İran'ın son 45 yılda iç politika alanındaki başarıları
İran İslam Cumhuriyeti son 45 yılda iç ve dış politika alanında birçok başarıya imza attı.
İran İslam Cumhuriyeti'nin iç politika alanındaki önemli başarılarından biri dinî demokrasi yönetim modelini oluşturarak dünyaya tanıtmasıdır.
İslam İnkılabı'ndan önce İran, Şahlık sistemi tarafından yönetiliyordu, ve bu sistemi koruma ve sürdürmenin başlıca araçlarından biri, yöneticilerin mutlak despotluğu idi; fakat dinî demokrasiye dayalı İran İslam Cumhuriyeti kuruldu; onun başlıca öğretisi halk oylarına dayalı olmak ve ilahi yasalar uymaya vurgudur.
Demokratik sistemlerin temel direği olan yürütme, yasama ve yargı organlarının kurulması ve bağımsızlığı, 40'tan fazla seçimin düzenli ve sürekli olarak yapılması, çeşitli siyasi, ekonomik ve kültürel alanlarda karar verme ve yürütmede bağımsızlık, yetkililerin halka karşı sorumluluğu, sivil toplumun ve siyasi örgütlerin refahı vb., hepsi günümüz İran toplumunda demokrasinin bir parçası olarak kabul ediliyor.
İslam Cumhuriyeti, din ve siyasetin iki alanı arasındaki etkileşimi ortaya çıkarmayı başarırken, hem siyasi ve hem manevi özelliklere dayalı bir tür siyasi sistem kurarken aynı zamanda İslami değerler ile demokrasinin yapısı veya yöntemi arasındaki bağlantıya dayanan bir siyasi nizamı oluşturdu. Bu tür yönetim, hükûmetin cumhuriyetçi doğasını ve halkın hükûmet kararlarındaki rolünü vurgularken İslamcılık modelini ve istikrarlı İslami değerleri olan adalet, Allah eksenliği ve maneviyatı, siyasi nizamın temeli olarak görüyor.
Cumhuriyetçilik ve İslamcılık, İslam İnkılabı'ndan kaynaklanan iki temeller, fakat birbirlerinden ayrı değildirler ve birbirlerini desteklerler. Ayetullah Hamenei, bu konuda şöyle inanıyor: "Nizamın Cumhuriyetçiliği de İslamcılığın her ikisi de seçimlere bağlıdır, çünkü cumhuriyetçiliğin ve demokrasinin gerçekleşmesi ve ülke yönetiminde halkın egemenliğinin sağlanmasının, seçim yapmaktan başka yolu yoktur."
Siyasi bağımsızlık, İran İslam Cumhuriyeti'nin son 45 yılda elde ettiği bir diğer önemli kazançtır. İslam Cumhuriyeti'nin en önemli başarılarından biri onun siyasi bağımsızlığıdır; hâlbuki tağut rejimi hiçbir düzeyde kesinlikle bağımsız değildi. İran İslam Cumhuriyeti yabancıların İran halkının kaderine sultasını reddederken sahip olduğu bağımsız ve otorite karşıtı mahiyeti ile, dünya güçlerinin blokları arasındaki dengeyi bozdu ve uluslararası düzeni sorgulamayı başardı.
Ayrıca İslam Cumhuriyeti nizamı, bölge ülkeleri ve dünyanın birçok ülkesine kıyasla daha fzla bağımsızlığa sahiptir. "Ne Doğulu, ne Batılı" politikası, çağdaş dönemde her zaman sömürgeci ve yabancı güçlerin etkisi altında olan İslami İran'ı, nüfuz edilemez ve tamamen bağımsız bir ülkeye dönüştürmüştür.
Esasen batı dünyası ve özellikle Amerika’nın İran İslam Cumhuriyeti’ne karşı düşmanlığı ve zalimce yaptırımlar uygulamasının başlıca sebeplerindne biri de İran’ın siyasi bağımsızlığına dayanıyor. Ülkelerin bağımsızlığı Batı Asya bölgesinde kapsamlı ve genel bir konu değildir ve hatta bölgenin bilinen güçleri bile bağımsızlık zafiyetinden acı çekiyor, bu da onların aşağılanmasına sebep olmuştur.
Yerli güvenliğe sahip olmak ve güvenlik konusunda dış güçlere bağlı olmamak da son 45 yılda iç siyaset alanının büyük ve önemli kazanımlarındandır. Hâlbuki Batı Asya bölgesinde hatta önde gelen ülkelerin güvenliği, dış desteklere bağlıdır ve bu konu da onların küçümsenmesine sebep olmuştur. Nitekim bu yaklaşım, Amerika eski başkanı Donald Trump’ın bile Suudi Arabistan’a karşı yaklaşımında göze çarpıyordu. Trump Suudi Arabistan kralına, Amerika’nın desteği olmaksızn 2 hafta bile dayanamayacaklarını söylemişti./