İran'ın Avrupa Birliği'ni uyarması
İran dışişleri bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan Çarşamba günü AB dış siyaset sorumlusu Josep Borrel ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Bu görüşmede yaptırımları kaldırma bağlamında düzenlenen nükleer müzakerelere de değinerek, AB ile ikili ilişkileri ve İran'daki son gelişmeleri ele aldı.
Emir Abdullahiyan, İran'ın iç gelişmelerine ilişkin şunları söyledi: "Mehsa Emini'nin ölümünü aydınlatmak, konunun boyutlarına açıklık getirmek adına iç hukuklarımız gereği ciddi bir şekilde işin takipçisiyiz. Barışçıl talepleri halkın hakkı olarak görüyor ve her zaman dikkate alıyoruz ama isyancılara ve teröristlere hukuk çerçevesinde kararlılıkla karşılık vereceğiz."
Emir Abdullahiyan şöyle bir uyarıda da bulundu: " Eğer Avrupa Birliği, İran halkının canını ve malını hedef alan isyancıları ve teröristleri cesaretlendirmek için temelsiz suçlamalara dayalı aceleci bir siyasi eylemde bulunursa, karşılık vereceğiz."
Josep Borrell de, bu telefon görüşmesinde, kaos ve terörizmin, uygun şekilde yanıtlanması gereken barışçıl protestolardan farklı konular olduğunu kabul ettiğini söyledi. Avrupa Birliği ile İran İslam Cumhuriyeti arasındaki ilişkilerde sorun çıkarma niyetinde olmadıklarını da vurguladı.
Bu tutuma ve açıklamaya rağmen Josep Borrell Perşembe günü önceki tutumundan farklı yeni açıklamalar yaptı. Avrupa Birliği dış politika yetkilisi, bu örgütün "protesto ve tutuklamaların bastırılması" bahanesiyle İran'a yeni yaptırımlar getirmeyi düşündüğünü söyledi. Fransa Dışişleri Bakanı "Catherine Colonna" ise, Salı günü yaptığı açıklamada, ülkesinin İran'ın malvarlıklarını dondurmaya ve bir dizi İranlı yetkilinin Avrupa Birliği tarafından seyahatini yasaklamaya çalıştığını söyledi.
Görünen o ki Avrupa Birliği, ABD ve Siyonist rejimin tam desteğinin eşlik ettiği yolda hareket ederek, İran'da son dönemde yaşanan kaos olaylarını alevlendirmek için Washington'un sahasında oynamaya karar vermiş görünüyor. İran'a karşı yeni yaptırımlar da dahil olmak üzere tüm girişimler ve açıklamalar Amerika'nın memnuniyetini kazanmak için İran İslam Cumhuriyeti'ne karşı aynı tarafta pozisyon almak anlamına gelir.
İlginç bir şekilde, 3 Ekim Pazartesi günü, ABD Başkanı Joe Biden, İran'daki son huzursuzluğu desteklemek için yaptığı açıklamada, ABD'nin Washington'un "protestoculara karşı şiddete" karıştığını iddia ettiği İranlı yetkililere yeni yaptırımlar uygulayacağını söyledi. Avrupa, Amerika Birleşik Devletleri gibi, yaptırımların Batı tarafından son birkaç on yılda İran'a karşı defalarca kullanıldığını ve etkinliğini kaybettiğini fark etmeden İran'ı bir kez daha tehdit etmeyi planlıyor.
Ayrıca Amerika'yı körü körüne takip etmenin Avrupalılar için kesinlikle birçok olumsuz sonucu olacağı da söylenmelidir. İran Dışişleri Bakanlığı Siyasi Yardımcısı "Ali Bakıri Keni" ise şöyle bir açıklama yaptı:"Avrupalılar, İranlı taraflarla uzun vadeli sözleşmelere sahip olmalarına rağmen yalnızca Amerikan baskısı nedeniyle, ABD'nin çıkarlarını Avrupa'nın çıkarlarına tercih ettiler. Milletlerinin çıkarlarını ihlal etmekte ve İran ile ekonomik ilişkileri büyük ölçüde azaltmaktadırlar. İran boş durmayacak ve elinden geldiğince çıkarlarının peşinden koşacak."
Görünen o ki, İran'ın dışişleri bakanının Avrupa Birliği'ne İran'a yönelik ciddi yaptırımlar da dahil olmak üzere olumsuz girişimlerde bulunma konusunda ciddi uyarısı, Tahran'ın Brüksel ile ve dolayısıyla Avrupalılarla ilişkilerin hassas bir dönemde olduğunu göstermektedir. Avrupalılar Tahran'la ilişkileri geliştirmek istiyorlarsa bu tür eylemlerde uzak durmalılar. ABD'yi takip etme politikasından vazgeçmeli ve İran ile karşılıklı çıkarlara dayalı yapıcı ilişkiler düzenlemelidirler.