Münafık teröristlerin kadın haklarını ihlaldeki uzun geçmişi
Günümüzde “Münafıklar” olarak bilinen sözde İran Halkı Mücahitler grubu, İranlıların tarihi belleğinde, terör, ihanet, vatan hainliği ve ahlaki yozlaşmayı çağrıştırıyor.
Münafıkların tarihi ve bu grup hakkındaki ifşaatlar, üyeleri ve liderleri arasındaki cinayetler ve ahlaki yolsuzluklarının her geçen gün daha geniş boyutlarını ortaya çıkartmaktadır. HŞ 1344 yılında kuruluşundan, günümüzde Amerika’nın desteğinde ve Arnavutluk topraklarının bir köşesinde yaşamlarını sürdürdüğü günümüze kadar, HŞ 1354 yılında Amerikan müsteşarlara terör düzenlemesi, İslam’dan marksizme ideoloji değiştirmesi, İran İslam cumhuriyetine karşı silahlı savaş ilanı, nizam yetkililerine terör düzenlemesi, İran halkına karşı cinayet ve kör saldırılar düzenlemesi, saldırgan Baasçı düşmana ve Saddam’a eşlik etmesi ve diğer bir çok siyasi ihanet ve casusluk gibi suçlar işledi.
Tabi bunlar Münafık teröristlerin kara karnesinin sadece küçük bir bölümüdür. Grubun içinden yapılan ifşaatlar, onların şiddet, cinsel saldırı ve taciz ayrıca ahlaki yozlaşma gibi insanlık karşıtı başka boyutlarını da ortaya koymaktadır.
Aslında Münafık terör örgütü, elebaşları Recevi için harem kurmak, çiftlere zorla boşanma emri vermek ve kadınların rahimlerini aldırmak gibi, kadın üyeleri de dahil olmak üzere, kadınlara karşı benzeri görülmemiş suçlar işledi. Fakat tüm bunlara rağmen bu teröristler ve elebaşları her zaman kadın haklarını savunduklarını iddia ettiler. Fakat yıllardan beri üye kadınlarının en asgari haklarını bile ihlal ediyorlar. Bu gruptan koparak kurtulan bazı üyeler bu gerçeklerin bazı bölümlerini açıkladılar.
23 yıl boyunca gruba üye olan Zehra Sadat Mirbageri, Irak’ın Eşref kampından kaçışı ardından, orada kadın haklarının ihlali hakkında şöyle diyor: Meryem Recevi utanmadan kadınlara şiddetin yasaklanmasından söz ediyor, fakat be bizzat Meryem Recevi tarafından şiddet mağdurlarından biriyim. Bana bir çok işkence uygulandı.
Mirbageri ayrıca Meryem Recevi emri ile zorla ve hile ile rahimleri ve yumurtalıkları alınan 100 kadın üyenin adını verdi.
HŞ 1392 yılında Eşref Kampının boşaltılması ardından Amerika elçiliği ikinci maslahatgüzarı yayınladığı raporda, Münafıklar grubu içinde elebaşlarınca bazı kanlı tasfiyeler ve işlenen cinayetler, kampta bulunan kadınlara tecavüz, gruptan onlarca kopanları zehirleme ve idam gibi cinayetlerini ifşa etti. Raporun bir bölümünde şöyle yazıldı: “Recevi’nin bu grubun askeri, siyasi ve ofis kadınlarıyla geniş çapta cinsel ilişkileri vardı ve hatta bazılarının kısırlaştırılması emrini vermişti.” Amerikalı yetkili bizzat bu kadınlardan alınan itiraf görüntülerini izlediğini belirtiyor.
Diğer bir örnekte ise terörist Münafıklar’ın esiri olan Emir Aslan Hasanzade’nin annesi Süreyya Abdullahi, yıllarca Eşref kampı önündeki bekleyiş ve itirazı ayrıca Münafıklar elebaşlarının cinayetleri hakkında şöyle anlatıyor: Bunlardan bazıları bu terörist grup tarafından kaçırılan eşlerdi ve bazıları baştan itibaren Eşref kampında karı kocaydılar fakat daha sonra Mesud Recevi’nin emri ile ideolojik devrimle birlikte boşandılar.
İnsan Hakları İzleme Örgütü, Mart 2005'te yayınladığı bir raporda da bu konuyu ele aldı. “Yasak Çıkış” adlı bu raporda elebaşları Mesud ve Meryem Recevi’nin diktatörlüğüne işaretle, şöyle yazılıyor: Bu örgütün ideolojik devriminin çeşitli aşamaları, evli insanların zorla boşanmasını, düzenli olarak özeleştirel raporlar yazmasını, cinsel arzulardan vazgeçmeyi ve Recevi için mutlak fiziksel ve zihinsel fedakarlığı içerir.
Aslında Münafıklar terör grubunda HŞ 1363 yılındaki ideolojik devrim, aldatıcı bir görünümle, kadın özgürlüğü ve kurtuluşu başlığı altında yaşansa da, içerikte örgüte üye olan kadınların bir cinsel araç olarak kullanılmasına odaklanan, tam teşekküllü bir fırkaya doğru gitmekti ve günümüzde kadın haklarından söz eden Meryem Recevi gibileri ise bu gruptaki kadınların temel haklarının geniş çapta ihlal edilmesinde önemli rolleri vardır./