35'inci Uluslararası İslami Vahdet Konferansı
35'inci Uluslararası İslami Vahdet Konferansı, "İslami Birlik, Barış ve İslam Aleminde Tefrika ve Çatışmalardan Sakınma" başlığı altında İslami ülkelerden gelen ulema ve tanınmış isimlerin geniş çaplı katılımı ile düzenlendi.
İslam son ilahi din olarak tüm yüzyıllardaki insanlar için tevhide dayalı ve evrensel bir mesaj içermiş ve mensuplarını diyalog yapmaya, ortak düşünmeye ve sinerji yapmaya ve duygularını paylaşmaya davet etmiştir. İslam resulü ve vahdet peygamberi Hz. Muhammed saa tevhid haykırışlarını yaptığı zaman İslam güneşi cahiliye döneminin karanlık ve soğuk topraklarına ışık saldı, gönüllerdeki ümit ve kurtuluş kıvılcımını yakmış oldu.
rağmen aynı coşkulu haykırış ve nağmeler, müminlerin kalbini ve düşüncelerini bir birine yakınlaştırıp onları en yüce yola davet etmektedir. Vahdet Konferansının hem de Peygamber Efendimizin velayet yıldönümünde düzenlenmesi de Müslümanların vahdeti doğrultusunda değerlendirilmelidir.
35'inci Uluslararası İslami Vahdet Konferansı sanal ve yüz yüze olarak 12 Rebiülevvel ile 17 Rebiülevvel tarihleri arasında "İslami Birlik, Barış ve İslam Aleminde Tefrika ve Çatışmalardan Sakınma" başlığı altında İslami ülkelerden gelen ulema ve tanınmış isimlerin geniş çaplı katılımı ile düzenlendi. Bu konferans dünya ülkeleri özellikle de İslami ülkelerin her zamandan daha fazla adalet ve barışa ihtiyaç duyduğu bir sırada düzenlendi.
35'inci İslami Vahdet Konferansı'nın açılış töreni,Cumhurbaşkanı Ayetullah Reisi ve Takrip Derneği genel sekreteri Hüccetülislam velmüslimin Rehim Şehriyari ve yerli ve yabancı konukların katılımıyla başlamıştı. Hüccetülislam velmüslimin Rehim Şehriyari konferansın açılışındaki konuşmasında şu konuşmayı yapmıştı: "Maalesef bugün İslam dünyasında savaşa, çatışmaya ve kan dökülmesine tanık oluyoruz. Bu yüzden 35'inci Uluslararası İslami Vahdet Konferansı, "İslami Birlik, Barış ve İslam Aleminde Tefrika ve Çatışmalardan Sakınma" başlığı altında düzenliyoruz. Çünkü küresel emperyalizm ve tahakküm her zaman bölgedeki varlığını savaş ve kan dökerek, İslam ülkelerini yağmalayarak meşrulaştırmaya çalışıyor."
Ayetullah Reisi de açılış konuşmasında İmam Humeyni ve İslam İnkılabı Lideri tarafından vurgulanan İslam ümmetinin takribi ve birliği fikrinin İslam dünyasında stratejik ve gerekli bir hamle olduğunu vurgulayarak, "Bütün ulemalar ve düşünürler, bunu vurgulamalıdır. Tevhid ekseni İslam Peygamberi saa'in varlığıdır. Peygamber Efendimiz'in pak siyeri ve dinin ileri gelenlerinin ve büyüklerinin ahlakına bakmak İslam aleminin birliğinin sırrıdır. Amellerine dayalı hayatlarına ve aydınlatıcı sözlerine dikkat etmek, İslam toplumunu birlik ve beraberliğe sevk eder. Kesin olan husus, İslam ümmetinin birliğinin gerçeklere dayalı olmasıdır. Artık İslami ümmet birleşmelidir. "
Uluslararası İslami Vahdet Konferansı'nın düzenlenmesinin amacı, Müslümanlar arasında birlik ve beraberliği sağlamak, ilim ve bilim adamlarının ilmi ve kültürel görüşlerini birbirine yaklaştıracak uzlaşıyı sağlamak, İslam birliğini ve tek vücut bir İslam'ın oluşmasını sağlamak için çalışmak ve pratik çözümler sunmaktır. Bu bağlamda İslam dünyasında, Müslümanların sorunları çözülmeli ve bu konuda uygun çözümler sunulmalıdır.
Uluslararası İslami Vahdet Konferansı'nın konukları, İslam ülkelerinin eğitimli şahsiyetleri, alim ve müftüleri ve siyasi şahsiyetleri, üniversite hocaları ve yurt içi ve yurt dışındaki diğer bilim ve kültür dernekleri arasından seçilmektedir. Bugüne kadar dünyanın dört bir yanından yüzlerce düşünür, alim, düşünür ve kültürel, sosyal ve siyasi aktivist ile ülkenin farklı yerlerinden çok sayıda Şii ve Sünni alim ve düşünür bu konferansa katılarak makaleler, konuşmalar ve sunumlar yaptı.
Bu yılki İslami Vahdet konferansının sekiz konusu arasında ise İslami uhuvvet ve terörizm ile mücadele, dini özgür düşünce, mezhebe dayalı içtihatları kabul etme, tekfir ve radikalizm ile mücadele, İslami sinerji ve empati, gerilimler ve çatışmalardan sakınma, İslami mezhepler arasında karşılıklı saygı, ihtilaf konularında edebe uyma ve tartışmalardan sakınma, hürmetleri koruma ve hakaret yapmama, vahit ümmetin tanımı ve İslami ülkelerin birliği, Filistin ve İslami direniş ve Ayetullah Muhammed Ali Tashiri'yi anma yer aldı.
