İran çitalarını koruma milli günü
İran toprakları 1970’li yıllardan beri dünyada sayıları seyrek olan ve ender rastlanan canlı türlerinden biri olan Asya çitasının barındığı tek sığınağıdır. Bir zamanlar Asya kıtasının batısında geniş bir alanda yaşayan Asya çitası yirmi yıldan beri İran’dan başka hiç bir yerde görülmemiştir. Asya çitasının soyundan olan İran çitası hali hazırda İran’ın çöllük alanlarında barınır ve bu yüzden de bu adın bu canlı türüne daha çok yakıştığı ifade edilir.
Gümüzde sayıları 30 ila 40’ı geçmeyen İran çitası dünyada yok olma riski ile karşı karşıya bulunan ikinci çita türlerinden biri sayılır.
Çita kedigillerin ailesindendir ve uzun bacakları ve elleri ve ince ve uzun gövdeleri ve geniş kursakları yüzünden bir ölçüde tazi köpeğine benzer, fakat köpekgillerin aksine başı daha küçük ve boynu daha kısadır ve kulakları da küçük ve yuvarlaktır.
Bir çok insan çitaları leoparla karıştırır, oysa bu iki hayvanın vücudunda göze çarpan benekler birbirinden ayırt edilebilir. Çitaların vücudunda göze çarpan benekler içi dolu ve yuvarlaktır, oysa leoparların vücudundaki beneklerin içi boş ve görünüşü de çiçekimsidir. Yine çitaların gözünün iç köşesinden burnuna paralel olarak dudaklarının köşesine kadar uzanan siyah bir çizgi vardır. Bu çizgi gözyaşı çizgisi olarak ün yapmıştır ve çitaların en belirgin özelliklerinden biri sayılır.
Çitalar esnek omurga kemiği, büyük karaciğer ve kalp, geniş burun deliği, geniş kapasiteli akciğer, güçlü kaslar ve ince vücudu sayesinde dünyanın en hızlı avcısına dönüşmüştür. Çita saatte 100 km hızla koşabilir. Bu avcı hayvan durduğu noktadan harekete geçtiğinde iki saniye sonra saatte 70 km hıza ulaşabilir. Bu ivme dünyanın en gelişmiş yarış otomobillerinde bile ulaşılamayan bir ivmedir.
Ancak çita bu hızını ancak kısa mesafelerde koruyabilir, çünkü hızlı koşmak hayvanın büyük bir enerji tüketmesine yol açar ve bu yüzden çita av sırasında çok hesaplı hareket etmesi ve ilk bir kaç yüz metrede avını yakalaması gerekir.
Çitalar ceylanları avlama uzmanıdır. İran çitası ise bundan başka antilop, koç, keçi, tavşan ve hatta bazen tilki ve çakalları da avlar.
Çitaların avlanma yöntemi diğer kedigillerden ve bu familyaya ait olan avcılardan farklıdır. Çita ilkin yüksek bir noktaya gelerek hükmettiği alanı dikkatle gözetler. Çita avını tespit ettikten sonra çok yavaş ve sessizce ve yerdeki otlar, bitkiler, taşlar ve kayalar gibi engelleri kullanarak avına görünmeden ona yaklaşır. Öte yandan çitanın vücudundaki benekleri de hayvanın otların ve bitkilerin arasında saklanmasına ve avının onu fark etmemesine yardımcı olur. Bundan başka hayvanın gözyaşı çizgisi adı ile anlattığımız siyah çizgiler de güneşin gözü kamaştıran ışınlarını engelliyor ve avcının gözünü rahatsız etmediği gibi gözünden yansıyan ışınları da cezbederek avın onu fark etmemesine yardımcı oluyor.
Çita avına uygun mesafeye yaklaştığı zaman müthiş bir hızla ona doğru koşmaya başlar. Çitanın elleri ve bacakları çok özel bir uyum içinde bir bir ardı sıra yere basarak onu ilerletir. Yine hayvanın güçlü ve uzun kuyruğu da dönmek zorunda kaldığı noktalarda dengesinin korunmasına ve yere düşmemesine yardımcı olur.
