Laricani: Batı Gerçek Müzakere İstemiyor / Hizbullah, Kökleri Derin Bir Hareket
Parstoday – İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri, Batı’nın Tahran’a baskı uygulamaya çalıştığını ve gerçek bir müzakere niyeti taşımadığını söyledi.
İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Laricani, Batı ve İsrail’in İran’a ekonomik baskı uygulanması durumunda sosyal krizlerin çıkabileceğini düşündüğünü ve bu yolla İran’la daha kolay hesaplaşabileceklerini ifade etti. Parstoday’in Tesnim’e dayandırdığı haberine göre Laricani, Batı’nın İran’a baskı uygulamak istediğini belirterek, “Amerikan tarafı açıkça füze menzilinizin 500 kilometrenin altında olması gerektiğini söylüyorsa, bu gerçek müzakere istemediğini gösterir” dedi.
Laricani, Batılı tarafların nükleer anlaşma (BERCAM) hükümlerini uygulamada verdikleri sözleri tutmadığını hatırlatarak, “Bu anlaşmada önce Amerika, ardından Avrupalılar ihlalde bulundu. Şimdi ise İran’ı suçluyorlar” ifadelerini kullandı.
- Hizbullah Kökleri Derin Bir Hareket
Laricani sözlerinin devamında, Hizbullah’ın zarar gördüğünü inkâr etmenin mümkün olmadığını ancak düşmanın bu hareketin köklü yapısı üzerine bizden daha fazla düşündüğünü belirterek “Çünkü bu hareketin arkasında ideolojik bir düşünce var ve mücadele yolunu izliyor. Bu harekete baskı uygulandığında kapasitesi daha da genişler. Mücadele yöntemini benimseyen bir düşünce akımı bu şekilde yok edilemez” dedi.
- Batı’nın Hedefi: İsrail’in Bölgeye Egemenliğini Sağlamak
Laricani şöyle devam etti: Batı’nın, özellikle Amerika ve İsrail’in, bölgenin jeopolitiğini değiştirmek için sınırlı bir zamanları olduğuna inandıkları görülüyor. Mevcut koşullarda direniş hareketinin etkili bir güç olduğunu da göz ardı etmiyorlar. Asıl hedefleri, çeşitli ülkelerdeki direniş hareketlerini ortadan kaldırmak ve İsrail’in bölgeye egemenliğini tesis etmek. Ancak İsrail’in bu egemenliği kurmasının önünde ciddi engeller bulunuyor. Çünkü bir egemenliğin kabul görmesi için genellikle düşünsel, ekonomik ya da teknolojik bir hegemonya gerekir. Oysa bu özelliklerin hiçbiri İsrail’de kayda değer biçimde mevcut değil./