Tahran cuma hatibi: Amerika bütün cinayetlerin ve hıyanetlerin elebaşı
(last modified Fri, 03 Nov 2017 15:22:05 GMT )
Kasım 03, 2017 17:22 Europe/Istanbul
  • Ayetullah Kirmani
    Ayetullah Kirmani

Tahran Cuma Namazı geçici Hatibi Ayetullah Muvahhidi Kirmani, okuduğu cuma namazı hutbesinde ABD'nin tüm cinayetlerin ve hıyanetlerin başında yer aldığını belirtti.

Tahran Cuma Namazı geçici hatibi Ayetullah Muvahhidi Kirmani, ABD'nin tüm cinayetlerin başında yer aldığını belirterek, "ABD'ye eşlik eden Avrupa'ya bile güvenilmez ve bu konunun kendisi bile ihanetin birer göstergesidir. Yetkililerimiz uyanık olmalıdır, ABD ile birlikte olan Avrupa ülkelerini de İslam İnkılabı'nın düşmanı olarak görüyoruz" ifadelerinde bulundu.

Ayetullah Muvahhidi Kirmani konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Belki de ticari bir ziyaret kapsamında gelen casuslardır bunlar; bu yüzden tüm yetkililerimiz dikkatli olmalı. Onlar gülümseyerek görünüşte sorunları çözmek istediklerini açıklıyor, lakin bir tek kendi sorunlarının peşindeler. Düşman artık kinini, gülümsemeleri örtüsü altında gizlemeye çalışıyor. Görünüşte verdikleri öneriler çekici gelebilir fakat onların içine bakmamız lazım. Belki de bizi aldatmak için barış önerisinde bulunuyorlar.'

İran devrim muhafızlarının teröristlere karşı Irak ve Suriye'de mücadele verdiğini ve bu durumun inkılab düşmanlarını rahatsız ettiğini belirten Ayetullah Kirmani, ABD Başkanı Donald Trump'ın uyguladığı aptalca politikalarına da değinerek, Amerikalıların önceden de aynı davranışlarda bulunduğunu ancak Trump'ın vasıtasıyla peşinde oldukları amaçların açığa çıktığını belirtti.

İslami İran yetkililerinin düşmanın karşısında pasif olmamaları gerektiğini vurgulayan Ayetullah Muvahhidi Kirmani, "Düşmanın komplolarını daha pratiğe geçmeden zamanında tepki göstermeniz için gayet iyi tanımalısınız" şeklinde konuştu.

İran, Azerbaycan Cumhuriyeti ve Rusya arasında düzenlenen Tahran Üçlü Toplantısına da işaret eden Tahran cuma namazı hatibi, ''Bu toplantı olumlu sonuçları beraberinde getirmiştir; bu sonuçların ilki her şeyden önce ilişkilerin güçlenmesiydi. İkinci olarak, dostun da düşmanın da İran'ın güçlü konumda olduğuna itiraf etmesiydi.