Amerika’nın İran'a yönelik azami baskı siyasetinin yararsızlığını kabul etmesi
Amerikalı Senatör Chris Murphy, İran'a yönelik yaptırım siyasetlerinin Washington için hiçbir etkisi olmadığını ve sonuçsuz olduğunu kabul etti. Murphy Salı günü bir tweet'te Amerika’nın Trump'ın İran'a yönelik "maksimum baskı" yaptırımlarından hiçbir şey kazanmadığını yazdı.
Murphy’nin, İran'a yönelik azami baskı kampanyasının etkisizliğini ve aslında başarısızlığını kabul etmesi, Amerika yönetiminin üst düzey yetkililerinin itirafları doğrultusunda ifade edildi.
Ocak 2022'nin ortalarında, Amerika Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, Washington'un Trump'ın Bercam nükleer anlaşması hakkındaki feci hatasının bedelini ödemekte olduğunu itiraf etti. Amerika Dışişleri Bakanı Anthony Blinken de, Sullivan gibi, Washington’un Bercam anlaşmasından çekilmesiyle stratejik bir hata yaptığını kabul etti. Blinken 7 Aralık 2021'de, ABD'nin İran ile 2015 nükleer anlaşmasından çekilmesinin büyük bir hata olduğunu söyledi.
Eski Amerika Başkanı Donald Trump, Bercam nükleer anlaşmasını her zaman Washington için olabilecek en kötü anlaşma şeklinde niteledi, böylece 8 mayıs 2018 tarihinde Bercam nükleer anlaşmasından çekilerek söz konusu uluslararası anlaşma ve Güvenlik Konseyi’nin 2231 sayılı kararındaki taahhütlerini, dünya çapından gelen tüm muhalefetlere rağmen bir kenara bıraktı.
Ardından İran’ı Washington’un illegal isteklerini kabul ettirmeye mecbur kılmak için Trump yönetimi maksimum baskı savaşı çerçevesinde en yoğun yaptırımları Tahran’a karşı uygulamaya başladı ve Bercam anlaşmasının korunması için her türlü plana muhalefet etti. Amerika’nın dönem hükümetinin hedefi, Washington’un istediği 12 maddelik şartları İran’a dayatmaktı; söz konusu maddeler arasında İran’ın barışçıl nükleer programının durdurulması, füze kabiliyetine ve bölge siyasetlerine yoğun kısıtlamaların uygulanmasıydı.
Fakat Trump hükümetinin son 3 yılda uyguladığı tek yanlı ve illegal yaptırımlara rağmen İran İslam cumhuriyeti izlediği maksimum direniş siyaseti ile Washington’un yaptırımlarına karşı mücadeleye devam etti. Bu yüzden Trump, başkanlık döneminin sonuna kadar İran ile ilgili hedeflerinin hiç birine ulaşamadı ve Amerika’nın dış siyaset tarihinde soğuk savaşın ardından en ağır yenilgiyi aldı.
Tabi Amerika kongresi ve hükümet yetkililerinin İran’a karşı maksimum baskı siysetinin yenilgiye uğradığına dair başarısızlığını itiraf etmesi ise Biden yönetiminin hala eski yönetimin İran’a karşı maksimum baskı siyasetini izlediği bir dönemde gündeme geliyor.
Başkan Joe Biden başkan seçilmeden önce seçim kampanyaları sırasında Amerika’nın bükleer anlaşmaya geri döneceği vaadinde bulunuyordu fakat uygulamada Amerika’da görevde olan mevcut hükümet şimdiye kadar İran’a uygulanana yaptırımların kaldırılması ve Bercam anlaşmasına geri dönmesi konusunda tek bir adım bile atmamıştır.
Amerikalı siyaset uzmanı Joseph Cirincione Biden yönetiminin şimdiye kadar Trump’ın maksimum baskı siyasetine devam ettiğinin altını çizerek, bidenin izlediği yolunu düzeltmedikçe, hayati önem taşıyan nükleer anlaşmayı ihya etme fırsatının elden gideceği tehlikesinin söz konusu olduğunu belirtti.
Biden hükümetinin Trump dönemindeki yaptırımların bazılarının korunmasına dair ısrarı ise Viyana’da yaptırımların kaldırılması ile ilgili görüşmelerin ilerlemesini engellemeye devam ediyor.
Biden yönetiminin mantıksız tutumuna karşı İran İslam cumhuriyeti de Viyana’da yaptırımların kaldırılması ile ilgili şimdiye kadar 8 turu gerçekleşen müzakerelerde, “ancak Amerika tüm yaptırımları sözde ve kağıt üzerinde değil uygulamada kaldırılmadığı ve bu konunun doğruluğu kanıtlanmadan Bercam nükleer anlaşmadaki sorumluluklarına geri dönmeyeceğini” defalarca ilan etti.
İran karşı tarafın yaptırımların kaldırılması ve bu bağlamında İran’ın öngördüğü yöntemleri kabul etmede ne kadar ciddiyse Amerika’nın Bercam nükleer anlaşmaya geri dönüşü için nihai anlaşmaya varmanın daha hızlı ve erken olacağını ilan etmiştir./