Trump Yönetiminin İran’a Yönelik Söylem ve Eylem Çelişkisi
Pars Today –ABD Başkanı Donald Trump, ikinci başkanlık döneminin ilk aylarında İran ile müzakere etmeye hazır olduğuna dair açıklamalar yapmış ve hatta bu konuda İran İslam Devrimi Lideri Ayetullah Ali Hamanei’ye bir mektup göndermiştir. Ancak Trump, gerçekte İran’a karşı "maksimum baskı" politikasını daha da genişleterek her gün yeni adımlar atmaktadır.
Bu çerçevede, ABD Hazine Bakanlığı, 12 Mart Çarşamba günü, İran İslam Cumhuriyeti Petrol Bakanı Mohsen Paknejad ile İran’ın petrol ihracatıyla bağlantılı bazı şirketler ve gemilere yeni yaptırımlar uygulandığını duyurdu. ABD Hazine Bakanlığına bağlı Yabancı Varlıkları Kontrol Ofisi (OFAC) tarafından yayımlanan bildiride, bu yaptırımların İran’ın Çin’e petrol göndermek için kullandığı "gölge filosu" ve diğer gemilere yönelik baskıyı artırmayı hedeflediği iddia edilmiştir. ABD yönetiminin "maksimum baskı" stratejisinin bir parçası olarak İran’ın petrol ihracatını sıfıra indirmeye çalıştığı belirtilmiştir.
Bildiride ayrıca, Mohsen Paknejad’ın yaz aylarından itibaren İran Petrol Bakanı olarak görev yaptığı ve İran Silahlı Kuvvetleri, Devrim Muhafızları Ordusu ve Emniyet Güçleri'ne milyarlarca dolarlık petrol tahsisinde kilit bir rol oynadığı öne sürülmüştür.
İran’a yönelik petrol yaptırımlarının genişletilmesi kapsamında, Çin, Hong Kong, Hindistan, Bangladeş, Seyşeller ve Surinam gibi farklı bölgelerdeki şirketler ve gemiler de hedef alınmıştır. ABD yönetimi, bu yaptırımlara uyulmaması halinde, yaptırımları ihlal eden kişi ve kurumlara karşı sivil veya cezai yaptırımlar uygulanabileceği konusunda uyarıda bulunmuştur.
Trump, "güç yoluyla barış" stratejisi çerçevesinde, İran ile müzakereler yoluyla sorunları çözmek istediğini iddia etmektedir. Ancak, Trump’ın söylemlerinde ve hatta mektubunda, baskıcı bir dil kullandığı ve İran’ın taleplerini dikkate almadan sadece ABD’nin taleplerini dikte etmeye çalıştığı görülmektedir.
Trump, Fox Business’a verdiği bir röportajda, geçtiğimiz hafta Çarşamba günü Ayetullah Seyyid Ali Hamanei’ye bir mektup yazdığını ve onu müzakereye davet ettiğini açıklamıştır. Trump, röportajında şu ifadeleri kullanmıştır:
"Tercihim müzakere etmek ve İran ile bir anlaşmaya varmaktır. Diğer seçenek ise harekete geçmenizdir. Çünkü İran’ın nükleer silaha sahip olması kabul edilemez."
Trump’ın, İran İslam Devrimi Lideri’ne mektup gönderdiğini açıklaması, Washington’un diplomasi yanlısı olduğu imajını oluşturma ve müzakere topunu İran’ın sahasına atma girişimi olarak değerlendirilmektedir. Ancak, Trump, "güç yoluyla barış" stratejisi çerçevesinde, İran’ı tehdit ederek kendi şartlarını dikte etmeye çalışmaktadır. Nitekim, Trump’ın mektubu, BAE hükümetinin özel temsilcisi aracılığıyla İran’a iletilmiştir.
Trump’ın Ayetullah Hamanei’ye mektup gönderdiğinin duyurulmasının ertesi günü, İran İslam Devrimi Lideri şu açıklamayı yapmıştır:
"Bazı zorba devletler ısrarla müzakere etmek istediklerini söylüyor. Ancak onların amacı sorunları çözmek değil, kendi isteklerini dayatmaktır. Müzakere yoluyla, karşı tarafa kendi şartlarını kabul ettirmek istemektedirler."
Ayetullah Hamanei ayrıca, ABD’nin önerdiği müzakerelerin İran’ın nükleer programı ile sınırlı kalmayacağını vurgulayarak, şu ifadeleri kullanmıştır:
"Bu devletlerin müzakereye olan ilgisi sorunları çözmek için değil, baskı ve dayatma içindir. Sürekli yeni talepler öne sürüyorlar. Savunma kabiliyetlerimiz ve uluslararası gücümüzle ilgili olarak şunu yapmayın, şununla görüşmeyin, füze menziliniz şu kadar olmasın gibi yeni talepler getiriyorlar. İran bu talepleri kesinlikle kabul etmeyecektir."
12 Mart Çarşamba günü İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bakaei, Trump’ın mektubunun BAE Devlet Başkanı’nın diplomatik danışmanı Enver Karkaş aracılığıyla Tahran’a ulaştığını açıklamıştır.
Ayetullah Hamanei, aynı gün ABD ile müzakereyi bir kez daha reddetmiş ve bunun gerekçesi olarak ABD yaptırımlarının kaldırılacağına dair güven eksikliğini göstermiştir. Bir halka hitap konuşmasında şu ifadeleri kullanmıştır:
"Bazıları sürekli müzakere meselesini gündeme getiriyor ve ‘Neden cevap vermiyorsunuz? Neden ABD ile müzakere etmiyorsunuz?’ diye soruyor. Eğer amaç yaptırımların kaldırılmasıysa, ABD ile müzakere bu yaptırımları kaldırmayacaktır. Aksine, yaptırımları daha da sıkılaştıracak ve baskıyı artıracaktır."