Filistin meselesi, dünyanın en büyük ve en uzun süredir devam eden, hala çözümü bulunamayan sorunlarından biridir. Ancak İslam alemi birleşirse kesin olarak Filistin halkı da haklarını geri alabilecektir. Bir buçuk milyarlık nüfusu, zengin kaynakları ve imkanlarıyla İslam, Filistin için büyük bir destek ve dayanak sayılmaktadır. Bu nedenle bu yılki konferansın konularından biri de Filistin ve İslami Direniş oldu.
Fransa'dan, üniversite öğretim üyesi ve siyasi analist olan Emad Hamruni konferansa katılan uzmanlardan biri olarak şunları söyledi: "Bugün görevimiz İslam birliğine dönmektir. İslam birliğine dönmek için kardeşlikten başka bir yol yok. İslam ümmetini oluşturan Müslümanlar, farklı gruplar ve milletler arasında kardeşlik yaratacak bir sistem ve mekanizma gerek. Bu ümmet bugün acı içinde ve yaşadığı tüm savaşlardan ve Batı sömürgeciliğinden sonra beş asırdan fazla bir süredir acımasızca acı çekiyor. Dolayısıyla bugün Filistin'in işgal edildiğini, Suriye'nin bir kısmının işgal edildiğini ve farklı bölgelerden gelen tekfirci grupların eylemlerinin sonucu olan birçok savaşın yaşandığını görüyoruz. İşte bu, İslam dünyası düşünürlerinin, İslam ümmetinin ulemaları ve politikacılarının kardeşlik yolundaki başarısızlığıdır. Dolayısıyla biz Müslümanlar bizzat Müslüman ümmetin birliğini oluşturabiliriz. Aydınlar,ulemalar, araştırmacılar, politikacılar ve din adamları olarak konuşmalarımızda kardeşliğe dikkat etmeliyiz."
Lübnan Müslüman Alimler Derneği Mütevelli Heyeti Başkanı Şeyh Gazi Yusuf Hanina da yaptığı konuşmada İslam toplumları arasındaki birliğin sağlanması gerektiğini vurgulayarak şu açıklamada bulundu: "Uğraşmamız gereken en önemli konulardan biri Filistin'in kurtuluşu. Dolayısıyla İslam birliği ve direniş iki önemli ve iç içe mesele olduğunu bilmeliyiz. Direnişsiz birliğin ve birliksiz direnişin hiçbir anlamı yoktur. Birlik bir akıl ve gönül meselesidir. Bu yüzden Filistin'in kurtuluşu ve Filistin halkının topraklarına dönüşü için direnişin birliğini vurgulamalıyız."
35'inci Uluslararası İslami Vahdet Konferansı, uzun müzakerelerin ardından bir bildiri ile sona erdi. Bildiride şu ifadelere yer verilmiştir: " İslami ülkeler ve gayrımüslim ülkelerdeki Müslümanlar arasında İslami uhuvvet kavramının yaygınlaştırılması zaruri bir konudur. Gelecek nesiller de bu kavrama dayalı yetiştirilmelidir. Ayrıca bu değerli kavramı elde etmek doğrultusunda gösterilecek tavırların yanı sıra bu İslami ve insani farizanın gerçekleşmesi için gönüllerden kinlerin de silinmesi gerektiği unutulmamalıdır. Çünkü fırkacı, ırkçı ve bencilliğe dayalı kincilikle kardeşlik ve birlik olmaz. Nitekim Allahu Teala da Kuran-ı Kerim'de aynı hususa değinmiş ve şöyle buyurmuştur: "Biz, onların gönüllerindeki kini söküp attık; onlar artık kardeşler olacaklar."
35'inci uluslararası İslami Vahdet konferansı bildirisi, İslami Mezheplar Takrip Derneği'nin genel sekreterinin " İslam ülkeleri birliği" başlıklı inisiyatifi sonucu yayımlandı. Böyle bir birliğin oluşturulması teklifi, vahid ümmet ve modern İslami medeniyetin gerçekleşmesi yolunda önemli bir adım sayılır. Bu birlik İslami ülkelerin işbirlikleri ve yakınlaşmalarını güçlendirip İslam aleminde tefrika ve çelişkileri önleyebilir. Ayrıca konferansta bulunan ulema yakın bir gelecekte bu modeli gerçekleştirmek adına yeni programların uygulanmasını da talep ettiler ve liderler, siyasetçiler ve ulemanın bu vazifeyi yerine getirmelerini istediler.
İslami Vahdet Konferansı'nın son gününde düşünürler ve alimler İslam İnkılab Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamanei ile de bir araya geldi. Muhammed Mustafa saa ve İmam Cafer Sadık as'ın mübarek veladet gününde, Uluslararası İslami Vahdet Konferansı'na katılan yetkililer ve konukları kabulünde İslam İnkılabı Lideri , "İslam Ümmeti için iki önemli görevi olan "İslam'ın insan hayatının her alanında kapsayıcı olması" ve "Müslümanların birliğinin güçlendirilmesi" hususlara vurgu yaptı ve şöyle bir hatırlatmada da bulundu: " İslami vahdet temel bir husus ve Kurani bir farizadır. Modern İslami Medeniyet gibi yüce bir hedefin Şia ve Sünni birleşmeden gerçekleşmesi mümkün değildir. "