Ne Affediyoruz, Ne Unutuyoruz | İsrail’in Şehit Ettiği Tahranlı Büyükanne
https://parstoday.ir/tr/news/iran-i279578
Parstoday – Meryem Mollabager Ketabforuş, 60 yaşında, Tahran’ın Damavand Caddesi’nde yaşayan, iki çocuk annesi bir kadın, Siyonist rejimin vahşi saldırısında şehit oldu.
(last modified 2025-07-16T08:11:30+00:00 )
Temmuz 16, 2025 11:04 Europe/Istanbul
  • Ne Affediyoruz, Ne Unutuyoruz | İsrail’in Şehit Ettiği Tahranlı Büyükanne

Parstoday – Meryem Mollabager Ketabforuş, 60 yaşında, Tahran’ın Damavand Caddesi’nde yaşayan, iki çocuk annesi bir kadın, Siyonist rejimin vahşi saldırısında şehit oldu.

Parstoday’in haberine göre, düşmanın işgalci gölgesi evlerin içine kadar sızdığı bir dönemde, 60 yaşındaki Meryem Mollabager Ketabforuş, Tahran’ın Damavand bölgesinde, Siyonist rejimin vahşi saldırısıyla şehit edildi; evi tamamen yıkıldı ve cenazesi üç gün boyunca enkaz altında kaldı. O ne bir askerdi ne de bir siyasi aktivist; sadece sakin bir anne, sevgi dolu bir eş ve sabırlı bir kadındı. Ama düşmanın çılgınca attığı füzeler, siper ile mutfak arasında ayrım yapmıyordu.

Hıçkırıkların Ardında Direnişin Sesi

Hamşahri gazetesinin haberine göre, şehidin kardeşi Tahire’nin sesi sanki bu dünyadan değil, enkazın tozları ve susturulmuş çığlıkların arasından geliyordu. Siyasi olmayan bir kadının, siyasi bir cinayetin kurbanı oluşunu anlatırken boğazı düğümleniyor, kelimeleri ya sessizlikle ya da titreyerek dökülüyordu: “Ablam ev hanımıydı, iki çocuğu vardı, Damavand Caddesi’nde yaşıyorlardı. 25 Haziran’daki Siyonist rejimin saldırısında evleri doğrudan hedef alındı. Üç gün boyunca enkaz altında kaldı. Sonra cenazesini aldık ve toprağa verdik.”

Sabır, Füzenin Bile Kıramadığı Güçtü

Gözleri hâlâ duvardaki sabit bir noktaya kilitlenmişken, merhameti ve huzuru ile tanınan kız kardeşinden söz ediyordu. Sesi artık sadece kederle değil, öfkeyle karışık bir özlemle de doluydu: “Meryem çok sabırlı ve şefkatliydi. Tüm aile bunu bilirdi. Sorunlar karşısındaki sabrı örnek gösterilirdi. Siyasi biri değildi ama Gazze’deki çocukların görüntülerini izlerken gözyaşlarını tutamazdı. Siyasetle işi yoktu ama mazlumların yanındaydı.”

Sıradan Bir Anne, Açık Bir Cinayetin Kurbanı

Bir an duraklıyor. Dudakları titriyor. Elini ıslak gözlerinin üstüne koyuyor. Sonra acıyla ama net bir sesle devam ediyor: “Ablamın hiçbir siyasi faaliyeti yoktu. Sade bir ev kadınıydı. Ama İsrail için fark etmiyor; yaşlı ya da genç, kadın ya da erkek, asker ya da sivil… O gece belki eşinin dönüşünü bekliyordu, belki çocuklarının gelişini… Suçu sadece anne olmak mıydı? Onun yokluğu asla doldurulamayacak. Ama o, zalimlerin hedefi oldu ve şimdi şehitlerin arasında, mezarlığın 42. bölümünde ebedî huzura kavuştu. Bu bizim için bir onur ve gururdur. Biz geride kalanlar, İmam Hamenei’nin izindeyiz ve aziz şehitlerimizin kanının intikamını istiyoruz. Eminim ki kahraman kardeşlerimiz, düşmanın kirli elini kökünden kesecektir.”

Hepimiz Birlikte İran’dık

Gözleri parlıyor. Boğazında biriken düğüm, artık karanlıkta yanan bir aleve dönüşmüş. Daha yüksek, daha kararlı ve titremeyen bir sesle şöyle diyor: “İsrail’in saldırısından sonra İran tek yürek oldu. Belki daha önce farklı görünen kadınlar bile ‘Allahu Ekber’ diye haykırıyordu. İsrail bilsin ki, tüm evleri yıksalar bile biz yine de dimdik ayakta kalırız.”