Mayıs 06, 2024 08:12 Europe/Istanbul
  • Tahran'ın Washington Karşısında Haklılığına Dair 5 Temel Argüman

Son on yıllarda Amerikalılar, İran İslam Cumhuriyeti'ni uluslararası mekanizmaları ihlal etmekle defalarca suçladı ve bu iddiayı İran'a baskı yapmak için bir araç olarak kullandı. Aynı zamanda, son aylarda dünya, işgal altındaki topraklarda yaşanan gelişmelerle ilgili uluslararası kurumların görüşlerini görmezden gelen Amerikalılara tanık oldu.

1 Mayıs 2024'te İran İslam Devrimi'nin Yüce Rehberi Ayetullah Hamanei'in binlerce İranlı öğretmen ve eğitimciyle bir araya geldiği konuşması, Batı Asya'da yaşanan gelişmelerle ilgili önemli noktaları içeriyordu ve özel olarak incelenmesi ve analiz edilmesi gerekiyor. Konuşmasının bir bölümünde, Ayetullah Hamanei, ABD'nin şiddet içermeyen ve yıkıcı olmayan protestolarda Siyonist rejimin suçlarına karşı protesto eden öğrencilere yönelik davranışının, İran'ın ABD yönetimine karşı hoşnutsuzluğunun bir kanıtı olduğunu vurguladı. İşgal altındaki topraklarda son aylarda yaşanan gelişmelere bakıldığında, ABD'li yöneticilerin hala içinde bulunduğu çelişkiler açığa çıkıyor.

Tahran ve Washington arasındaki anlaşmazlıkların 45 yılı aşkın süredir devam ettiği son yıllarda, ABD yetkilileri sürekli olarak İran'ı suçladı ve İran İslam Cumhuriyeti de buna karşılık bazı noktaları gündeme getirdi. Ancak şu anda, son yıllarda Tahran tarafından Washington hakkında ortaya atılan görüşlerin haklılığı, dünya kamuoyunun yargısına daha açık bir şekilde sunuluyor. Aşağıda, bu görüşlerin bazı örneklerini inceleyeceğiz.

1. Bağımsız devletleri, İran İslam Cumhuriyeti gibi, baskı altına almak için ABD tarafından çifte standartların kullanılması: Son on yıllarda Tahran'ın Washington'a karşı mücadelesinde her zaman gündeme getirdiği konulardan biri budur. Ancak son aylarda ve haftalarda, ABD'nin çifte standartlarının somut örneklerine tanık olduk ve bu da İran'ın haklılığını kanıtlıyor.

2. ABD'nin son yıllarda "dünya çapında insan hakları ihlallerine karşı liderlik iddiasında bulunması"na rağmen, son aylarda dünya, Washington'un işgal altındaki topraklarda İsrail rejiminin suçlarına sessiz kaldığına ve hatta işbirliğine gittiğine tanık oldu.

3. ABD'nin Çifte Standartları ve İran'a Baskı Uygulamak için Uluslararası Mekanizmaların Kötüye Kullanımı:

Son on yıllarda Amerikalılar, İran İslam Cumhuriyeti'ni uluslararası mekanizmaları ihlal etmekle defalarca suçladı ve bu iddiayı İran'a baskı yapmak için bir araç olarak kullandı. Aynı zamanda, son aylarda dünya, işgal altındaki topraklarda yaşanan gelişmelerle ilgili uluslararası kurumların görüşlerini görmezden gelen Amerikalılara tanık oldu.

Bunun bir örneği, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin İsrail rejiminin liderlerine karşı suç işledikleri gerekçesiyle dava açma olasılığına tepki olarak bazı ABD'li karar vericilerin, bu gerçekleşirse mahkemeyi yaptırımla tehdit etmeleriydi. Uluslararası bir kuruma yaptırım uygulamak, son zamanlarda dünya kamuoyunun yargısına sunulan ABD'nin çifte standartlarının bir başka açık örneğidir.

4. ABD'nin İran'ı İnsan Hakları İhlalcisi Olarak Gösterme Girişimleri ve İsrail'deki Çifte Standartlar:

Yıllardır ABD yönetimi, insan hakları iddialarını kullanarak İran İslam Cumhuriyeti'ni dünya kamuoyunda "insan hakları ihlalcisi" olarak göstermeye çalışıyor. Aynı zamanda, son günlerde dünya, İsrail rejiminin Gazze'deki suçlarını kınamak için düzenlenen barışçıl öğrenci protestolarını şiddetle bastırmasına tanık oldu.

Amerikalılar, başka ülkeler benzer eylemlerde bulunursa yaptırım, kararname, vb. ile tehdit ederek ve aynı zamanda hem "savcı" hem de "savunma avukatı" rolü üstlenerek öğrencilere şiddet uyguluyor.

5. Filistin Meselesi ve İran'ın Tutumu:

Dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta ise İran'ın son on yıllarda Filistin'in Batı Asya'daki ana sorun olduğunu ve Tel Aviv ile normalleşmenin hiçbir sorunu çözmeyeceğini defalarca vurgulamış olmasıdır. Şu anda ise bölgede ve dünyada birçok kişi, tıpkı bugün İsrail rejiminin "apartheid", "suç", "çocuk katliamı", "uluslararası kurumlara saygısızlık" vb. uygulamalarını itiraf ettiği gibi, İran İslam Cumhuriyeti'nin tutumunun haklılığını kabul ediyor.