İslami İran’ın dört bir yanı, Tasua günü yasına büründü
İslami İran’ın dört bir yanındaki halk, Tasua günü Hz. Ebu Abdullah el-Hüseyn (a.s) ve sadık yoldaşlarının şehadetinin yasını tutmak için sini dövme alayları, tekyeler ve camilerde matem merasimlerine katıldı.
Muhabirimizin haberine göre, Tasua, kalpleri yananların yas meclisidir; bu kalpler, bin yıllık tarihin perdeleri ardından gelen Kerbelâ’nın garip şehidi Hüseyin bin Ali (a.s.)’nin matem ateşiyle hâlâ sönmemiştir.
Tasua, edebin sultanı ve vefanın önderi, Kerbelâ’nın yiğit sancaktarı Hz. Ebu’l-Fazl Abbas (a.s)’a âşık olanların buluşma günüdür; vefa için bir saygı günü, yiğitlik için bir anma günü; edep, onur ve kardeşliğin kutlandığı özel bir gündür.
Tasua, şerefin ve direnişin tarihi bir tezahürü, gözyaşı günü, meşk destanının kahramanını anma günüdür. O meşk ki, tüm sadakatlerin özü ve geçmişin güzelliklerinin özetiydi; insanlığa tarih boyunca ilham kaynağı oldu.
Bugün Şiilik âlemi ve İslami İran, bütünüyle aşk, gözyaşı ve yas içindedir.
İran’ın çeşitli bölgelerinde halk, Hz. Abbas (a.s)’ın şehadetinin yasını tutmak için alaylara ve yas törenlerine katıldı; başlarına ve göğüslerine vurarak Hz. Hüseyin’in (a.s) çocuklarına su taşırken şehit düşen bu büyük şahsiyetin yüce makamına hürmetlerini sundular.
Meşhed, Kum ve Şiraz şehirlerindeki Ehlibeyt türbeleri, özel geleneklerle düzenlenen yas törenlerine ev sahipliği yaptı. Bu kutsal mekânlarda yapılan merasimlerde, halk, Ehlibeyt’e (a.s) olan sevgisini ve bağlılığını ifade etti.
Hicri 61 yılı Muharrem’in dokuzuncu günü, Şimr bin Zi’l-Cevşen, İbn Ziyad’ın mektubunu taşıyarak Kerbelâ’ya ulaştı.Bu mektupta, Ömer bin Sa’d’dan Hz. Hüseyin (a.s) karşısında daha sert olması isteniyordu.
Aynı gün, Şimr, Hz. Abbas (a.s) ve kardeşlerine bir emanname göndererek onları, aziz kardeşleri ve efendileri Hz. Hüseyin’i (a.s) yalnız bırakmaya ikna etmeye çalıştı. Ancak onlar bu teklifi kesinlikle reddettiler.