BMT'ndan Amerika'nın İran'a Karşı İnsanlık Dışı Yaptırımlarına Eleştiri
Amerika'nın İran'a karşı insanlık dışı yaptırımları Birleşmiş Milletler Teşkilatının tepki göstermesine yol açtı.
Amerika BERCAM nükleer anlaşmasından Mayıs 2018 yılında ayrıldıktan sonra İran İslam Cumhuriyeti'ne karşı maksimum baskı siyaseti çerçevesinde yeni yaptırımları hayata geçirdi. Koronavirüs pandemisinin İran'da da yayılmasına rağmen Amerika bu insanlık dışı siyasetini devam ettirdi. Bu da Birleşmiş Milletler Teşkilatı'nın ağır eleştirilerine yol açtı.
BMT'nın zorbalığa dayalı tek taraflı girişimlerin olumsuz etkileri hususundaki Özel Raportörü Bayan Alena Douhan koronavirüs krizi döneminde olan tek taraflı yaptırımların BM üyelerinin yüzde 20'sini etkilediğini vurguladı ve yaptırımlara tabi tutulan ülkeleri diğer ülkelere göre bu hassas dönemde daha da kırılgan hale getirdiğini belirtti.
Alena Douhan, koronavirüs salgını sırasında ABD'nin İran'a yönelik insanlık dışı yaptırımlarına odaklandı. Koronavirüs sırasında tek taraflı yaptırımlar sonucunda insan hakları ihlallerinin belgelenmiş olmasına değinen Douhan şöyle bir açıklamada da bulundu: "Amerika'nın İran'a yönelik yaptırımlar listesinde İran'a solunum cihazları göndermeye çalışan şirketlere de yer verildi. "
Üst düzey BM yetkilisinin, Washington'un İran'a karşı yaptırımlarını eleştirmesi aslında Trump yönetiminin Amerika tarihindeki en kapsamlı yaptırımı uygulamaya koyması içindir. Amerika bu baskılar ile yasadışı taleplerini İran'a dayatmaya çalışıyor. BM temsilci'sinin Amerika baskılarını hafifletme çağrısına rağmen Trump yönetimi İran ekonomisini zayıflatma amacıyla İran'a karşı hala düşmanca siyasetlerini güdüyor. Bu çerçevede 30'dan fazla Kongre üyesi, İranlı ve uluslararası yetkililerin ABD yaptırımlarının İran'ın korona virüsüyle mücadele kabiliyeti üzerindeki olumsuz etkisi hakkındaki eleştirilerinin ardından Tahran'a yönelik yaptırımların azaltılması çağrısında bulunsalar da Trump yönetimi bu talepleri görmezden geliyor. Önemli olan husus Trump'ın İran karşıtı kampanyasının hiçbir başarıya yol açmamasıdır. Bu yüzden Trump İran'a karşı belli bir stratejiye sahip olmamak ve de İran ile gerilimleri boş yere tırmandırmak ve Amerika'yı ortaklarından ayrı düşürmekle suçlanıyor.
Siyasi analist Simon Tisdall bu hususta şöyle düşünüyor: " İran ve Venezuela gibi ülkelere yaptırım baskısı bu ülkeler için büyük zorluklara neden olsa da kesinlikle Amerika'nın hedefine ulaştığı anlamına gelmiyor. Aslında, koronavirüs salgını sırasında yaptırımların uygulanması, stratejik, siyasal ve ahlaki tehlikelerin yanı sıra düzensizliğe de yol açacaktır. "
Hükümetinin sonuna iki ay kalan Trump, İran'a peş peşe doğrudan yaptırımlar uygulamasının yanı sıra ikinci yaptırımları da hayata geçirerek diğer ülkeleri ve şirketleri birincil yaptırımlara uymaya zorlamak istiyor. Koronavirüs pandemisinden doğan mevcut olağanüstü duruma ve İran'da bu hastalıktan hayatlarını kaybedenlerin sayısında önemli artışa rağmen,Trump İran'a karşı insanlık dışı baskılarını devam ettirmektedir. Aynı zamanda, İran'ın temel ve insani malzemeleri sağlamasını zorlaştıran İran bankalarına ve finans kurumlarına yaptırımlar da hayata geçirilmiştir. Aslında ABD yaptırımları insanlığa karşı işlenen suçtur.
Amerika'nın koronavirüs pandemisinin devam ettiği sırada İran'a karşı hayata geçirdiği zalimane yaptırımları aslında şimdi de İran'ın sağlık sistemine yönelik terörizm şekline bürünmüştür. Gerçekte mevcut dönemde Trump hükümeti pratikte ekonomik terörizmin yanı sıra sağlığa yönelik terörizmi de gündemine almış ve İran milletine karşı bu zulmü de reva görmüştür. Bu sürecin devamı ise kuşkusuz insanlık karşıtı cinayet sayılmaktadır.