Çita avına yetiştiği zaman ilk olarak avının bacaklarına vurarak dengesini bozar ve yere düşünür ve hemen ardından ve hiç bekletmeden avının gırtlağına saldırarak dişi ile avının gırtlağını iyice sıkmaya başlar. Böylece bir kaç dakika sonra çitanın avı boğularak ölmüş olur.
Çitalar biraz önce de belirtildiği üzere, ceyranları avlama uzmanıdır. İran çitası ise bundan başka antilop, koç, keçi, tavşan ve hatta bazen tilki ve çakalları da avlar.
Öte yandan araştırmalar, çitaların ceylan avında da daha yaşlı ceylanları tercih ettiğini gösteriyor. Zira yaşlı ceylanlar daha iyi yapılı ve boynuzları daha ağırdır, ki bu da diğer ceylanlara ve çitanın diğer avlarına kıyasla daha ağır hareket etmelerine sebebiyet veren etkendir. Öte yandan yaşlı ceylan avı çitalara daha fazla besin sağlıyor.
Tavşan da çitaların sevdiği avlardan biridir. gerçi İran’ın kuzeyinde yer alan Gülistan milli parkında çitaların kemirgenleri de avladığı görülmüştür. Çitalar kekliğe de hayır demediği bu avcı hayvanın bilinen özellikleri arasında yer almaktadır.
Çita genellikle açık ovalarda ve step ve yarı step çöllerde ve tepelerde ve özellikle içinde avın bol olduğu bölgelerde görülür. Hali hazırda Asya çitasının tek barınağı İran topraklarıdır. İran çitaları genellikle Kerman, Horasan, Semnan, Yezd, Tahran ve İsfahan eyaletlerinin bazı bölümlerini kapsayan merkezdeki Kevir çölünde barınır. Ancak İran’da da çitaların barındığı bölgeler iklim değişikliği, çöllerin ilerlemesi ve yine bu arazilerin tarım arazilerine veya yerleşim merkezlerine dönüşmesi ve ayrıca meraların besicilerin aşırı kullanımı yüzünden yok olması ve sonuçta çitaların avı olan ceylan ve geyik gibi hayvanların sayısının azalması yüzünden gittikçe daralmaktadır.
Bu nadir hayvanın soyunun tükenmesinin önemli sebeplerinden biri ise avladığı hayvan türlerinin sayısının azalmasıdır.
İran çitasının soyunu tehdit eden bir başka önemli neden ise hayvanın üreme modelidir. İran çitasının gebelik süresi 95 gündür ve her doğumda 4 ila 5 yavru doğurur. İran Çitasında üreme konusunda dikkat çeken bir başka nokta ise eşini seçen tarafın dişi hayvan olmasıdır. Bu durum, çitaların tutsak oldukları dönemde üreme oranının düşük olmasına neden oluyor.
Ancak tüm bu tehditlere karşın günümüzde İran çitası İran kültüründe konumunu yeniden kazandığı ve İran milleti bu nadide hayvanın onların doğal mirası olduğunu ve aynı zamanda yeryüzünde yaşayan tüm beşeriyete ait olduğunu öğrenmiş bulunmaktadır. Bu çerçevede İran’da 40 yıl önceden beri İran İslam Cumhuriyeti bu değerli hayvanı koruma altına almıştır. Günümüzde İran çevre kurumu BM kalkınma programı ile işbirliği çerçevesinde çitaların barınaklarını sit alanı ilan ederek gözetim altına almıştır.
Son yıllarda İran’da hem devlet kurumları ve hem ilgili STK’lar bu değerli canlı türüne özel ilgi göstermeye başladı. Bu çerçevede çevre kurumu yetkilileri halkı eğitmeye başladı ve av bulamayan çitalar onların ahırlarına saldırdığında avlanmasına müsaade etmelerini istedi. Çünkü çita kurt gibi saldırdığı ahırda tüm koyunları parçalamaz.
Bu uygulamaların ardından İran’da barınan İran çitalarının sayısının arttığı söyleniyor. Öte yandan 31 Ağustos günü da İran çitasını koruma günü olarak belirlendi. İran halkı da İran çitasını bu milletin doğal mirası ve sembolü olarak dünyaya tanıtmaya çalışıyor.