“İstişare, Hidayet Pınarıdır” – İmam Ali'den -as- 9 Öğüt
(last modified Sun, 23 Mar 2025 12:22:32 GMT )
Mart 23, 2025 14:22 Europe/Istanbul
  • “İstişare, Hidayet Pınarıdır” – İmam Ali'den -as- 9 Öğüt

Parstoday – Hz. Ali bin Ebi Talib, İslam Peygamberi’ne (s.a.v) iman eden ilk kişi olup, bizzat Peygamber tarafından “Emîrü’l-Müminîn” (Müminlerin Emiri) unvanı verilen kişidir.

Hz. Ali bin Ebi Talib (Hicretten 23 yıl önce – Hicri 40), Peygamber Efendimiz’in vasisi, kızı Hz. Fatıma’nın eşi ve Hz. Hasan, Hz. Hüseyin ile Zeyneb-i Kübra’nın babasıdır.

Hem Sünni hem de Şii kaynaklarına göre, Hz. Ali -as- İslam Peygamberi’ne iman eden ilk erkektir ve Peygamber tarafından özel olarak “Emîrü’l-Müminîn” unvanı verilmiş, siyasi ve dini vasisi olarak atanmıştır.

 

Ancak, Hicri 11 yılında Peygamber’in vefatının ardından bazı faktörler nedeniyle bu halifelik gerçekleşmemiş ve Hz. Ali, yıllarca Müslümanların yönetiminden uzak kalmıştır.

 

Peygamber Efendimiz (s.a.v), Hz. Ali hakkında “Ben ilmin şehriyim, Ali ise onun kapısıdır” buyurmuş ve sık sık, “Benim Ali ile olan bağım, Musa Peygamber ile Harun’un bağı gibidir” ifadesini kullanmıştır.

 

Hz. Ali, Hicri 35’ten 40’a kadar yaklaşık beş yıl boyunca Müslümanların halifesi olmuş ve bu dönemdeki adalet anlayışı, İslam tarihindeki en hayranlık uyandıran yönetim örneklerinden biri olarak kabul edilmiştir.

 

Sıffin Savaşı’ndan iki yıl sonra, Hicri 40 yılında, Muaviye bin Ebi Süfyan ile süren mücadele sırasında, Hz. Ali, Kufe’de bir camide namaz kılarken suikasta uğrayarak şehit edilmiştir.

 

Hz. Ali’nin (a.s) sözleri, hutbeleri ve mektupları, “Nehcü’l-Belâğa” adlı kitapta toplanmıştır.

 

Bu yazıda, Parstoday olarak Hz. Ali’nin -as- bazı ahlaki öğütlerine göz attık:

 

Kendi Kusurlarına Odaklanmak

 

مَن أبصَرَ عَیبَ نَفسِهِ شُغِلَ عن عَیبِ غَیرِهِ.

(Mizânü’l-Hikme, c. 8, s. 322)

“Kendi kusurunu gören, başkalarının kusurlarıyla meşgul olmaz.”

 

Dostlukta ve Düşmanlıkta Ölçülü Olmak

 

أحبِب حَبیبَک هَوناً ما عَسى أن یَعصِیَک یَوماً ما و أبغِض بَغیضَک هَوناً ما عَسى أن یَکونَ حَبیبَک یَوماً ما.

(Nehcü’l-Belâğa, Hikmet 268)

“Dostunu ölçülü sev, gün gelir düşmanın olabilir. Düşmanına da ölçülü buğzet, gün gelir dostun olabilir.”

 

Başkalarının Hayatından Ders Almak

 

اَلسَّعیدُ مَن وُعِظَ بِغَیرِهِ.

(Mizânü’l-Hikme, c. 5, s. 297)

“Mutlu kişi, başkasının başına gelenlerden ders alandır.”

 

İftiradan Uzak Durmak

 

مَن عَرَّضَ نَفسَهُ لِلتُّهَمَةِ فلایَلومَنَّ مَن أساءَ بِهِ الظَّنَّ.

(Mizânü’l-Hikme, c. 6, s. 572)

“Kendini iftiraya açık hale getiren kişi, başkalarının onun hakkında kötü düşünmesine kızmamalıdır.”

 

Affetmek ve Adalet

 

شَیئانِ لا یوزَنُ ثَوابُهُما: العَفوُ وَالعَدلُ.

(Ğurarü’l-Hikem, H. 5769)

“İki şeyin sevabı ölçülemez: Affetmek ve adalet.”

 

Allah’ın Nimetleri Üzerine Düşünmek

 

التَّفَکرُ فی آلاءِ اللّهِ نِعمَ العِبادَةُ.

(Mizânü’l-Hikme, c. 9, s. 230)

“Allah’ın nimetleri üzerine düşünmek, en güzel ibadettir.”

 

Kendini Beğenme

 

اَلعُجبُ رَأسُ الحَماقَةِ.

(Ğurarü’l-Hikem, 348)

“Kendini beğenmek, ahmaklığın başlangıcıdır.”

 

Danışmak

 

اَلاِستِشارَةُ عَینُ الهِدایَةِ.

(Ğurarü’l-Hikem, 1021; Mizânü’l-Hikme, c. 12, s. 591)

“Danışmak, hidayetin kaynağıdır.”

 

Aptala Verilecek Cevap

 

اَلسُّکوتُ عَلَى الأحمَقِ أفضَلُ (مِن) جَوابِهِ.

(Ğurarü’l-Hikem, 1160; Mizânü’l-Hikme, c. 3, s. 238)

“Aptala karşı susmak, ona cevap vermekten daha iyidir.”