Amerika'dan İran'da askeri nükleer programın olmayışına itiraf
(last modified Wed, 12 Jul 2023 05:18:35 GMT )
Temmuz 12, 2023 08:18 Europe/Istanbul
  • Amerika'dan İran'da askeri nükleer programın olmayışına itiraf

Batı'nın, özellikle ABD'nin ve Siyonist rejimin İran'ın nükleer silah elde etme çabalarına ilişkin tekrarlanan iddialarına rağmen, Amerikan istihbarat teşkilatı İran'ın nükleer silah peşinde olmadığı itirafında bulundu.

Amerikan Milli İstihbarat Dairesi Başkanlığı tarafından Pazartesi günü yayınlanan iki sayfalık bir raporunda İran'ın şu anda test edilebilir bir nükleer bomba üretmek için gerekli olan kilit nükleer silah geliştirme faaliyetlerini yürütmediği vurgulanarak şu ifadeler yer almıştır: “Ancak Tahran, araştırma ve geliştirme faaliyetlerine devam ediyor.”
Daha önce Aralık 2022'de Amerika'nın Milli İstihbarat Başkanı April Haines, İran'ın nükleer silah yapma kararı aldığını gösteren hiçbir bilgi olmadığını itiraf etmişti.
ABD’nin istihbarat kurum ve kuruluşlarının genel bakışını yansıtan bu ülkenin en önemli İstihbarat Kurumu’nun, İran'ın nükleer silah üretmeye çalışmadığı gerçeğine yönelik yeniden itirafı , İslam Cumhuriyeti'nin nükleer silah üretme çabalarından kaçınma konusundaki kararlı konumunun bir kez daha teyit edilmesini gösteriyor.
İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamenei'nin 17 Nisan 2010'da "Nükleer Silahsızlanma ve Silahların Yayılmasını Önleme" konulu birinci uluslararası konferansta yayınladığı ve daha sonra BM’de   resmen kaydedilen nükleer fetvasında şu ifadeler yer almıştır: “Nükleer silahların yasak olduğuna inanmanın yanı sıra, "kimyasal silahlar ve biyolojik silahlar gibi diğer kitle imha silahlarının da haram olduğu kanaatindeyiz.”
İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamenei bu konuda, “İslam Cumhuriyeti'nin asla nükleer silah aramayacağını ve halkının nükleer enerjiyi barışçıl kullanma hakkından asla vazgeçmeyeceğini vurguluyorum. Bizim sloganımız "Herkes için nükleer enerji ve hiç kimse için nükleer silah"tır.” diye kaydetti.
İran'da her hangi bir askeri nükleer programın olmaması, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (IAEA) da kabul ettiği bir konudur. İran'ın nükleer programının barışçıl olduğu, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın sayısız raporunda birçok kez doğrulanmıştır.
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Genel Müdürü Rafael Grossi, Kasım 2022'nin ortalarında “İran'ın şu anda bir askeri nükleer programına sahip olduğunu gösterecek hiçbir bilgimiz yok.” dedi.
İran'ın nükleer gelişimi, barışçıl hedeflerle uyumlu olsa da, ABD, Batılı müttefikler ve Siyonist rejim bunu Tahran'ı nükleer askeri hedefler peşinde koşmakla suçlamak için bir bahane olarak kullanıyor.
Bu suçlama, Ulusal Güvenlik Stratejisi belgesi de dahil olmak üzere ABD'nin üst düzey belgelerinde defalarca tekrarlandı ve ABD'nin bununla ilgileneceği iddia edildi. Batılılar yıllardır İran'ı askeri nükleer programa sahip olmakla suçlamış, hiçbir kanıt sunmamasına rağmen bu bahaneyle İran'a karşı kapsamlı siyasi ve yaptırım tedbirleri almıştır.
Ağustos 2022'de Beyaz Saray sözcüsü Karin Jean-Pierre,  "Başkan Biden, İran'ın nükleer silah edinmesini engellemek istediğini doğruladı." iddiasında bulundu.
Bu suçlamalar, İran İslam Cumhuriyeti'nin nükleer silah üretme planları olmadığını, hatta buna doğru ilerlemediğini defalarca açıkladığı sırada gündeme geliyor.
Aslında Washington'un nükleer teknoloji de dahil olmak üzere "oyunun kurallarını" değiştiren yetenekler ve teknolojiler elde etmeye çalışmak bağlamında Tahran'a yönelik suçlaması, Amerika'nın İran'ın Milli gücünü çeşitli boyutlarıyla genişletme ve güçlendirme korkusunu gösteriyor.
Batılıların Tahran'ın nükleer silah elde etmeye çalıştığına dair asılsız suçlamalarının aksine İran, barışçıl nükleer teknolojiyi elektrik üretimi, tıp, tarım ve diğer alanlar da dahil olmak üzere çeşitli alanlarda büyük ölçüde kullanabilmiştir.
İran Atom Enerjisi Kurumu Başkan Yardımcısı Pejman Şirmerdi şunları söylüyor: “İran, nükleer teknoloji teçhizatı üretiminde kendine yeter haline ulaştı. Atom Enerjisi Kurumu’nun başarıları, müzakere ekibinin kazanan kartıdır. Batılı müzakereci tarafın en büyük korkusu, ülkedeki yerel bilim ve bilgidir.”/