Kadim Fars Öğütleri | Dördüncü Dikişi Atalım mı, Atmayalım mı?
Parstoday – Hızla değişen modern dünyada, kunduracı ve “dördüncü Dikişi” hikâyesi bize büyüklük, fedakârlık ve vicdanın insanların hayatında nasıl derin ve kalıcı etkiler bırakabileceğini hatırlatır.
İran’ın öğüt dolu hikâyeleri arasında yer alan kunduracı ve dördüncü dikiş hikâyesi, sadakat ve yüce gönüllülüğün unutulmaz bir sembolüdür. Halk kültürünün derinliklerinden gelen bu hikâye, günümüz modern yaşamı için de değerli dersler taşımaktadır. Parstoday bugün bu anlamlı ve öğretici hikâyeyi ele alıyor.
Dördüncü Dikişin Hikâyesi
Eskiden bir adam, eskiyen ayakkabısını bir usta kunduracıya götürür. Kunduracı, ayakkabıyı dikkatlice inceledikten sonra şöyle der:“Bu ayakkabı üç dikiş ister ve her dikiş on bin tümen.”Adam otuz bin tümeni öder ve bir saat sonra gelmek üzere ayrılır.
Kunduracı işine başlar: birinci dikiş, ikinci dikiş, üçüncü dikiş… İş bitmiştir. Ancak usta ayakkabıya bir kez daha derin bir bakış atar ve şunu fark eder: Eğer dördüncü bir dikiş atarsa ayakkabı çok daha sağlam olacak ve yıllarca dayanacaktır.
Bu noktada içi içini yer. Bir yandan ücretini almış ve fazladan ücret isteme hakkı yoktur; öte yandan vicdanının sesi, anlaşmanın ötesine geçerek daha fazlasını yapmasını fısıldar.
Bu basit ikilem ne yanlış ne de ayıptır; fakat gönlün büyüklüğünü ölçen bir sınavdır. Soru şudur: Hiçbir beklenti olmadan, söz verdiğinden fazlasını yapmak gerekir mi?
İran kültüründe “dördüncü dikiş” görev sınırının ötesine geçerek iyilik yapmanın, yani karşılıksız iyilik anlayışının sembolüdür.
Bugünün Dünyasında Dördüncü Dikiş
Bugünün hızlı ve karmaşık dünyası, hepimize birçok “dördüncü dikiş” fırsatı sunar. Bunun için o kunduracı gibi bir an durup sormamız yeterlidir:Bir adım daha ileri gidebilir miyim?Dünyada bıraktığım izi biraz daha güzel kılabilir miyim?
Dördüncü dikiş; aldığın ücretten fazlasını yapmak, verdiğin sözden daha fazla sorumluluk üstlenmektir.Günlük dilde “O kişinin gönlü çok geniştir” derler ya; işte bu, o kişinin dördüncü dikişi attığı anlamına gelir.
Dördüncü dikiş; Mesai bittikten sonra çaresiz öğrencisine zaman ayıran öğretmendir. Kârı azaltmak pahasına ticaretin şerefini koruyan tüccardır. Teşekkür beklemeden zor durumda komşusuna koşan insandır.
Bir toplumda “dördüncü dikiş” bir değere dönüşürse, güven artar, ilişkiler sağlamlaşır ve yaşam herkes için daha güzel bir hâl alır. Çünkü insanın değeri, sahip olduğu parayla değil, gönlünün büyüklüğüyle ölçülür.
Öyleyse dördüncü dikiş konusunda tereddüt etmeyelim; dünya böylece daha yaşanabilir bir yer olur.