İran diplomasisinin silahlı kuvvetlerinin gücüne orantılı olarak hareketliliği
İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, 18 Nisan Ordu Günü münasebetiyle yaptığı açıklamada, "Kuşkusuz, bugün diplomasi kolunun uluslararası alanda ülke çıkarlarını korumadaki gücü, İran'ın fedakar silahlı kuvvetlerinin çabalarına borçludur."
Bu bildirinin devamında ise şu ifadelere yer verildi: "Ordu, silahlı kuvvetler ve diplomatik aygıt birlikte barış ve güvenliğin korunmasını, otoriteyi, ulusal çıkarların ve hakların savunulmasını garanti eder ve İslam Devrimi'nin yüce değerleri temelinde bölgenin ve dünyanın dirençli ulusları ve mağdurları yanına yer alır."
İran İslam Cumhuriyeti diplomatik aygıtının, "alan ve diplomasi" ikiliğindeki önemi ve diğer alanlardaki bu denklemin önemi göz önüne alındığında, dış politikayı desteklemede ve İran'ın bölgesel ve uluslararası çıkarlarını geliştirmede silahlı kuvvetlerin yadsınamaz rolüne yaptığı vurgu sahadaki gerçeklerden kaynaklanmaktadır. İslam Cumhuriyeti'nin askeri ve siyasi gücünün ilişkisi özellikle dış politika alanındaki etkisi açık ve nettir. Bu nedenle Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, İran İslam Cumhuriyeti'nin askeri gücünün, silahlı kuvvetlerin yeteneklerini artırarak, ülke düşmanlarının açgözlülüğüne karşı en önemli caydırıcı faktör olduğu ve bunun ülkenin çıkarlarını güvence altına almak için çalışan dış politika sorumlularının en önemli sermayesi olduğu da vurgulanmaktadır.
Sahadaki koordinasyon ve diplomasi, İslam Cumhuriyeti'nin dış politika alanındaki büyük hedeflerine ulaşmasını garanti eder. Aynı zamanda, stratejik caydırıcılığa dayalı bir savunma doktrini şeklinde kendini gösteren İran'ın artan askeri gücü, İran'ın düşmanlarını, özellikle de ABD ve Siyonist rejim İsrail'i her türlü maceracı eylemden vaz geçirmekte caydırıcı bir unsur olarak var olmuştur. Ayrıca İran'ın Siyonizm ve emperyalizm karşıtı hareketlere yardım şeklindeki girişimleri ayrıca İslam İnkılabı Muhafızlar Ordusu'nun Suriye ve Irak'ta başta olmak üzere bölge ülkelerindeki yoğun müsteşarlık varlığı ve başta IŞİD terör örgütü olmak üzere terörist gruplara karşı savaşı Tahran'ın, diplomatik ilişkilerde birçok durumda bölgesel ve uluslararası düzeyde Batı, Arap, Siyonist koalisyona karşı üstünlük sağlamasına yardımcı olmuştur.
Aynı zamanda İran donanmasının Fars Körfezi, Hürmüz Boğazı ve Umman Denizi'ndeki yoğu ve etkili varlığı, ister Devrim Muhafızları ister İran İslam Cumhuriyeti Ordusunun deniz birimlerinin varlığı Amerika Birleşik Devletleri ve bölgesel ortaklarının hareketlerini ve maceralarını engellemede önemli ve etkin bir rol oynamıştır. .Bu yoğun ve etkin varlık, Dışişleri Bakanlığı'nın güney Fars Körfezi ülkeleriyle etkileşiminde aktif bir pozisyon almasına neden oldu ve aynı zamanda Suudi Arabistan ve BAE gibi ülkelerin pozisyonlarında esnekliğe yol açtı. Bu süreçte anlaşmazlıkların çözülmesinin yanı sıra İran ve Suudi heyetleri arasında ikili tansiyonu düşürmek için çeşitli dönemlerde görüşmeler yapıldı. Aynı zamanda, Umman gibi bölgedeki diğer ülkeler İran'la ortak deniz tatbikatları düzenledi. Katar ise Suudiler ve BAE ile yıllarca devam eden gerilimlerde İran'ın desteği sayesinde şimdi Tahran ile yakın ilişkilere sahip oldu. Bütün bunlar, İran İslam Cumhuriyeti'nin ulusal güvenliğini garanti eden ve bölgesel güç sembolü olan ve tehditlere karşı koymada ve İslami İran'ın güçlü bir imajını sunmada yeri doldurulamaz bir rol oynayan güçlü bir silahlı kuvvetlerin varlığı olmadan mümkün olamazdı.
Askeri uzman General Davut Gıyasi Rad, silahlı kuvvetlerin dış politikayı desteklemedeki önemini açıklayarak, "Saha, diplomasi çıtasını yükseltir, saha olmadan diplomaside başarılı olamayız."diyor.