri olduğuna ve saldırgan politikaları doğrultusunda uluslararası  kanun ve normlar hiç aldırmadığını gösteriyor. 
Nisan 2018'de İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu Fahrizade'nin adına değinerek şehidin İran nükleer bilim alanında tanınan bilim adamlarından olduğunu belirterek, "Mohsen Fahrizade. Bu adı unutmayın." Demişti.
Siyonist rejimin İran'ın bilimsel araştırma başarılarını engellemek için terörizme başvurma geçmişi dikkate alındığında, bu açıklamalar, rejimin önde gelen İranlı bilgine yönelik kötü niyetinin en açık göstergesidir. Şehit Fahrizade'in son hizmetlerinden biri, ilk yerli korona teşhis kitinin üretimindeki önemli rolü oldu.
Bu durumda önemli olan konu, Birleşmiş Milletler ve Güvenlik Konseyi'nin uluslararası barış ve güvenliğin koruyucuları olarak rolünün ne olduğu sorulmalıdır. 
Siyonist rejimin son yıllarda devle terörizmi doğrultusunda İranlı nükleer bilim adamlarına düzenlediği suikastlardan 5’i şehadetle sonuçlandı. Ancak uluslararası kuruluşlar tarafından bu cinayet dolu sürecin devam etmesinin engellenmesi için hiçbir etkili adım atılmadı. 
Aynı pasif duruş, Trump yönetiminin Devrim Muhafızları ordusu Kudüs Kuvvetleri Komutanı General Kasım Süleymani'nin  Ocak 2020'de Bağdat'ta  bir devlet terör operasyonda kalleşçe şehit düşürmesine neden oldu.  Bu bağlamda, Birleşmiş Milletler sadece sözlü bir duruşla yetinmiş ve etkili bir eylemde bulunmamıştı. 
Mevcutta bile, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, net bir duruş sergilemek ve İsrail'in saldırısını kınamak yerine, basitçe tüm tarafları sakin olmaya ve gerilimleri azaltmaya çağırdı.
Görünüşe göre Batı'da ve ne yazık ki Birleşmiş Milletler'de terörizmle mücadele hususunda hala çifte standartlı yaklaşımlar hüküm sürmektedir. 
İranlı bilim adamı Muhsen Fahrizade'in suikastına tepki gösteren California Üniversitesi profesörü Dr. As'ad Abu Khalil Twitter'da şunları yazdı: "İran veya ABD'ye bağlı başka bir hükümetin İsrail nükleer bilim adamlarına suikast düzenlediğini hayal edin. Şimdi Batılı hükümetlerin, medyanın, insan hakları aktivistlerinin veya düşünce kuruluşlarının öfkesini hayal edebiliyor musunuz?"
İran'ın Birleşmiş Milletler Daimi temsilcisi Mecid Tahtı Revançi, BM Genel Sekreteri ve Güvenlik Konseyi'ne yazdığı bir mektupta, Şehit Muhsen Fahrizade'ye düzenlenen terör saldırıyı kınanması çağrısında bulunarak terör saldırıda İsrail'in sorumluluğunun ciddi işaretleri olduğunu belirtti. Tahtı Revançi  ABD ve Siyonist rejimi İran'a karşı maceracı eylemlerde bulunma konusunda uyararak İran'ın, halkını savunmak ve güvenliğini sağlamak için gerekli tüm önlemleri alma hakkını vurguladı.
İran İslam Cumhuriyeti şimdi Amerika’nın yeşil ışığı ile Siyonist rejimce  işlenen bu yeni cinayete, Güvenlik Konseyi ve Birleşmiş Milletler'e kararlı ve acil bir tepki çağrısında bulunuyor.
 Bu konudaki zayıf tutumlar veya kayıtsızlıkların sonucu, yalnızca Siyonist rejimi ve ABD'yi giderek daha da küstahlaşması olacaktır./