Ocak 28, 2023 05:32 Europe/Istanbul
  • Cenin'in kanlı günü; Netanyahu'nun kabinesinde aşırılığın doruğu

Siyonist rejimin aşırılık yanlısı kabinesi, Filistinlilere yönelik cinayetlerini sürdürerek Cenin'de kanlı bir güne damgasını vurdu.

Perşembe sabahından itibaren Siyonist rejim askerleri, Şabakların doğrudan müdahalesiyle Cenin kampına saldırısı Filistinli savaşçıların direnişiyle karşılaştı. Bu saldırıda 10 Filistinli şehit oldu, 20 Filistinli de yaralandı, şehit sayısında da artış ihtimali var.

Siyonist haber kaynakları, İsrail askerlerinin bu cinayetleri işlemesine, İslami Cihat hareketinin önde gelen üyesinin tutuklanması ya da Filistin direniş operasyonlarının engellenmesi gibi sebepler gösterse de bu cinayet işgal topraklarını yöneten kabinenin doğasıyla doğrudan ilgilidir. 

Netanyahu'nun yeni kurulan kabinesi, Siyonist rejimin 75 yıllık tarihindeki en aşırı kabine ve iç güvenlik bakanı da dahil olmak üzere bazı bakanları açıkça ırkçı, terörist ve şiddet yanlısı. Bu kabine Filistinlilere yönelik şiddetin artması gerektiğini vurgularken bunun için tüm araçlarını kullanıyor. Bu bağlamda geçtiğimiz günlerde İç Güvenlik Bakanı İtamar Ben-Gvir, İstihbarat ve İç Güvenlik Teşkilatı (Shabak) güçlerini Filistinlilere karşı kullanılması konusunu gündeme getirerek son cinayetlerinde bu güçleri kullanılmıştır.

İsrail ordusunun Filistinlilere karşı işlediği cinayetin şiddeti, Siyonist kanal "Kan"ın askeri muhabiri bile Cenin'de alışılmadık bir operasyonun başladığını duyuracak kadar yoğundu. Hamas hareketinin Filistin sınırları dışındaki liderliğinden "Hişam Kassam", şunları belirtti: "Siyonist işgalin bu sabah Cenin kampında başlattığı kanlı cinayet, yeni aşırı sağın yaklaşımlarının pratik bir tezahürüdür. 

Bir diğer önemli husus ise bu cinayetin ABD ile Siyonist rejim arasındaki ortak tatbikat, Anthony Blinken'in işgal altındaki topraklara yaptığı ziyaret ve Benyamin Netanyahu'nun Ürdün gezisiyle eşzamanlı gerçekleşmesidir.  Bu siyasi olaylar, Netanyahu'nun aşırılık yanlısı kabinesi için Filistinlilere yönelik yaygın şiddet için bir emniyet kapağıdır. Siyonist rejim kabinesinin, yoğun şiddetine karşısında herhangi bir dış tepkiyle karşılaşmayacağından ve hatta Arap ülkelerinin kendilerini bir kınama beyanıyla sınırlamayacağından emin. Dolayısıyla bu yoğun şiddetin, bazı Arap ülkelerinin Siyonist rejimle ilişkilerinin normalleşmesi, Filistin meselesinin Arap dünyasında marjinalleşmesi ve başta Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslararası kuruluşların pasifliğinin bir sonucu olduğu söylenebilir. 

Bu bağlamda Katar Dışişleri Bakanlığı, Cenin'de işlenen cinayeti kınadığı açıklamada, "İşgalci İsrail, hesap sorulmayacağından ve cezadan kurtulacağından her zamankinden daha fazla emin olmuştur. Bu mesele, onu Filistinli kardeşlere karşı daha fazla cinayet işlemeye ve saldırgan olmaya ve sivilleri öldürmeye teşvik etti." dedi.

Uluslararası toplum, işgalci rejimin Filistinlilere karşı işlediği suçlara karşı önlem almamış ve almayacak, fakat  bu cinayetler, özellikle de Cenin'de işlenen cinayetin, Filistinlilerden Siyonistler için ağır bir misillemesi olacaktır. Bu cinayet, Filistinlilerin direnme kararlılığını ve iradesini artıracak, Filistinliler ile Siyonistler arasındaki çatışmayı yoğunlaştıracak ve işgal altındaki topraklar Filistinlilerin direniş operasyonlarından güvende olmayacaktır. Aslında bu, Netanyahu'nun aşırılık yanlısı kabinesinin işgal altındaki topraklarda iktidara gelmesinin önemli bir sonucudur ve bu, bazı İsrailli şahsiyetlerin ve yetkililerin daha önce bile uyardığı bir konudur./

Etiketler